Bir insanın hayırlı bir insan olup olmadığının en büyük göstergesi, vefa ve minnet duygusudur.
İçinde bu duyguları bulundurmayan bir insan, her an kutsal değerlerine ihanet edip, tabiri caizse kazançları uğruna en yakınındakileri bile satılığa çıkarabilir.
Bugün ülkemizdeki vatansız kalplerin, inşa ettikleri karanlık yoldaki en büyük engel; Atatürk ve onun ortaya koyduğu milli değerlerdir. Bu iki yüce sevgi de, ancak zamanla ve uyuştura uyuştura yok edilebilir.
Aranızda hatırlayanlar vardır. Geçen yıl ilköğretim kitaplarındaki tüm Atatürk resimlerinin asık suratlı ve kızgın olduğunu yazmıştım. İşte bu bile bir stratejidir. Gelecek nesillerin yüreğine Ata sevgisi tohumlarının atılmasını engellemek için bir çalışmadır.
Henüz kamuoyunun haberi olmasa da, bugünkü hükümet gizli saklı yeni bir ihanete imza atmış bulunmaktadır. Bu ihanet "Millî Eğitim Bakanlığı'nın Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun"un değiştirilmesi, daha da doğrusu bu kanundaki tüm "Atatürk", "Türk" ve "Lâik" sözcüklerinin çıkarılmasıdır.
Bundan böyle (tek bir kelimesine bile dokunmadan); Atatürk İnkılâp ve İlkeleri'ne ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliği'ne bağlı, Türk Milleti'nin milli, ahlâkî, manevî, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasa'nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak..." Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevi değildir.
Peki, dostlar şimdi sorarım size; Milli Eğitim'in başka nasıl yüce bir görevi olabilir?
Ailesini, vatanını, milletini ve Ata'sını seven çocuklar yetiştiremeyeceklerse, bu adamların çocuklarımız üzerinde üstlendikleri aslî görev nedir?
Kirli oyunlar artık tüm çevremizi sarmış bulunmaktadır. Konu bizleri şekillendirmekten çıkıp, çocuklarımızın beyinlerini yıkama teşebbüslerine kadar dayanmıştır. Evet, ortada bu partiye oy veren yadsınamayacak bir çoğunluk vardır, ancak bunların oyunlarının farkında olan diğer yüzdeler uyanık olmak zorundadırlar.
Bizler hiçbir şey yapamıyorsak bile, çocuklarımızı en azından kendi evimizde korumakla yükümlüyüz. Onlar kitaplardan Atatürk'ü kaldırıyorlarsa, biz evlerimizi Ata'mızın en güzel resimleriyle donatmak zorundayız. Hatta onun sadece cismini ve Kurtuluş Savaşı'ndaki başarısını değil, nasıl bir insan olduğunu, bize bugün bile nasıl ışık tuttuğunu, ne denli öngörülü ve bilinçli olduğunu da yeni nesillere aktarmalıyız. Zorunluluk kelimesini kullanıyorum, çünkü bu durum artık bir mecburiyet haline gelmiştir.
Ulu önder Atatürk, yıllar önce yeni nesli şekillendirme görevini öğretmenlere verdiğine ve bu hükümet bu görevi bir şekilde öğretmenlerden aldığına göre; bundan böyle yeni nesil sadece öğretmenlerin değil, iyi ya da kötü bizlerin de eseri olacaktır…
Bige AKSOY, 15 Eylül 2011