Depremle sarsıldık, özelleştirmeyle susturulduk Telekom’u enkaz haline kimler getirdi?

Genel & Güncel Konular

Depremle sarsıldık, özelleştirmeyle susturulduk Telekom’u enkaz haline kimler getirdi?

İletigönderen İlteriş Kağan » Cum Nis 25, 2025 2:15

Silivri açıklarında yaşanan 6,2'lik deprem ve artçıları milyonlarca insanı sokağa döktü. Yakınlarına ulaşmak isteyenler telefona uzandığında hatların düşmediğini fark etti.
Resim

Üç büyük operatör dakikalarca müşterilerine arama hizmeti sunamadı. Uzun süre sadece internet bazlı mesajlaşma uygulamaları kullanılabildi.

GSM şirketlerinin yöneticileriyle görüşen Ulaştırma Bakanı, aramalar 10 kat arttığı için baz istasyonlarının yoğunluğu karşılayamadığını söyledi.

Ancak bu yoğunluk Türkiye'de ilk defa yaşanmıyor. Hemen her sarsıntıdan sonra depremzedeler birbiriyle haberleşemiyor, enkaz altında kalanlar sesini duyuramıyor.

İletişimdeki kesintiden sorumlu olan operatörlerden Vodafone özel sektöre ait, Turkcell ve Türk Telekom ise Türkiye Varlık Fonu'nun elinde.

Bu şirketlerden Türk Telekom özel bir konuma sahip. Haberleşme tekeli konumundaki şirketin abonelerine hizmet sunamamasında 17 yıllık özelleştirme parantezi ve ardından gelen teslim edildiği AKP-MHP kadrolarının payı büyük.
Özal istedi, Çiller-Yılmaz-Ecevit denedi, Derviş hazırladı, AKP sattı

Türk Telekom'un satışı ilk olarak 1985'te Turgut Özal tarafından dillendirildi. 1995 yılında Tansu Çiller tarafından özelleştirme kapsamına alındı. Mümtaz Soysal ve DSP'li isimlerin yüksek yargıya itirazıyla satış rafa kalktı.

Telekom'un satışı için yeni bir strateji belirlemek ANAP-DSP-DTP koalisyonunda Mesut Yılmaz'a kaldı. Yine olmadı.

Telekom yeniden özelleştirmeye hazır hale 2000'de geldi. DSP-MHP-ANAP koalisyonunun başbakanı Bülent Ecevit olmuştu.

Ancak koalisyon dengeleri nedeniyle, satılacak hisse yüzde 30'a indirilmişti. Yatırımcıların da Doğu Avrupa ülkelerinin telekomünikasyon ihalelerine yönelmesi nedeniyle Türk Telekom cazibesini yitirmişti. Talip olmaması nedeniyle yine satılamadı.

Daha sonra bir deneme de ülke ekonomisini IMF ve Dünya Bankası çizgisiyle bütünleştiren Kemal Derviş yaptı. Bazı bakanların ayak sürümesi koalisyon dışından alınan siyasi destekle aşıldı. Haberleşme için Telekom altyapısını kullanan ordu da direnç gösterdi. Bu direnç Sümerbank'ın cüzi bir bedelle OYAK'a devriyle kırıldı. Derviş özelleştirme önündeki engelleri aşsa da hükümetinin ömrü son noktayı koymaya yetmedi.

20 yıl boyunca onlarca bakan ve hükümetin seferber olduğu satışı yapmak AKP'ye kaldı.
13 yıllık vurgun: 'Fena mı oldu?'

Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi 2005 yılında 6,5 milyar dolara Lübnanlı Hariri ailesi ve Suudi ortaklığındaki Oger Telekom’a satıldı.

Ülkede haberleşmenin belkemiğini oluşturan stratejik şirket, Binali Yıldırım ve Kemal Unakıtan'ın imzalarıyla kamunun elinden çıktı.

Unakıtan'ın “Bu özelleştirmeyle bir sektör serbest piyasa ekonomisine göre işlemeye başladı. Fena mı oldu? Türkiye kazandı” sözleriyle başlayan süreç tam bir vurgun öyküsüne dönüştü.

Türk Telekom kamu kurumuyken 75 bin çalışan istihdam ediyor, 1 milyar 800 milyon dolar vergi ödüyordu. Kurum özelleştikten sonra çalışan sayısı yaklaşık 27 bin kişiye ve ödediği vergi yaklaşık 830 milyon dolara düştü.

Satıldıktan sonra on binlerce çalışan emekliliğe zorlandı, maaşları dondurularak başka kurumlara nakledildi. Taşerona geçmeyen işçilere karşı ağır bir karalama kampanyası yürütüldü. İşçilerin TSK’ye ait kabloları kestiği yalanını atan şirketin yeni yönetimi, işçi haklarına karşı bir savaş açtı. Özelleştirme sürecine işçilerin tepki göstermesini eleştiren dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan da "işçilerin bundan sonra yan gelip yatamayacağını" söyledi.
Özelleştirmeye direnenlerin Yüce Divan'da yargılanmasını isteyenler kimlerdi?

Telekom'un satışına yönelik itirazları medyada canhıraş göğüsleyen iki isim Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve yazarı Fatih Altaylı'ydı.

İkilinin 7 Temmuz 2005'te kaleme aldığı yazılar bu çabanın en öne çıkan örnekleri.

Özkök, karşı çıkanlara hakaretler yağdırıyor, özelleşmenin "devletten maaş alanlar" yüzünden geciktiğini söylüyor, üstü kapalı akademisyenlerin, bürokrat veya yargıçların devletten aldıkları maaşın, banka hortumculuğu gibi yolsuzluk kaynağı olduğunu savunuyordu.

Hedefindeki isim de özelleştirmeyi yüksek yargıya taşıyan Mümtaz Soysal'dı:

"Mümtaz Soysal gibi tipler. Hayatları boyunca ticari hiçbir sorumluluk almamışlar, hep yapılan işleri engellemişler. İyi bir hoca olabilir ama bu zihniyet artık komünist ülkelerde bile kalmadı."

Soysal'ı hedef alan diğer isim Altaylı oldu. Ona göre, özelleştirmeye karşı sürdürdüğü hukuk mücadelesi nedeniyle Soysal ülkeye en az 10 milyar dolar zarar vermişti ve bu nedenle Yüce Divan’da yargılanması gerekiyordu.
Altyapı için altyapıyı sattı, yatırımı yine kamu yaptı

2007 yılında özelleştirmeden sonra yapılan ilk toplu sözleşme görüşmelerinde işçilerin bir talebi de şirketin altyapı yatırımları yapmasıydı.

Dönemin Haber-İş Genel Başkanı Ali Akcan, bu talebi şu sözlerle açıklıyordu:

"Avrupa ve Amerika altyapının tamamı fiberoptikle döşenmişken, Türk Telekom'da sadece 103 bin kilometre fiberoptik kablo hattı var, 35 milyon kilometre bakır kablo hattımız var. Bakır kablo ile yapacağınız iş bu kadar oluyor işte, internet kullanımında zorluklar, bağlantıda kesilmeler yaşanıyor. Böyle sürmesi halinde, zaten yıllardır birçok yerde bakımı yapılmamış hatlar susma noktasına gelecek. Nihayetinde zarar yine bize gelecek."

Fiber altyapının durumu 2013'te bir daha gündeme geldi. Oger, fiber altyapıya kaynak sağlama bahanesiyle şirketin elindeki ve aslında Hazine’ye ait olan 35 milyon kilometrelik bakır kabloları, Danıştay’ın satılamaz kararına rağmen sattı.

Şirketin çöktüğü kamu kaynağının nasıl kullanıldığını anlamak için abonelerinin bugün internet hızına bakmaları yeterli.

Aradan geçen 13 yılda fiber altyapının toplam uzunluğu 103 binden 576 bin kilometreye çıkarılabildi. Haberleşmede hakim hat hâlâ bakır kablolardan oluşuyor.

İnternet ve telefon hatlarındaki bu yavaşlığa rağmen Türkiye hâlâ en pahalı interneti kullanan ülkelerden biri. Üstelik uzun yıllar internetten yararlanabilmek için sabit telefon kullanımı da zorunluydu. Bu da Oger'in elindeki Telekom’un önemli kâr kalemlerinden biriydi.

Oysa özelleştirme ihalesinde Oger'in "hizmetleri en üst kalitede yürütecek yatırımlar yapması" şartı vardı, ancak şirket hiçbir yatırım yapmadı ve Türkiye’nin iletişim altyapısı her geçen gün geriledi.

Türkiye’yi hızlı internete kavuşturmakla sorumlu Telekom yerine, altyapı yatırımlarını devletin yapması kararlaştırıldı. Bunun için eğitimde “Fatih Projesi” planı devreye sokuldu. Projeye göre Milli Eğitim Bakanlığı tüm okulları hızlı internete bağlayacaktı. Devletin yaptığı yatırımla internete bağlanma Oger’in işine yaradı ve tek kuruş harcamadan milyonlarca yeni müşteri kazandı.
Borçsuz aldı, borçla devretti, zararı yine kamu ödedi

Sözleşme sonunda Oger, şebeke ve teçhizatı kullanılabilir halde ve şirketi de borçsuz bir şekilde devlete iade edecekti. Ancak Oger, 13 yılın ardından milyarlarca dolar batık kredi bırakarak Türkiye’yi terk etti.

Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi satıldığı gün kasasında 2 milyar dolar vardı. 2005-2015 arasında Türk Telekom 14 milyar dolar net kâr elde etti. 2016’ya dek 12,6 milyar dolar temettü ödendi. Oger bunun 7 milyar dolarını aldı.

Bu süre diliminde Oger, Türk Telekom’u borçlandırmaya da başladı. Satılırken borcu bulunmayan şirket 11 yılın ardından 3,5 milyar dolar borca girdi. Üstelik bu borçlar dövize bağlı ve değişken faizli haldeydi, yani Türk Lirasının hızlı düşüşü borçları olumsuz anlamda etkiliyordu.

Öte yandan Oger şirketi, özelleştirme parasını da ödemezken sadece 1,4 milyarlık ilk ödemeyi ve sonraki 600 milyonluk iki taksiti ancak 2013 yılında yatırdı. Böylelikle Hariri ailesi 7 milyar temettüyü ve kasadaki 2 milyar lirayı almış oldu ama borcunun yarısını bile ödemedi.

Kamu adına Türk Telekom yönetiminde bulunan kişilerin kurumun içi boşaltılırken nasıl bir tavır aldıkları kamuoyuna açıklanmadı. Bunlardan biri de eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan AKP'li Fuat Oktay’dı.

Oger, özelleştirme bedeli için yurt dışından borç ararken bu çalışma sonuçsuz kaldı, bunun üzerine Türk bankalarına Oger’e 4,75 milyar dolar borç verdirildi.

Oger bu borcu da ödemedi. Türk Telekom’un çoğunluk hissesi 2018 yılında Akbank, Garanti ve İş Bankası'nın başını çektiği bankalara geçti.

Bankaların elindeki 1,4 milyar dolar değerindeki hisseyi 2022'de Türkiye Varlık Fonu aldı.
Yeniden özelleştirilmesi gündemde

Şirket bugün büyük oranda yandaş taşeronları ve medyayı beslemek için kullanılıyor.

Öte yandan bugün Varlık Fonu’nda bulunan Türk Telekom ve benzeri birçok kamu şirketi için satış kartı hâlâ masada tutuluyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bütçe gelirlerini artırmak için yaptırdığı çalışmalar kapsamında bu şirketlerin satışının analiz edildiği biliniyor.

Gelinen noktada Türk Telekom'un yanı sıra Turkcell ve Türksat'ın da ana hisseleri Türkiye Varlık Fonu'nunda. Yani 81 ilde en yaygın altyapıya sahip olan kurumlar iktidarın elinde.

Haberleşmenin yönlendirilmesi, tamamen kesilmesi ya da Türk Telekom örneğinde olduğu gibi geliştirilmemesi özel sektörün ve AKP-MHP'nin inisiyatifinde.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2242
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: Depremle sarsıldık, özelleştirmeyle susturulduk Telekom’u enkaz haline kimler getirdi?

İletigönderen İlteriş Kağan » Cum Nis 25, 2025 2:18

2005 yılında Türk Telekom'un yüzde 55'ini satın almak için Lübnanlı Hariri Ailesi, Ojer Telekomünikasyon AŞ'yi (OTAŞ) kurdu. 1 Temmuz'daki Türk Telekom özelleştirme ihalesini 6 milyar 550 milyon dolar teklif vererek kazandı.

OTAŞ, 6.5 milyarlık ihale bedelinin yüzde 20'si olan 1 milyar 310 milyon lirayı peşin ödeyen Lübnanlı şirket geri kalanını 5 eşit taksitte ödemeyi taahhüt etti.

AKP hükümeti aslında devletin olan Türk Telekom hisselerinin "kredi için teminat" olarak kullanılmasına izin verdi.

Lübnanlılar, 2007 yılında 5 Türk bankasından 4,3 milyar dolarlık kredi alarak, peşin indiriminden de yararlanıp borcunu ödeyen şirket hisselerin tümünün sahibi oldular.

Bu arada vurgulamam gerekir ki, AKP'nin atadığı siyasiler çok yüksek maaş ve yönetim kurulu üyelikleri ile şirket yönetiminde yer aldılar.

Demem o ki, Abdüllatif Şener'in sıraladığı zararlar hem AKP iktidarının hem de Telekom'da görevlendirdiği yandaş yöneticilerinin gözleri önünde yaşandı.
Resim
11 Temmuz 2005 tarihinde Başbakan Yardımcısı olduğunu vurgulayan Şener, o gün yaptığı uyarıyı bakanlar kurulunda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a da yaptığını belirterek şunları söyledi:

"Telekom'un içini boşaltan ve yurt dışına götüren bu firma Türk bankalarından borç para aldı. Bizim paramızla bizim malımıza kondu.

2005'ten 2018'e kadar Telekom'un karının yüzde 90'ını yurtdışına çıkarttı. 2018'te tamamen iflas ettiğini ilan etti. İflas ettikten sonra geride 2019 bütçesi açıklandı. Türk Telekom 17 milyar 400 milyon lira borçlu görünüyor. Türk bankalarından alıp ödemeden gittiği para da 4 milyar 750 milyon dolar yani yaklaşık 26 milyar lira borçta buradan var.

Türk Telekom'un Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne maliyeti 100 milyar liradan fazladır"

Türk Telekom'un OTAŞ'taki yüzde 55'lik hissesi Akbank, İş Bankası ve Garanti Bankası ortaklığında kurulan Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ'ye devredildi.

Levent Yapılandırma Yönetimi de %55'lik Türk Telekom Payının satışı için Morgan Stanley adlı yabancı kuruluşu yetkilendirdi.

Şimdi açık seçik soralım:
- Milyarca liralık devlet zararının hesabını bu özelleşmeye imza atan dönemin Başbakanı Erdoğan ve bakanları verecek mi?
- Bu hesabı soracak muhalefet partisi olacak mı?

2005 yılında Türk Telekom özelleştirmesi ile ilgili ihale şartnamesinde yer alan taksitlendirilmiş ödeme planını seçen Oger Telekom, bugün yaptığı bir basın toplantısıyla geri kalan 4,31 milyar dolar tutarındaki ödemenin tamamını gerçekleştireceğini açıkladı. https://turk-internet.com/oger-telekom- ... sin-odedi/
Resim
“TESİSLER BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE ZARAR ETTİRİLDİ”
“ÖZELLEŞTİRMELERLE KAMU KAYNAKLARI SERMAYEYE 'PEŞKEŞ' ÇEKİLİYOR”
https://www.mmo.org.tr/sites/default/fi ... 0c1_ek.pdf
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2242
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

“Çöken, İletişim Kadar Sizin Rant Odaklı Sisteminizdir”

İletigönderen İlteriş Kağan » Cum Nis 25, 2025 2:48

Depremler, Türkiye’nin iletişim altyapısındaki vahim eksiklikleri bir kez daha ortaya koydu. Telefon ve internet hatlarında yaşanan sorunlar vatandaşları iletişimsiz bıraktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, yapılmayan yatırımları ve mobil operatörlere yönelik yaptırımları bir kez daha gündeme getirdi.

Art arda yaşanan depremler, iletişim altyapısına ait sorunları bir kez daha ortaya koydu. Depremler sonrası vatandaşlar yakınlarına ulaşamadı, internet çöktü ve önemli mağduriyetler yaşandı. Vatandaşların, her yıl katlanan oranlarda fatura ödemelerine karşın, yıllardır ihmal edilen ve yapılmayan yatırımlar nedeniyle vatandaşlar hak ettikleri hizmeti alamadı.

Hem En Yavaş Hem En Pahalı
Türkiye’de internete yapılan zamlar nedeniyle 4 kişilik bir ailenin ortalama haberleşme gideri geçen yıl 17 bin 166 TL’ye ulaşırken, bunun 3 bin 961 TL’sini de vergiler oluşturdu. Ancak alınan hizmetler ise ödenen bedelleri karşılamıyor. Türkiye, dünya genelinde ortalama 85 Mbps olan internet hızının ancak yarısı kadar hıza sahipken, mobil internet hızında da 102 ülke arasında 69,73 Mbps hızla 58. sırada yer alıyor. İnternet hızı sıralamasında ise 154 ülke arasında 102. Sırada yer alıyor. Türkiye, bu sıralamada El Salvador, Nikaragua, Bangladeş gibi ülkelerin dahi gerisinde kalıyor.

Vatandaşları depremde iletişimsiz bırakan mobil operatörlerin yapmadığı altyapı yatırımlarını bir kez daha gündeme getiren Karasu, Turkcell ve Türk Telekom’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanı olduğu Türkiye Varlık Fonu’nda olduğunu da hatırlattı. Bu şirketlerin milyonlarca abonesinden her ay fahiş ücret almalarına karşın; kriz ve afet anlarında topluma ve devlete karşı en temel görevlerini yerine getiremediklerini vurgulayan Karasu şunları söyledi:
“2 yıl önceki depremlerde de iletişimin çöktü. İnsanlar yakınlarına ulaşamadı. Acil destek ve yardımlar, iletişim çöktüğü için gerekli yerlere ulaşamadı, ulaştırılamadı. Ama tüm bunlar, şirketlerin yanlarına kâr kaldı. Şimdi Marmara’da yaşanan son depremlerde aynı manzarayı gördük. Hiç kimse bu duruma daha fazla sessiz kalamaz. Bakan çıkmış Suriye’ye internet desteği verileceğinden söz ediyor. İnsana “Siz Suriye’nin mi bakanısınız yoksa Türkiye’nin mi?” diye sorarlar”

Çöken AKP’nin Sistemidir
Depremde binalardan önce çöken sistemin aslında AKP’nin Türk Telekom’un özelleştirmesi ile başlattığı ve tamamen rant odaklı telekomünikasyon politikası olduğunu vurgulayan Karasu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’na şunları söyledi:
“Yaşanan Marmara depreminde Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone’un iletişim kesintilerinin teknik ve idari gerekçeleri nelerdir? Bu şirketlerin deprem başta olmak üzere afetlere hazırlık konusunda yapmaları gereken yükümlülükler ve bu yükümlülüklerin sonuçları nelerdir? Her biri ayrı ayrı gösterilmek üzere bu şirketlere, yaşanan sorunlarla ilgili herhangi bir idari para cezası, yaptırım veya lisans uyarısı uygulanmış mıdır? Uygulanacak mıdır? Bakanlığınızın deprem özelinde, afetler konusunda zamanında erişilebilir ve kesintisiz iletişim için aldığı önlemler ve kararlar nelerdir?”
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2242
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Murat Kurum da GSM operatörlerini savundu: 16 milyon yüklenince sistem kaldırmıyor!

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Nis 26, 2025 0:32

Silivri'deki 6,2'lik depremin ardından iletişimde yaşanan sorun nedeniyle vatandaşların tepki gösterdiği GSM operatörlerini önce Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, şimdi de Çevre Bakanı Murat Kurum savundu. İletişim hatlarında 'ciddi bir yoğunluk' yaşandığını savunan Kurum, "16 milyon kişi aynı anda telefonda konuşunca sistem kaldırmıyor. Büyük bir problem yaşamadık" dedi.
Resim
Marmara Denizi'nde Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem megakentte büyük bir paniğe neden olurken sistem birçok açıdan sınıfta kaldı; trafik kilitlendi, iletişimde sorun yaşandı ve toplanma alanlarının azlığı da dikkat çekti.

İletişim altyapısı vatandaşın tepkisini çekerken kurum temsilcileriyle görüşen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Deprem sonrasında aramalarda 7 ila 10 kat artış oldu, GSM operatörleri, yapılan aramaların yüzde 75’ini karşıladı. Yüzde 25’i ise maalesef onları karşılayamadık" demişti.

BAKAN KURUM DA SAVUNDU: 16 MİLYON YÜKLENİNCE
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tv100'de açıklamalarda bulundu.

Kurum burada konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "16 milyon kişi aynı anda telefonda konuşunca ister istemez sistem kaldırmıyor. Çok şükür ki büyük bir problem yaşamadık" dedi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2242
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x