NE YAPMALI? “HERKESE ÇAĞDAŞ EĞİTİM”
Dr. Noyan UMRUK
24-25 Kasım tarihlerinde Ankara’da düzenlenen 3. Ulusal Eğitim Kurultayı Sonuç Bildirgesi “Milli Eğitim”in durumunu bakın nasıl değerlendiriyor:(1)
4+4+4=0
“* Siyasi iktidar, içeriği ve biçimiyle adına “sistem” demenin olanaksız olduğu 4+4+4’lük eğitim karmaşası ve yeni YÖK Yasa Taslağı’yla, Cumhuriyetin ulusal kimlik oluşturmak, özgür yurttaş yetiştirmek amacıyla laik, halkçı, eşitlikçi, bilime, sanata dayanan eğitim sistemini Anayasa’da da yer alan Devrim Kanunları’na aykırı olarak sonlandırmakta, “Öğretimi Birleştirme Yasası”nı, “Öğretimi Ayrıştırma Yasası”na dönüştürmektedir.8 yıllık zorunlu eğitimin parçalanması, okulöncesi eğitimin zorunlu kılınmaması, temel eğitimin bütünlüğünü bozmuştur...
Şu anda, zihinsel, bedensel gelişimleri çok farklı 60 ve 84 aylık çocukların aynı sınıfta eğitim aldıkları bir uygulama yürürlüktedir… “Dünyayı örnek alıyoruz” savının, okula başlama yaşı, ders saat ve içerikleri açısından hiçbir yapısal, pedagojik, bilimsel, eşitlikçi dayanağı ve hiç bir ülkede örneği yoktur.
“4+4+4” anlatıma, metne dayalı, uygulamayı, araştırmayı, tartışmayı yok sayan “modüler eğitim” anlayışını temel almaktadır…
M.E Bakanı’nın savladığının tersine, pozitif bilim yerine; din derslerinin süresi artmıştır. Ortaokullar için belirlenen 21 seçmeli dersten yalnızca “Kuran’ı Kerim” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı” yasal güvence altına alınmış olup, diğerleri Talim ve Terbiye Kurulunca kaldırılabilmektedir. Zaten, pek çok okulda, öğretmen açığı veya öğrenci sayısının azlığı vb. nedenlerle başka seçmeli ders alınamamaktadır. Haftalık 36 saatin 10 saati, fiilen din kültürü dersi olmuştur.
Öğrencilerin ilk 4 sınıf sonrasında ilgi alanlarına göre eğitimlerine yön verebilecekleri iddiasının maddi bir temeli bulunmamaktadır. Spor, sağlık, sanat, teknik eğitim vb. alanlarda yeterli ortaokul bulunmamakta, buna karşılık İmam Hatip okulları bulunmaktadır. “Nüfusa dayalı kayıt sistemi” uygulaması, bunlar söz konusu ise rafa kaldırılmakta, velilerin çocuklarını istedikleri İmam Hatip okuluna göndermeleri imkânı sağlanmaktadır.
Ortaokulda 20 saat Türkçeye karşılık, 18 saate kadar yabancı dilde ders yapılabilmesi, sömürge ülkelerine özgü bir uygulamadır!
Karmaşaya hazırlıksız olan yalnızca çocuklar değil, fakat aynı zamanda öğretmenler ve okullardır. Öğretmenlere hizmet içi eğitim verilmemiştir. Öğretmenler aynı sınıfta hem oyunla öğrenen 5 yaşa, hem 6-7 yaşa göre eğitim veremez. Okul ve sınıf nüfusları aşırı kalabalıklaşmıştır. Pek çok okulda sıra, lavabo ve tuvalet ebatları ile merdivenler 5 değil 7 yaşa göredir.
* Dünya, savaşlar içinde adaletsizliğe, (küresel merkezin bitmez tükenmez ihtirasları için kaosa y.n.) sürüklenirken sorgulayamayan, “formatlanmış” kuşaklar yetiştirilmek istenmektedir.
*Eğitim, Özel İletişim Vergisi’nden alınan payla oluşan kaynaklar, özel okullara aktarılarak % 35 oranında özelleştirilmiştir.
Üniversiteler ve Bilim
* On yıllık süreçte bilim kurumu olmaktan çıkartılan Üniversiteler, Yeni YÖK Yasa Taslağı ile piyasa odaklı yapılara, akademisyenler ise piyasa öznesine (meslek okullarına-politekniklere y.n.) dönüştürülmekte; bilimsel çalışma, kısa erimde ticari kazanç sağlayacak alanlarla sınırlanmakta; yönetimleri tümüyle siyasi erke bağımlı kılınmakta; özerklik talepleri rafa kaldırılmaktadır. Yükseköğretimde özelleşmenin, devlet kaynaklarıyla destekleneceği açıkça belirtilmektedir.
* TÜBİTAK, TÜBA gibi bilim kurumları, iktidarın kadrolaşma alanları haline getirilmiştir.”
5 maddede “Herkese Çağdaş Eğitim”
* Eğitimin geleceği, siyasi tercihe göre değil, Cumhuriyetimizin kuruluş, insanlığın yöneliş ve çağdaş işleyiş temelinde tanımlanmalı ve yeniden sistemleştirilmelidir.
* Eğitim, anaokulundan üniversite sonuna dek parasız ve Türkçe olmalıdır. Yabancı dil öğrenimi için, ilkokul çağından itibaren talebe göre kurslar açılmalı, anadil ve kültürün geliştirilmesi için, yerel yönetimler, M.E.B. gözetiminde, etkinlik göstermelidir.
* Yeni sistemin, özgün deneyimimiz “Köy Enstitüleri”nin çağdaş yorumundan hareketle, modern teknolojik donanıma sahip, üretken“Meslek Okulları”na şiddetle gereksinmesi vardır. Bu okullar, örneğin; kazanılan meslekte işe alınmada öncelik tanınarak vb. yöntemlerle her açıdan özendirilmelidir. Klasik Liseler, nitelikleri yükseltilerek, birleştirilerek yeniden yapılandırılabilecek üniversiteler için, alt yapısı yeterli öğrenci yetiştirecek düzeye getirilmelidir. Hem meslek okulları, hem klasik liseler gerice kalmış yörelerde “Yatılı Bölge Okulları” olarak etkinlik göstermelidir.
*YÖK tamamen kaldırılmalı, Üniversiteler tamamen bileşenleri tarafından, demokratik biçimde yönetilmelidir. Ulusal “İnsan Gücü Planlaması” devlet planlama birimleri tarafından ilgili kurumlarla eşgüdüm içinde yapılmalıdır.
*Tüm eğitim sürecini kapsayacak ulusal bilimsel ve teknolojik gelişme programı oluşturulmalı, uluslararası işbirliği karşılıklı yarar temelinde geliştirilmelidir.
Tüm kurumlar gibi, kurbağanın yavaş yavaş ısıtılan suda haşlanması süreci ile “restorasyon”a(1) uğratılan “Milli Eğitim”, yaşanmış teze karşı yaşanmakta olan antitez hırsı aşılarak, özeleştiriyi de içeren bir süreçle akıllı, uslu bir “Sentez”e ulaştırılmalıdır.
(1)Bu kavram, Fransız Devrimi sonrası siyaset söylemine girer. Siyasi erkin, kurumları göreceli bir eskiye dönüş sürecine sokmasını simgeliyor. "Eski" çünki, tarihin tekerlekleri "geriye" gidemiyor…
AYDINLIK G., 02.12.2012