
Türkiye Polifonik Korolar Derneği tarafından Ankara’da bu yıl 17.si düzenlenen şenlik, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezinde, Yıldız Kenter salonunda 3 Haziran Pazar gününe kadar devam edecek. Yıl boyunca bin bir emekle hazırladıkları şarkıları burada bizlere sunuyorlar. Değerlendirme kurulunda en önde oturmuş onları keyifle ve dikkatle dinliyorum, her birine bir ödül verip göndereceğiz.
Görüyorum ki koro eğitimi almış olan bu gençlerimiz doğru sesle şarkı söylemeyi öğrenmişler, hepsinin gözlerinde hayat ışığı parlıyor, çok güzel şarkılar söylüyorlar.
Son aylarda ülkemizde yaşadığımız kirli politikaların kirli seslerinden uzakta, her gün en az sekiz koro dinlemenin keyfini çıkartıyorum, kulaklarımın kiri temizleniyor, ruhum yıkanıyor, can buluyorum. Koro öğrencilerinin yaptıkları işten ne kadar mutlu olduklarını yakından izliyorum. Çünkü koroda şarkı söylemek insana “biz” olmanın güzelliğini yaşatır. Birlikte şarkı söylemek insanı yüceltir, bu güzellik gözlerine, yüzüne ve bedenine vurur.
Bir yandan da koroların geleceği ne olacak diye düşünüyorum, endişelerim var. Buraya katılan Güzel Sanatlar Liseleri ve Müzik Okulları bir süre yok olacak. Ondan sonra korolar şenliğini kimlerle yapacağız?
İlköğretim düzeyinde katılan korolar giderek azalıyor, şenlikte devlet ilköğretim okulları neredeyse yok. Özel ilköğretim okulları geliyor buraya. Hele İstanbul’dan gelen bir özel okul var ki, “zincir” okulları var, sanki bu şenlik onlar için düzenlenmiş, her gün iki tane koro onlardan çıkıyor sahneye. Okulun geçmişi on yıllık var yok, ama her semtte ve İstanbul dışında da zincir okullar açmışlar, hızla çoğalıyorlar. İnsan düşünmeden edemiyor; yakında sadece bu okulun şubeleri için şenlik yapıyor olacağız ve okul da reklamlarını bu yolla bedavaya getirmiş olacak. TED bile yarım yüzyılı aşkın bir okulken bu kadar şube açmamıştır.
Şenliğe katılan koroların yıldan yıla müziksel açıdan niteliği yükselirken, sosyal zemin ise parasız devlet okullarından paralı özel okullara doğru kayıyor.
Diğer yandan, Kültür Bakanlığı ve TRT Radyo çoksesli korolarının bir süre sonra kapanacağını, devlet okullarından müzik derslerinin kaldırılacağını düşündükçe, müzik ağacımız can suyunu kökten alamayacaktır. Hele önümüzdeki eğitim yılında yeni sisteme başlanıldığında, alttan gelen çocuklara şarkı söylemenin adeta yasaklandığı bir müfredatla, korolar hiç kurulamaz.
Yeni sistemin felsefesi şu: Artık eğitim yok, bilgiye erişim var, çocuk bireydir, isteyen veli bilgiyi isterse internetten, isterse belediye “bilgi evi”nden alır, isteyen piyasadan alır; okul dışında öğrenme, yaşam boyu öğrenme, parasını veren bilgiyi istediği yerden alır… Bu, ilkel bir eğitimdir, tüm çocuklarımızı korumayan, parası olanı öne çıkartan kapitalci/piyasacı sistemdir. Piyasa mantığına göre, çocuğuna koroda şarkı söyletmek isteyen veli, çocuğunu ya özel okula verecek, ya da özel korolara gönderecek, devlet okulundaki alt gelirli aileler çocuklarına bu eğitimi okulda ücretsiz alamayacak.
Şenlikten güzel bir anı; Çorum Evrensel Korosu, 19 Mayıs Marşı’nı çoksesli söylediğinde büyük alkış aldı. Muammer Sun’un bu marşı güne anlam verdi. Çok da güzel seslendirdiler. 3 Haziran Pazar günü şenlik bittiğinde, marşın görüntülü bant kaydını alıp internete koymak niyetindeyim.
Pedagojik bir ek: Klasik eserleri kalıcı yapan, içerisindeki ölçülerin matematiksel dengeleridir. Söz ile müzik uyuştuğunda, o eser gelecek nesillere taşınır. Hele şarkını sözleri insanı yücelten, atalarının başarılarını anlatan, bu yurdun insanı olmaktan gurur duyuran sözler ise, o şarkı geleceğe taşınır.
Müzikte ölçü matematiktir, uyumdur, estetiktir; bir tek ölçüsü bile bozuk söylense şarkı bozulur. Türk Bayrağının ölçüsü de aynı şeydir; bir kenarı bile ölçüye uymasa o bayrak bozulur. Maalesef, bu şenlikte sahne kenarında ölçüsü bozuk bir bayrak yer aldı. Sanıyorum o bozuk bayrağı şenliğin mali destekçilerinden biri verdi diye orda tutuldu.
Koro şarkılarında müziğin ölçüsüne gösterdiğimiz titizliği bayrağımızın ölçüsüne de göstermek umut ve dileğiyle, hepinizi koro müziği dinlemeye Ankara’ya davet ediyorum.
Cuma akşamı sahneye çıkacak olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa Güzel Sanatlar Lisesi Korosuna ve şef İpek Kıranbay’a bir sürprizim olacak. Sayın Rauf Denktaş’ın posterini öndeki koltuğa koyacağım, etrafını güllerle süsleyeceğim, evlâtlarını oradan gururla dinleyecek!
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 30 Mayıs 2012
mahiye@gmail.com