
Egemenliğin ta kendisidir
Bir memlekette eğitim-öğretimin dili, daha açık ve anlaşılabilir bir ifadeyle, “resmen tanınmış ve kabul edilmiş eğitim-öğretim dili”, o memleketteki “hükümranlık” ın yani “egemenlik” in, siyasî otoritenin aidiyetinin sembolü ve hatta kendisidir. Binaenaleyh, bir memlekette birden fazla dile eğitim-öğretimde resmî nitelik kazandırmak, o memlekette birden fazla siyasi otorite, hükümranlık ihdas etmek, hükümranlığın parçalanmasını meşrulaştırmak demektir.
Bir memleketin “resmî eğitim-öğretim dili” ile “resmî dili” fonksiyonellik açısından özdeştir. Bu sebeple, resmî eğitim-öğretim dilinin çoğullaşması talebinde bulunmak, hükümranlığın çoğullaşması talebinde bulunmak demektir. Bunun içindir ki, “farklı dil(ler)de eğitim” talebi, saf ve mücerret bir masum talep değildir.
Hesaplanmış büyük proje
Yani, ortada çok ciddî bir proje söz konusudur; kılı kırk yararcasına düşünülmüş, iyice hesaplanmış bir büyük proje.
Kürtçe resmî eğitim-öğretim dili olunca, bunun arkasından, onu tamamlayacak neler varsa sıra ile gelmesi icap edecektir. Kürtçenin resmî meşruiyetini hukukî açıdan teminat altına alan ve tamamlayan bütün aşamalarla:
1. safha, yukarıda bahsedilen ilk safha olup, Kürtçenin eğitim-öğretim’de Türkçenin yanında 1’nci resmî dil olarak tescil edilmesidir. Bu safha, bu “büyük pfoje”nin giriş kapısıdır.
2. safha’da sıra, Kürtçenin mahkemelerde Türkçenin yanında 2’nci resmî dil olarak tesciline gelecektir.
3. safhada, ilk 2’sinin tamamlanmış olması ile Türkiye’nin Türkçe ve Kürtçe diye 2 ayrı dil sahibi olan Türk ve Kürt adlı 2 ayrı “halk” (ulusal topluluk)tan oluştuğu da “de facto” (fiilen) tescil edilmiş olacaktır.
Sivrisinek ve davul zurna
Artık Türkiye bir “üniter ülke” olmaktan çıkmış olacaktır. Çünkü 2 dilli ve halklı bir ülkenin, hâlâ “üniter” sıfatını taşıdığını iddia etmek, ancak abesle iştigal etmek demektir.
İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, TRT Türk’te yayınlanan “Görüş Farkı” programında haklı olarak, “Bana sorarsan ana dilde eğitim doğru olmaz. Ana dilde eğitim ülkeyi de huzuru da bozar. Bölünmek iyi bir şeyse bölünelim! Bu ülkede 18 etnik grubun olduğu varsayılır. Bu coğrafyada bu kadar ders kitabı basılacak, bu kadar hoca derslere girecek ve bu memlekette huzur bulacaksınız? Bütün okullarda Kürtçe eğitimi zorunlu yap bakalım. Üniversite kur, sonu nereye gidecek?” diye sordu. Sonra da “ABD’de 72 millet 51 eyalet var. Hepsinde İngilizce eğitim yapılır. Bir tek eyalette İspanyolca eğitim yapıldı; baktılar işler kötüye gidiyor kapattılar”. “Bir tek Kürdün anası yok ki, 18 tane etnik grup anası alıp gelirse ne yapacağız? Ben de anamı getirdim ben de dilimi istiyorum derse ne yapacağız? Bunları iyi düşünmek gerek. Sonra diyorlar ki, biz bölünmek istemiyoruz böyle bir niyet yok. Yahu yok da, sonu oraya gider”, diye konuştu.
Bir atasözümüzde ifade edildiği gibi; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”.
Hanefi BOSTAN, 7 Ekim 2013
hanefibostan@mynet.com