DEVLET ÜZERİNE (XXIII) : ŞİDDET ve TOPLUMSAL DÜZEN
‘Devlet’ denildiğinde akan suların durduğu, ‘Devrim’ denildiğinde ise suların tersine akıtılmak istendiğinin sanıldığı bir ‘toplum’uz.
Zaman ‘kavrayışımız’ eksik.
Tarih bilgimizin ‘eksik’liği şöyle dursun, belirli bir ‘bakışımız’ da yok.
İnsanlığı ‘Adem ile Havva’dan başlatırız, komşumuz ‘Adem dayı’ ya da ‘Havva teyze’den bir farkları yokmuşçasına.
Tansu Çiller’in ‘tarihsel kararları’ ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Devrimci atılımları’ndan sözedebiliriz örneğin.
Hızlı ‘devrimci’lerimiz de, ‘Devlet ve Devrim’ gibi bir broşürün ‘dipnotları’ arasında kaybolur giderler.
İnsanlık Tarihini Yorumlamaya Yönelik Bir Çerçeve
Özünde tüm ‘Tarih’ çalışmalarının bir ‘açı’, ‘bakış’, ‘çerçeve’, ‘pencere’, ‘usûl’, ‘yöntem’i vardır. Cambridge’li akademisyeler Douglass C. North, John Joseph Wallis ve Barry R. Weingast’ın ortak çalışmaları olan ‘Şiddet ve Toplumsal Düzenler’in alt-başlığında belirtildiği gibi: İnsanlığın Yazılı Tarihini Yorumlamaya Yönelik Bir Çerçeve.
Bu yazıda, sözkonusu çalışmanın Mehrdad Vahabi tarafından yapılan ‘eleştirel’ incelemesini özetleyeceğim (1). Onbin yıllık ‘insanlık tarihi’nin ‘Devlet kavramı’ bağlamında nasıl bir ‘çerçeve’ye oturtulmak istendiği açıklanmış olacak.
‘Devrim’lerin ‘el çabukluğu marifet’le nasıl ortadan kaybolduğu da denilebilir.
Ya da ‘İngiliz’lerin yaptığı gibi, nasıl ‘kansız’ (Glorious revolution- Révolution Glorieuse) olduğu biraz daha iyi anlaşılmış olacak.
Ancak, öncelikle belirtilmesi gereken, yazarların insanlığın bilinen ‘yazılı’ tarihinden daha geniş bir ‘tarihsel dönem’i ele almaları, disiplinlerarası bir çalışma gerektirirken, bu konuda gerekli özenin gösterilmemiş olduğudur.
‘İlkel Toplum’lar ve Doğal Düzen
İnsanlığın avcılık ve toplayıcılık dönemleri için ‘ilkel’ sözcüğünü kullanmanın ‘insan’a hakaret olduğu söylenmektedir. O nedenle, yazarlarımız bu dönemi, daha uygar bir terim olan ‘saldırganlık’tan gelen ‘prédation’ gibi bir sözcükle adlandırmak istemişlerdir: ‘Ordre prédation’.
Bu dönem ‘yabanıl hayvanlar düzeni’ gibi bir ‘düzen’ olup, ‘denetimsiz şiddet’in egemen olduğu, dağanın ve diğer insanların ‘talan’ına dayanır.
Doğal Düzen ve Kapalı Toplumlar
Son beş-onbin yıllık dönem ise ‘Doğal düzen’ (Etat naturel) olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde, ‘politik sistem’, ‘rant yaratma’ ve ‘ekonomik rekabet’e dayanır. Bu sonuncular da dönüp ‘toplumsal ilişkileri’ düzenler, ‘şiddet’i ortadan kaldırır ve bir ‘toplumsal işbirliği’ kurarlar.
Doğal düzen, kendi içinde ‘zayıf’, ‘orta’ ve ‘olgun’ diye üçe ayrılabilir.
Ne var ki, bu aşamaların belirleyici özelliği ‘giriş kısıtlılığı’ olup, ‘Kısıtlı Giriş Modeli’ oluşturmaktadırlar.
Bu modelin diğer özellikleri de şöyle sıralabilir:
- Yavaş gelişen ve şoklara açık bir ekonomi
- Yönetilenlerin genelinin onaylamadağı politik rejimler
- Dar ve merkezî bir Devlet
- Kişilik ve ayrıcalıklara dayalı toplumsal ilişkilerin baskın olduğu, toplumsal sıradüzenin olduğu, yasaların adamına göre uygulandığı, tüm bireylerin eşit olmadığı ve mülkiyet hakkının zedelendiği bir ‘model’dir.
Açık Toplum
Yazarlara göre, 19ncu yüzyıldan itibaren ise, ‘kısıtlı giriş’ yerine ‘açık giriş’in egemen olduğu bir ‘Model’ sözkonusudur.
Bu model, ‘şiddet tekeli’nin ‘Devlet’e geçtiği Weberci Devlet’tir.
Özellikleri ise şöyle sıralanabilir:
- Politik ve ekonomik gelişme
- Negatif büyümenin sıklıkla görülmediği bir ekonomi
- Etkin, çeşitli ve önemli oranda örgütlenmiş bir sivil toplum
- Yaygın ve merkezî olmayan bir Devlet
- Kişisel olmayan toplumsal ilişkiler ağı, Hukuk Devleti, özel mülkiyeti güvenceye alan haklar, adalet ve eşitlik, yasaların eşit uygulanması
Böylece yazarlar, onbinlerce yıllık ‘insanlık tarihini’, günümüze de uygulanabilecek üç ana başlıkta toplamaktadırlar.
Bu modelleştirmeye göre, günümüz Devlet’lerinden dünya nüfusunun sadece %15’ini oluşturan 25 Devlet, ‘Açık Toplum Düzeni’ (Ordre social d’accès ouvert) modeli içinde değerlendirilebilecektir. Geriye kalan % 85 nüfus ve 175 Devlet ise, Doğal (Etat naturel) ya da ‘Kapalı Toplum’ (ordre social d’accès limité) düzenine sahiptirler.
Burada, sadece North, Summerhill ve Weingast (2)’ın terminoloijisi yerine yeni terimlerin kullanıldığını görüyoruz. Bu sonuncular, üç eksenden sözetmekte idiler: 1° Anarşik Düzen (l’état d’anarchie), 2° Otoriter Düzen (l’ordre autoritaire) ve 3° Uzlaşmacı Düzen (l’ordre consensuel).
Her şey bir yana, bu ‘çerçeve’den bakılınca, 2003 yılında Irak’a yapılan ‘müdahale’ de, ‘otoriter düzen’den, ‘Açık Toplum Düzeni’ne ya da çok söylenildiği üzere ‘Demokratik’ düzene ‘geçiş’ olarak değerlendirilmeyecek midir?
Benzer biçimde, Libya ve günümüz Suriye’si için de ‘aynı Model’ öngörülmekte değil midir?
Kaldı ki, son altmış yıldır, ‘seçim’lerin yapılıyor olması, ‘Demokrasi’ için ‘yeterli koşul’ olarak değerlendirilmemektedir (3).
O halde, yazarların bir başka ve ‘yeni’ ‘katkı’larının olması gerekmektedir.
Ekonomi ve Politik
Yazarlarımız, ‘ekonomi politik’te ‘Kalkınma’ kavramının çoktan unutulmuş olduğunu unutarak, çalışmalarının 7.4 bölümüne “Toplumsal Bilimlerde Yeni Bir Yaklaşım: Kalkınma ve Demokrasi” (A New Approach to the Social Sciences : Development and Democracy , p. 263) başlığını koymuşlardır.
Adam Smith’e geri mi dönülmektedir yoksa?
Nitekim, ‘İngiliz Ekonomi Politiği’nin kurucusu, yeni ‘bilim’den “Yasakoyucu ve Devlet adamları’ için bir ‘bilgi dalı’ olarak sözediyordu.
Ancak yine de ‘Değer’ ve ‘Değişim Değeri’ni açıklamaya çabalıyordu.
Modern, ya da daha doğru bir biçimde ‘yeni Moda’ akademisyenlerimiz ise, ‘Model’lerini belirli bir ‘Rant arayışı’ndan (rent-seeking- recherche de rentes ) bir diğerine geçiş üzerine kurmakta ve onu da ‘İşlem Maliyeti’ (Coûts de transaction)’yle açıklamaya çalışmaktadırlar.
Sonuç olarak, Voltaire’in Candide’indeki ‘pangloss’ türü ‘saf’ ama ‘akılsız’ bir biçimde, Doğal Toplumların ‘Kapalı Düzen’lerindeki ‘yönetici elit’lerin, bilinçli bir biçimde, kendi özel çıkarlarından vazgeçerek, tüm yurttaşlar için ‘Hukuk Devleti’ne geçişlerine birer ‘engel’ olduğunu ileri süreceklerdir.
Demek ki, sadece ‘Tarih’ değil, ama bunların ‘Toplum’ ve ‘Ekonomi’ alanında açmak istedikleri pencere de ‘buzlu camla’ kaplıdır.
Kendileri ‘net’ göremedikleri gibi, bizleri de o ‘çerçeve’den bakmaya çağırmaktalar.
Habip Hamza Erdem
(1) Mehrdad Vahabi, « Douglass C. North, John Joseph Wallis et Barry R. Weingast, Violence et ordres sociaux, Paris, éditions Gallimard, 2010, 459 pages. », Revue de la régulation [Douglass C. North, John Joseph Wallis et Barry R. Weingast Violence and social orders, a conceptual framework for interpreting recorded human history, New York, Cambridge University Press, 2009]
URL : http://regulation.revues.org/9088. Her ne kadar Fransızca çevirisine kitabın alt başlığı konulmamış ve kimi İngilizce kavramların Fransızca tam karşılığı verilmemişse de, şimdilik o ‘ayrıntı’ üzerinde durulmayabilir.
(2) North D., Summerhill W., and Weingast B. R., “Order, Disorder, and Economic Change: Latin America versus North America”, in Bueno de Mesquita B. and Root H. L. (eds.), Governing for Prosperity, New Haven and London, Yale University Press, 2000
(3) Dahl Robert A., Who Governs?, New Haven, Yale University Press, 1961