Yalçın Küçük Şemdinli, PKK, Büyükanıt, Musul, Edirnenin İstirdatı (Gizli Tarih)
ONUNCU BÖLÜM
EDİRNE'NİN İSTİRDATI
Hocam Şemdinli'de neler oldu?
Şemdinli'de neler olduğu çok açıktır; hep görüyoruz. Başında daha karışık görünüyordu, çünkü, Aydın Doğan matbuatı Şemdinli meselesini karışık bir hale getirmek istedi. Belki isteyerek yapmadı, olanların ötesinde sonuçlar bekliyordu, karıştırdı. Aydın Doğan matbuatı Şemdinli'deki olaylara, ikinci "Susurluk" damgasını vurmaya çalıştı. Şemdinli'nin Susurluk ile yakından veya uzaktan bir benzerliği yoktu, karışıklık buradan doğuyordu.
Neden?
Susurluk bir Sherlock Holmes epizotuna benziyordu. Bir otomobil bir kamyon çarpışmıştı, Kasım 1996, cesetler çıktı, silahlar döküldü, cesetlerin bir kısmı arananlara aitti ve silahların kirli olabileceği tahmin ediliyordu. Susurluk'takiler cürüm işlemiş insanlardı. İpuçları çıkmıştı, buradan merkeze, beyne, sevilen bir tabirle derin devlet'e gidilebilecek miydi; "Susurluk Vaka-ı" veya bilmecesi budur.
Şemdinli, buna hiç benzememektedir.
Aydın Doğan matbuatının buradaki maksadı nedir?
Aydın Doğan matbuatının iki hedefini teşhis edebiliyoruz. Aslında pek Şemdinli ile ilgilenmiyorlardı, iki kazanç peşinde koştular. Birincisi, Şemdinli'de bombaların patlaması ve bazı jandarma subaylarının suç mahallinde yakalanmalarından hareketle Jandarma Umum Komutanlığı'nı pasifize edebileceklerini düşündüler.
382
************
Aydın Doğan matbuatı, "burada; yakaladık, ettik, bir cürüm örgütü var" havası vermeye kalkıştı. Çünkü, Jandarma'nın hala istihbarat örgütü var, istihbarat çalışmalarıyla yalnızca dar anlamda jandarma işlerine el atmıyorlar, ayrıca, bazı zenginlerin yolsuzluklarını yakalıyor, savcılığa götürüyorlar, savcılıklar da bunların bazılarını tutukluyor. Yakın zamanlarda, televizyonlarda, jandarma araçlarıyla, emniyete taşınan pek çok zengin gördük. Tutuklandılar, yargılandılar. Matbuat, önce ne olduğuna bakmadı, olay mahallinde yakalanan jandarma astsubaylarımla n hareketle jandarmayı pasifize etmeye kalkıştı, "yakaladık, susurluuuk" yollu çığırmaları bu nedenledir.
İkincisi, "Yaşar Paşa düş kırıklığını" yaşıyorlar. Başta Sedat Ergin. Aydın Doğan gazetecileri, Ordu'da on beş yıllık komuta kademesini çizmişlerdi, Orgeneral Yaşar Büyükanıt önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gelecek ve sonra da genelkurmay başkanı olacaktı; bunu istiyorlardı...
İstedikleri gibi olmuyor mu?
Oluyor, ama, şimdi isteklerinden dönüyorlar. Umduklarını bulamamış halleri var, Yaşar Paşa'yı pek "millici" görmeye başladılar. Atlamak istiyorlar. Şemdinli Olayı ile ilgili olarak Yaşar Paşa'nın adını ön plana çıkarmaları ve Paşa'nın da bir savunma refleksi ile adı geçen astsubayı savunması bu nedenledir. AD Matbuatı'nın manevrası bu oldu. Şimdi Yaşar Paşa'dan memnun değiller. Yaşar Paşa'dan kurtulmak istiyorlar.
Yaşar Büyükanıt Paşa'nın açıklamaları için ne diyeceksiniz?
Hangi açıklamalarını soruyorsunuz? Öncekiler mi sonrakiler mi?
Öncekiler...
Yaşar Paşa önce onların işlerini kolaylaştırarak adı geçen astsubaylardan birini tanıdığını söyledi. Belki de Yaşar Paşa bu senaryoyu biliyordu, bozmak istedi.
Önce bu noktanın üzerine gittiler. Ama ilk açıklamalar, Şemdinli ile Susurluk arasında hiçbir benzerlik olmadığını gösteriyordu.
383
**********
Malum matbuat Ve malum televizyon bunu görmemekle ısrar elti. Belki de görmüyorlar.
Ne demek istiyorsunuz?
Gayet açık, Jandarma ve Kara Kuvvetleri, hemen, "biz oradayız" dediler. Tutuklananlar ve yargılananlar için avukat tuttular, avukatı gösterişli bir şekilde olay mahalline naklettiler. Daha sonra astsubayların görevli olarak orada olduğunu açıkladılar. Demek ki, Susurluk misali kayıp veya karanlıkta bir merkez yoktur.
Ama bombayı sahiplenmediler?
Bir de bunu mu yapacaklar? Buna gerek var mı?
Daha sonra da, Kara Kuvvetleri Komutanı gerekirse "F-16 uçururuz" dedi. Hava Kuvvetleri Komutanı, "uçuşa devam emrini verdim" açıklamasını yaptı. Jandarma Komutanlığı, mağdur kitapçı'nın pkk ile bağlantılı olduğunu ileri sürdü...Yetmiyor mu?
Bir kararlılık hali görüyoruz...
Tasvip mi ediyorsunuz?
Durum tespiti yapıyoruz.
Burada şunu açıkça görüyoruz, Şemdinli Olayı, Yaşar Paşa'nın Genelkurmay Başkanı kapasitesinde konuştuğunu da ortaya çıkarmaktadır. F-ı6 uçuşları Hava Kuvvetleri'ni ilgilendiriyor, bunun dışında, ancak Genelkurmay Başkam "uçururuz" diyebilmektedir. Jandarma Umum Komutanlığı'nı ilgilendiren bu işte önce Yaşar Paşa'nın konuşması dikkat çekicidir.
Malum matbuat bundan habersiz, Erdoğan'ın "sonuna kadar git¬mesi" üzerinde patinaj yapmaktadır. Rüyalarını yazıyorlar. Vaziyet-i Umumiye-i karartıyorlar.
Vaziyet-i Umumiye...
Bugün, herkes, Diyarbakır bölgesinin tıpkı iskeleye bağlı halatı kopmuş bir mavna gibi kaydığını görüyor. Halat kopmuş, Diyarbakır yavaş yavaş kayıyor. Kuvvet Komutanları, "buna seyirci kalmayacağız" demektedirler. Hepsi budur.
384
************
Kısa sürede Roj TV'de yayın yapılması ile ilgili ne diyeceksiniz. Hocam?
Burası öyle bir bölge ki, herkes her tarafı biliyor; taraflar birbirini biliyorlar. Birinci ihtimal budur. İkincisi de, temenni edilmez ama, özel kuvvetlerin birisi haber vermiş olabilir. Jandarma'yı pasifize etmek isteyenlerin sadece matbuatta olduğunu düşünemeyiz.
Hükümet burada nerede duruyor?
Tayyip Erdoğan'ın artık temel iki çizgisinden birisi düşünmeden ve/veya düşünemeden hareket etmek ve diğeri her fırsatta övünmesidir... Önce malum matbuatın "Erdoğan dibine iner" bağırışlarına, methiyesine kandı ve sonra, geri adım atarak "jitem'i tanımadım" de di. Halbuki yasası meclisten geçerken davul-zurna çalınmıştı. Sonun da "sonuna kadar gideriz" sedası kaldı; hoş ve boş bir seda'dır. Şimdi iktidarsızlığını anlama demlerindedir.
Birinci Dünya Savaşı yenilgisini kesinkes kabul edenlerin yapacakları hiçbir iş olmadığı kesindir.
Bununla ne kast ediyorsunuz?
Cumhuriyet Hükümetleri'nin hiçbirisi Birinci Dünya Savaşı yenilgisini kabul etmediler.
Bu hükümetten öncekiler içinde sadece Süleyman Demirel'in, Musul'un kesinkes Türkiye sının dışında olduğunu kabul ettiğini, düşünüyordum. Ancak son zamanlarda Süleyman Bey ile sık sık görüşen Fikret Bila'dan, bunun da doğru olmayabileceğini duyuyorum. Tarih bilgisi veya bilinci olmayan Tayyip Bey ekibi, bu kabul ile hükümet sandalyesine oturturdular. Hem çaresizdirler ve hem de ne olmakta olduğunu kavrayamıyorlar.
Ben ise, "Musul alınmazsa, Diyarbekir verilir" teoremini ileri sürdüm ki artık genel kabul görmektedir. Şemdinli'ye giden meclis heyeti bile aktörlerin arasında Barzani'yi de saymaktadır.
Hilmi Paşa dışındaki komutanlar ise, her halde ve ellerindeki tüm imkanlarla, Diyarbakır'ı müdafaa kararlılığı gösterdiler. Şemdinli işte budur.
385
**************
Şemdinli nire, Susurluk nire?
Bu iş başarıya ulaşır mı?
Bir başka teorem formüle etmeme izin verir misiniz?
Burada en başarılı olduğunuz zaman hedeften en uzak noktaya gelebilirsiniz.
Bu yöntem çözüm olmaktan çıkmış görünüyor. Hedefin negasyonu haliyle karşı karşıya geliyoruz.
Diyarbekir Bölgesi, avuçtaki bir sabuna benziyor, sıkarsanız, avucunuzdan fırlayabilir.
Çözüm artık Musul'dadır.
Ne yapılabilir?
"Edirne'nin İstirdatı" var.
Ne demek oluyor?
Tarihe bakmak gerekiyor. Tarih çalışılmasını öneriyorum.
Cumhurbaşkanlığı...
Oraya Tayyip Bey'in gelmesi ile Hilmi Paşa'nın çıkması arasında hiçbir fark görmüyorum. Burada Hilmi Paşa üzerinde yapılan spekülasyon da yanlıştır; Paşa için de yıpratıcı buluyorum. Yapanlar tarihimizi bilmiyorlar. Hilmi Paşa çıkarsa, Genelkurmay'ın da Çankaya'ya taşınacağını sanıyorlar. Ahmaklıktır; Genelkurmay Başkanı Sunay, doğrudan Çankaya'ya geçince, genelkurmay genelkurmay'da kalmıştı.
386
*************