Cumhuriyet Bugün Nerede Olmalıydı?

Cumhuriyet Bugün Nerede Olmalıydı?

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Kas 09, 2008 20:16

Cumhuriyet Bugün Nerede Olmalıydı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini 21. yüzyılın 2008’inde, bugün nasıl yorumlayabiliriz? Çağın gerekleri, içinde bulunduğumuz coğrafyanın koşulları ve küresel dengeler çerçevesinde Türkiye nasıl olmalıydı? 85 yılda hangi noktaya gelmeliydi?

Avrupa emperyalizmine karşı kurulan, çağdaş değerleri ve demokratik ölçütleri benimsemiş bir Türkiye’yi bugün nasıl tanımlayabiliriz? Atatürk ilkeleri ve devrimleri “bugünün koşullarıyla nasıl örtüştürülebilir”?

Şu ana başlıkları düşünmek herhalde yanlış olmaz;

1) Uluslararası ilişkilerde “karşılıklı çıkarlarını gözeten bir Türkiye” olmalıydı. Siyasette, iktisatta, kültürde, savunmada “kendini ezdirmeyen, başkasını ezmeyen” bir Atatürk Türkiyesi ortaya çıkmalıydı.

2) Katılımcı demokrasinin kurulduğu, sosyal sınıfların dengeli bir biçimde ulusal sisteme yerleştiği bir Türkiye görürdük. İşçisi, köylüsü, memuru, sanayicisi kendi örgütlerini kurmuş; siyasal ve sosyal sistem içinde dengelerini oturtmuş bir ülke olurdu Türkiye.

3) Sosyal ve laik bir hukuk devletinin yerleştiği bir düzen görülürdü. İktisatta, siyasette, kültürde ve eğitimde uzun vadeli ulusal planları olan; ulusal politikalarını küresel dengelerle bütünleştirebilen bir Türkiye’de yaşardık.

4) Kendi bölgesindeki komşu ülkelerle iktisadi, siyasi, kültürel ve askeri örgütlenmeler içine giren; Batı ile Asya arasında dengeli bir biçimde yer alan; her ikisiyle de “iyi ve normal ilişkiler kurmuş” bir Türkiye görürdük karşımızda.

5) Dış güçlerin sömürgeci taleplerini reddeden, yeni kapitülasyon dayatmalarını geri çeviren bir Türkiye olurdu bugün. Hele hele, komşularına karşı yabancı sömürgeci güçlerle işbirliği yapan bir Türkiye hayal bile edilemezdi.

Ya bugünkü manzara…

2008 yılında geldiğimiz nokta olması gerekenlerle taban tabana karşıt;

- Uluslararası ilişkilerde karşılıklı çıkarlar yerine “yabancılarınkini öne çıkaran, ABD ve AB’nin denetimine sokulmuş" bir Türkiye görüyoruz. Bilgisizlikten değil.. bile bile yapılmış.

- Katılımcı demokrasi yerine “Washington, Londra ve Brüksel ile içerdeki dinci ve sermayeci odakların egemen oldukları”, oligarşik bir yapılanma ile karşı karşıyayız.

- Sosyal ve laik hukuk devleti yerine tarikatların, cemaatlerin ve yabancı tekellerin sisteme yerleştirildiğini görüyoruz.

- Çağdaş değerler yerine 400-500 yıl öncesinin karanlık dönemlerini geri getirmeye çalışan çevreler etkilerini arttırıyorlar.

- Dış odaklarla içerdeki oligarşinin işbirliğini görüyoruz.

Neden böyle oluyor?

Oysa Türkiye Cumhuriyeti olağanüstü olanaklara hem içerde hem de dışarıda sahip oldu. Türkiye’nin elindeki bu olanaklar, “özellikle kullanılmadı”.

1961 Anayasası’nı, dış odaklarla işbirliği yapan iç oligarşi ortadan kaldırdı. Kimi zaman Amerika’nın güdümündeki generaller, bazen sermaye çevreleri, yakın zamanda ise sömürgecilerle işbirliğine başlayan dinciler Türkiye’nin elini kolunu bağladılar. Oysa Türkiye çok daha iyisini yapma olanaklarına fazlasıyla sahiptir.

Sorunun temelinde, “katılımcı demokrasiyi işletmeyenler” yatıyor.Türkiye bu kısır döngüyü kırmak ve gerçek demokrasiye, sosyal ve laik hukuk devletine ulaşmak zorunda.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında ilginç şeyler gözüme ilişti;

- Yabancılara satılan büyük şirketlerimizin yeni sahipleri “dev Türk bayraklı reklamlar” vermişlerdi en büyük tirajlı gazetelerimize. Kendilerini gizlemek için “takıyye yapıyorlar”.

Cumhuriyetin altını oydukları anlaşılmasın diye Türk bayrağını maske olarak kullanıyorlar.

- İslamcı yapılanma için ellerinden geleni yapanların “aynen yabancı şirketler gibi”, bayrağı ve cumhuriyeti kalkan olarak kullandıklarını gördüm.

Çağdaş teknoloji ve yeni psikolojik savaş yöntemlerini iyi değerlendiriyorlar.

En garibime giden ise Abdullah Gül’ün “coşkulu ve hızlı AB’ci olarak” tüm bürokrasiyi birkaç gün önce toplayıp yönetmesiydi. Hey gidi günler hey demekten başka ne diyebilirim ki…

Bu olay bile, “olmaması gerekenlerin nasıl gerçekleştiğinin nedenlerini tek başına anlatmaya yeter”.

“Amerikancı ve AB’ci”
yönetimlerin Türkiye’yi 2008’de getirdiği nokta budur. Yarın (cumartesi) saat 13’te Cumhuriyet Kitap’ta (TÜYAP) buluşmak üzere…

Umudumuz hiç kaybolmasın, biz haklıyız ve büyük çoğunluğuz.. gerçek demokrasi mutlaka gelecektir…


www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali


Erol Manisalı, 1 Kasım 2008
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen lozan 2005 » Pzr Kas 09, 2008 22:07

Bu tür konulara, "teşekkür etmek" ve benzeri kutlama iletileri göndermek, gereksiz olduğu kadar kurallara da aykırıdır.

Lütfen dikkat ediniz.
Kullanıcı küçük betizi
lozan 2005
Üye
Üye
 
İletiler: 716
Kayıt: Cmt Kas 01, 2008 1:58

İletigönderen yahac » Pzt Kas 10, 2008 8:37

Turkiye Cumhuriyeti bilim, yuce ahlak ve sarsilmaz adalet ilkeleri ile kalkinmis Dunya'nin en gelismis ulkesi olmaliydi.

Herkesin gipta ile baktigi, model olarak aldigi; yabancilarin Turk vatandasi olabilmek icin her tur yollari denedigi; mimarisi ve korunmus dogasi ile bakanlarda hayranlik uyandirdigi; insanlarinin insan gibi onuruyla dogup, yasadigi ve huzur icinde oldugu bir ulke olmaliydi.

Hatta nice Ataturk'leri bagrindan cikarip devamli olarak yenilerine zemin hazirlayan bir egitim ve ahlak terbiyesi veren bir egitim duzenini saglamis bir ulke almaliydi.

Ayrica dosdogru olan Islam dininin de en dogru sekilde uygulandigi ve Yuce Allah'in rahmeti ve lutfunun uzerinden eksik olmadigi kutlu bir umut ve huzur beldesi olmaliydi.

Kim bilir biz istersek belki bir gun bunlar da insallah olabilir... 8)
Kullanıcı küçük betizi
yahac
Üye
Üye
 
İletiler: 154
Kayıt: Pzt Kas 05, 2007 17:05

İletigönderen İlteriş » Pzt Kas 10, 2008 9:49

"Ben size miras olarak hicbir dogma ve kaliplasmis dusunce birakmiyorum. Benim mirasim bilim ve akildir"
Mustafa Kemal Ataturk

Eger Millet olarak bilime sarilmis olarak kalsaydik, Ataturk adini unutmus olsak bile gam yemezdim.

Elbette ki Hem Atamizi anip hem onun gosterdigi ilkelerle yolumuza devam etseydik, bugun bilimin, teknolojinin, ekonomik egemenligin herseyin merkezi biz olurduk.

Ornegin ABD'nin bilime yaptigi yatirimi biz yapmis olsaydik, diger insani ve kulturel yanlarimizla dunya denen geminin kaptani biz olurduk, diger ulkeler de kolemiz degil, gonullu yardimcilarimiz olurlardi.

Dunyanin en iyi 500 universitesi siralamasinda ilk 30 sirayi Turk universiteleri kapatmis olurdu.

Ozellikle Kurt kokenli vatandaslarimiza "Turkiye Cumhuriyetinin temelinin Kultur oldugunu" anlatabilseydik, bugun Cumhuriyetin en sadik hizmetkarlari onlar olurlardi, cimentosu onlar olurlardi, hatta Turk milliyetcisi bile olurlardi bir ust aidiyet olarak Turkluk ile gurur duyar, Kurtluklerini esasen Turk kulturu ile ayni olan kulturleri ile ozgurce yasarlardi.

Nevruz, Buyuk Turk Devletleri birliginin kabul ettigi ortak bir bayram olarak kutlanir, kazak, kirgiz, kurt, turkmen ve tatar ortak etkinliklerde bulusur, birbirleri ile kaynasir derin dostluklarin temellerini atarlardi ve dunyanin merkezinde kurulmus olan bu Avrasya Turk birligi, dunya barisinin saglayicisi olurdu.

Butun ovalarimiza su ulastirilir, en bilimsel tekniklerle bir damla su bile zayi edilmeden (ornegin damla sulama teknikleri ile) konya ovasi dunyanin en genis ormanlik alanlarindan biri olurdu, bu ormanlik alanlarin cogu meyve veren agaclardan olusur, bolge halki ve ulke ekonomisine de katkida bulunurdu.

Bilim Bilim Bilim

Ataturk'un hayati boyunca vermek istedigi oncelikli mesaj buydu

Saygilarimla
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x