Dedesi de terke zorlanmıştı

Genel & Güncel Konular

Dedesi de terke zorlanmıştı

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 10, 2008 11:12

Dedesi de terke zorlanmıştı

Fırat’ın istifası üzerindeki sır perdesi aralanmadı ancak Erdoğan’ın sertleşen Kürt politikasının etken olduğu düşünülüyor


Erdoğan’ın “Ya sev ya terk et” anlamına gelecek, “Beğenmeyenler çekip gidebilir” sözlerini MYK’de ve baş başa görüşmelerinde eleştiren ve ardından da görevini terk eden Fırat’ın ailesi de, geçmişte memleketlerini terke zorlanmıştı. 1960 ihtilalinden dört gün sonra Sıvas kampında toplanan Kürt ileri gelenleri arasında Fırat’ın dedesi de vardı.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi hakkındaki yolsuzluk iddiaları karşısında yara alan Dengir Mir Mehmet Fırat’ın AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifasının üzerindeki sır perdesi henüz aralanmadı. Dengir Mir Mehmet Fırat ve Başbakan Erdoğan, istifayı sağlık sorunlarına bağladılar. Ancak bu gerekçe siyasi çevrelerde pek inandırıcı bulunmadı. Fırat’ın sürpriz istifasının, üç ayrı nedeninin olabileceği üzerinde duruluyor. Birincisi; Kemal Kılıçdaroğlu ile girdiği hayali ihracat tartışmalarında inandırıcı yanıtlar veremeyip kendisini ve partiyi yıpratması. İkinci neden; Fırat’ın parti içinde bireysel örgütlenme çalışmalarına ağırlık vermesi ve bunun da parti yönetimi tarafından hoş karşılanmaması. Son ve en inandırıcı neden ise son günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kürt politikasında izlediği sert tutum.

Dengir Mir Mehmet Fırat’ın önceki gün partinin MYK toplantısında Başbakan’ın bu tutumunu eleştirmesi ve aynı eleştiriyi Başbakan’la yaptığı ikili görüşmelerde de sürdürmesinin yanında, istifası kabul edilen Fırat’ın yerine yine Kürt kökenli Abdülkadir Aksu’nun atanması son ihtimali güçlendiriyor. Geçen günlerde Fırat’ın, ilişkileri yumuşatmak ve bölgedeki tansiyonu düşürmek için DTP yöneticileri ile Ankara’daki bir yemekte bir araya gelmesinin ardından Başbakan Erdoğan’ın da DTP’liler gibi bölgedeki tansiyonu düşürmek yerine tutumunu sertleştirmesi ve geçmişte MHP’nin kullandığı “Ya sev ya terket” sloganıyla denk düşen “Beğenmeyen başka yere gidebilir” sözleri, Fırat’ı bölgesinde ve Kürt tabanı karşısında güç duruma soktu. Ailesinin Kürt tabanda bir ağırlığı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, parti politikasının “ya sev ya terket” çizgisine gelmesinden duyduğu rahatsızlığı görevini terkederek dile getirdi. Fırat’ın gösterdiği bu reaksiyonu, ailesinin geçmişte yaşadıklarına bağlamak mümkün. Ailesi üç kez sürgüne gönderilen Fırat’ın anne tarafından dedesi Zeynel Turanlı da, 1960 ihtilali sonrasında önde gelen DP’li Kürtlerin toplandığı Sıvas Kampı’nda 9 ay tutulduktan sonra Niğde Cezaevi’nde hapis yattı.

Sivas Toplama Kampı

27 Mayıs 1960 darbesinden 4 gün sonra ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tutuklanan 485 Kürt, Sıvas Kabakyazı’da kışladan çevrilen kampta toplandı. Toplananlar arasında bölgenin tanınmış ailelerinin fertlerinin yanı sıra ağa ve şeyhler de bulunuyordu. Yetkililer, kamp sakinlerinin suçlarını “Kürtçülük propagandası ve devlete isyan hazırlığı” olarak açıkladılar. 9 aylık kamp hayatından sonra 485 kişinin 55’i yurdun değişik bölgelerine sürgüne gönderildi. Gönderilenlerin tümünün menkul ve gayrimenkul mallarına el konulmuştu. Sıvas Kampı’nda kalanlara, kaldıkları 9 ay boyunca yemek verilmemesine karşın, kamp boşaltılırken adam başı 400 lira yemek parası alınmıştı. Kampa götürülenler arasında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesi Zeynel Turanlı, eski DYP Milletvekili Sedat Bucak’ın babası Hakkı Bucak, HAKPAR Genel Başkanı Sertaç Bucak’ın babası Faik Bucak, Şeyh Said’in çocukları, eski TBMM Başkanı ve AP milletvekili Kinyas Kartal ve ailesi, Hakkâri’den Ertuşi aşireti ile Diyarbakırlı Ensarioğulları yer alıyordu. DP’li Kürtleri bir kampta toplama emrini veren Birinci Ordu Komutanı Ragıp Gümüşpala, ne ilginçtir ki, emekli olduktan sonra DP’nin devamı olan AP’nin kurucu genel başkanı oldu. 7 Ekim 1960’ta çıkartılan 105 No’lu Mecburi İskân Kanunu’na dayanarak kamptaki 485 kişiden 55’i Antalya, İzmir, Burdur, Muğla, Afyon, Isparta, Manisa, Çorum ve Denizli’ye mecburi iskâna gönderildiler. Sürgüne gönderilen 55 kişi arasında Dengir Mir Mehmet Fırat’ın annesinin babası Zeynel Turanlı da vardı.

Dengir Mir Mehmet Fırat, dedesi ile ilgili olarak Sıvas Kampı’nı ilk kez gündeme getiren Nokta Dergisi’ne şu açıklamayı yapmıştı:

“O zaman 105 sayılı yasaya göre yapılan uygulama tamamen insanlığa ve hukuka aykırı bir uygulamaydı. Dolayısıyla haksız bir uygulamaya uğrayan bütün insanlar gibi o insanlar üzerinde de çok büyük etkileri oldu. O uygulamanın sadece Türkiye’nin belirli bir bölgesinde yapılması sonucu uygulamaya maruz kalan insanlar Türk insanından ayrı bir muameleye tabi tutulduklarını hissettiler, belki de ilk ayrımı orada fark ettiler. Tutuklanan ve sürgüne gönderilen insanların hepsi toprak ağası değildi.

Niğde Cezaevi’nde ziyaret ettiğim dedem, oradaki bazı insanların terzilik yaptığını, bazılarının ise koğuşlarda çamaşır yıkayarak geçimlerini sağladığını anlatmıştı bana. Mesela benim ailem Milli Mücadele döneminde çok önemli işler yapmış bir ailedir ve bundan dolayı Meclis tarafından dedeme kırmızı - yeşil madalya verilmiştir. Atatürk bile Nutuk’ta ailemden övgüyle bahsederken, ailem üç defa sürgün yedi ve mallarına el konuldu. Dedem Sıvas Kampı’nda tutuldu, daha sonra cezaevinde kaldı ve sonra serbest bırakıldı. Bu tür uygulamaların devlete kazandırdığı hiçbir şey olmadı.”





Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Ram » Pzt Kas 10, 2008 11:20

Tayyip; "Ya sev, ya terk et!" tehdit etmemektedir. "Ya benim verdiğim demokrasiyle yetinirsin, ya da sana özerklik vermem!" diyerek tehdit etmektedir. DTP bulmuş fırsatı, daha fazlasını, çok daha fazlasını istiyor. E Tayyip de oy derdindedir. Kürt politikası adı verdikleri ihanet açılımlarına yeni bir boyut gelebilir. Dengir'in bu yüzden ayrıldığı ise bence ihtimâl dışıdır. Bunların yukarısından emir gelmiştir. Tıpkı Zapsu gibi...
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen MansurSah » Pzt Kas 10, 2008 15:39

Ram yazdı:Tayyip; "Ya sev, ya terk et!" tehdit etmemektedir. "Ya benim verdiğim demokrasiyle yetinirsin, ya da sana özerklik vermem!" diyerek tehdit etmektedir. ...


HELAL diyorum, başka birşey demiyorum!
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP

İletigönderen Çetin Taş » Pzt Kas 10, 2008 16:33

Verdiği demokrasi ile yetinirlerse özerkliği verecek bunlara Tayyip diyorsun yani Ram.
Doğru mu anladım?
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Ram » Sal Kas 11, 2008 20:55

DTP'nin istediği şekilde bir özerklik değil, Tayyip'in istediği şekilde bir özerklik. Hükümete (devlete değil) bağlı bir Kürt kimliği şeklinde de adlandırabiliriz bu özerkliği. Bir nevi tasmalı özerklik. Esasen bunlar çok aç gözlü olmasa, zaten bunları yavaş yavaş vermeye başlamıştı Tayyip günümüzdeki askeri anlayışı pek kızdırmadan...

Şimdi hükümeti de, askeri de, geri kalanları da, hep beraber yarattıkları canavarın hışmına uğruyor. Acısını da biz çekiyoruz.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x