Yazan: İsrafil K.KUMBASAR
Deniz Baykal’ın gidişi, tabii ki kendisinden çok şey bekleyen CHP’lileri bir hayli üzdü.
Ama, unutulan, daha doğrusu ‘görmezden’ gelinen bir nokta var ki, Baykal’ın yokluğuna en fazla kahredecek kişilerden birisi de bizzat Tayyip Erdoğan’dır.
O Baykal ki, “Demokrasi bunu gerektiriyordu” gerekçesi ile, artık ‘muhtar bile olamaz’ gözü ile bakılan Erdoğan’ın önündeki bütün engelleri kaldırarak ‘Başbakanlık’ koltuğuna taşımıştır.
Bakmayın siz Erdoğan’ın son günlerde esip gürlemesine. Belli ki ‘ayrılık acısından’ ne dediğini bilmiyor. Şöyle bir dönüp ‘arşivi’ karıştırdığınızda, Baykal’ın ne kadar ‘beceriksiz’ bir muhalefet lideri olduğunu teyit eden sayfalarca beyanat bulabilirsiniz. Hepsinin altında da Erdoğan imzası vardır.
Ol sebepten dolayı Baykal, koltuğu bırakmakla kimi partilileri ne kadar hüzne boğduysa, hükümetin başını da ‘o derecede’ üzüntüye gark etmiştir.
Her meşum olay sonrası ‘zamanlamaya’, ‘karanlık ilişkilere’ dikkat çekenler de bir hayli üzüntülü görünüyor. ‘Üstüne atlayacakları’ bir yığın kurgu malzemesi varken, sessiz kalmayı yeğliyorlar.
Mesela, kasetin ‘7-8 yıllık’ olduğu söyleniyor. İlginçtir ki bu tarih, ‘2002 seçimlerinin’ yapıldığı döneme tekabül ediyor.
Sonrası ‘malum’ zaten.
urunguj'un notu (yasaklı rte'nin seçilmesinde deniz baykal başroldedir. rte'nin en yakın danışmanı ömer çelik, deniz baykal'ın siyasi yaşamını bitirecek birkaç yıl önceki kayıtlarının varlığını söylemişti bir-iki gün önce)
***
Son günlerde, Sam Amca’nın Baykal kadar Erdoğan’ı da istemediği yönünde bir senaryo tedavülde dolaşmaya başladı.
Senaryonun, elbette Deniz Baykal açısından anlaşılır ‘bir’ değil, ‘birçok’ yönü var.
Peki ya Tayyip Erdoğan için?
Şöyle bir hesap yapılsa mesela.
Washington bugüne kadar ‘neyi’ dayatmıştır da, AKP hükümeti “Hayır” demiştir?
- “Etnik Kürt açılımı yapın.”
- “Ermeniler ile masaya oturun.”
- “KKTC limanlarını Rumlara açın.”
- “Irak’taki kukla oluşuma göz yumun.”
Buraya kadar herhangi bir sorun yok.
Yani, ‘milli’ diye niteleyeceğimiz her davamızda, ‘mırın kırın etmeden’ Amerika’nın talimatlarına harfiyen itaat etme durumu söz konusu.
Peki Erdoğan neden gözden çıkarılsın?
Senaryo sahipleri, bu sorunun cevabını verirken Rusya yakınlaşması ve İran operasyonu ile bağlantı kurmaya çalışıyorlar.
***
“Washington, Tayyip’i gözden çıkardı” varsayımı, hayli yürek burucudur.
Öyle ya, bir ülkenin hükümetinin başı, ‘bir başka ülke’ tarafından çizilecek.
‘Hazmı’ kolay bir durum değildir bu. ‘Milli hisler’ rencide olur. Her vatandaş bu durumda tepki gösterir, öyle değil mi?
Ama birileri, milletin, ülkenin ‘geleceğine’, ‘varlığına’ ve ‘birliğine’ çizik atanların çizilmesi karşısında kılını kıpırdatacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Hem ABD’den fazla ABD’ci, AB’den fazla AB’ci, Rum’dan fazla Rumcu, Ermeni’den fazla Ermenici olacaksın.
Sonra dönüp millete dert anlatacaksın.
Seçim meydanları, borsadaki ‘işlem tahtasına’ benzemez. Yabancı sermaye ile ‘zevahiri’ kurtarmak mümkündür. Özelleştirmelerden gelenle ‘eşi dostu’ zengin kılmak da bir yere kadar.
Ama sandığa gidecek olan millet.
Düşünün, ABD bile ‘iki isteği’ yerine getirilmedi diye birinin üstünü çiziyorsa, neredeyse ‘tarihten silinme’ noktasına getirilen bu millet ne yapmaz?
Erdoğan, Baykal’ın gidişine çok üzgün.
Sam Amca üzerini çizmezse eğer, Baykal’dan biraz daha ‘nemalanma’ niyeti var.
Malum, seçimler yaklaşıyor. ‘Ekonomi’, ‘dış politika’, ‘açılım-saçılım’ kendisine bekleneni verecek gibi gözükmüyor.
Bu kez eldeki tek malzeme don lastiği.
O yüzden de çekip çekip uzatıyor.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=13296