Türkkan, "Hepsi Ermeniler"in, Hrantın bu sözlerine katılmadıklarına, bahse girerim.
1- Hrant Dink deyince, herşeyden önce, onun "Hoş gidişler ola" makalesinin, en azından son paragrafını akılda tutmak gerekir: (
Birgün Gazetesi, 18 Ekim 2007)
"Uluslararası insan hakları hukuku, önemli bir kaynak olarak kullanılmalıdır. Avrupa Birliğine adaylık süreci bu çerçevede önemli imkânlar içermekte. ABye katılım sürecini geciktirmek veya sekteye uğratmak için Avrupa sağının kullanma eğiliminde olduğu ve Türkiyede kimi çevrelerin işine gelen milliyetçi ve ayrımcı provokasyonlara karşı uyanık olunması şart. Türkiye, şimdiye kadar toplumun zengin kültürel birikimi taşımasına ve temsil etmesine engel olan devlet tasarruflarını ve egemen tarih anlayışını ortadan kaldırarak bu zenginliği bu geniş kurumsal çerçeve içinde ABye taşımalıdır.
Dayatmacı, statükocu ve çatışmacı zihniyetler artık uçurumun dibine doğru gidedursun... Ülkem insanlığın en büyük barış projesine doğru yoluna devam ediyor. Hoş gidişler ola... Hoş gidişler ola. "Hoş gidişler ola sözü, apaçık ki, "Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa"ya bir naziredir, ve AB sayesinde "uçurumun dibine giden o dayatmacı, statükocu zihniyet" dediği şeyin de Kemalizm, Mustafa Kemalci Cumhuriyet olduğu açıktır. Bu husus sabitken, kimse çıkıp da, Hrantın, "bu toprakların çocuğu" olduğunu söylemesin. İzlediğimiz videoda, ABnin çözümlerine karşı geliştirdiği tavırlar ise, yukarıda alıntıladığım makale ile, kafa kafaya çelişmektedir.
2- Hrant Dink, Ermenistan Ermenilerinin, (sözde) soykırım meselesini nasıl abartarak bir dert edindikleri konusunda bana haklı gelse de, Türklerin de konuya bu denli hastalıklı yaklaştığı tesbitinde, bana göre son derece haksızdı. Bizim hiçbirimizin bir derdi değil ki bu. Dakka başı gündeme getirilmese, ısıtılıp ısıtılıp önümüze konmasa, belki aklımıza bile gelmeyecek. Bu bağlamda, görüntünün ilerleyen dakkalarında, "Osmanlının Ermenilere yaptığı zulüm" konusuna da şiddetle karşı çıkıyor ve "hangi şiddet?" diye soruyorum, cevabı da kendim, "askere alınmamak, ayrıcalık sağlanmak, zenaatı ticareti elinde bulundurmak" zulümü mü diye soruyorum. Hele hele, 1915te Ermeni çetelerin, erkek bulunmayan Türk-Müslüman köylerde yaptığı katliamlardan bahsetmeyip, 1918de, intikam olarak, "o da Rusların desteği ve kışkırtması" diye birşeyler söylemesini, afallayarak izlemekteyim. Benim anne tarafım Bitlisli, ve 1915in hem öncesinde hem sonrasında, komşu-kardeş bildikleri Ermeniler tarafından katledilen akrabalarım var. Buna ne diyecekti, rahmetli, eğer hayatta olsaydı? Hele hele, Osmanlının Ermenilere yaptığı zulmü, bugün de T.C.nin Kürtlere yapıldığını söylemek.. El insaf!
Tüm bunlar saklı olarak;
3- Hrant Dink, ikinci Cumhuriyetçilere, liboşlara, Fethullahçılara göre, bence bin kat daha vatanseverdi, onlara göre sonsuz kat daha Türk idi. (Sayı/sıfır=sonsuz; bu sayı ne kadar küçük olsa dahi!) ("Hoş gidişler ola" dediği cümlede bile, "ülkem" diyor; bu sözcüğü, o hepsi ermeni olanların, hangisinden tek bir kez duyduk Allahaşkına?)
Cenazesinde, Türk Bayrağı açtırılmadı (ve RTE bu tören için, "mükemmel" dedi!!), ama an itibariyle şahsi kanaatim şudur ki, Hrant olsa, Bayrağımızın açılmasını isterdi.
4- Hrant, Diasporaya karşı idi. Bence, yukarda değindiğim üzere yanlış tesbitte bulunsa da, bu meselenin, Türkiye ve Ermenistan arasında, sevgi ile çözülmesi gerektiğini düşünüyordu ki, bu yine emperyalistlerin ve onların köpeklerinin işine gelmiyordu.
5- Hrantın öldürüldüğü günleri hatırlayalım: Irakın kuzeyindeki Kürtler, Musul ve Kerküke saldırmış, orada (etnik ve kültürel açıdan bence herhangi birimizden daha bile Türk olan) soydaşlarımızı katletmekteyken, malum satılmış medya dahi, neredeyse "ordu Kerküke" manşetleri atmaktaydı.
6- Hrantın katilinin, Fethullahçı cemaat yani onun hizmet ettiği CIA, Amerika olduğu açıktır.
7- Hrantın cinayeti ile, Türklüğe yöneltilen suçlamalar ortadadır.
Netice itibariyle, saydığım yedi maddeyi toparlayacak olursak; Hrant, her ne kadar benim tasvip edebileceğim bir çizgide olmasa da, diyalogdan ve Anadolu odaklı çözümlerden yana, emperyalizm karşıtlığıyla, diyasporaya olan eleştirileriyle, mesela Murat Belge, Orhan Pamuk yada Can Pakerlere göre fazlasıyla Türk idi, vatana millete bağlı idi. Şahsen, Hrantla oturup her konuyu konuşmak, tartışmak isterdim. Dolayısıyla diyasporanın kurtulmak isteyeceği bir insan idi. Kerkük meselesinin üstüne gelmesi ve onu örtbas etmesi, ve cinayetin ardından bize yapılan suçlamaları da göz önünde bulundurursak.. Emperyalizm, bir kurşunla, kuş katliamı yapmış demektir.
Not: Ulusal Kanala, bu izlenceyi hazırladığı için teşekkür ediyorum. Ama özellikle, izlencenin ilk bölümüne, Türkçe, Kürtçe ve Ermenicesi bulunan (Kardeş Türküler yorumuyla) Sarı Gelin türküsünü koydukları için. Ermenicesi, "Sari Gyalin"dir, yani dağlı gelin. Beni en derinden vuran türkülerin, uzun havaların bir kısmı, bilmiyorum belki fonetik açıdan bir zaafım vardır ama, Ermenicedir. Başka bir konudaki forumda, bulunduğum yer kısmında, gurbetten dolayı, "purasdanits heratsel em" yazar. Ahçiki dinlediğimizde, o "vardım kiliseye, baktım haçına" mısrasında, hangimizin gözü dolmaz ki? (El-cevap: sorosçu çocuklarının, ikinci cumhuriyetçilerin; çünkü onlar, koskoca (yada depderin) Harputun adını bile duymamışlardır!) Yada "neden geldim istanbula" diye bildiğimiz türkü, aslında Harputlu bir Ermeni kökenli kardeşimizin, oraya göç ettikten sonra, "neden geldim Amerikaya" ağıtıdır. Tekdüze Erkan Oğurdan gitmiş olacağım ama barışmak, acıların üstüne kan kırmızı bir gül koymak adına, yapılacak en güzel şey, Djivan Gasparyanla yaptığı Fuad albümü değil midir? Volor moloru, ve devamındaki Yüksek Tecnisi, gözlerini kapatıp dinleyen bir insan, gayrı iflah olur mu, emperyalizme köpek olur mu?
Dus yeg heyran, durs yeg Ceylan
Dursyeg danitzı
Herik hokis hal u maş hanes, baduhanitzı
Dedim, sinem üzre vurdun, bu dağı
Dedi, o halimin yadigarıdır
Dedim, zülfün olmuş boynumun bağı
Dedi, hayalimin yadigarıdır
Ağa yollum sen bu elden gideli
Ağlamaktan gözüm yaşı sel olmuş
Ah-u vahla cahil ömrüm çürümüş
Her anım gün, her günüm bir yıl olmuşKlip, daha düzgün ses kalitesi için: Yüksek Tecnis