O gün Meclis’i dolduranlar, 29 Ekim 1923, Saat 18’de Meclis’i dolduranlar, Cumhuriyet’in ilan edileceğini biliyorlardı, heyecanları bundandı... Cumhuriyet’in ilanını, Anayasa Komisyonu raporunu ve tasarıyı Ruşen Eşref Bey gür sesiyle okudu.
Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi Bey -Cumhuriyet gazetesinin kurucusu- bilgi verdi, sonra Vasfi Çınar, Eyüp Sabri, Şeyh Saffet Efendi, Şair Mehmet Emin Yurdakul, Emin Sazak ve Süleyman Sırrı Bey Cumhuriyet’in erdemini anlattılar. Şair Mehmet Emin Yurdakul, bütün milletvekillerini ayağa kalkmaya ve üç defa bağırmaya davet etti:
“Yaşasın Cumhuriyet!”
Saat 20.30’da oylamanın sonucu açıklandı:
“Oybirliğiyle!”
Muhafız tabur kumandanı Yahya İsmail Hakkı Tekçe dışarıya koştu, emrini verdi:
“Ateş!”
8. tümenden getirilip Meclis’in yanına yerleştirilen sekiz top ateşe başladı; tam 101 pare...
Doğan, padişahın oğlu, şehzade filan değildi, Türkiye Cumhuriyeti doğmuştu. Kürsüde Gazi Mustafa Kemal Paşa vardı:
“...Yüzyıllardır haksızlığa ve zulme uğrayan milletimizin son yıllarda gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış, milletimizin hakkında olumsuz görüşler ileri sürenlerin ne kadar gafil ve görünüşe aldanan insanlar olduklarını pek güzel ispat etti. Milletimizin liyakatini, yeni rejim sayesinde, uygarlık âlemine daha kolaylıkla gösterecektir. Hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”
Doğan çocuğa kalan miras neydi?
* * *
“Cehalet, yoksulluk, birçok konuda üzücü, utandırıcı gerilik, yönetici, uzman ve milli sermaye yetersizliği, büyük bir borç, Batı karşısında aşağılık duygusu, Arapçılık, kadın erkek eşitsizliği, yetersiz eğitim, sağlıksız toplum, çağdışı kanunlar, hurafeler, batıl inançlar, huzurlarına sürünerek girilen şeyhler, toprak ağaları, Ortaçağ’ın sürmesini, halkın uyanmasını asla istemeyenler, İngilizlerin kışkırttığı ve Sevr’in umutlandırdığı ayrılıkçılar yani Kürtçüler ile Lozan’ı affetmeyen emperyalist bir dünya, Güneybatı Anadolu’da gözü kalmış İtalya vb...”
Cumhuriyet, yeni doğan çocuk, bunları yenebilecek miydi?
Turgut Özakman, Cumhuriyet’e intikal eden mirası böyle sıraladıktan sonra, bu görüntü karşısında kıs kıs gülen Cumhuriyet karşıtlarının bir şeyi unuttuklarını söyler:
“Akla dayalı yurtseverlik” (x)
* * *
Evet ama nereye kadar?
Bugüne kadar!
Turgut Özakman devrimleri yapan, devrimlere sahip çıkan, yaşatan bu insanları “demire” benzetir.
Demir gibi insanlar!
Bazıları pas tutsa da, bazıları eğilip bükülse de, bazıları hurdaya çıkıp, karşı devrim “haddehane”sinde değişse de, “demir gibi” insanlar hâlâ “demir gibidirler...”
——-
(x) Cumhuriyet, Türk Mucizesi, Bilgi Yayınları
Hasan PULUR
29 Ekim 2010

87 yıl önce onlarca farklı etnik kökenden mucizevi şekilde bir devlet kurmuştuk...
87 yıl sonra bir devletten yine mucizevi şekilde iki-üç devlet çıkarma sevdasına kapılanlarla uğraşıyoruz!
***
87 yıl önce tek ulus olabilmek için, ortak dilimizi en iyi konuşmanın ve yazmanın derdindeydik... Amacımız birlik olup, güçlenmekti...
87 yıl sonra ortak dilden vazgeçtik. Bölünüp, güçlerimizi ayırmaya odaklandık!
***
87 yıl önce dinimizi, kendi dilimizle öğrenip, gereklerini yerine getirmek için atağa kalkmıştık...
87 yıl sonra dinimizi, kendi dilimizle öğrenme ve ibadet etme hakkımızı kaybettik!
***
87 yıl önce çıktığımız yolda, fakir ulusa para kazanmayı öğretmek için Köy Enstitüleri kuruyorduk...
87 yıl sonra geldiğimiz nokta, fakir ulusa oy karşılığı erzak ve kömür dağıtmak!
***
87 yıl önce fabrikalar inşa ediyorduk...
87 yıl sonra bu fabrikaların tamamını sattık, sattıklarımızın yarısından fazlasının kapanmasına göz yumduk!
***
87 yıl önce sanayide ve tarımda kendine yeter bir ülke haline gelmek için atağa kalkmıştık...
87 yıl sonra toplu iğneyi ve karpuzu bile ithal eder olduk!
***
87 yıl önce hayata geçirdiğimiz modelle Avrupa’ya özgürlük ve demokrasi dersi veriyorduk...
87 yıl sonra özgür ve demokrat olmadığımız için Avrupa Birliği’ne alınmıyoruz!
***
87 yıl önce benimsediğimiz sistemle kadınlarımızı kısa sürede seçme ve seçilme hakkına kavuşturmuştuk... Dünyaya örnektik...
87 yıl sonra kadınlarımıza, “Siz sadece doğurun... Çalışmayın, üretmeyin, sizin yeriniz evinizdir” dediğimiz için, kadın-erkek eşitliği sıralamalarında dünyaya rezil oluyoruz!
***
87 yıl önce pozitif bilimleri öğreniyorduk...
87 yıl sonra metafiziğe merak sardık!
***
87 yıl önce kız-erkek bir arada okuyorduk...
87 yıl sonra karşı cinsin bizim için ne kadar tehlikeli olduğunu keşfettik ve okullarımızı ayırdık!
***
87 yıl önce çok sesli müzik dinleyip, vals yapmaya çalışıyorduk...
87 yıl sonra açık alanlarda ilahi dinleyip, biz bize kaldığımızda göbek atıyoruz!
***
87 yıl önce hukuk devletine geçmiştik; kadı efendilerin yerini cumhuriyet savcıları ve hâkimler almıştı...
87 yıl sonra temel hukuk kurallarını, ulemaların fetvalarıyla tartışır olduk!
***
87 yıl önce öğretmenlerimiz başımızın tacıydı...
87 yıl sonra milyonlarca öğretmen adayı açıkta ve başımızın belası(!)
***
87 yıl önce yüzlerce ayrı meslekten esnafın bir arada çalıştığı çarşılarımız vardı...
87 yıl sonra sadece Çin ve Avrupa mallarının bir arada satıldığı alışveriş merkezlerimiz!
***
87 yıl önce Karaköy-Beşiktaş arasını at arabasıyla 15 dakikada gidiyorduk...
87 yıl sonra yüz binlerce liralık lüks otomobillerle iki saatte gidemiyoruz!
***
87 yıl önce Atatürk’ün nerede ne zaman karşımıza çıkacağı belli değildi...
87 yıl sonra yollar bir saat önceden kesildiği için, devlet adamlarımızın nerede ne yaptıklarını bizzat takip ediyoruz!
***
87 yıl önce cahilden ve okumamıştan korkuyorduk...
87 yıl sonra okumuşları kodese tıkıp, cahillere umut bağlar olduk!
***
87 yıl önce milletvekilliği yemini bir anlam taşıyordu...
87 yıl sonra bir formalite oldu!
***
87 yıl önce annelerimizin, ablalarımızın başı yine bağlıydı ama altlarına daracık pantolonlar giymiyorlardı...
87 yıl sonra bazı kadınlarımız dini kuralları yeniden yorumlayıp, seksi kıyafeti, makyajı ve türbanı bir araya getirdi!
***
87 yıl önce Araplar bizi taklit etmeye çalışıyordu...
87 yıl sonra biz Arap hayranı olduk!
***
87 yıl önce Anadolu’nun en küçük kasabasında bile, kimse kimsenin yediğine-içtiğine karışmıyordu...
87 yıl sonra bazı büyük şehirlerde bile içkili lokanta kalmadı!
***
87 yıl önce otobüs firmaları için bilet satan amcalar yolcunun cinsiyetini merak etmiyordu...
87 yıl sonra “Bayan yanı mı?”yı keşfettik!
***
87 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp cumhuriyeti kuranları saygıyla ve rahmetle anıyorduk...
87 yıl sonra “Neden padişah efendimizi gönderdiniz” diye hakaret ediyoruz!
***
87 yıl önce “Mustafa Kemal Paşa, Çok Yaşa” diyorduk...
87 yıl sonra yeniden “Padişahım Çok Yaşa” demeye başladık...
***
87 yıl önce ülkeyi nasıl yöneteceğimize Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde karar veriyorduk...
87 yıl sonra ABD’ye ve AB’ye sormadan karar alamaz olduk!
***
87 yıl önce millet olmayı öğreniyorduk...
87 yıl sonra ümmet olmayı dayatıyorlar!
***
87 yıl önce Cumhuriyet ilan edildiğinde tüm kentlerin en büyük meydanlarını doldurup, büyük bir sevinç yaşamıştık...
87 yıl sonra resmi tatili fırsat bilip, iki-üç gün kaçamak yaptığımız için seviniyoruz...
***
87 yıl önce onca yokluk içinde mutlu ve umutluyduk...
87 yıl sonra her şeyimiz var ama ne mutluyuz ne de umutlu!
***
87 yıl önce geleceğimiz vardı...
87 yıl sonra yarının ne getireceğini bilemez olduk!
***
Hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!
*****
GÜNÜN SORUSU
Soru kendime:
Bırakın bir 87 yıl sonrayı... Acaba 7-8 yıl sonra böyle bir yazı yazabilecek miyim? Yazarsam bedeli ne olacak?
Mustafa MUTLU
29.10.2010