EKONOMİK GERÇEKLER KARŞISINDA KÜRTLERİN TALEPLERİ
Kürtler neden ileride bağımsız bir devlet olma isteğini barındıran özerklik istemektedirler? Oysa ekonomik gerçekler böyle bir ayrılmayı veya bu sonuca götürecek mücadele ve tartışmayı anlamsız kılmaktadır.
Bir kere Kürtler, Kürt aydınlarının da kabul ettiği gibi Türkler tarafından sömürülmemektedir. Çünkü Türk ve Kürt kardeşliği ta kapitalizm öncesi ortaçağlara kadar gider. Oysa sömürgecilik kapitalizmin emperyalist aşamasının ürünüdür. Türkiye’de Kürt emek ve sermayesinin dolaşımı serbesttir. Kürt sermayedarı her bölgedeki tedavül ekonomisinden pay almakta, başta inşaat olmak üzere tüm ihalelere rahatlıkla girmekte ve almaktadır. Batıda çok değerli gayrimenkullere sahip olabilmektedir. Güneydoğu’da küçük burjuva olan Kürtler batıya göç ettiklerinde büyük burjuva sınıfına girmektedir. Üstelik Türk ve Kürt burjuva sınıfı kârın paylaşımında sırt sırta vermiştir.
Kürt emekçisi de rahatlıkla Türkiye’nin dört bir tarafında iş bulabilmekte veya bulduğu işte çalışabilmektedir. Kürtler özellikle inşaatlarda aranan ve uzmanlaşmış bir emek sınıfı oluşturmaktadırlar.
Dolayısıyla Kürtler ayrılmalarını tahrik edecek bir sömürü ile karşı karşıya değillerdir.
Kürt burjuvazisi toprak sahibidir. Ulusal pazarda önemli oyuncudur. Toprak ve tarımda güçlü olan Kürt burjuvazisi devletin desteğinden hep mutlu olmuştur. Bir tek toprak reformuna karşı çıkmıştır. Toprağı işleyen köylüsü hak iddia ettiğinde inanılmaz tepkiler verebilmektedir. Dolayısıyla emek-sermaye çelişkisi Kürt burjuvazisi ve Kürt emekçisi arasında da vardır. Bu nedenle Kürt burjuvazisi ulusal pazar yerine ne olacağı belli olmayacak bir Kürt devletinin pazarına girmek istemeyecektir. Dolayısıyla özellikle batıda yaşayan Kürt burjuvazisi ayrı bir devlete karşı çıkmaktadır veya pasif kalarak bu konuya taraf olmak istememektedir yahut istememesi eşyanın tabiatına uygun olacaktır.
Güneydoğu’da köylü nüfusun yüzde 60’ı topraksız ve az topraklı köylülerden oluşmaktadır. Topraksız köylülerin yarıya yakını ise kiracı ve / ya da yarıcıdır.Topraklı köylünün yüzde 70’ine yakın bölümünün sahip olduğu toprak alanı 50 dönümden azdır. 100-200 dönüm toprağa sahip olanların oranı yüzde 3’ler civarındadır. Bu durumda Kürt köylüleri aşiret sahiplerine tabi, özgür olmayan bir yapı içindedirler. Bu pozisyonları Kürtlerin kültürel hak talepleri yanında gündeme getirilmemektedir. Güçlü Kürt aileleri özerklik isterken kendi köylülerini özgürleştirmemektedirler. Kürt sorununun çözümüyle ilgili hiçbir taleplerinde ağalık ve aşiret düzeninin kaldırılması için toprak reformu devletten istenmemektedir.
Türkiye ekonomisinin yıllardan beri iyi yönetilememesi, bölgesel kalkınmanın dengeli yapılamaması nedeniyle büyük şehirlere göç eden Kürtler, ülkenin işsizlik durumundan nasibini alarak işsiz güçsüz kalmış ve bu nedenle de büyük şehirlerde ayak işleri, kötü işler yapan duruma gelmiştir. Büyük şehirlerin çevresine, gecekondularına yerleşen, ülke katma değerinden hakça pay alamayan Kürt kardeşlerimizi, Kürt sorununu sermaye-emek çelişkisi olarak görmeyen, ülkenin genel ekonomik durumunun sonucu olduğunu ortaya koymayan özerklik talep edenler kendi mücadelelerinin neferleri yapmaktadırlar.
Özerk bir yapı sonra da devlet kurma Kürtler için olmayacak bir ekonomik yapı demektir. Devlet kurumlarında, ekonomik birimlerinde çalışacak altyapı bulunması mümkün değildir. Kürt doktor, Kürt mühendis, Kürt maliyeci, Kürt bankacı zaten ulusal ve uluslararası piyasaya entegre olmuş durumdadır. Onları buralardan koparmak ve Kürt devlet kurumlarına transfer etmek mümkün değildir. Jeopolitik ve coğrafik yapı ayrı bir devleti kurdurmaya olanak vermez.
Dolayısıyla Kürt kardeşlerimizin yapacağı mücadele Batı’nın iştahını kabartan güzel ülkemizde emek-sermaye çelişkisinin azaltılmasına katkı, tarım ve toprak reformunun gerçekleştirilmesine destek, sanayileşme ve işsizliğe çare talep etme, genel olarak demokratikleşme ve özgürleşme çabaları olmalıdır.
Başka bir yazımızda ele alacağımız Doğu ve Güneydoğu’daki yerel yönetimlerin gelir kaynakları ve bu bölgelere aktarılan kaynaklar da azımsanmayacak tutarlardadır. Ey Kürt kardeşim! Sorun ekonomik ve hepimizin sorunu. Batıda yaşayan ve 1.000 TL ücretle yaşamını idame ettirmeye çalışan ve binlerce lira kredi kartı borcuna batan dar gelirli emekçinin sorunu ve ülkemizin kalkınması ve hakça paylaşım, esas senin sorunun olmalı. Elini kolunu sallayarak gelip iltifat gören sıcak paranın sana verdiği zararı kendine dert edinmelisin. Bu kan ve mücadeleye en çok bizi sömürenler ve seni yanıltanlar kıs kıs gülüyor...
MUSTAFA PAMUKOĞLU, Cumhuriyet, 26 EKİM 2010
pamukm@superonline.com