Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Balasagun » Çrş Mar 30, 2016 14:36

Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan!


Resim
Üç kıtaya yayılan koca bir imparatorluktan elde kalan ‘son vatan parçasını’ da işgal etmeye hazırlanan müstevlilere karşı ‘milli mücadele’ bayrağını açmak için Samsun’a ayak basan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Havza’ya doğru yol alırken, sıcak güneşin altında tek bacağı ile tarlada çift sürmekte olan bir köylü ile karşılaştı.

Olup bitenler hakkında sıradan vatandaşın ne düşündüğünü öğrenmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünen Gazi, arabasından inerek köylünün yanına yaklaştı:

- “Hemşehri. Düşman İzmir’e çıktı. Yakında Samsun’a da asker çıkaracak. Belki buraların hepsini ele geçirecek. Sen ise rahat bir şekilde toprağı sürüyorsun.”

Bir eliyle alnında biriken teri silen yaşlı adam, üzerindeki üniformadan ‘önemli’ bir adam olduğunu anladığı Gazi’ye şöyle çıkıştı:

- “Paşa, Paşa... Sen ne diyorsun? Biz 3 kardeştik. İki de oğul vardı. Yemen’de, Kafkasya’da, Çanakkale’de hepsi elden gitti. Bir ben kaldım. Ben de yarım adamım. Evde 8 öksüz ile 3 dul kalmış kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakarlar. Şimdi benim vatanım da yurdum da işte bu tarlanın ucu. Düşman oraya gelinceye kadar benden hayır bekleme.”

(Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam. 2. cilt, İstanbul 1983, s. 22)

* * *

Belki bugün bir kardeşini Yemen’de, bir kardeşini Çanakkale’de, bir oğlunu Galiçya’da, bir oğlunu Sarıkamış’ta kaybeden, evde ‘8 öksüz çocuğa’ ve ‘3 dul kalmış kadına’ bakmak zorunda kalan ‘yarım adamlar’ artık yok.

Ancak, ‘savaş’ sayesinde istediğini elde edemeyip, ‘barış’ sayesinde üstünlüğü ele geçiren emperyalistler, ‘içeriden’ satın aldıkları iş birlikçiler vasıtası ile ne yapıp ettiler, sonunda Türk milletinin ekseriyetini, Havza’daki o köylünün içerisine düştüğü ‘vurdumduymazlık’ ve ‘umursamazlık’ girdabına sürüklemeyi başardılar.

Düşman, ne yazık ki ‘İzmir’i çoktan aştı, ‘Samsun’daki tarlanın sınırlarını da geçti, elindeki bütün imkanlar ile ‘evlerin kapılarını’ zorlamaya başladı.

Hatta ‘televizyon’ ve ‘internet’ sayesinde ‘yaşam tarzı’ ile ‘lisanı’ ile ‘kültürü’ ile ‘geleneği’ ile evlerin içerisine kadar sızdı; neredeyse ‘tecavüze’ yeltenecek.

Ancak, kimsenin umurunda değil.

‘Tarihe’ yön veren, ‘3 kıtada’ at oynatan, karşı karşıya kaldığı ‘en ağır’ şartlardan bile ‘alnının akı’ ile çıkmayı başarabilmiş bir milletin evlatları için, bu manzara oldukça utanç vericidir.

Türk milleti için ‘asıl tehlike’ budur.

* * *

‘Kan’, ‘emek’ ve ‘gözyaşı’ üzerine inşa edilen Türkiye, ‘Yeni Osmanlıcılık’ hayaline kapılan iş birlikçi iktidar sahipleri tarafından ‘AB/ABD/İsrail’ ekseninde yürütülen ihanet politikaları sayesinde neredeyse ‘bağımsızlığını’ kaybetme noktasına geldi.

Türk devletinin ‘geleceğinden’ endişe duyan vatanseverler, ‘Ergenekon’ ve ‘Balyoz’ sopaları ile terbiye edilerek susturuldu.

Türk milletinin ‘milli ve manevi değerlerini’ yok etmek isteyenlerin uyum adı altında çıkarılan yasalar ile önleri iyice açıldı.

“Türklüğün teminatı, direnç kaynağı biziz” diye mangalda kül bırakmayanlar ‘iç kavga’ ortamına çekilerek saf dışı bırakıldı.

Bir zamanlar ‘vatan’ ve ‘millet’ sevdasından başka sermayeleri olmayanlar bile artık ya kontrolü ‘başkalarının’ elinde olan klavyelerin başında birbirlerine karşı ‘ucuz kahramanlık’ gösterileri yapıyorlar; ya iş birlikçi medyanın süzgecinden geçen ‘sanal gündemin’ arkasından koşturuyorlar; ya da ‘uyuşturucu’ işlevi gören kanalların karşısına geçip ‘kimin elinin kimin cebinde’ olduğunu, ‘kimin daha iyi anırdığını’ öğrenmenin zevkini yaşıyorlar.

* * *

Oturdukları makamları ‘başkalarına’ borçlu olup onlar için ‘diyet borcu’ ödeyen başları eğikler, ne yapıp ettiler sonunda ‘dik durmayı’ erdem bilen bir milletin evlatlarını da sinsice ‘borç’ altına sokarak ‘kendilerine’ benzetmeyi başardılar.

Her gece “ya istikrar” diyerek başlarını yastığa koyanlar, bir sabah ‘icra memurları’ kapılarının kilidini kırmadan önce uykularından uyanırlar mı acaba?

Ne dersiniz?

İsrafil K.KUMBASAR, 29 Mart 2016
israfilkumbasar@yenicaggazetesi.com.tr
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 9:25

'

BİR KERE DAHA ''TÜRK VE K*RT KARDEŞTİR!'' DİYENİN...


(...)



DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...


'
En son Aytigin Ata tarafından Cum Nis 01, 2016 14:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 9:39

Resim



DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...


'
En son Aytigin Ata tarafından Cum Nis 01, 2016 14:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 10:16

'

YÜZDE%YÜZ AB-D/SİYONİST MALI SOYSUZ AKPkk/HDPKK VE RUM-YAHUDİ DÖLÜ RECEP TEYYİP PİÇDOĞAN VE KÜRT/ÇÜ FETHULLAH GÜL/EN TERÖR ÖRGÜTLERİ'NİN EN BÜYÜK SEMPATİZANLARI, İŞ BİRLİKÇİLERİ VE SEÇMENLERİ:

BİLHASSA EVİMİZİN HER BİR KAPISINI-ODASINI-ÇATISINI İŞGAL VE İSTİLA ETMİŞ BULUNAN MİLYONLARCA HAİN KAHPE SİNSİ YOBAZ KÜRT VE ERMENİKÜRT SÜRÜSÜDÜR!...




DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...



'
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 18:55

'




TÜRKİYE'DE KÜRT SORUNU DEĞİL, KÜRT İSTİLASI VAR





Resim
Türkiye’de kürtlere verilmek istenen bazı ayrıcalıklar, onların haklı isteklerini karşılamak için yapılıyormuş gibi gösteriliyor. Fakat tüm bu çabaların arka planında, Ab-Abd-İsrail destekli “Büyük Ortadoğu Projesi” bulunuyor.

Türkiye, 1980’lere kadar türlü çatışma ortamlarına girmiştir. “Alevi-Sünni” ve “Sağcı-Solcu” gibi sınıflar içinde çatışmaya sürüklenen ülkemiz, 1990’lara doğru yeni bir çatışmaya doğru sürüklenmeye başlamıştır. Abd’nin Türkiye üzerinde egemenlik kurma düşüncesi, kürtler üzerinden yürütülecek bir oyunla gerçekleştirilmek istenmiştir. Bu amaçla Türkiye’de emperyalist güçlerin çalışmaları, pkk adı verilen terör örgütünün oluşturulmasıyla başlamıştır. Pkk’nın güçlenmesi için, Türkiye’de kürt nüfusunun arttırılması ve kürtlerin güçlendirilmesinin gerekli olduğunu bilen Abd ve saz arkadaşları, Diyarbakır’dan batıya doğru yayılan bir istila hareketini başlatarak işe koyulmuşlardır.

Önce Güneydoğu’da nüfusu artan kürtler, sonra Doğu Anadolu’ya doğru yayılmış; daha sonra ise Akdeniz kıyı şeridini takip ederek Ege Bölgesi’ne kadar yayılmışlardır. 1990’dan bugüne kadar Türkiye’nin nüfusu ortalama olarak %24 artış göstermiştir. Güneydoğu Anadolu’nun nüfusu ise, geçen 15-20 sene içinde %40 artmıştır. Artan nüfusun bir kısmı Güneydoğu’da kalmış, önemli bir bölümü de Türkiye’nin batısına doğru göçe başlamıştır.

Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımında (1927) kürtlerin nüfusu, 11 milyonluk ülkede 1 milyon bile değildir. Yani bu dönemde Türkiye’deki kürt nüfusu, ortalama %8-9 civarındadır. Bu kürt nüfusu, Irak – Suriye – İran kökenli kişilerden oluşan ve neredeyse tamamı Güneydoğu’daki bazı illerde yaşamakta olan insanlardan oluşmaktadır. (1) 1965’te yapılan nüfus sayımında ise 31 milyonluk Türkiye’de, yalnızca 2 milyon civarında kürt yaşamaktadır. Yani 1927’den 1960’lara kadar geçen dönemde, Türkiye’deki kürt nüfusunun oranı %9’dan %6’ya düşmüştür.

1990’lı yıllara gelindiğinde ise, batı kökenli destekler ile Türkiye’deki kürtlerin sayısını arttırma; bir yandan da Türk nüfusunu sabitleme (ve hatta azaltma) çalışmaları başlatılmıştır. Batı bölgelerimizde yaşayan Türkler için “aile planlaması” veya “doğum kontrolü” adlarıyla nüfus sabitleme çalışması uygulanmıştır. Üç dört çocuğu olan Türk ailelerinin mağdur duruma düştüğünü gören Türkler, artık bir veya iki çocuk yapmaya başlamışlardır. Batıda bunlar uygulanıyorken, Güneydoğu’da 10-15 çocuklu aileler çoğalmaya başlamıştır. Pkk’nın ve destekçilerinin çalışmalarıyla Güneydoğu’daki kürtlere, ellerinden geldiğince çok çocuk yapma yönünde baskı uygulanmıştır. Zaman içinde Türkiye’deki nüfus oranlarının arttığını gören kürtler, artık buna gönüllü olarak katılmaya başlamış ve neredeyse her kürt ailesinin en az 10 çocuğu olmuştur.

Güneydoğu’da kürtler 5-10 yıl içinde milyonlarca çocuk doğururken, batı bölgelerimizde yaşayan Türkler’in nüfusu, genel nüfus içinde giderek azalmaya başlamıştır. Güneydoğu’da artan kürt nüfusu, daha sonra düzenli ve planlı olarak önce Doğu Anadolu’ya, sonra ise Akdeniz kıyı şeridini takip ederek tüm Anadolu’ya yayılmış ve Türkiye’de ciddi bir kürt istilası başlamıştır. Kürtler, istila ettikleri yerlerde önce kaçakçılık, kapkaççılık, dilencilik, hırsızlık… gibi yollarla gelir elde etmeye çalışmışlardır. Uyuşturucu ticaretinin merkezi olan Almanya’daki kürtler ise, beyaz ticaretten elde ettikleri paralarla Anadolu’yu istila eden kürtleri desteklemiş ve onların oraya kolayca yerleşmelerini, bir iş kurmalarını sağlamıştır.

2005 yılına geldiğimiz zaman kürt nüfusunun %40’lara varan artışı ile, 70 milyonluk Türkiye’de yaklaşık 15-20 milyonluk bir kürt nüfusu yaratılmıştır. Bu da, 1965’te %6’ya kadar gerileyen kürt nüfusunun, kısa süre içinde nasıl %25-30’lara kadar çıktığı üzerinde düşünmemiz gerektiğini göstermektedir. Bu artışın, kürt nüfusunun doğal süreçte gelişimi ile ortaya çıkması mümkün değildir;

İstila, baştan sona sistemli bir çabanın ürünüdür!

Türkiye’de kürt nüfusunun artması, açıkça kürtçülük yapan partilerin meclise girmelerine neden olmuştur. Türk’e kefen biçmek isteyen teröristler, mecliste Türkiye’yi yönetir hâle getirilmiştir. Hâl böyle olunca, kürtler daha güçlenmiş ve devletin önemli yerlerine yerleştirilmiştir. Türklükten tamamen uzak farklı oluşumlar (cemaatler ve siyasi partiler) Türkiye’de etkin oldukça, Türkler azınlık durumuna düşürülmeye çalışılmış, kürtler ise o derecede desteklenmiştir.

Bugün meclisin neredeyse yarısı kürttür. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, bir kürt ile evlenmiştir. Batı bölgelerimizde kürtlere ait binlerce işletme, fabrika bulunmaktadır. İş sahasının çok geniş olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli gibi illerde, kürtler çok rahat işe yerleşebilmektedir. Büyük şehirlerin çoğundaki münibüs şoförleri kürttür. İstanbul’daki kapalı çarşının Tahtakale’ye doğru giden kısmının çoğu, kürtlerin elindedir. Kürtler, büyük şehirlerde apartman bile yaptırabilecek güce ulaşmışlardır. Bunun yanında kürtlere, kültürlerini yaşama veya geleneklerini sürdürme yönünde hiçbir baskı yapılmadığı gibi, Türk’ün töresi kürtleşmektedir. Töre, Türk’ün yüksek karakterini, ahlakını ve kültürünü karşılayan bir kavramken; bugün aynı kavram kürtlerin kan davası ile insan öldürdükleri, berdel yolu ile akraba evliliği yaptıkları avami yaşantının adı olmuştur. Gittikleri yerlere bu bayağı ve adi yaşantı tarzını da götüren kürtler, binlerce yıldır Türklere yurtluk etmiş olan Anadolu’nun güzelim yapısını bozmaya devam etmektedir. Şöyle ki artık binlerce yıllık Türk mutfağının yerini çiğköfte almaya başlamış; Türk’ün içten ezgileri olan türküler de, kürtleşerek böğürtüye dönüşmüştür.

Anadolu‘da kürtlerin bu kadar güçlenmesini görmezden gelerek, “Türkiye’de kürtlere ayrımcılık yapılıyor.” sloganlarıyla kürtlere ayrıcalık tanıma yoluna giden hükümet, bu topraklardan Türk adını silerek bir “kürt coğrafyası” yaratma amacını “demokratikleşme süreci” olarak göstermektedir. Hâlbuki gerçek ayrım, Türklere yapılmaktadır. Türk gençleri işsiz güçsüz dolaşırken, kürtler çok rahat iş bulabilmektedir. Bir kürt açtığı işletmeye aldığı 200 işçiyi de, Diyarbakır’daki kürtleri seçerek alırken “Hemşehrilerini destekliyor.” diye yorumlayan zihniyet; bir Türk’ün açtığı işletmeye yalnızca Türk çalışan alması durumunu “Apaçık ırkçılık yapıyor.” diye yorumlamaktan geri durmuyor.

Kürtler yalnızca Güneydoğu’da değil, istila ettikleri bütün yerlerde çok rahat kürtçe konuşabiliyorlar.
10 sene önce bir tane bile kürdün yaşamadığı Mersin’de, bugün kürt çocukları okuldaki Türk bayrağını indirerek pkk bayrağı asmaya çalışıyorlar.

Türkiye’nin planlı ve düzenli olarak kürtleştirilmesi, Türk adının bu coğrafyadan silinmek istenmesi yolunda Abd’nin çizdiği yolda yapılan çalışmalar, 21. yüzyıla özgü değildir. Türk tarihinin her döneminde Türk’e düşmanlık eden güçler var olmuştur. Fakat bu düşmanlar er veya geç kazdıkları kuyuya düşürülmüş ve Türk’e kefen biçmenin acı sonuyla yok olmuşlardır. Bugün Abd’nin maşası olan kürtler, Türkiye’de yaptıkları istilaya aldırmadan hükümetten “insani hak” isteğinde bulunuyorlar. Bu hakları ise “kürtçe eğitim, özerklik” gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ve anayasasına aykırı aşırılıklarla sürdürüyorlar. Türk hükümeti ise, onların ekmeğine yağ sürerek kürtçe televizyon kanalı açıyor, üniversitelerde kürt dili bölümü kuruyor…

Dört yanımız düşmanlarla çevrili hâlde iken en büyük tehlike, Türk ulusunun bu durumdan habersiz yaşamasıdır. Bugün Türkler, “kardeşlik türküleri” söylemeye devam ediyorken, kürtler gün geçtikçe güçlerini arttırıyorlar. Şu bir gerçektir ki bugün Türkiye’de kürtler, Türklerden daha milliyetçidir. Çünkü kürt nüfusunun %90’ından fazlası kürt milliyetçisidir, pkk destekçisidir. Buna karşın Türkler, gerek cemaatlerin etkisi ile gerekse de hümanist dünya görüşüne sahip olmanın etkisiyle ezilmeye devam etmektedirler.

Türkiye’de kürt istilasından veya kürtlerin Türk yurdunda yaptığı yozlaşmadan bahsedildiğinde, birçok insan hep şu örneği verir:

“Kürtler, Kurtuluş Savaşı’nda bile bizimle birlikte olmuşlardır.”

Bu ifade koca bir yalandır! Milli mücadele döneminde 120’den fazla kürt isyanı çıkmıştır. Savaşlara katılarak Türk yurdunu kurtarmaya çalışan ve bu yolda gözünü kırpmadan şehit olan yüz binlerce Türk’ün yanında, en fazla 300-500 tane kürt savaşmıştır. Onlar da kürtlük bilincinden uzaklaşmış (yani Türkleşmiş) kürtlerdir. Harbe giden Türk ordusunun içindeki birçok kürt, savaşmamak için dağlara kaçmıştır. Bunları inkar ederek hâlâ kürtlerin Türk dostu gibi gösterilmesi de, yine uyuyan dev Anadolu‘yu, o uzun uykusunda tutma çabasının bir parçasıdır.

Türk Ulusu‘nun bu istiladan kurtulması ve yeniden hak ettiği gücü elde edebilmesi için, bu konuda bilinçlenmesi şarttır. Emperyalist güçlerin dayatmasını uygulamaya koyanların ipi, Türk Ulusu’nun elindedir.



Kürşad ERSOY


DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...


'
En son Aytigin Ata tarafından Cum Nis 01, 2016 19:11 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 19:08

'



“İslâmcılık, şimdiye kadar hep hâkim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur.
Bunların amacı İslâm ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade, kendi yaşadıkları ülkede milliyetçi politikayı etkisiz duruma getirmektir.

Bu azınlıklar ayrılıkçı bir politika takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an;
kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açıklamaktan hiç geri kalmayacaklar!

Böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslâm davasının şampiyonu olarak görünürler.

Erol GÜNGÖR




DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...


'
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Düşmanı evde ara artık ey ehli vatan! / İsrafil K. KUMBASAR

İletigönderen Aytigin Ata » Cum Nis 01, 2016 20:00

'


Erol GÜNGÖR yazdı:'(...) Böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslâm davasının şampiyonu olarak görünürler.




Resim



Resim



Resim



Resim



Resim



Resim



Resim



Resim



Resim



Resim





DÜŞMANI EVDE ARA ARTIK, AHIRDA-BAYIRDA-DAĞDA DEĞİL, EY EHLİ VATAN!...



'
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

cron

x