DİREKTEN DȪNMÜȘ İDİK
2010 yılı haziran ayı idi.
Anayasa Mahkemesi AKP’yi ‘kapatma davası’nı görūșūyor idi.
Osman Can adında “liberal-demokrat bir hukukçu, hem öğretim üyesi ve hem de Anayasa Mahkemesi raportörü olan bir beyefendi, üstüne üstlük bir demokratik kitle örgütü eșbașkanı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandașı olarak șöyle diyebilmiști:
‘Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak zorunluluğu yoktur’.
Bir an için Anayasa Mahkemesi’nin ‘kapatılmasına..’ diye karar verdiğini dūșūnelim.
Orta-Doğu’daki ilk ‘Mursi vakası’ Tūrkiye’de patlamıș olacaktı.
Bașta Dr. Recep ve șūrekası, ortakları da denilebilir, kararı tanımadıklarını söyleyecek ve sokaklara ineceklerdi.
Sokaklarda akacak olan kanı varın tahmin edin artık.
O gūnlerde ‘Cezası ne kadar?’ bașlıkli bir yazı yazmıș ve
“Anayasa Mahkemesi kararları da ‘kesin hüküm’ sayıldıklarından ne uygulamaları ertelenebilir ve ne de uygulanmamazlık edilebilirler.
‘Kuzu kuzu’ uygulanacaklardır.
Anayasa profesörü Burhanettin Kuzu bey de soyadına uygun davranacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti yurttașı olarak buna inanmaktayım.” demiștim.
Șimdi Anayasa Mahkemesi, uzun tutukluluk sūreleri ile ilgili ceza yasası maddesini ‘iptal’ etmiștir.
Bașta Bekir Bozadağ ve ilgili mahkeme yargıçları ne diyorlar?
‘Gerekçe’ yi görelim.
Haydi gerekçenin yayımlanmasını da bekleyelim bakalım.
Ya ‘gerekçe’den önce ya da sonrasında, binbir ‘ayak oyunu’ ve hukuk dolanılarak bu toplumun vicadanı kanatılmaya devam edilecek olursa?..
Bu ülkede salt düșüncelerinden dolayı ‘hapishanelerde çürüyenler ne yapacaklar?
Ki ‘Ergenekon davası’nın bir örgūt davası olmayıp, salt ‘AKP iktidarına muhalefet davası’ olduğu ortaya çıkmıș bulunmaktadır.
‘Tutukluluk kararını’ tanımıyorum diyemeyecek kadar zavallı mıdırlar?
Burada Dr Recep’in bugūne değin hangi mahkeme kararını uyguladığı sorulabilir.
Diyeceğim o ki; köprūlerin altından çok sular akmıștır.
Bugūnden itibaren, bugüne değin uygulanması șu ya da bu nedenle ‘ertelenmiș’ sadece Anayasa Mahkemesi kararları değil, Danıștay, Sayıștay ya da herhangi bir mahkemenin kararının uygulanmazlık edilemeyeği bir ‘dönem’e girmiș bulunuyoruz.
Bozdağ’ların ‘bedevi hukuku’nun Mısır’da bile tutmadığına göre Tūrkiye’de haydi haydi tutmayacağı belli olmuștur.
‘Dr Recep dönemi’nin kapanmakta olduğu kabullenmelidir artık.
Ya ‘teenni’ ile kabullenilecek ya da direğe toslanacaktır.
Çūnkū bu tūr ‘dönemler’in bir sonraki așaması, ‘ya devlet bașa ya kuzgun leșe’ așamasıdır..
Habip Hamza Erdem