
Adı: Mehmet Faraç.
Hizbullah ve PKK ile ilgili geniş araştırmaları olan terör uzmanı pırıltılı bir gazeteci.
Çeyrek asırdır Cumhuriyet gazetesinde çalışıyor.
Son birkaç aydır ekrana sık çıkan ve milli duruşu ile kitlelerin gönlüne giren Faraç, Medcezir adlı sütununda çarpıcı yazılar yazıyordu.
Derken Mehmetin sütunu birden karardı, yani yazıları bir anda kaldırıldı.
Birkaç gün önce konuyu bu sütunda gündeme getirip bu tasarrufun Faraçın son yazdığı Mustafa filmi ile ilgili yazılarının olup olmadığını sordum.
Cumhuriyet yönetiminden bir cevap gelmedi, ama okurlarından mailler geldi.
İddiaya göre Mehmet Faraçın köşesi Can Dündarın Mustafa filmini eleştirdiği için kaldırılmış!
Açıkcası bu iddiaya çok inanasım gelmiyor!
Öyle, çünkü İlhan Selçukun belgesel tüccarı Can Dündarın psikolojik savaş adına yaptığı Mustafa Kemali aşağılayan malum filmini onaylamayacağı kanaatindeyim.
Tahminim ya da beklentim bu, ama kafa karıştırıcı bazı şeyler de yok değildir.
Mesela neler mi?
Sekreterimden arşivlediğimiz Cumhuriyet gazetesinin son sayılarını isteyip taradım.
Mehmet Faraç yazana kadar Cumhuriyette tek bir kişi Mustafa filmindeki rezillikleri kaleme almadı.
En önemlisi kıyameti koparması gereken İlhan Selçuk suskun kaldı.
Mustafa filmi ile ilgili eleştiriler Faraçın yazılarından sonra yapıldı ve bu yayınla yazılar da fevkalade sınırlı oldu.
Ne yalan söyliyeyim, Atatürkçülüğü kimselere bırakmayan ve onu tapulu malı gibi gören Cumhuriyetin o tutumuna çok şaşırdım.
Öyle, zira Mustafa Kemali ayyaş, hoyrat, bencil, alaycı, dinsiz, zampara ve diktatör gibi gösteren o rezil filme isyan etmek aslında kuruluşuna Atatürkün önderlik ettiği Cumhuriyet gazetesinin misyonu gereği ve hatta namus borcu gibiydi.
Maalesef Cumhuriyet kurumsal olarak genel bir yayınla bu borcu ödemek bir yana, bu işi bireysel olarak yapmak isteyeni susturdu.
İşte bu husus üstünde durulması ve de sorgulanması gereken dehşet bir fotoğraftır.
Bitmedi...
Gazeteyi tararken bir başka dehşete daha tanıklık ettim.
Tarih 10 Kasım, yani Büyük Atatürkün ölüm yıldönümü.
Pek çok gazetede Koç Gubunun Mustafa Kemali anma ile ilgili ilanları var.
Bu ilan Cumhuriyette yok.
Ama Cumhuriyette başka bir ilan var ve bu ilan tam sayfa!
Mustafa filminin ilanı.
Evet Cumhuriyet gazetesi Atatürkü anma gününde Atatürke sövülen filmin ilanını tam sayfa bastı.
Araştırdım bu ilanın ederi 52 milyar civarı imiş.
İyi de 10 Kasım gününde 52 milyara Atatürkü feda etmek, yani ona söven filmin reklamını yapmak Cumhuriyete yakıştı mı?
Sanıyorum hadisenin NTV ve Sabancı Grubu boyutu ve etkisi de vardır. Malum Sabancılar hem Mustafa filmini finanse etti, hem de Cumhuriyete destek noktasında yakından ilgili.
Tamam Cumhuriyet elbette ve mutlaka yaşamalı ama sorarım size bu şekilde mi?
Bu vesileyle Cumhuriyet yönetimine soracağım bir başka soru da şudur:
- Öcalan çocuk katili değildir. Oğlumun odasında Türk bayrağı var, ama o bayrağı bir gün indireceğim diyen Berat Günçıkanın Cumhuriyetin Pazar ekini hazırladığı doğru mudur? (Girin Googlea Berat Günçıkan yazın görün.)
HAMD OLSUN...
Krizin faturası Erdoğan sayesinde üçe katlanacak!
Bırakın uzmanları ve işadamlarını, ekonomiden birazcık anlayan herkes haftalardır önlem ve paket diye yakarıştadır da Tayyip Erdoğan bunları duymuyor ve görmüyor. Onun yaptığı tek şey hamdolsun diyerek toplumu hipnotize etmektir. Amacı aç ve açıkta olsa da halkı bu telkin ya da psikolojik taarruzla uyutmak ve seçime bu şekilde erişmektir. İyi ama bu kayıtsızlık böyle sürerse ortaya çıkacak fatura üç misline çıkar. Öyle ya geciken tebbir maliyeti katlıyor. AKPnin umurunda değil. O hâlâ üç maymunu oynuyor ve türlü manipülasyonlar yapıyor. Başbakanımız tedbir paketleri açıklayacağına iş âlemine posta atıyor, zulaları var, krizi kullanmak istiyorlar diye o kesimi hedef alıyor. İyi ama ekonomi ya da para Kasımpaşalılıktan anlamaz ki! Dolayısıyla sadece soyut bir hamd ile bu işin içinden çıkmak mümkün değil. Hal bu iken Tayyip bey hâlâ suyu tersinden akıtmaya uğraşıyor.
ATALIM MI...
Necla Arat AKPnin gizli müttefiki!
Bugüne kadar yüzlerce insanla TV programı yaptım. Bunun yarısı soldan ve CHPden, ama Necla Aratı hiç tanımam. Adını ilk kez malum Cumhuriyet mitinglerinde duydum. Arat hanım benim gibi o mitinge giden kalabalıkların hatırına gerçekten de tombalayla mebus oldu. İşte bu hanımefendi önceki akşam Kanal D haberde Deniz Baykalın örtülü hanımlara rozet takmasını eleştirmez mi, tamam dedim bu hanım AKPnin gizli yoldaşı. Olur mu demeyin, organik bağ olmasa da yaptığı ona çıkıyor... Ne demek örtülülerin CHPde ne işi var? Bu ülke kadınlarının üçte ikisi örtülü, ne yani senin hoşuna gitmiyor diye onları AKPnin kucağına mı atacağız? Bak senin zihniyetinin egemen olduğu 22 Temmuz 2007 seçimlerini gördük ve AKP yüzde 47 oy alırken CHP yüzde 20de kaldı... CHP yönetimine çağrımdır; demokrat olmayan ve halkını tanımayan ve de laikliği statü kazanmaya sermaye yapan Necla Arat gibilerini kapıya koymalıdır. Ülke için olmazsa olmaz olan laikliği hedef yapıp öcü gösteren zaten bu kafalar değil midir?
AÇMAZI GÖRDÜ...
Gürsel Tekini alkışlıyorum!
Gürsel Tekinin söylediklerini dünkü Akşamda okudum ve bravo dedim. Evet Gürsel bey lümpen bir solcu ya da laikçi değil, gerçek bir demokrat ve Atatürkçü. Halkçılığı da Necla Arat benzeri soyut değil somut. Ahaliyi gerçekten tanıyor ve ona göre politika üretiyor. Hikâyeyi bırakın, CHP bugün 80 öncesinin aksine İstanbulun kenar semtleri, yani varoşlarında değil de Bağdat Caddesi benzeri zengin muhitlerde birinci parti oluyorsa bu seçkinciliğe delalettir ve halktan kopulduğunu göstermektedir. İşte Gürsel Tekin bu açmazı görmüş ve CHPyi avamla barıştırma işine soyunmuştur. Tekinin halkla kucaklaşma projesinde elbette halkın değerlerine, mesela örtünmek isteyene saygı da olacaktır. Ben bu teşebbüsü bağlamında Gürsel beyi biraz Eceviti çağrıştırdığı kanaatindeyim ki o Ecevit Türk merkez soluna 1946dan bugüne en yüksek oyu getiren adamdır. Durmak, küsmek, kızmak ve tepeden inmeci seçkincilere alınmak yok, Gürsel bey yola devam... CHP tabana doğru açılımlarını sürdürmezse alternatif yok, AKP yine gelecek. Bu vesileyle Türkiye sathındaki bütün CHPli il başkanlarına çağrı yapıyor ve onlardan bu tür teşebbüsler bekliyorum.
Sabahattin ÖNKİBAR, 21.11.2008