
Dr. Noyan UMRUK
Kent ve Yaşam:
Tetkik gezimizde küreselleşmeden bir hayli nasibini almış olan Pekin-Şian-Hanco-Şangay ve Çin’in Venediği olarak anılan Şuco beşgenine odaklandık.
Çin kentleri turizm dili ile “Old Town” ya da “Centro”denilen “Eski Şehir” ile “Modern Kent” den oluşuyor.
“Eski Şehir” lerde kadim Çin tarihinin son kalıntıları, tarihi Çin bahçe, tapınak, saray ve malikânelerinin yanı başında Çin halkının en düşük gelir gruplarının ikamet ettiği, başlı başına bir kültür oluşturan “hutong” kültürü ve yerleşme biçimi ile karşılaşıyorsunuz. Saray ya da benzeri duvarlar arkasına gizlenmiş, iç içe geçmiş, tek katlı, ele geçen envai çeşit malzemeyle yapılmış küçücük kulübeleri kapı aralıklarından izlerken şimdi motorize hale gelmiş çek çek arabaları yanınıza sokularak müşteri aramakta…
“Eski Şehir” lerin sokakları ise bir başka âlem. Kesif yanmış soya yağı kokusu etrafı sararken yan yana dizilmiş tezgâhlara asılmış ya da yerleştirilmiş canlı canlı akreplerden yılanlara, her türlü börtü böcekden, horoz ayaklarına, kedi, köpek, fare vb. aklınıza gelen her çeşit hayvandan deniz ve su ürünlerine kadar envai çeşit yiyecek kızartılmayı bekliyor. Çin halkı sokakta yaşamayı da, beslenmeyi de seviyor. Nüfusu1.4 milyar olan bir halkın beslenmek için “doğanın tüm nimetlerinden” yararlanmasında ise pek şaşılacak bir şey yok…
Kentlerin “modern” bölgeleri ise Amerikan metropolleri görünümünde… Caddeler ve bulvarlar tertemiz ve bakımlı. Üç şeritli caddeler restoranlarla , piyasa caddeleri markalarla, perakende dükkanları Iphone, Ipodlarla dolu…Kentlerin yakın çevre şeritlerinden itibaren 30-40 katlı, dikey bir kentleşme modeli benimsenmiş … Ancak bu konut siteleri, iş mekânları, plazalar suni göllerle bezenmiş büyük koruluklar içine serpiştirilmiş… Sıradağlar gibi yan yana dizilip, kentin soluğunu kesen çirkin Amerikan dikey kentleşmesinden ders alınmış olduğu görünüyor.
Ama hava kirliliği had safhada. Kentler sarı-gri bir gökyüzü, bir fanus içine yerleşmiş gibi…
Olağan bir soru…
Çin’e ayak bastığımızdan itibaren aklımızda hep şu soru oldu: Başta Zhuang, Hui, Uygur, Tibetli, Moğol, Mançu olmak üzere 56 farklı etnik grubu barındıran, entelektüel düzeyi-yüksek öğrenim oranı %2-3 olan, (Bu oranı yükseltmek için her ailenin bir çocuktan fazla çocuk sahibi olmaması yasa ile zorunlu kılınmışken, yüksek öğrenim düzeyindeki aileler için bu sayı iki) görece düşük işgücü maliyetlerini uluslararası rekabette karşılaştırmalı üstünlük olarak sonuna kadar kullanan, 1.4 milyar nüfuslu bir ülkeyi nasıl yönetebilirsiniz?
Klasik temsili demokrasi yöntemleri ile mümkün mü? 700-800 milyon insanın bir anda sandıklara gittiğini düşünebiliyor musunuz? Onun için de kadim Çin devlet deneyimi kendine özgü, korporatif renkleri de olan dar bir temsili yönetim modeli geliştirmiş. Çin’de Yasama ile ilgili organ Ulusal Halk Kongresi. Ülkenin dört bir tarafından, 5'i özerk (Sincan-Uygur, Tibet, İç Moğolistan vb.) 28 eyalet, Pekin, Şangay gibi doğrudan merkeze bağlı yerel yönetimler, Hong Kong, Macau gibi özel yönetim bölgelerinden kendi yöntemleri ile seçilerek gelen yaklaşık 3 bin temsilcinin katılımıyla yılda bir defa 2-3 hafta süren görüşmeler için toplanan kongre, bu süre içerisinde 150 üyeli Yürütme Kurulu tarafından hazırlanmış karar tasarılarını sadece kabul ediyor. Bu yüzden Ulusal Halk Kongresi demokratik sistemlerde parlamentonun üstlendiği görevi üstlenmek yanında daha çok bir meşruiyet organı işlevini üsleniyor.
Yürütme yetkisi başbakan, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları, genel sekreter ve temsilcilerden oluşan hükûmete ait.
Yürütmenin diğer bir ayağı olarak ulusal kongre tarafından dört yıl için seçilen Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ise, geleneksel olarak aynı zamanda ÇKP Genel Sekreterliği görevini yürütüyor.
Yargı da mesafeli ve çatışmadan uzak bir tavır içinde bu yapılanma içinde varlığını sürdürmekte.
Özetle, Çin’de, önemli ve kritik karar alma mekanizmalarındaki kilit aktör ÇKP’nin rejimin koruyucusu ve kollayıcısı olarak yasama ve yürütme organlarına paralel bir yapılanma oluşturup, tüm kurumları “kırmızıçizgilerde” denetlediği görece ılımlı bir ‘Kuvvetler Birliği’’ sistemi yürürlükte
Zamanla, ekonomik gelişmenin sosyal gelişmeye yansıma süreci hızlandığında daha “Katılımcı Demokrasi” yöntemlerinin geliştirilebileceği değerlendirilebilir…
AYDINLIK G; 03.07.2014