Dün AK Partinin İstanbulda Bağcılar ve Esenler ilçe kongreleri vardı. Kongrelere katılan bazı partililerle, Dengir Fıratın Genel Başkan Birinci Yardımcılığı ve yönetim kurullarından istifasının delegelerce nasıl algılandığını sordum.
Alacağım yanıt önemliydi. Çünkü bu iki ilçe, Kürt kökenli seçmenin yoğun olduğu bölgeler ve Fıratın istifası eğer DTPlilerin öne sürdüğü gibi kendileriyle yemeğe Erdoğanın sahip çıkmamasıyla ve inkâr politikalarıyla bağlantılı ise bu AK Parti tabanına da yansırdı. Bu ilçelerde Kürt sorunu dahil demokratik taleplerin öne çıktığı dün parti tabanından alınan Anayasayı değiştir mesajından da anlaşılabilirdi.
Parti yetkililerinden aldığım izlenimler, parti delegeleri ve üyeleri arasındaki istifa nedeni algısının büyük ölçüde Kürt meselesi değil, Kılıçdaroğlu etkisi olduğu yönündeydi.
Hatta parti kademelerinde Fıratın Kılıçdaroğlu ile girdiği yolsuzluk polemiği ve belgeler savaşı nedeniyle siyaseten yıprandığına, yıpranmanın DTPliler ile yediği tesadüfi yemek ile arttığına, teşkilat yapısıyla ilgili bazı konularda dediği olmayınca istifaya karar verdiğine inananlar vardı. Ancak Başbakan Erdoğanın önceki akşam MKYK toplantısında istifayı açıklamasıyla birlikte, özellikle Fırata yakın bazı Kürt kökenli milletvekilleri
medyaya istifanın Erdoğanın son zamanlarda izlediği Kürt siyasetine tepki olduğunu
yaymaya başlamışlardı.
Şaban Dişlinin istifası üzerinden iki ay geçmişken yolsuzluk iddialarıyla yıpranmış olmaktan dolayı görevden ayrılıyor olmakla, Kürt meselesi gibi siyasi bir konuda muhalif düşmek nedeniyle ayrılmak arasında itibar farkı vardı. Fırat ise dünkü konuşmamızda bütün bunları reddediyor, her iki nedeni de reddediyor; siyasette hedef haline geldiğini, yorulduğunu, biraz sakinleşeceğini söylüyordu.
Ama kamuoyundaki ve AK Parti tabanındaki hâkim algının da Fıratın istifasının tıpkı Dişlinin istifası gibi CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlnun ortaya attığı yolsuzluk iddiaları nedeniyle olduğu görülüyor. Siyaset, eğer yaşanan gerçeklikten çok algılanan gerçeklik ise, algılanan gerçekliğin AK Partinin iki ay içinde CHPnin yolsuzluk iddiaları nedeniyle ikinci büyük fireyi vermesi olduğunu söyleyebiliriz.
Kürt yaklaşımına etkileri
Bunu destekleyen bir husus daha var. Eğer Başbakan Erdoğan Fırat yerine Abdülkadir Aksuyu atamış olmasaydı, Kürt bağlantısını bu kadar bile tartışıyor olmayacaktık.
Ama Ankaranın geleneksel Kürt yaklaşımına muhalif bir isim gidip, yerine muhip bir isim gelince yorumlar da ona göre yönlenmiş oldu.
Aksuyu tanımayan mı var? 1978 Kahramanmaraş olayları sırasındaki Emniyet Müdürü olarak duyulan adı, ANAP döneminde Diyarbakır Milletvekilliği ve İçişleri Bakanlığı, daha sonra Refah Partisi Genel Başkan Yardımcılığı, RPnin kapatılmasıyla Fazilet Partisi üyeliği ve nihayet AK Partinin İçişleri Bakanlığı ile devam etti. Dün Fıratın inceden Partilerde önemli görevler aldı kinayesi Aksunun Türk devlet ve siyaset hayatındaki yerleşikliğine gönderme.
Bu tercih, Başbakan Erdoğanın PKK ve ayrıca Kürt ayrılıkçılığı ile mücadelede Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile yakaladığı bakış birliğine de yardımcı olacak türden. Yaklaşan yerel seçimler düşünüldüğünde Aksunun Erdoğanın Diyarbakır hedefine destek verecek bir isim olduğu da söylenebilir.
İşin başka boyutu da var elbette. Aksu, Erdoğanı ikide bir Bize yeni Anayasa lazım. Kürt sorununda, Alevi sorununda, türban sorununda yeni açılım lazım diye zorlayacak bir isim değil. Tersine, tıpkı Cemil Çiçek gibi, Erdoğanı gerilimlerden sakınacak bir isim.
Erdoğan gerilim istemiyor çünkü. Dün İstanbulda yeni Anayasa isteyenlere ne dedi?
10 ve 42inci maddeyi değiştirdik. Ne oldu? Hesabı iyi yapacağız demesi, olgunlaşmamış
meyve benzetmesiyle türban konusunun henüz olgunlaşmadığını söylemesi bu yüzden.
Kendisin için Obama gibi geldi, Busha benzedi diye hayal kırıklığını dile getiren (daha iki hafta önce kızının nikâh şahitliğini yaptığı) yazar Fehmi Koruya Yazıklar olsun diye gereksiz bir sertlikle yanıt vermesi de bunu gösteriyor.
Meram belki o değildi. Ama Fıratın gidişi ve yerine Aksunun gelişinin hükümet siyaseti üzerine ciddi etkileri olacak gibi görünüyor.
Murat YETKİN
myetkin@radikal.com.tr