Sayın Engin Ünsal, Bayerin köşesine yolladığı mektupta, bir dönem milletvekilliği de yaptığı partimizin Çarşafa sıcak, işçiye uzak olduğunu iddia ediyor. İddiasını temellendirmeye çalışırken, bizim adına açılım demediğimiz çarşaflı kadınların CHPye katılım törenini, işçi örgütleriyle kurduğumuz kuracağımız bağın tam karşısında konumlandırıyor. Böylece, her iki eylemi birbirinin karşıtı gibi sunuyor. Oysa ki; bir kitle partisi olan CHP, halkın her kesimiyle bağ kurmak zorundadır. Bu zaten, sosyal demokrat kimliğin gerektirdiği bir zorunluluktur. CHP, sınıf partisi olmadığı için, ne sadece sermayeye, ne de işçi sınıfına yaslanır. Bu yüzden; çarşaf giyen kadın da, laik yaşam biçimini özümsemiş herhangi bir yurttaş da CHPde politika yapabilir.
BU TARTIŞMAYI AŞTIK
Bu geride kalmış tartışmaya yeniden girmenin anlamı olmadığını düşünüyoruz. Hayat zaten, söylediklerimiz ve yaptıklarımızın doğru olup olmadığını test etti, ediyor. 29 Mart yerel seçimlerinde, çarşaflı kadınlarımızın partimize katıldığı bölgelerde yükselttiğimiz oylar, bunun en somut göstergesi olarak önümüzde duruyor. CHP epeydir ihmal ettiği varoşlara yeniden açılırken, halkın kendisine olan ilgisini de görüyor. Ve CHP, önümüzdeki süreçte, buna ilişkin yeni politikalar geliştireceğini de zaten söylüyor.
Peki, Sayın Ünsalın mektubunda iddia ettiği üzere, CHP tüm politikasını çarşaflı kadınların partiye katılımı üzerine mi kuruyor? Parti politikaları, sadece ve sadece çarşafa sıcak olunması üzerine mi belirleniyor?
KUŞATMAYI YARIYORUZ!
Bunu söyleyebilmek için, insanın vicdani tüm hasletlerini yok etmesi gerekir. CHP, yerel seçim sürecinde, halkın tüm kesimlerinin sorunlarına çözüm önerileri sunmuş, AKP ve medyasının tüm saldırılarına karşı, alternatif politika üretmiş ve çekim merkezi olma yönünde önemli bir adım atmıştır.
Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykalın AKPnin sinirlerini bozan ve hata üstüne hata yapmasını sağlayan eylem ve söylemleri, CHPnin iktidar alternatifi pozisyonunu daha da güçlendirmiştir. Zaten politika da bir anlamda bu değil midir? Politika, Doğru zamanda doğru tavır almaktır. CHP bu anlayışla hareket ederek doğruları söylemiş, AKP ise sürekli yalana başvurmak zorunda kalmıştır. Açığa çıkan her yalan, AKPnin gerçek yüzünün daha net görülmesini sağlamıştır. CHP yanlışlar dizisini art arda ortaya koyarken, ekonomiden dış politikaya dek onlarca soruna ilişkin çözüm önerilerini de somut ve uygulanabilir tarzda halkımızla paylaşmıştır.
CHP HİÇBİR ŞEY YAPMADI MI?
Bu yüzden, Sayın Ünsalın iddia ettiği üzere, CHPdeki oy yükselişi, SADECE AKPnin hatalarından değil, CHPnin alternatif politika üretmesinden dolayı artmıştır. CHP, halkın tüm kesimlerini kapsayan politik söylemlerini artırdıkça, gözle görülür bir ilgiye de mazhar olmuştur.
Bu noktada, saygıdeğer adayların isimlerinin yarattığı etkiyle, parti politikalarının örtüşmesi, CHPye az da olsa bir oy artışı getirmiştir. Bu oy artışının yeterli olduğu söylenemez. Zaten hiçbir partilimiz de bunu iddia etmiyor. Aksine, 29 Mart yerel seçimleri sonrası ortaya çıkan tablo, daha çok çalışmamız gerektiğini gösteriyor. Hatalarımız,. eksiklerimiz, zaaflarımız, eylem ve söylemlerimizin masaya yatırılması gerektiğini Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal, partinin yetkili kurullarında ve tüm röportajlarında açıkça söylüyor.
İKTİDARI İSTİYORUZ!
Hiçbir partilimiz, Bize muhalefet yeter anlayışında olmadığı için, Oylarımızı nasıl artırır, nasıl iktidar olabiliriz? diye düşünce üretmeye de devam ediyor. Bu düşünce üretimi, geniş bir yelpazeye yansıyor. Bu yelpazede, ekonomik sorunlar, işsizlik, terör, Kürt sorunu, AB ve ABD ile olan ilişkiler, sermaye kesiminin beklentileri, işçilerin sosyal hakları ve iş güvencelerinin sağlanması, üniversite kapılarında bekleyen milyonlar, yetersiz beslenme, ulaşım sorununun kördüğüm halini alması, kentsel dönüşümün yarattığı tahribat, gecekondulaşma, susuzluk tehlikesi, çölleşme, kırdan kente göç, göçün yarattığı sosyal sorunlar, kültürel hayatın çoraklaştırılması, toplumun tarikat ve cemaat kıskacına alınması, inançlarını özgürce yaşamak isteyenlerin talepleri, insan haklarının çeşitli bahanelerle tırpanlanması, medyanın iktidar tarafından baskı görmesi, turist sayısının artırılması, güvenli bir yaşam, sokak çocuklarının topluma kazandırılması, ihracatın önündeki engellerin kaldırılması, yaşlılara huzurlu bir yaşam ortamının oluşturulması, sağlık hizmetlerinin eksiksiz alınabilmesi olanaklarının sağlanması ve buna benzer yüzlerce sorun yer alıyor.
KAMU ADINA SORUYORUZ
CHP kadroları, bu sorunların çözümü için birçok platformda çözüm üretmeye çalışıyor. Milletvekillerimiz, her gün birçok soru önergesi vererek, hem toplumun bilgilenme hakkını koruyor, hem de kamu adına denetim işlevini üstleniyor.
Peki bunlar yeterli mi?
Kuşkusuz hayır! Tabii ki toplumun her kesimini kucaklamak, onlarla organik bağlar kurmak, sorunlara çözüm üretilebileceğini göstermek gerekiyor. Sayın Engin Ünsal, ne yazık ki; bu tür faaliyetlerimiz olduğunu bir süredir takip edememiş. Bunda kuşkusuz en büyük pay, medyanın. Medya parti faaliyetlerimizden sadece medyatik olanları öne çıkarınca, diğer alanlarda yaptığımız çalışmalar, kamuoyuna pek yansımıyor. Biz de bu eksikliği, partimizin internet sitesiyle kapatmaya gayret ediyoruz. İnternet sitemiz http://www.chpistanbul.orgda parti etkinliklerimizin tümü yer alıyor. Ayrıca, GERÇEK GÜNDEM.COMda bize sütun açan arkadaşlarımız da binlerce kişiye ulaşmamızı sağlıyor. Keza HALK TV; parti faaliyetlerini objektif bir şekilde sunuyor. Gazete ve TV yöneticileriyle geliştirilen ilişkilerle de medya ambargosu aşılmaya çalışılıyor.
YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZI DA GÖSTERİYOR
Ancak belli ki; kendimizi anlatma konusunda yeterli değiliz. Oysa ki; Sayın Engin Ünsala, eleştirdiği tüm noktalarda neler yaptığımızı anlatabilmemiz gerekirdi. Ya da tam tersinden düşünürsek, Sayın Engin Ünsal, partimizin yetkili kurullarından, her ay düzenli olarak yayımladığımız bültenleri isteyip bilgi sahibi olabilirdi. Ki; bu bültenler, binlerce taksiye ve otobüse dağıtılıyor. Binlerce İstanbullu, parti faaliyetlerimizi bu bültenlerden okuyup bilgi sahibi olabiliyor.
Ama biz yine de; Sayın Ünsalın işçilere uzak duruluyor eleştirisinden hareketle, bunun doğru olmadığını anlatmaya çalışalım. Zira; önümüzde onlarca örnek duruyor.
Biz en azından, kendi cephemizden bakacak olursak; CHP İstanbul İl Örgütü, bir dönem bağlarımızın kopuk olduğu DİSK, TÜRK İŞ ve diğer sendikalarla sürekli görüşüyor, fikir alışverişinde bulunuyor. Keza; TMMOBla da kentin sorunları üzerine yapılan görüşmelerde kimi zaman ortak tavırlar alınıyor. DİSKle kurulan irtibat, Tuzla tersanelerinde artan işçi cinayetlerine karşı ortak tavır alınmasını da beraberinde getirdi. Bizzat Genel Başkanımız Deniz Baykal, Tuzladaki tersanelere gelerek inceleme yaptı. Milletvekillerimiz, işçilerin yaşadığı sorunları TBMMye taşıdı.
İŞÇİLERİN YANINDA SÖZDE DEĞİL, ÖZDE DURDUK
Geçen yıl yapılan 1 Mayıs kutlamalarında, işçilerle birlikte Taksime çıkılması için seferber olduk. Birçok milletvekili arkadaşımız, AKP polis vahşetinin mağduru oldu. Üzerimize gaz bombası atıldı, tazyikli su tutuldu. DİSKle birlikte, işçilerin bayramının kutlanabilmesi için bedel ödendi. Onlarca arkadaşımız polis terörüne maruz kaldı.
Bu yıl ise, İstanbul Örgütünün önerisi üzerine, Sayın Genel başkanımız Deniz Baykal, 1 Mayıs İşçi Bayramının Taksimde kutlanması için kanun teklifi verdirdi. Bu kapsamda, demokratik hakların genişletilebilmesi için Nevruzun da bayram gibi kutlanabilmesi istendi. CHP bu konuda da öncülük yaptı.
Topkapı Davutpaşada bir atölyede yaşanan patlama sonrası 23 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine, ilk tepkiyi yine CHP koydu. Olay yerinde yapılan açıklamalarla, iş kazası adı verilen cinayetlere karşı set oluşturulacağı ifade edildi. İstanbulun dört bir yanı, sınırlı mali olanaklarımıza rağmen, binlerce afişle donatıldı. AKPli belediyelerin insan yaşamını hiçe saydığı ve yaşama güvencisinin ortadan kaldırıldığı anlatıldı. Genel Başkanımız Baykal, Davutpaşadaki acıyı, mağdurları ziyaret ederek paylaştı.
SEMPOZYUMLAR GERÇEĞİ GÖSTERDİ
AKPnin hiçbir soruna çözüm bulamadığı, bunun kader olmadığı ise, peş peşe yaptığımız sempozyumlarda dile getirildi. CHP, bilim insanlarıyla ortaklaşa düzenlediği bu sempozyumlarda, hem sorunları sıraladı, hem de çözüm önerilerini Bu sempozyumlara en çok ilgi gösteren ise; ne gariptir ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan, Su Sempozyumunu eleştirerek, Çıldırmış bunlar. İstanbulda su sorunu mu var dedi. Başbakanın tepki amacıyla da olsa gösterdiği ilgiyi, keşke sayın Ünsal da bizden esirgemeseydi. Oysa ki; Ulaşım, Deprem ve Su konusunda yaptığımız sempozyumlarda, kendisinin birikim ve deneyimlerinden de faydalanmak isterdik.
KİŞİLERLE SORUN YOK
CHPdeki değişim için yaşlı yöneticileri gençleştirmek çözüm değil diyen Sayın Ünsal, ne yazık ki; değişim talebini dar bir çerçeveye hapsetmiş. Ve paylaşmadığımız bir anlayışı da bize mal etmiş. Kimsenin kimseye siyaset yapma engeli koyamayacağını Sayın Ünsal da biliyor. Herkes doğal olarak yaşlanacak. Kimsenin yaşıyla başıyla uğraşma gayretinde olmadık, olmayacağız da Sayın Ünsala bunu kim söylemişse, bizce hata yapmış. Sorun; kişilerle değildir. Önemli olan, politik araçları yaratacak mekanizmaları kuracak anlayışın oluşturulmasıdır.
BİR PROJE: CHE
Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal, başından beri güç ve destek vererek, tüm eylem ve söylemlerimizi destekleriğini, çalışmalarımızın arkasında durduğunu göstermiştir. Yoksullara ulaşmamızın en önemli araçlarından biri olan Cumhuriyet Halk Evleri (CHE) projesi de bunlardan biridir. Okuma yazma dahi bilmeyen binlerce insan, CHEnin ayaklarına kadar götürdüğü hizmetten faydalanarak, başka bir dünyanın kapısını açmıştır. Genel Başkanımız Deniz Baykal, yerinde görüp incelediği CHElerin sayısının artırılması talimatını da bizzat vermiştir.
SON SÖZ NİYETİNE
CHPyi hiçbir şey yapmamakla eleştirmek, yukarıda da söylediğimiz üzere, sanırız vicdanları yaralar. CHP, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, varsılların, sanatın, sanatçının, mağdurun, ezilmişin yanındadır, olmaya da devam edecektir. Bunu 1 Mayıs günü yapacağımız kutlama bir kez daha gösterecektir. İşçi sınıfının yanında olmayı, sadece kutlamalara katılmak olarak algılamadığımız, sık sık ziyaret ettiğimiz grev çadırlarının sayısının artmasıyla da orantılıdır. Kapanan fabrikalarda işsiz kalan yurttaşlarımızın acısını paylaştığımız anlar, işçi sınıfıyla kurduğumuz bağları her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Keza partililerimiz, üye sayımızı artırabilmek için, fabrikalarda politik faaliyetlerini de sürdürmektedir. Herhangi bir mitingimize ya da etkinliğimiz izleyenler, mavi yakalıların sayısının arttığını görecektir.
Hamaset yerine iş yapma anlayışımız var olduğu sürece, CHP eksiklerini de giderecek, toplumun tüm kesimleriyle sarsılmaz ve sıkı bağlar kuracaktır. CHP Genel Başkanı Sayın Baykalın çizdiği rota, yol haritamızı zaten ortaya koymaktadır.
GÜRSEL TEKİN
CHP İstanbul İl Başkanı
