Anahtar Ülkeyiz / M. Hilmi YILDIRIM

Anahtar Ülkeyiz / M. Hilmi YILDIRIM

İletigönderen Başkomutan » Cum Şub 17, 2012 12:31

Anahtar ülkeyiz

Ülkemizin anahtar ülke olmasının birçok sebebi vardır. En önemli sebeplerden biri coğrafyamızdır. Napolyon der ki: “Bir ülkenin politikasını coğrafyası belirler”. Coğrafyanın belirlediği politikalar, zaman geçince ve birikince tarih olarak karşımıza çıkar. Onun içindir ki, “Tarih, coğrafyanın ikiz kardeşidir” derler. O bakımdan anahtar ülke olmamızı sağlayan diğer bir unsur da tarihimizdir. Son yıllarda coğrafyamızın ve tarihimizin önemi yeterince kavranamamış, onlara ters politikalar izlenmiştir. Coğrafyanın zorladığı politikaların başında komşuluk ilişkileri gelir. Tarihimiz de coğrafyamız kadar önemli. Zira coğrafyamızın dışında kalan ülkelerde tarihimiz vardır. Bunun yanında, bazısında nüfusumuz, bazısında da nüfuzumuz vardır.

Türkiye’nin anahtar ülke olduğunu idarecilerimizden çok yabancılar idrak etmiş, ona göre politikalar geliştirmişlerdir. Bu ülkelerin başında hiç şüphesiz ABD gelmektedir. ABD eski Başkanı Bill Clinton, 15 Kasım 1999 tarihinde TBMM’de bir konuşma yaptı. Söz konusu konuşmada şöyle dedi:

    “20’nci yüzyılı anlamak için, Türkiye’nin tarihi bir anahtardır, ancak ben inanıyorum ki, Türkiye’nin geleceği önümüzdeki bin yılın ilk yüzyılının şekillenmesinde de son derece önemli bir rol oynayacaktır”.

Bill Clinton, ülkesinde bir üniversitede de aynı minval üzere konuşmuş, şöyle demişti:

    “20’nci yüzyılın gidişatını nasıl Osmanlı’nın yıkılışı belirlediyse, 21’ci yüzyılın şekillenmesinde de Türkiye etkin rol oynayacaktır”.

Atatürk, “Ben askeri sorunları olduğu gibi siyasi sorunları da haritadan mütalaa ederim” demiştir. Ama ne yazık ki, Atatürk’ten sonra iktidara gelenler haritaya hiç bakmamış, komşularını görmemiş, Okyanus ötesine geçmiş ABD ile kendilerince ‘stratejik ortaklık’ kurmuşlar. Gerçekte ise ABD’nin stratejik ortağı, Amerika’da Kanada, Avrupa’da İngiltere, Ortadoğu’da İsrail olmuştur.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla dünyada ve özellikle de bölgemizde dengeler tamamen değişti. Buna rağmen Türkiye, ABD’ye bağlılığını yine sürdürüyor.



Merhum Attilâ İlhan, 2000 yılında ‘Yeni Avrasya Dergisi’ne verdiği bir mülakatta,
Türkiye-Rusya işbirliğini önermiş ve şöyle demişti:

“21’nci yüzyılda gelecek Avrasya’nın olacaktır. Yapmamız lâzım gelen şey, bir ‘Avrasya politikası’ oluşturmaktır. Bu Avrasya politikasını oluştururken de bu işi Rusya’sız düşünemeyiz. ‘Biz bu işi Rusya’yı dışlayarak yapacağız, Amerika yardımıyla yapacağız’ dedik mi, kendimizi Soğuk Savaşın içinde tek başına buluruz. Çaresi, Ruslarla ciddi bir ortaklık araştırmaktır. Bu ortaklığı bizden evvel Ruslar gördüler”.

Gerçekten de öyle. Sovyetler Birliği son devlet başkanı Gorbaçov, “Rusya ile Türkiye arasında anlayışta ve ekonomi alanında işbirliği artarsa, bundan Asya ve Akdeniz havzası da olumlu etkilenir” demişti.

Rus uzman Sergey Markedonov da, “Rusya-Türkiye İlişkilerinde Yeni Boyutlar” başlıklı makalesinde, “Türkiye’nin Rusya’nın yeni ve önemli ortağı olacağını” vurguladı ve şöyle dedi: “Şimdi ise büyük bir fırsat duruyor. Rusya-Türkiye ile işbirliğini seçerse, bu dünya barışı için büyük kazanç getirir”. Rusya Başbakanı Putin de, 3 Ekim 2011 tarihli Izvestiye gazetisinde, “Avrasya için yeni bir entegrasyon projesi: Bugün doğmuş olan gelecek” başlıklı yazısında, Avrasya Birliği önerdi ve “bu birliğin yeni bir Sovyetler olmayacağını” ifade etti.

Evet, dünyada dengeler değişti. Dengeler değiştiğinde ittifaklar da değişir. Hiçbir ittifak ilanihaye sürmez. Artık ABD ile ittifakın sonunun gelmeye başladığını görelim. Çünkü milli menfaatlerimiz çatışıyor.

Rusya ile tam aksine birçok milli menfaatimiz örtüşüyor. Örtüştüğü oranda işbirliği hem aklın, hem de komşuluğun gereğidir. Atatürk Rusya ile ilişkiler konusunda, 9 Mart 1935 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisinin Dördüncü Kurultayını açarken şöyle diyordu:

    Türk-Rus dostluğu uluslar arası barış için şimdiye kadar yalnız hayır ve fayda getirmiştir. Bundan sonra da hayırlı ve faydalı olacaktır”.

Tarih tekerrür etti, aynı şartlar yine oluştu. Bunu göremezsek, tarihi hata işlemiş oluruz.

M. Hilmi Yıldırım - 17 Şubat 2012,
Yeni Mesaj
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x