Çifte Kavrulmuş

Çifte Kavrulmuş

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Şub 22, 2013 15:27

Çifte Kavrulmuş

Resim


Halkımız çifte kavrulmuştur, acıyı çileyi çeker çeker susar. Dayanır. Bıçak kemiğe dayanana kadar, kendi gücünün ayırdında olana kadar…

Başımızdakiler de işin kötüsü hep çifte kavrulmuş kişilerdir. Çok pişkin, verdiği sözü, ettiği yemini tutmayan…

Bu gün ak dedikleri yarın karadır. Bu gün böyle yarın şöyledir. “Dün dündür, bu gün bugündür.” demiştir eskinin pişkin bir siyasetçisi, günümüze gelen yolları bir güzel döşeyen, bir köy çocuğuyken kendini adam eden Cumhuriyete bilerek, bilmeyerek ihanet eden… Bu doksanına gelen, belkide doksanı geçen kişi, Türkiye’yi portakala benzetirmiş. Dışı kabuklu, içi dilimli. Kabuğu delersen bozulurmuş, dilim dilim yapışan içi ayrışırmış, çürürmüş. Kabuk içi korurmuş. Yaptıkları, “bile bile lades” imiş yani. Bile bile göz yumma, köşesinden seyretme…

Sinop milletvekili Altay, partisinin televizyon kanalında bir o dalda bir bu dalda konuşuyordu. Yukardaki portakal benzetmesini anımsattı, bu sözü söyleyen sanki ülkeye sahip çıkmışmış gibi… Sonra biz yapmadık, biz orada yoktuk, dedi. Gençler,dedi, dışardan gelmişler, dedi. Dedi de dedi. CHP’liler günah çıkardılar ertesi gün zaten.” Biz yaptırmadık, biz yapmadık, biz yoktuk Sinop’ta!” diye. Kentin CHP’li vekili de belediye başkanı da aynı dilden konuşuyor. “ Biz hastalıkla uğraşıyorduk, Samsun’daydık.” Gelecek seçimde aday olamamak korkusu sarmış olmalı hepsini. Olması gereken, olan tepkiden ürkmüşler. Sinop Samsun halkı fincancı katırlarını fena ürkütmüş. Olanları görenler, müflise mal kaptırmış gibiler…

Terör örgütünün üyesine Diyarbakır’da tören yaptırmak, çaputlar astırmak serbest. Burada ise, Türk bayrağı asmak, teröristle bağını açıkça söyleyeni, onları kucaklayanı, ülkeyi bölmek isteyeni yermek, duygularını söylemek yasak…

Pkk seviciler, sözde seçilmişler, bunu Millîyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk partisi yaptırdı diyordu ilk anlarda. Muhalefet öyle savunmaya öyle bir ispatlamaya geçti ki suçsuzluklarını (?) Pkk seviciler sonunda ikna oldular. Bu kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin başkanı ortaya fırlamış, özür bekliyormuş…

Kim kimden neden özür dileyecek?

Halk, koyun gibi olmadığı, kendisine söz atanlara, kendisini kışkırtanlara adam gibi karşılık verdiği, tepki gösterdiği için mi suçlu sayılacak ? Eli kanlı örgütün temsilcilerine, biz aynıyız, o cani bizim başımız diyenleri gülle karşılamadığı, gidin bu bölücü söylemlerini başka yerde yapın, burada sizin gibilere yer yok dediği için mi? Bu eylemde CHP’nin olmaması övünülecek bir durum mudur? Üzülünecek mi? Hem ne biliyorsunuz oradakilerin seçimde oy verecekleri partiyi?

Devamlı aklımız zorlanıyor bizim. “Ne bu?” demekten kafatasımız çatlayacak.

Resim



Çifte kavrulmuşları bir iyice görsek, tanısak şaşırmazdık. Onlara bu yetkiyi vermezdik.

Bunlardan birini CNN adlı yabancı yayının adıyla sanıyla yayın yapan televizyon kanalı ekranına çıkarmıştı geçen akşam. Baskın Oran.
Adamı bir dinleyin, yere yapışın. Abov… çekerek.

“Artık dikiş tutmazmış. Kürtler kendi kimlikleriyle yaşayacak bir duruma kavuşamazlarsa… ”İşinde gücündeki, iş aş peşindeki halkın bu umurundaymış gibi. Yaşamlarında bir kez bile görmedikleri, ne yazıyor içinde diye merak etmedikleri devletlerinin tapusunda bölünme olursa, ulus adı silinirse, devletin dili buradan çıkarılırsa, yani bu akla göre kimliklerine kavuşurlarsa (!) Kürt kökenli yurttaşlar, mesele bitecek.

O ağalık mağalık, bilerek geri bırakılmışlık hikaye imiş. Bölgenin yeraltı, yer üstü zenginliği, bu zenginliğe Batı’nın, İsrail’in ağzının suyunun akması da masalmış… Oluk oluk kan bunun içinmiş, kimlik için. Küresel güçler, aman da aman neredeymiş kimliğiniz sizin diye silah veriyormuş teröriste, malzeme veriyormuş, para veriyormuş… Askerine, polisine, köylüsüne, kentlisine gelişigüzel kurşun sıkma, bomba atma, bomba koyma yollara hep bunun içinmiş. Niye Anayasa’da adım yok, isterim de isterim diyorlarmış teröristin baskısındaki, terör örgütünün denetimindeki yöre halkı… Başka bir şey demiyorlarmış. Eğer aklınızı toptan yitirmemişseniz, buna inanacak kadar saftorik değilseniz…

Bunu ortaya çıkıp anlatabiliyorlar üstelik. En ufak utanç duymadan! Peki neden Almanya’da, Fransa’da, orada burada hiç seslerini çıkarmadan uslu uslu çalışıp duruyorlar bu vatandaşlarımız. Kendi dilleriyle(?) eğitim, kendi dilleriyle mahkeme, kendi güvenlik güçleri… falan dileyen yok. Ekmeğini tutan dört köşe. Sen kimi kandırıyorsun ?

Hem bu kafa işi o kadar ileri götürüyor ki, fren tutmuyor araçları. Dedikleri tüyler ürpertici. Beyin kanaması geçitebilir duyana.Gözleri kararmış, iyice coşmuşlar, bakın diyebildiklerine: Sadece Kürt bölgelerine- neresiyse bu bölgeler- özerklik verilemezmiş, bütün bölgelere özerklik verilmeliymiş. Her bölgenin seçilmiş valisi, özel güvenlik güçleri, özel eğitimi…Türkiye’nin tek şansı buymuş. Bu sorun artık uluslararısı bir sorunmuş…

Özerklik çantada keklik bu akıllara göre. Hem de ülkeyi şehir devletçiklerine bölmek, Yugoslavya’dan beter etmek… Ne derlerse derin bir sessizlik var ya…

Çocuğa sorarlar: Bunu mu, şunu mu istersin? Oysa çocuk her ikisini de istemiyordur. Aklına bile gelmemiştir o sorulanı istemek. Ana baba karar verir, çocuğa bir şey yaptıracaklarsa. “Yatılı okuyacaksın, hangi yurdu istersin? Şuradakini mi, ötekini mi?” “Taşınıyoruz, odan ne renk boyansın?” Yetişkin çocuğa: “Evleneceksin, zamanın geldi, şu kız mı bu kız mı hangisini isteyelim?” Baskı yoludur bunu mu şunu mu diye çocuğun aklına bile gelmeyen bir şeyi ona seçtirmeye kalkmak. Çocuk aklı önemsenmez.

Koskoca bir topluma çocuk gibi davranıyorlar.

“Anayasayı değiştiriyorum. Senin adını çıkarıyorum. Devletini yıkıyorum. Şurası şöyle mi olsun, böyle mi olsun?”


“Yok yav…” “ Senin anan güzel mi” diyor içinden çoğunluk. Sinop’ta, Samsun’da olanlar bunun tam da kelimesi kelimesi söylenmesidir.

Çifte kavrulmuşlar, anlamıyorsa bu olanları, şaşırtmışsa halkımız onları, daha çok konuşacaklar, daha çok özürler dileyecekler birbirlerinden bunlar… Çifte kavrulmuş saydıkları, her çileyi çeker, “Türk köylüsü vur vur tozur” dedikleri halkın bıçak kemiğine dayanmışsa, orada durun bakalım diyorsa, ölmeye yatmamışsa…

Güzel günler öyle çok uzakta değildir…


Feza Tiryaki, 21 Şubat 2013
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x