
CHP"li bir dostumun ofisinde sohbet ediyorduk, bir süre sonra 6-7 kişilik bir CHP"li grup oluştu.
Hepsi birbirinden farklı meslekten.
Onu konuşuyoruz, bunu konuşuyoruz ama zaman ilerledikçe bir şey dikkatimi çekti, nedense kimse politikadan konuşmuyor.
Bu Ankara"nın havası değişmiş galiba diye düşündüm.
Herkes politika ile yatar kalkardı, bakıyorum hiç kimse politikanın lafını etmez olmuş.
Sonunda dayanamadım ve oltayı atıverdim;
- Ne olacak bu CHP"nin hali ?
İşte ondan sonra olan oldu, her biri derdini dökmeye başladı.
Deniz Baykal ne zaman gidecek?
Hiçbirinin umudu yok, hayatta gitmezmiş!
Alternatif yok mu?
Olmaz mı, Deniz Baykal gitse alternatif de bulunurmuş ama yol tıkalıymış!
Peki Sarıgül"de umut yok mu?
Ondan hiç söz etmek istemiyorlar bile, ona gelene kadar adam mı kalmamış CHP"de!
Haluk Koç, yeni bir vizyon umudu mu CHP için?
Herkes sorarmış, partiden ihraçlar yapılırken Haluk Koç neredeymiş, neden karşı çıkmamış! Partilileri kandırması mümkün değilmiş!
Vs vs, yani CHP cephesinde yeni bir şey olmadığını gördüm.
Zamanın, CHP için boşa harcandığını görünce, bir şeyler yapmak için ne beklediklerini sordum,
- CHP için bir kurtarıcı yok mu, deyince, bir tanesi bugünlerde aralarında pek popüler olan bir Atatürk hikayesi anlattı,
Atatürk bir gün Çallı İbrahim ile oturmuş film izliyor.
Rum gençleri bir Türk kızını yakalamışlar.
Kız direnmeye, onlar da zapdetmeye çalışıyorlar.
O sırada bir babayiğit Türk genci dahil olmuş senaryoya.
Saldırganları dağıtmış, kızı kurtarmış.
Kız, kurtarıcısı gence kayıtsız kalmamış, birbirlerine aşık olmuşlar, sonrası malum mutlu son
Film bitince Çallı İbrahim kendini tutamamış ;
- İşte böyledir bizimkiler. Önce kurtarırlar, sonra severler!
CHP"lilerin bu yorumu çok hazin doğrusu. Ne kurtarıcı var, ne de kurtarıcı umudu. Bir şeyler değişecek olursa, kaçınılmaz sondan endişelendiriyor.
Böyle olduğu sürece de, Deniz Baykal krallığı daha çoook devam eder görünüyor.
Sedat ÜRETEN