CİNLİK

CİNLİK

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Haz 07, 2015 15:24

CİNLİK


Nasrettin Hoca bilge bir kişiliktir. Gülmeceleri topluma yol gösterir. Gülümsetirken düşündürür. Toplumsal çarpıklıkları anlatmak için gülmecelerde Hoca hırsız kılığına bile sokulur. Ünlü “Bostan Hırsızı” gülmecesini değişik değişik anlatalım mı?

Hoca bostandan salatalık, kavun, karpuz çalarken yakalanmış. Sırtında çuval, topladıklarını içine dolduruyormuş. Bostan bekçisi sormuş:

“Kimsin, burada ne arıyorsun? Hoca:
“Eşeğimi yitirdim, onu arıyorum.”
“Eşek burada aranır mı?”
“Keyif benim değil mi? İstediğim yerde ararım.”

(Konuyu değiştirme, hazırcevaplık cinliği.)
*
Yine aynı durumda Hoca yakalanmış: Bostan bekçisi:
“Kimsin, ne yapıyorsun?” Hoca:
“ Yel beni buraya uçurdu. Bir şey yapmıyorum, çıkış yolunu arıyorum.”
“Sırtındaki bu çuval ne?”
“Sahi, ne bu? Deminden beri ben de onu düşünüyorum.”

(Suç üstüyken, akıl karıştırma cinliği.)
*
Hoca bostanda yakalanmış. Duvarda, bostana inmek için dayadığı merdiven. Bekçi:
“Kimsin, ne yapıyorsun?”
“Merdiven alıp satıyorum.”
“Burada merdiven satılır mı?”
“Adama bak, merdiven benim değil mi, nerede istersem satarım.”

( Karşısındakini aptal yerine koyma, dikkati başka yöne çektirme cinliği.)
*
Hoca bostanda. Onu gören bekçi sormuş:
“Kimsin, ne yapıyorsun?”
“Sen kimsin? Ben neredeyim?”

( Deli oyunu oynama cinliği.)
*
Hoca elin bostanında. Ne bulduysa alıp kaçacak. Daha ilk karpuza el uzatırken bostancı çıkagelmiş, sormuş:
“Kimsin, ne yapıyorsun?”
“Bak şunlara, ne güzel büyümüşler, nur topu gibi olmuşlar. Bostanları seviyorum.”
“Sen ne diyorsun be adam. Bostan bebek değil ki sevilsin?”
“Olur şey değil, kırk yılın başı onları bebek gibi seveyim dedim, hemen sorgu sual, başımda bittin!”

( Yakalanan cin hırsız da bahane çoktur, yeter ki sen ona bu fırsatı ver.)
*

Hırsızlar bostana dalmışlar, bostanları saplarından aceleyle kırt kırt kesip çuvallara dolduruyorlarmış. Rastlantı ya, Hoca çömeziyle oradan geçiyormuş. Hoca çıkan seslerden durumu anlamış, hırsızlarla karşılaşmamak için korkudan yolunu değiştirmiş. Çömez sormuş: Hocam bu sesler ne, bir kıtırtıdır gidiyor, gidip bakalım mı, bostanı fareler mi basmış?
“ Biraz sabret, sabah olsun bostanı neler bastığını bostancının feryadından anlarsın!”

*

Geçen yerel seçimde yapılan seçim hileleri yine gündemde. Tüm yapılabilecekler biline biline önlem alınmadan yapılan yeni bir seçimdeyiz. Geçen seçimde iktidar partisi için İstanbul’da, oyları değiştiren, yerine binlerce oy ekleyen, suç işlerken de yakalanan, yargıda oy hırsızlığı kesinleşen kişiye dört yıl ceza verilmiş. Böyle binlerce durum varmış. Bir kişiyi örneklemişler yalnızca haberde. Birini, hile yaptığı sandığıyla, adıyla soyadıyla açıklamışlar. Bunun iyi halden indirimi var, şusu var busu var, bunu yapan yaptığıyla kalacaktır. Ülkenin kaderinde oynadığı rol, yaptığı hırsızlığın etkisi bir kişinin hapsiyle, ceza almasıyla çözülebilecek kadar basit midir?

Bu seçimde yapılabileceklere, sandık hırsızlarına karşı, kaç yıl sonra verilen ceza caydırıcı mıdır? Geçen yerel seçimde binlercesi açılan aynı konulu davalardan yalnızca bir davayı sonlandırabilen yargıya nasıl güvenilecek?

Fuat Avni adlı kendi yok adı var bir uydurulmuş kişilik seçim hilelerini günlerdir sözüm ona sayıp döküyor. En son ”MİT’in karanlık elleri devrede.” demiş. Aldıran olmadıktan, önlem alınmadıktan sonra uyarılar neye yarar? Hoca'nın çömezi gibi feryatları duymak için sabahı mı bekleyeceğiz?

Hileci, uyanık, kurnaz, kafası kandırmacaya iyi çalışan kişilere cin gibi deriz. Cinin asıl anlamı ise, göze görünmeyen yaratık.

Bu görünmeyen yaratıklara karşı önlem alınmış mıdır?

Sonuçları görünce cin çarpmışa dönersek ne olacak?

Koca koca kerli ferli adamlar, terör örgütüne nasıl yamandılar, neler demeye başladılar duymadınız mı? Bir tanesi (Emre Kongar) cinlikte bir tane:

“Bugün bir seçim günü, ama özel bir seçim bu: Türkiye’nin rejimi oylanıyor... Dilerim hayırlısı olur. “ diye yazmış.

Yok ya! Sahi mi?

Kim dedi, nerede dedi bunu? Bu seçim eşit şartlarda mı yapılıyor? Bir bölgemizin can mal güvenliği terör örgütüne bırakılmadı mı? Vatandaşa milletvekili seçimi mi dendi, ülkemizin yönetiminin değiştirilmesi için oylama mı yapılacak dendi? Bir ülkenin, Kurtuluş Savaşıyla kurulan çağdaş bir ülkenin yönetim biçimi, üstelik güvenirliliği tartışılır bir seçim sistemiyle, seçim sandıklarıyla değiştirilebilir mi? Tüm partilerin içine bölücülük sızdırılmışken, dincilik alıp başını gitmişken, dinsel kurallara aklın bilimin yeri yavaş yavaş bırakılırken… Bunu kendine aydın diyen, demeyen herkes biliyorken… Kimileri, yandaşlık adına tapınma noktalarına gelmişken… Kimileri açıkça seçmenin gözünü korkutmaktan çekinmezken…

O zaman gelin sonuçlar açıklanmadan cinleri yakalayalım, masal söyleme sırası bizde diyerek, şuracıkta tekerlemeyi düzelim:

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…

Cinler cirit oynarken eski hamam içinde… Memleketin birinde…

Feza Tiryaki, 7 Haziran 2015

Yazının resmi üzerine ek bilgi: Karikatür Ramiz’den (1900- 1953). Görüldüğü gibi, iki partili yaşama erken geçen Türkiye’de, o günden bugüne hiçbir şey değişmemiş… Karikatürdeki omzu güvercinli tip, Zati Sungur, asıl adı Hasan Zati (1898 – 1984). Ünlü Türk sihirbazı. Atatürk’ün huzurunda da gösteri yapmış. Karikatür, “Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü(Semih Balcıoğlu) kitabından alındı (1983, Ankara).

Karikatürdeki yazılar:
“-Sandık başında bulunup bazı şeyler öğrenmeye geldim…
-Müfettiş misiniz?
-Hayır, Zati Sungur’um!..”
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x