Efeler, Kızanlar "Yörüyo"...

Efeler, Kızanlar "Yörüyo"...

İletigönderen Noyan Umruk » Prş Mar 22, 2012 14:45

EFELER, KIZANLAR “YÖRÜYO”… :turkiye:

Dr. Noyan UMRUK

“Yiğenim” Davaz’lı Yörük Mızdavali’den yine bir mektup aldım. Mektup herkese. “Abey sene de habar ossun, haaa…” “deyyo”.

Nevruz’un bahar yelleri Mızdavaliyi “Eyice bi dellendirmiş, ayıltıvemiş” anlaşılan.

Nevruz: Yeni gün. Baharın doğa ile kucaklaşması. Arnavutluktan Çine değin tüm Avrasya toplumlarının kıvançla, şenliklerle kutladıkları bahar bayramı. Biz de el ele, sarmaş dolaş şenliklerle kutlayabilseydik keşke.

Nevruzla birlikte köyünden, kasabasından efeler, zeybekler, kızanlar “yörüyö” İzmire doğru. Ülkenin yurtsever insanlarına, reva görülen zulme, hukuksuzluğa karşı.

Aklıma Mekteb-i Harbiye yılları geldi. Arazi eğitimine çıkmak için içtima alanında tekmil alındıktan sonra bölük komutanımız Ruhi yüzbaşı(Allah uzun ömür versin) konuşmasını uzatınca, şimdi kendi adını taşıyan Karaoğlanoğlu Şehitliğinde ışıklar içinde yatan tabur komutanımız bağırırdı uzaktan o güzelim Ege şivesi ile: “haydeee, Rohi yörütsene bölüğü…” Askerlik bu. “Yan gelip yatma” bir yana, çoğu zaman yatacağın yer belli olmaz. Kıbrıs'ta mı, dağlarda mı, Afganistan'da mı? Al bayrağa sarılmış 12 tabut arasında babalarını aramaya koşuşturan çocuklar yürekleri dağlayıp, vicdanları sızlatıyor, şimdi…

Mızdavali, bakın ne güzel “yazıvemiş”:

    “Evvel böyyüklerin elceğizlerindan öpüp, bacılara selam edivecem emme
    hele beni bi dinleyin, beni bakın biyol! Önküle önküle olmaz gari, herkesin hakkına, hugukuna sahep çıkmak gerek. Ni' len bu? Köpeksiz köv bulmuşla değneksiz geziyola…

    Aman ne güzel olupbatırı herşelee, tastamam isteyiveğdiniz gibi…
    Öğlüü yağma yoook!

    Yörüğüz deye, Egeliyiz deye hebiden sessiz mi kalcez sandığdınız len siz bizi? Biz daha ölüvemedik gari. Bu melmekette ne eyi bişe çıkağsa, buralaadan çıkağ. Bunu da gafanıza sogun gari…

    Siz unuttunuz yalım; bu dağlara çıkmayı en evvel biz bilivemiştik… Kocu Osmanlı bilen eyi tanır bize, hımm!... Efelee, zeybeklee hele bi yol gızmaya gören de, kızanlarını alıverip şu dağlara çıkmaya gören de, bakın biyo neler olupbatırıvemişti melmekette!... İstiklal’de cavırı na’hal ettiğimizi yedi düvel bilipduruu! Hölü bi hatığlayıp döşünüverin geçmişi deyyom hani. Ben önden habar veren de sonuna siz düşünün gari. Soğnudan, dimedin, uyarıvemedin demen hiiç. Aha anlı gabağınıza yabıştırıverin önkü yazıyı… Siz biliğniz, benden sölümesii…

    Ezcümle, biz de isteyyoz önkü hagları gari ! İllere ne vediyseniz, bizi de verin de bi görem!...

    Ben, hincik istekleemi deyiveren de siz hazırlığlarınızı hindiden yabagoyun.

    Hu nu bagın, beni bagın, beni dinleyyonuz dee mi?

    Huguk, edelet, temelli haglarımızı isteyyoz biz de!

    Eğitim hakkımza da unutuvedik sanmeyin…İlk mektepten başleyerek liyse sonu gade gelmişi, geçmişi, özü, cibilliyeti, döşünüvemesi belletilcek, örgetilcek kızancıklara…

    Önüvestele de bilen ihmal mihmal olmesin, adam gibi adam yetişsin gari. Yetti, bıgtık önkü laflaadan, telezonlada da ganalımız olcek, o du olcek, isteyyoz gari.

    Efelemiz yörüyüp İzmir meydenlerine varınce davulnan zurneynen garşılansııın, hakimlee ve savcılaa hep barabar Davaz Zeybeği oynasııın. Sabıgalı olmadıkları için bizimkinlere ilişilmesin! Mebıs oluvesinle. Anleyyonuz değ mi gari? Bizimkinlee bi tek işgalci cavıra sıkar gurşunu, cavıra şaplatır şamarııı, togadııı! Önkünler gibi değel anasını saten!

    Baharın yeli aklımı başımdan alıvedi mi ne? Oynetmeye az galdı gari. Emmeee, herkes haddin hududun, hugukun eyi bilsin, eyi bellesin, aglın başına doplayıvesin. Garadeğizli, Marmıralı, Balkanlı, Angaralı, Güneydoğulu, Doğulu, Asyalı, Gırbıslı, Gafgasyalı, Gergüklü, Gırımlı cümle alem illet değel, milletdir gari. Bu, garışıvemiş akıllanıza eyice bi gazınsııın…

    Biz hem yörürük, hem severük, bu hakket heç unudulmasın gari.

    Hindilik deyeceklerim bu gade. Galın salıcekle, hadi gülü gülü…”

Mısdavali iyi söyler, hoş söyler. İç ve dış destekleri ile birlikte iktidarını sürdürebilmek için ülkenin yaşadığı tüm hukuksuzluğa, olumsuzluklara, çürümeye ister istemez “angaje” olmuş bir siyasi yapının çözülmesi için ekonomik kriz, cemaat-parti çatışması, cumhurbaşkanı- başbakan cekişmesi, sağlık sorunları ya da AB+D desteğinin azalması gibi gelişmelerden medet ummak yerine uygarca birlikte “yörümek”, elden geldiğince usanmadan, bıkmadan ve de yaşadıkça konuşmak ve de anlatmak, anlattıkça yaşatmak daha anlamlı değil mi? Demokratik mücadele başka nedir ki?

Dr. Noyan UMRUK, 22 Mart 2012
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x