2001 Krizi Kimin İşi? / Ufuk SÖYLEMEZ
Dün takvimler 21.Şubat.2011’i gösteriyordu.
Bu tarihten tam 10 yıl önce aynı gün Türkiye göz göre göre önce devalüasyona sonra da tarihinin en ağır ve derin ekonomik krizine sürüklenmişti.
Ne acıdır ki, o krizin müsebbibi olan dönemin üst düzey sorumlu ekonomi bürokratları, bugün yandaş holding medyasında hala kriz konusunda ahkam kesiyorlar.
O krizin sayesinde, kapatılan RP ve FP’nin önde gelen isimlerinin “gömlek değiştirdik” diyerek kurdukları parti de bugün milletin ensesinde ekonomik olarak boza pişiriyor. Onlar da 2001 krizi ile bugünü karşılaştıran ilanlar vererek görülmemiş bir fırsatçılık sergiliyorlar.
Neden oldukları ağır işsizliği, yüksek borçlanmayı, elde avuçta ne varsa haraç mezat sattıkları ekonomik değerleri, IMF’den aldıkları borçları ise hiç söylemiyorlar.
2001 krizi öncesinde TBMM’de ve medyada dönemin Ana Muhalefet Partisinin ekonomi sözcüsü olarak defalarca uyarılarda bulundum.
Kuru çıpa alan hatalı IMF programının ülkeyi devalüasyona götüreceğini aylar öncesinden ikaz ettim.
Ama dönemin iktidarı (Ana-Sol –M) ile onları yönlendiren ekonomi bürokrasisi bu uyarıları yapanlara kulak asmadılar.
Öyle ki gecelik faizler %4500’lere çıkmışken, kamu bankalarının hazine kağıtları karşılığında likidite taleplerini dahi reddettiler, onları ve diğer bankaları adeta batırmaya ve zarar etmeye yönelttiler.
Sermaye desteği sağlanarak, likidite verilerek, bazıları da birleştirilerek kurtarılabilecek onlarca banka batma noktasına geldi ve fona devredildi.
Binlerce firma battı, işyeri kapandı ve yüz binlerce insanımız işsiz kaldı.
Dönemin siyasi iktidarını oluşturan DSP – MHP ve ANAP 3 Kasım 2002 seçimlerinde politikalarının siyasal bedelini ödediler. Baraj altında kaldılar.
Hatta Anamuhalefet DYP bile o hengame içinde, DEHAP’ın hile karıştırdığı seçimlerde, %9,6 oy oranı ile kıl payı baraj altında kaldı.
Ekonomik krizin müsebbibi ve ürünü
Siyaset bedel ödedi ama IMF ödemedi. IMF’nin memuru gibi kraldan çok kralcı davranan dönemin Merkez Bankası ve Ekonomi yöneticileri ödemedi.
Ve sonunda eski ve malum zihniyetli RP ve FP kökenli bir grup siyasetçi, ortaya “biz yeniyiz” diye çıkarak, biz kesinlikle “laiklik karşıtı gömleğimizi çıkardık” diyerek, kendilerini millete siyaseten pazarladılar. 9 yıldır tek başlarına keyfi ve partizan bir yönetim sergiliyorlar.
2002’de %6,5 – 7 olan işsizlik, bugün %11 – 12’lerde. 2002’de 222 milyar dolar olan kamu – özel iç ve dış borçların toplamı bugün 506 milyar dolara çıktı.
AKP hiç gereği yokken IMF’den 2005 yılında 10 milyar dolar daha borçlandı. Türk Telekom’dan Tüpraş’a, Erdemir’den Petkim’e 79 yılda Cumhuriyetin yaptığı karlı ve tekel niteliğindeki kuruluşlar haraç – mezat satıldılar. Özelleştirmeyi rayından ve amacından saptırdılar. G. Doğu’da böl – kurtul, Kıbrıs’ta ver – kurtul, Ermenilere aç – kurtul, her şeyi sat – kurtul zihniyeti egemen kılındı.
2002 yılında sadece 8.2 milyar dolar olan sıcak para bugün 115 milyar dolara çıktı.
Balıktan – pamuğa, etten – süte her şey ithal edilir oldu. Üretim bitti.
Her 100 arabanın 70’i ithal, borsada her 100 liralık hissenin 70’i yabancıların oldu.
Kayıt dışı ekonomi anormal boyutlara çıktı. Her 100 liralık verginin 70’i dolaylı oldu. Yoksul sayısı 12.751.000’e çıktı. 2 milyon insanımız kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarından ötürü icralık oldu.
Cumhuriyet tarihinin en ağır cari açığı ve dış ticaret açığı verilir hale gelindi.
Tüm bunlara rağmen, 2001 krizinin müsebbibi olanlar da, 2001 krizinin ürünü olanlar da bugün orta yerde hiç sıkılmadan konuşup, yazıyor, ilanlar bile yayınlıyorlar.
Pes doğrusu…
- İm (Kod): Tümünü seç
Kaynak : http://www.internethaber.com/2001-krizinin-sorumlulari-hic-mi-sikilmazlar-11255y.htm#ixzz1FWwIIGmB; 25.02.2011
“Refahyol’un” ekonomi politikaları54ncü RP –DYP (Refahyol) Koalisyon hükümetinin Başbakanı ve SP Genel Başkanı Sn. Prof. Necmettin Erbakan 27 Şubat 2011 Pazar günü vefat etti.
Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Sn. Erbakan’ın Başbakanı olduğu 54ncü RP/DYP koalisyon hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanıydım.
Kendisiyle o günlerden beri başlayan tanışıklığımız ve görüşmelerimiz vefatından kısa bir süre öncesine kadar devam etti.
AKP’nin gayrı milli politikalarından rahatsızdı. Kıbrıs ve PKK meselesine milli bakışı olan bir siyaset adamıydı.
Vefatı nedeniyle 54ncü Refahyol hükümetinin, bugün bile emekli, çiftçi, esnaf ve memurlar tarafından takdirle anılan ekonomik icraatlarını bir kez daha gündeme getirmeyi bir görev sayıyorum.
Son 27 yılda görev yapan Hükümetler ile Başbakanlar ve Hazine Bakanları arasında Türkiye’nin merkezi yönetim borç stoğunu dolar bazında düşürmeyi başaran tek hükümet 53ncü DYP / RP koalisyonu olmuştu.
Türkiye’nin merkezi yönetim iç ve dış borç stoğunun dolar bazında geriye gittiği tek yıl olan 1997 yılında iktidarda olan DYP / RP koalisyonu sırasında Başbakan Sayın Necmettin Erbakan ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı da bendeniz idim.
Türkiye’de 1983 yılından bugüne son 27 yıldır görev yapan 15 Cumhuriyet Hükümetinin görev dönemlerinde merkezi yönetim borç stoğunun dolar bazında ne kadar arttığına ilişkin olarak hazırlanan bir tablo oldukça ilginç ve çarpıcı sonuçları ortaya koyuyor.
Hükümetin tasarrufundaki iç ve dış borçlardaki dolar bazında artışları yansıtan bu tabloda, özel sektörün –TCMB ve yerel yönetimler gibi merkezi yönetim dışındaki kurum ve kuruluşların borcu ayrık tutulmuş.

O dönemde bıçak sırtı koalisyon dengeleri mevzubahisti.
Buna rağmen gerçekçi kur rejimini ısrarla ve inatla uyguladık.
Sıcak paracıların bizim bu gerçekçi kur politikalarımıza, yeni borçlanma enstrümanları (örneğin; tüfex) ile borçlanma vadelerini uzatma gayretlerimize yönelik, aleyhimize muazzam lobi çalışmaları ve de çıkarcı medyaları vasıtasıyla saldırıları oldu. Dinlemedik
Ülkeyi ne devalüasyona, ne de ekonomik krize sokmadan yıllık %8’ yakın büyütmeyi başardık.
Sıcak parayı cezbedecek ortama müsaade etmedik. O dönemde iç borç stoğumuz neredeyse bugünün 10’da biriydi.
Sıcak para yok denecek kadar azdı. Bugün sıcak para 100 milyar doları aştı. Çünkü Türkiye hem tefeci faizini veriyor, hem de örtülü kur çıpasına dönüşen hatalı bir kur politikası izliyor.
O dönemde yüksek enflasyona ve nominal faizlere rağmen, reel faizler oldukça düşüktü. 1997 yılında enflasyondan arındırılmış reel faiz %12 civarındaydı. Yani enflasyonun yüksekliği reel faizlerin yüksekliği anlamına gelmiyordu.
Emeklilere, çiftçilere, esnaf ve KOBİ’lere Cumhuriyet tarihinin o güne kadarki en yüksek destek ve teşvikleri verilerek sermayeyi tabana yayan, arz yanlısı, istihdam ve büyümeyi gözeten bir ekonomi politikası izlenmişti. Cari açık bugünkü gibi değil, %1’ler mertebesindeydi.
Tüm bunların sonucunda, iç ve dış çıkar çevrelerinin para tacirlerinin, IMF ve işbirlikçilerinin her türlü aleyhteki engelleme teşebbüslerine rağmen, kendi ayakları üstünde durabilen, IMF’ye muhtaç olmayan, yapısal sorunlarına ve koalisyon koşullarına rağmen istihdam ve büyümeyi birlikte götürebilen bir ekonomi meydana geldi.
Zaten Refahyol hükümeti de ekonomik nedenlerden değil, siyasal sebeplerden istifa etmek zorunda bırakıldı.
- İm (Kod): Tümünü seç
kaynak : http://www.internethaber.com/refahyolun-ekonomi-politikalari-11272y.htm, 02.03.2011