102 YIL ÖNCE, 102 YIL SONRA…
Dr.Noyan UMRUK
Bir asrı geçtik...
Şairin dediği gibi, 102 yıl önce çocuklar gibi şendik…
102 yıl önce düvel-i muazzamayı yendik.
102 yıl önce yüce önder sevgi haleleriyle kucaklanıyordu.
102 yıl sonra O’nla uğraşmak marifet sayılıp,
müthiş prim yapıyor…
102 yıl önce onlarca etnik kökenden bir ulus oluşturup, onurlu, saygın bir devlet kurmuştuk.
102 yıl sonra bu devletten BOP uyarınca iki-üç devlet çıkarma sevdasına kapılanlarla uğraşıyoruz!
102 yıl önce ulus olmayı öğrenirken, ortak dilimizi en iyi konuşmanın ve yazmanın derdindeydik.
102 yıl sonra milleti resmi iki dile, bölünmeye nasıl ikna ederiz diye debeleniyorlar…
102 yıl önce halkın onuruna önem verilirdi; “köylü, yurdun efendisi” idi.
102 yıl sonra “anasını da alıp”gitmesi isteniyor…
102 yıl önce dinimizi kendi dilimizle öğrenip, gereklerini yerine getirmek için hamle yapmıştık.
102 yıl sonra, dinimizi, kendi dilimizle öğrenme ve ibadet etme hakkımızı kaybetmiş, hurafelere boğuşuyoruz…
102 yıl önce ulusu aydınlanma ile kucaklaştıran, üretken Köy Enstitülerini kuruyorduk.
102 yıl sonra, altını tutamayan sabileri 80 kişilik sınıflara tıkıştırıp, zorunlu seçme derslerle dindar ve de kindar nesiller yetiştiriyor, her tarafları imam hatiplerle doluşturuyoruz…
102 yıl önce "1.ve 2.Sınırlı Sanayi Kalkınma Planları" ile yurdun her köşesinde sosyal cumhuriyet fabrikaları inşa ediyorduk.
102 yıl sonra fabrikalarımızı,madenlerimizi, cumhuriyetin mirasını eşe, dosta, akraba-i talukata peşkeş çekip, onlardan kalanı da yabancılara yok pahasına satıp, satamadıklarımızı kapattık…
102 yıl önce sanayide ve tarımda kendine yeterli bir ülke olmayı, doğal zenginlik ve kaynaklarımızı gözümüz gibi sakınmayı, tasarrufu ve üretimi erdem saymayı öğreniyorduk.
102 yıl sonra herşeyimizi, babalar gibi satmayı, üretmeden tüketmeyi marifet sayıp, samanı, mısırı, buğdayı, angusu dahi ithal eder olduk!
102 yıl önce Avrupa faşizm bataklığına sürüklenirken, biz devrim, demokrasi ve özgürlük rüzgarlarına yelken açmıştık.
102 yıl sonra islami faşizme bayrak açarken, dünya alemden durmadan dayak yiyoruz !
102 yıl önce komşu ülkelerle dostane paktlar, dünya alemle iyi ilişkiler oluşturmuştuk.
102 yıl sonra dandik birkaç krallık ya da şeyhlikten başka desteğini alabileceğimiz ülke kalmadı.
102 yıl önce dünyaya örnek olarak kadınlarımızı seçme ve seçilme hakkına kavuşturuyorduk.
102 yıl sonra kadınlarımıza, siz sadece doğurun; sizin yeriniz evinizdir deyip, dizlerinin görünmesinden huylanıp, 9 yaşında evlendirmeye kalkıyor, kadına şiddet ve kadın-erkek eşitliği sıralamalarında dünyaya rezil oluyoruz!
102 yıl önce pozitif bilimleri öğreniyorduk.
102yıl sonra metafiziğe, hurafeye merak sardık!
102 yıl önce çok sesli müzik dinleyip, vals yapmaya, otantik türkülerimizi, folklörümüzü, klasik Türk musikisini yeniden keşfetmeye çalışıyorduk.
102 yıl sonra çıstak,çıstak gürültü dinleyip, biz bize kaldığımızda göbek atıp,mastika, kolbastı oynuyoruz!
102 yıl önce hukuk devletine, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe doğru yelken açmıştık; kadı efendilerin yerini cumhuriyet savcıları ve hakimleri almıştı.
102 yıl sonra temel hukuk kurallarına birilerinin ve de ulemanın fetvalarıyla destek arar olduk. Hoşlarına gidilmezse akla bile gelmeyecek her türlü zulmün mubah olduğu düşman hukuku, ikili hkuk gündemde... Hülasa hukuk oldu guguk!
102 yıl önce öğretmenlerimiz başımızın tacıydı.
102 yıl sonra binlerce öğretmen ve öğretmen adayı açıkta ve “başımızın belası”(!)
102 yıl önce yüzlerce ayrı meslekten esnafın bir arada çalıştığı çarşılarımız vardı.
102 yıl sonra her köşe başında Çin ve Avrupa malları ile dolu alışveriş merkezlerimiz!
102 yıl önce

