Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda patlama: 4 Şehit

Genel & Güncel Konular

Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda patlama: 4 Şehit

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Ağu 17, 2009 14:45

Taburda patlama: 4 şehit

Piyade Taburu'nda patlama oldu. Şehit ve yaralılar olduğu bildiriliyor...


Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde göreve çıkan timdeki bir askerin üzerinde el bombasının patlaması sonucu 4 asker şehit oldu.

Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Koçyiğitler köyü bölgesinde devriye görevi yapan timdeki askerlerden birin üzerindeki el bombası patladı. Patlamada 4 asker yaralandı. Yaralı askerler helikopterle Elazığ Asker Hastanesi'ne götürülürken yolda şehit oldu.

Patlamanın el bombasının kazayla patlaması sonucu meydana gelmiş olabileceği belirtildi.


Gerçek Gündem
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda patlama: 4 Şehit

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ağu 26, 2009 15:55

Şehitler için şok iddia...

Teğmen nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretmişmiş


Taraf Gazetesi'nden Mehmet Baransu'nun haberinde şok iddia... Elazığ'da tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti... Bombanın mandalını 45 dakika elinde sıkan er gücü tükenince patlama meydana geldi, 4 er şehit oldu...

İŞTE MEHMET TEĞMEN’İN İFADESİ

Dört askerin hayatını kaybettiği olayla ilgili 8. Kolordu Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldı.

Teğmen Mehmet Tümer’in ifadesi şöyle "17 Haziran 2009 tarihinde de taburun geçici olarak görevlendirildiği Elazığ-Karakoçan Nohuttepe Üs Bölgesi’ne katıldım.16 Ağustos 2009’a kadar Tim Komutanı olarak görev yaptım. Tabur Elazığ İl Jandarma Komutanlığı’nın harekât ve komutasına verilmişti.

16 Ağustos 2009 tarihinde Nohuttepe Üs Bölgesi’nden timimle birlikte Saat 20:30 civarı ayrıldım. Yaya intikalle Düztepe mevkiine gittik. Saat 23:00 civarı geçici üz bölgesi tesis ettik ve sabaha kadar gözetleme yaptık. Saat 09:30’da uyandığımızda Uzman Çavuş Şakir Akçan Bixi mevziinde görevli İbrahim Öztürk ve Ahmet Şensoy’un uyuduğunu tespit ettiğini ve İbrahim Öztürk’ün el bombasını aldığını bildirdi.

İBRAHİM’E BOMBASINI SORDUM

Saat 10:30 civarında İbrahim Öztürk’ü mevziinde ayakta gördüm, yanına gidip el bombasının nerede olduğunu sordum. Bu sırada Ahmet Şensoy istiharat için uyuyordu. İbrahim el bombasını mevzii içinde aradı, bulamadı.

Halen el bombası alınmış olduğundan haberdar değildi. Normalde mevziiye yerleştiklerinde el bombalarını mevzii içinde ulaşabilecekleri bir yerde muhafaza etmeleri gerekir. El bombasını bulamayınca beraberimde götürdüğüm bombayı göstererek ‘burada, gece uyuduğun için alındı’ dedim. Fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çekerek ‘mandalını bırakmadığın sürece patlamaz’ deyip bombayı eline verdim. Bundan maksadım, el bombasının önemimi kavraması idi.

Mevziinden ayrılmasını emrederek mevziime döndüm. İki mevzii arasında yaklaşık 15 metre kadar mesafe vardır.

Mevziide iken İbrahim Öztürk’ün, kendi mevziinin yakınındaki roket mevziine gittiğini gördüm. Bu iki mevzii arası takriben 20 metre kadardır. Uyarıp mevziinde beklemesini emrettim.

Yanıma geldi pimi istedi. Gelip takacağımı söyleyip mevziisine gitmesini söyledim. Mevziine döndü, bir iki dakika sonra tekrar roket mevziine gittiğini fark ettim. Bu kez yanıma çağırdım, tekrar mevziine gidip oturmasını, pimi gelip takacağımı söyledim. Bu sırada ben kendi mevziimde idim.

DÖNDÜM VE PATLAMA SESİ DUYDUM

Yanımda Yiğit Acer, 5 metre kadar yakınımda Soner Süvari Astsubay ile Şakir Akçan Uzman Çavuş vardı, İbrahim mevziine döndü.

Ben de Şakir Uzman ile Soner Astsubay’ın yanına gittim. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra patlama sesi duyuldu. Saati hatırlamıyorum, 11:00 - 11:30 arası olabilir.

Sonradan duyduğuma göre İbrahim elindeki el bombasıyla benim göremeyeceğim şekilde üç mevzi dolaşmış, üçüncü mevziide patlama gerçekleşmiş. Patlama sesini duyunca koşarak sesin geldiği yere gittim. İbrahim’in mevziinin önünde şiarın üzerinde yüzükoyun yığıldığını gördüm.

Elazığ'da 4 askerin ölümüyle sonuçlanan patlamanın, nöbette uyuyakalan bir erin komutanı tarafından cezalandırılmak istenmesi sonucu yaşandığı ortaya çıktı.

Taraf gazetesinin haberine göre olayın bir kaza sonucu değil nöbette uyuyakalan Er İbrahim Öztürk'ün komutanı Teğmen Mehmet Tümer tarafından cezalandırılmak istenmesi nedeniyle yaşandı.

Teğmen pimini çektiği el bombasını Er Öztürk'e verdikten sonra "Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" dedi. Ama pimi almak için çok uğraşan Öztürk saatler sonra bomba patlayınca 3 arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti.

Görgü tanıklarının ifadelerine göre, 17 Ağustos 2009'da devriye görevi yapan Uzman Çavuş Şakir Akçan, 05.00-07.00 devriyesine saat 06.00'da attı.

Öztürk ve arkadaşı Ahmet Şensoy'un nöbet yerinde uyuduğunu gören Çavuş Akçan, askerlerden Öztürk'ün mevzideki el bombasını Şensoy'un ise silahının alev gizleyenini aldı. Amacı askerlerin uyuduğunu kanıtlamasıydı.

Sabahın erken saatlerinde de nöbetçi askerlerin uyuduğunu söyleyip, komutanı Teğmen Mehmet Tümer'e el bombası ve alev gizleyenini verdi.

PİMİ ÇEKTİ BOMBAYI VERDİ

Teğmen Tümer vakit kaybetmeden, İbrahim Öztürk'ün nöbet tuttuğu mevziiye gitti. Er Öztürk'e el bombasını nerede olduğunu sordu. Er Öztürk, mevziiye bakmasına rağmen bombayı bulamadı. Teğmen Mehmet Tümer, "Akşam uyuduğun için alındı diyerek elindeki el bombasını asker İbrahim Öztürk'e gösterdi. Ardından da pimi çekerek kendisine verdi. "Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" demeyi de ihmal etmeyerek mevziden ayrıldı.

KOMUTAN PİMİ GERİ VERMEDİ

Elinde pimi çekilmiş el bombası bulunan Er Öztürk, Teğmen Tümer'in bulunduğu mevziiye giderek "25 yaşına geldim. 75 gün askerliğim kaldı. Beni öldüreceksiniz" dedi ve pimi kendisinden istedi. Ama Komutan Tümer, "Nöbet yerine git, ben gelip takacağım zamanı biliyorum" karşılığını verdi. Bunun üzerine Öztürk, çevredeki diğer mevzilere, pim aramaya arkadaşlarından yardım istemeye gitti. İkinci kez Komutanın yanına geldiğinde yine aynı cevapla karşılaştı.

Tekrar mevziler arasında dolaşmaya başladı. Olayın üzerinden çok geçmeden de arkadaşları Mesut Bulut, İbrahim Yaman ve Ali Osman Altın'ın bulunduğu mevziye geldi. Bu sırada Öztürk'ün elleri terlediği için bomba büyük bir gürültüyle patladı. Öztürk ve 3 arkadaşı olay yerinde yaşamını kaybetti.

BÖYLE BİR EĞİTİM YOK

Başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Teğmen Mehmet Tümer fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çektiğini mandalı bırakmadığı sürece bombanın patlamayacağını şehit Er İbrahim Öztürk'e söylediğini ileri sürdü. Ancak ifadesi alınan sekiz tanık, birlik içinde pimi çekilmiş bir şekilde el bombası eğitimi verilmediğini vurguladı.

GÖRGÜ TANIĞI ERLER OLAY ANINI ANLATTI

Piyade Çavuş Yiğit Acar:


Şakir Uzman çantasından alev gizleyen ve el bombası çıkarıp, uyuyan askerlerden aldığını söyledi. El bombası ve alev gizleyeni Mehmet Teğmen’e verdim. O da 15-20 dakika sonra İbrahim Öztürk’ün yanına gitti ve geri geldi. Kütüklüğünden bir el bombası pimi çıkardı. El bombasından çıkarıldığını anlayan Soner Astsubayla Şakir Uzman, ‘ne yaptınız’ diye sordu. Mehmet Teğmen ‘ona iyi bir ders olsun’ dedi.

Piyade Uzman Çavuş Şakir Akçan:

Devriyede İbrahim Öztürk’ün gözetleme yapması gerekirken uyuduğunu tespit ettim. Yanındaki el bombasını aldım. Amacım sonradan uyuduğunu inkâr etmesini önlemektir. Ayrıca Emrah Göz’ü de uyurken gördüm ve onun da silahının alev gizleyenini almıştım. Mehmet Teğmen saat 09:30’da uyandığında durumu kendisine bildirdik. Mehmet Teğmen, malzemeleri alıp yanımızdan ayrıldı. 15-20 dakika sonra Mehmet Teğmen ardından da İbrahim Öztürk mevziiye geldi. Teğmen, İbrahim’in mevziden ayrılmamasını, birazdan gelip pimi takacağını söyledi. Bombanın piminin çıkartıldığını anladık. 15-20 dakika sonra da patlama oldu.

Piyade Er Recep Koyuncu:

Mehmet Teğmen, İbrahim’in mevzisine geldi. 10 dakika oturdular. Teğmenin elinde el bombası vardı, bombasının pimini çekip, İbrahim’e verdi. “Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın” dedi ve havan mevzisine gitti. İbrahim, teğmenden pimi vermesini istedi. “25 yaşındayım. 75 günüm kaldı, beni öldüreceksiniz” dedi. Mehmet Teğmen mevzisine gitmesini, zamanı gelince pimi takacağını söyledi. İbrahim daha sonra tekrar teğmenin yanına gitti. Pimi istedi. Teğmen yine vermedi. 5-10 dakika sonra da patlama oldu.


Gerçek Gündem




Askerin eline bombayı 404 ile yapıştırdılar da fırlatıp atamamış diye düşünüyor insan.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda patlama: 4 Şehit

İletigönderen Türk-Kan » Cum Ağu 28, 2009 18:31

BİLGİ NOTU


TARIH : 28 Ağustos 2009

SAAT : 18:25

NO : BN - 85 / 09



1. 17 Ağustos 2009 günü, Elazığ'daki bir askeri birlikte el bombası patlaması sonucu dört asker şehit olmuştur.

2. Aynı gün 8'nci Kolordu Savcılığı tarafından derhal soruşturma açılmış ve olayla ilgili olduğu değerlendirilen Piyade Teğmen aynı gün göz altına alınmıştır. 18 Ağustos günü ise Teğmen sevk edildiği Askeri Mahkeme tarafından "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak" suçundan tutuklanmıştır.

3. Bu bilgilendirmenin yapılmasının nedeni, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin suç işlediği değerlendirilen personeli hakkında her zaman, yargı yoluna gittiği hususunun bir kez daha ifade edilmesidir.


Kamuoyuna saygı ile duyurulur.



http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Y ... BN_85.html
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda patlama: 4 Şehit

İletigönderen Türk-Kan » Prş Eyl 03, 2009 16:35

Resim

Pimi Çekilmiş Bombanın Analizi

Çok gerilere gitmeliyim.
Anımsayınız:
Aktütün...
Dağlıca...

Bu karakollar PKK saldırısına uğrayınca taraflı gazeteler, yazarlar ne yazdı?
Hatırlayınız. Tekrar etmeye gerek var mı?
Üstelik yalan yazdılar:
TSK "haberdardı" dediler.
"Burunlarının dibine kadar gelmiş PKK'lıları nasıl görmediler" diye yazdılar.
Oysa bir tek gerçek vardı:Gerçek olan şuydu:
Saldırılarda otuza yakın Mehmekçik'i şehit verdik.
Sadece Aktütün karakoluna yapılan dört saldırıda kırk dört şehit verdik.
25 yılda şehit sayısı beş bini aştı.
Yani...
Türkiye'nin Doğusu'nda beş taş oynanmıyor.
Savaş yapılıyor, savaş!..
Taşla sopayla değil; mermiyle, topla, tüfekle, uçakla yapılıyor...

Bugünlerde taraflı yazarlar sürekli yazıyor:
Askerin eline pimi çekilmiş el bombası verilir mi?
Veren Teğmen hemen gözaltına alınıp sorgulandı, askeri mahkemeye çıkarılıp tutuklandı.
Sanki bunlar olmamış gibi yazıyorlar.
İstiyorlar ki, hemen darağacı kurulsun.
Peki kurulsun ama..
Aktütün, Dağlıca karakolu saldırılarında ne yazdınız?
"Kasıt var"
"TSK savaşmayı bilmiyor"
Ve daha neler neler...
Peki...
Savaşı, savaşmayı nasıl öğreteceksiniz?
Osmanlı'da II. Abdulhamid döneminde olduğu gibi, kara tahtaya çizerek mi? Eğitimi tahta silahlarla mı vererek? Söylesenize nasıl?

25 yıldır iç savaş yaşanıyor bu ülkede.
Mehmetçik bu savaşta sadece kendi canından sorumlu değildir. Yanındaki arkadaşının-arkadaşlarının canı da ona emanettir.
Yani..
Elazığ Koçyiğitler'de nöbetçi asker uyurken PKK saldırsaydı ne olurdu?
Nöbette uyurken el bombasını çaldıran askere dünyanın diğer ordularında nasıl bir ceza veriliyor?
"Bak bi daha olmasın" mı deniyor.
Yoksa devreye hemen hukuk mu giriyor? Askeri de bir avukat mı savunuyor?
Bu romantizm bırakın gerçek hayatı, hangi romanda yazıyor?
O gün...O gece...
Elazığ Koçyiğitler'e PKK saldırsa idi, ne yazardınız?
"Kasıt var! Kürt Açılımı'nı istemeyenler bu saldırıyı görmedi!"
Ve kuşkusuz şunu da mutlaka belirtirdiniz:
"TSK, PKK ile boy ölçüşemiyor!"

Kimse uyuyan askerin, onlarca Mehmetçik'in şehit olmasına neden olduğunu bilmez.
Kimse ayakta uyurken mayına basan Mehmetçik'in hikayesini bilmez.
Bilen sadece TSK'dır. O da Mehmetçik'i iyi eğitemediğini düşünüp hançeri kendi göğsüne batırır, susar.

Evet...
Taraflı yazarlar savaş gerçeğini bilmiyor.
Askeri eğitimden bile haberdar değiller.
Çünkü...
Hadi adlarını yazmayalım; çoğu askerliğini yapmadı.
Bu nedenle...
El bombasıyla, makineli tüfekle talim yapıldığını; Mehmetçik'in bunlarla koyun koyuna yaşadığını bilmiyor.
Sanıyorlar ki Mehmetçik beş taş oynuyor!
Sonra da Dağlıca, Aktütün saldırılarına laf ediyorlar.

TSK'nın işi zor.
Ama yılmayacak. Bıkmayacak. Usanmayacak.
Anlatacak. Neyin ne olduğunu, Türkiye üzerine nasıl büyük oyunlar oynandığını anlatacak.
Soğuk Savaş'ın bitimiyle 1990'lı yıllarda CIA ajanları Paul Henzeler'in, Graham Fullerler'in TSK hakkında söyleyip yazdıklarıyla bugün taraflı yazarların söyleyip yazdıklarının aynı olduğunu halka anlatacak. Cümlelerinin bile benzerliğini gösterecek.

Ve kuşkusuz...
Eğitim zaiyatına yol açan subayını da, ne olursa olsun yargılayacaktır.
Çünkü Mehmetçik'in canından komutanı sorumludur.


Kaynak: odatv.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x