Çok etkili bir depresyonla başa çıkma yöntemi bilişsel yeniden yapılanmadır. Bu olay depresyon şeytanından gelen akıldışı düşünceleri saptamak ve yerine daha uygun düşünceleri koymaktır. Bu kesin şifa sağlayan bir yöntem değildir ama depresif olmadığımız veya hafif depresif olduğumuz dönemde şeytandan gelen darbeleri yumuşatır ve özellikle koruyucu etki yapar ve şeytanı uzak tutar. Ben tam remisyondayım yani keyifler maksimum düzeyde ve bu savaş taktikleri ile keyiflerimi maksimum düzeyde tutabiliyorum. Şeytan ile savaş taktiklerini bilmesem tekrar depresyon cehennemini boylarım. Bu savaş
taktikleri herkes için aynı ölçüde etkili olmayabilir ama bazılarınız bu taktikleri kullanışlı bulabilir. Bilişsel terapinin temel kuralına göre duygulanımlar (üzüntü, öfke, vs) , zihnimizdeki soyut dünyaya fiziksel tepkilerdir. Başka bir deyişle, önünüzde bir durum veya olay vardır- daha sonra zihniniz bu durum veya olay ile ilgili bir yorum ve değerlendirme yapar- ve bu değerlendirme sonucu duygulanım (üzüntü, öfke,vs) dediğimiz otonom bir fiziksel tepki ortaya çıkar. Yaptığımız değerlendirme ve yorum duygulanıma sebep olur. Depresif olduğumuz zaman şeytan yaptığımız yorumlar üzerinde çok fazla etkilidir. İşte burada hayatta kalma
mücadelesi başlar.
Genellikle nasıl değerlendirme ve yorum yaptığımızın farkında olmayız. Değerlendirme ve yorumlarımız otomatikleşmiştir. İşte o zaman BÜYÜK bir hata olan duygulanımsal çıkarımlar yaparız. Yani "onu hissediyorum ve duygu olarak algılıyorum, o halde o doğru almak zorunda. Yani "ne hissediyorsam o doğrudur" deriz. Fakat bizi bu hisse veya duygulanıma götürenin yaptığımız değerlendirme ve yorum olduğunu farkedemeyiz. Duygularımız ve hislerimiz otonom olduğu için
üzerinde direkt kontrolümüz yoktur ama yorum ve değerlendirmelerimizi kontrol edebiliriz. İşin sırrı geriye dönüp, hangi değerlendirme ve yorumlar ile duygulanımlarımıza sebep olduğumuzu bulmaktır. Şeytan ile savaştan sağ çıkmakta yapacağımız ilk adım geriye dönüp düşüncelerimizi analiz etmektir.
Şeytanın taktiklerini bilmek ve anlamak. İşte size depresyon
şeytannın taktikleri:
Seçici algılatma: Şeytan bize, bir olayın vaya bir durumun olumsuz
ayrıntılarını algılatır ve gözümüzde büyütür. Şeytan, durumun veya
olayın olumlu yanlarını gömemize engel olur.
Kutupsal algılatma: Şeytan bize herşeyin siyah ya da beyaz veya iyi
ya da kötü olduğunu düşündürür. Yani bir şey ya iyidir ya da kötüdür.
Ya mükemmelsinizdir ya da çok başarısızsınızdır. İkisinin ortası
yoktur.
Aşırı genelleme: Şeytan, sadece tek bir olay üzerinde değerlendirme
yaparken , aynı şeyin tekrar tekrar olacağına bizi ikna eder. Sadece
tek bir olumsuz ilişki yaşayan birinin bundan sonra karşı cinsle
ilişkiye girmekten korkması ve karşı cinsten nefret etmesi gibi.
Kadınlar kötüdür ya da erkekler kötüdür gibi aşırı genellemeleri
şeytan bize düşündürür.
Felaket tellalığı: Şeytan sizi bir felaketin kaçınılmaz olduğuna
ikna eder. Küçük bir problemde bile olabilecek en kötü olasılığı size
düşündürür ve kesin olarak en kötü olasılığın gerçekleşeceğine dair
sizi ikna eder ve size büyük kaygılar yaşatır. Halbuki en kötü
olasılığın olma şansı çok düşüktür.
Kişiselleştirme: Şeytan, sizi başkalarının her söylediğinin size
karşı bir tepki olduğuna ikna eder. Başkalarının her söylediğinden
alınmanızı gücenmenizi sağlar. Şeytan, sürekli olarak sizi
çevrenizdekiler ile mukayese eder ve sizi, çevrenizdekilerin sizden
daha akıllı, daha güzel, daha başarılı olduklarına ikna eder ve
kendinizi kötü hissetmenizi sağlar.
Akıl okuma: Şeytan sürekli size başkalarının ne düşündüğü hakkında
veri gönderir. Başkalarının düşüncelerini tahmin etmeye çalışarak ve
bu düşüncelerden gücenerek veya alınarak üzülür veya öfkelenirsiniz.
Şeytan, özellikle başkalarının sizi düşündüğüne sizi ikna etmiştir.
Akılcı düşünce ise başkalarının ne düşündüğünü anlamanıza olanak
olmadığıdır ve üstelik başkalarının ne düşündüğü sizi hiç
ilgilendirmez.
Kontrol yanılsaması: Şeytan, tüm hayatınızı kontrol ettiği için
kendinizi umutsuz , yardıma muhtaç ama yardım göremeyen bir kader
kurbanı olarak görürsünüz. Ayrıca şeytan , çevrenizdeki herkesin
acıları mutluluklarından sizin sorumlu olduğunuza sizi ikna eder.
Bütün bunlar şeytanın sebep olduğu yanılsamalardır.
Doğruluk yanılsaması: Şeytan, çevrenizdekilerin sizinle aynı fikirde
olmamasından dolayı gücenmenizi ve kırılmanızı sağlar. Sanki
çevrenizdekiler sizinle aynı fikirde olmak zorundaymış gibi.
Suçlama: Şeytanın etkisi ile yaşadığınız problemler sonucu
çektiğiniz acılardan ya kendinizi ya da başkalarını suçlarsınız.
Şeytanın en etkili taktiklerinden biridir. Şeytan size sürekli
suçlayacak birini aratır ve kendinizi kötü hissetmenizi sağlar.
Zorunluluklar ve kurallar: Şeytan size bir sürü zorunluluklar ve
kurallar listeler. Bu listede sizin ve başkalarının nasıl davranmak
ve düşünmek zorunda olduğu yazılmıştır. Başkaları bu kuralları ihlal
ederse, gücenir ve kırılırsınız, siz bu kuralları ihlal ederseniz
suçluluk duyarsınız.
Duygusal çıkarımlama: Şeytan ne hissediyorsanız onun doğru olduğuna
sizi ikna eder. Eğer kendinizi değersiz hissediyorsanız, değersiz
olduğunuzu düşünürsünüz.
Değiştirme yanılsaması: Şeytan, eğer başkalarını yeteri kadar
etkiler ve zorlarsanız onları sizin düşüncenize uygun bir şekilde
değiştirebileceğinize sizi ikna eder. Başkalarını değiştirme ihtiyacı
duymanız mutluluğunuzun tamamiyle başkalarının davranış biçimine
bağlı olduğu inancıdır. Buna da sizi şeytan ikna etmiştir. Şeytan,
başkalarını oldukları gibi kabul etmenize engel olur.
Global etiketleme: Şeytan bir ya da iki özelliğe göre olumsuz bir
global değerlendirme yapar. Örneğin şeytan size şunu
düşündürebilir: "matematikte başarısız olduğuma göre ben bir salağım"
Böyle düşündürerek sizin kendinizi kötü hissetmenizi sağlar. Zaten
şeytanın tek amacı size kendinizi kötü hissettirmektir.
Cennet vaadi yanılsaması: Şeytan, yaptığınız özveriler ve
fedakarlıklar için karşılık beklemenizi sağlar. Sanki birisi sizin
yaptıklarınızın skorunun tutmaktadır ve iyi skor yapmak için
çabalarsınız ama ödül bir türlü gelmez çünkü aslında siz şeytanın
tuzağına düşmüşsünüzdür.
Bunların bazısı size uyabilir, bazısı ise uymayabilir.