
CHP nereye, Türkiye nereye?
Unutan varsa hatırlatalım, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kökü Kurtuluş Mücadelesini başlatan ve sürdüren “Müdafaa-i Hukuk” hareketidir! Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Cumhuriyet Halk “Fırkası” ile kurmuş ve devrimleri bu “fırka” ile başarmıştır... Bu Partinin en önde gelen “oku” ilkesi, “milliyetçiliktir” sonra da “laikliktir.” Omurgası, ülkenin “bölünemez bütünlüğünü” temsil eden “üniter ulus devlettir”...
Kısacası; Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluşu ve kaderiyle, CHP’nin kaderi özdeştir!
CHP’nin, inişleri, çıkışları, yanlış dönemleri olmuştur ama bu gerçekler, bu ilkeler, hiç değiştirilememiştir. Parti içindeki bazılarına ve hiziplerine rağmen!.. Bu dalgalanmalar esnasında bazı sözde CHP’liler, partiyi bölücülere açmaya, en azından onlarla işbirliği yapmaya ve gericiliğe taviz vermeye çalışmışlar, ama hüsrana uğramışlardır! Bugüne kadar...
Deniz Baykal’ın genel başkanlıklarında parti içi politikalarını, genel yaklaşımlarını tenkit edebilirsiniz ama, onun bugüne kadar, “Atatürk’ün Partisini” gerçek rotasında tuttuğunu inkâr edemezsiniz!
Bugün, bazı mihrakların, çevrelerin ve de cemaatlerin Türkiye Cumhuriyetini yıkmak ve yerine, meşreplerine göre, bir “İkinci Cumhuriyet” kurmak için birleştiklerini görüyoruz. Açıkçası, Atatürk’ün Cumhuriyetini yıkmak için iki kalesini; Türk Ordusunu ve CHP’yi çökertmek, ele geçirmek gerekirdi, başarılı da oluyorlar.
TSK operasyonu Ergenekon’la başladı, YAŞ’da ivme kazandı ve devam ediyor... CHP “operasyonu” da, “internet - kaset” yöntemleriyle, Deniz Baykal’ı “devirmekle” başlatıldı, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibiyle devam ediyor. Yeni Genel Başkana ve zihniyetine ve son hareketlerine karşı olanlar da tasfiye edilirse şaşmamak gerek!
Baykal ve Atatürkçüler seçim sathı mailinde AKP’ye karşı umut olan partiyi bölmemek için gayret gösterdiler. Baykal, bağrına taş basarak Kılıçdaroğlu’na birlik jestleri yaptı ama bir dereceye kadar... Son hareketleri karşısında onu uyarmaya mecbur!
Kılıçdaroğlu’nun, son Paris ve Güneydoğu açılımları; Paris’te bölücülerin idöllerinden Yılmaz Güney’in ve türkücü Ahmet Kaya’nın mezarlarını ziyaret etmesi, “avam firiplik”, “halkçılık” bir yana, “Kürt-firiplik” bölücülere hoş görünmekten ve “oportünizmden” başka nasıl yorumlanabilir?
Başlarda Kılıçdaroğlu hakkındaki “mülahazat hanelerimin” açık olduğunu yazmıştım, şimdi “mülahazat” yazılmakta!
Sabahattin Önkibar kardeşim bu tersine yolculukta, bölücü Eşber Yağmurdereli’nin yeni CHP’nin Parti Meclisine alınmasını bir nirengi noktası olarak görüyor...
1999 seçimlerinde CHP barajı aşamayınca Deniz Baykal istifa etmiş ve yerini Altan Öymen’e bırakmıştı... Ne var ki Altan elinin mürekkebiyle siyasete karışınca çuvallamıştı. Yağmurdereli, Fikri Sağlar ve Hasip Kaplan’la bir araya gelip 1991 seçimleri misali Kürtçülerle (O zaman HADEP’ti galiba) CHP’nin seçim ittifakını konuşmuşlar ve anlaşmaya varmışlardı. Ama CHP’nin “Kuvva-i Milliye” delegasyonu, Deniz Baykal’ı yeniden göreve getirerek, bu oyunu bozmuştu.
Şimdi, Kılıçdaroğlu, açıkça, ifade etmese de, DTP ile seçim ittifakına “ılık” bakıyor. Kemal bey, kesin olarak, “Olamaz böyle şey” diyemiyor da, Erdoğan’a, “Buna biz karar veririz” diyerek kapıyı açık bırakıyor! Farkında mısınız ki, CHP, AKP’ye adeta ateş-kes ilan etmiş gibidir!
Ve Kılıçdaroğlu’nun, Talabani - AB açılımları! Bir bahaneyle Washington’a da gider, oradan icazet alır ve Obama’yı da arkasına almaya çalışırsa hayret etmem! ABD’nin, Baykal ve ekibine, Öymen’e hiç güvenmedikleri mâlum.
Önkibar der ki; “Evet Deniz Bey Paxamericana’nın stratejik hedeflerine engel göründüğü için kurban edilmiştir... Ve ona karşı Operasyonu yapanlar ise CIA’nın Türkiye’deki yerli işbirlikçileridir!”
Önümüzde çetin aylar, günler var. Türkiye’nin, Atatürk Cumhuriyetinin kaderini tayin edecek günler... Ve seçimlerden sonra da, Atatürk Cumhuriyetinin ölüm ilmühaberi olacak “Erdoğan Anayasasının” referandumla kabulü!
Türk milleti, “kendi ölümünün ilmühaberini” imzalayacak kadar aptal mı? Gene “Ateşle imtihan edilirken” anlaşılacak!
Bu “ateşten çemberden” geçerken şimdi, “milli birlik”gerekli... Fakat anlaşılan, “Devlet adamı” olamadan, kurnaz bir politikacı olmayı “başaran” Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP saf dışı bırakılınca, Cumhuriyeti kim koruyacak? Kılıç artığı ( Kemal beyin kılıcından kurtulacaklar) Atatürkçü CHP’liler, dimdik kalmayı başaran MHP ve ne kadar gücü ve imkânı kaldıysa Türk Ordusu. Bahçeli, “MHP içindeki küskünlükleri unutalım” diyor... Aynı çağrı bütün vatansever Atatürkçüler için de geçerli. Müdafaa-i Milliye, Kuvva-i Milliye ruhu canlanmalı...
Altemur KILIÇ
22.11.10 / YENİÇAĞ