"Dersim"in devamı / Sadi SOMUNCUOĞLU

"Dersim"in devamı / Sadi SOMUNCUOĞLU

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ara 03, 2011 7:51


"Dersim"in devamı

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün; “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve o dönemin CHP iktidarıdır... Öcalan’la yapılan görüşmeler çok değerlidir ve bu sürecin yeniden başlaması gerekir...Ergenekon diye bir gizli örgütün olduğunu biliyorum” diyor.
(Zaman 17.11.2011)

Aşka gelen Başbakan da, “devlet adına özür” dilemez mi.. Sanki elinde bir hüccet var, sanki devlet kendisi. İyi ama “yetmeeez, ana dil, baba dil, özerklik” gerek denildi.

İşin şifresi de bu “yetmeeez” de...

Bir de ortada şu “masum” (!) tavsiyeler var:

Dersim’i enine boyuna tartışalım, arşivleri açalım, gerçekler ortaya çıksın. Katliam/soykırım yapılmıştır. Bundan devlet sorumludur.
Özür dilenmeli, gereği yapılmalı...

Hem “katliam/soykırım” yapıldı diyeceksiniz, hem de “tartışmaktan, arşivleri açmaktan, gerçeklerin ortaya çıkmasından” söz edeceksiniz? Şu cinliğe bakınız; ferman benden, katliam/soykırım’ı onaylamak sizden. Sonra da sıra, 74 yıl öncesinin acısından yeni bir kardeş kavgası çıkarmaya gelecek. Hesap böyle.


Peki “Dersim” in üstü örtülsün mü? Hayır. Bu, bizim meselemizdir, elbette araştırılacaktır. Ama sokakta dövüşerek, acıları istismar ve birbirimize iftira ederek, medya kampanyalarıyla fitne tohumları ekerek değil. Huzurumuzu, birliğimizi bozmadan, emperyalistlere malzeme vermeden, gerçeği evet sadece gerçeği öğrenmek için, meseleyi tarihçilere bırakacağız.

Gelişmiş ülkeler de böyle yapıyor, hatalardan ders alıyor. Ama yabancılardan öğüt alanlar, aynen bizim gibi kavga etmeyi çare zannediyor, sorun daha da ağırlaşıyor.

***

Şimdi de “özür yetmeeez” e gelelim, Aygün’ün şu iddialarını okuyalım:

“Dersim, etnik kimliği ve dinî inançları bakımından farklı özellikler taşıyan bir bölge. Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de; önce merkezleşme yönünde kararlar alınıyor, bölgeyi merkezî yönetime bağlama yönünde bazı raporlar hazırlanıyor.”

Önce yanlışları düzeltelim:

“Dersim” in yapısı, genelden farklı değildir. Türkmen, Zaza (mezhep ve ibadet dili Türkçe), Kürt, Ermeni, Alevi, Sünni ve diğer inanç grupları; hepsi de, Türk Milletinin unsurlarındandır. Uluslararası hukukta gibi, çoğunluğa mensupturlar.

Osmanlı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de, milli (ulus) ve üniter (merkezi) yapıda olduğu doğrudur. İkisi de Türk Milletinin devletidir ve ülke başkentten yönetilir. Hüseyin Aygün’ün yanılgısı; aynen PKK gibi etnik ve dini inanç farklılığına göre, merkezden ayrı bir egemen yönetim olabileceğini düşünmesindedir. Bir milletin ve devletin, eşit haklara sahip bireyi olmaya isyan etmesindedir.

Herkesin aidiyetini belirlemek hakkıdır. Buna karışılamaz. Ancak mesele egemenlik olunca, soyu, boyu, aşireti, inancı ne olursa olsun her birey, devletin kanunlarına ve kamu düzenine saygılı olmak zorundadır. Aksi takdirde kaos olur. Çünkü egemenlikler milletlere aittir, ırkçı/etnik ve dini egemenlik olmaz.
Bunun için “Dersim” sorunu temelsizdir, dış kışkırtmalara ve cahilliğe dayalı aşiret asabiyesi sonucu ortaya çıkmıştır. Alevilikle, Kürtlükle doğrudan ilgisi de yoktur. Öyle olsaydı, diğer etnik ve inanç grupları (Sünniler, Türkmenler gibi) kime tabi olacaklardı?

İlgi çekicidir; 2007’den itibaren AB’de (kendileri birlik olurken) “Dersim soykırım” toplantıları başlatılmıştır. 2009’da Cumhurbaşkanı Tunceli’ye gittiğinde, “Dersime hoş geldiniz. Dersim özür bekliyor” söylemlerine karşı; “Meseleyle derhal ilgileneceğim” demiştir.

Yine işbirlikçiler; Irak’ın işgaline, devletin yıkılıp bölünmesine, bir buçuk milyon insanın öldürülmesine, binlerce kadına tecavüz edilmesine, enerji kaynaklarına el konulmasına karşı değildirler. Demek ki mesele, hak, hukuk, insan değilmiş.


Bir plan var; bugün “Dersim”, yarın “İstiklal Mahkemeleri”, sonra başkaları. Devletimizi katliamcı, katil, soykırımcı, zalim, inkarcı, asimilasyoncu gösterip; “Tarihimizle yüzleşelim” oyunlarıyla, bize katliam yapanlardan, başta Ermeniler olmak üzere özür dilettirilip gözden düşürmektir.

Neticede söz, bu devlet “kötü” olduğuna göre, “iyisini-yenisini” kuralıma gelecek. “İyinin”ne olduğu da yıllardır söyleniyor. Amaç üniter-milli/ulus devletin, “çok ortaklı” gayri milli federal devlete dönüştürülmesi. Irak gibi. Kısacası bin yıllık egemenliğimizin elimizden alınması.

TBMM’deki “yeni” anayasaya bir de bu açıdan bakabilsek.

Sadi SOMUNCUOĞLU
YENİÇAĞ - 3 Aralık 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 8 konuk

x