
-Siz Melih Gökçekle çok deneyimler yaşamış bir gazetecisiniz. Dün geceki tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-O, tartışma falan değildi. Bir tarafta bağırıp çağıran, laf ebeliği yapıp konuyu saptırmaya kalkışan biri, öte yanda ise programı izleyen milyonlarca insan...
-Gökçek Uğur Dündarı çileden çıkardı mı?
-Uğur herhalde böyle bir olayla ilk kez karşılaştı. Aslında İ. Melihi biraz tanıyan biri, bunun böyle olacağını önceden bilmeliydi.
BEN TAHMİN ETMİŞTİM
-Siz tahmin etmiş miydiniz?
-Elbette etmiştim ve konuştuğum herkese söyledim. İ. Melihin taktiği budur. Karşısındakinin sinirini bozmak. Uğuru da böylece dağıttı.
-Dündar iyi yönetemedi mi?
-Bence tarafsızlık uğruna çok efendice davrandı. İ. Melih bağırdıkça ona söz verdi, sonra da pişman oldu ama iş işten geçmişti.
-Kılıçdaroğlu nasıldı?
-En önemlisi, konuşma fırsatı bulamadı. Her ağzını açtığında Melihin saldırısıyla karşı karşıya geldi. Bu olacakları önceden tahmin etmeliydi. Bence ya iyi hazırlanmamıştı, ya da iyi hazırlandığı halde Melihin oyununa geldi. Kafası dağıldı ve söylemesi gerekenlerin pek çoğunu, hatta ana maddelerini bile orada gündeme getiremedi.
FİRMAYA BAKMAK LAZIM
-Nedir onlar?
-Bakın, bu sayaç işini Hürriyette iken bütün belgeleriyle ben gündeme getirmiştim. Ben yazdıkça gidip Aydın abisine şikayet ederdi tavla oynarlarken. Burada önemli olan nokta şudur: Bu sayaçlar hep aynı firmadan alınmıştır. Yerli ya da yabancı ikinci bir firma, açılan göstermelik ihalelere girememiştir. Şartname öylesine oluşturulmuştur ki, başka bir firmanın girip teklif vermesi mümkün olmamıştır. Alfagas isimli bu firma daha sonra isim değiştirmiş ve başka bir isimle işini sürdürmüştür. Bu firmaların Muradiye gibi dinci vakıflarla ilişkisi de apayrı bir konudur. İşin püf noktası buradadır. Göstermelik ihalelere hangi firmaların girdiği ve ötekilerin niçin alınmadığı önemlidir. Kılıçdaroğlu bu konunun üzerine gitmedi. Belki gidecekti, karşısındaki şahsın laf ebeliği nedeniyle kafası dağıldı da gidemedi. Onu bilmiyorum. Ancak her halükarda Ankaranın doğalgaz sayaçlarıyla nasıl soyulduğu gündeme gelmiştir ve tamamen doğrudur. Yararı bu olmuştur.
-Gökçek daha önce yaptığı bir açıklamada Kılıçdaroğlunu mahvedeceğini açıklamıştı.
-Birkaç gün önce ben de ekranda izlemiştim. Ortaya çıkmış yine bir gösteri yapıyordu. Oraya balon falan getirtmiş. Getirin şu balonu bana dedi ve iğneyi batırıp patlattı. Sonra o suratındaki malum gülüşle İşte Kılıçdaroğlunu da böyle patlatacağım diye kendince espri yaptı. Fakat dün gece kendisinin balonu patladı.
BANA DA POSTA KOYDU AMA .
-Siz de bir zamanlar televizyonda onunla tartışmıştınız.
-Benim tartışma amacım başkaydı. Önüne gelen ekrana çıkıp ahkam kesiyordu...Emin Çölaşanın yüreği yetiyorsa karşıma çıksın. Çıktığı takdirde öyle belgeler açıklayacağım ki, gazeteciliği o gece bitecek diyordu. Bir, üç beş, hep aynı çağrıda bulunuyordu. TGRTde çıktım karşısına. Açıkla bakalım dedim. Öyle ya, günlerce posta koymuş bir adamda herhalde biraz ciddiyet vardır ve benim gazeteciğimi, açıklayacağı o belgelerle bir anda bitirecektir!
-Ne olabilir o belgeler?
-Herhalde yolsuzluk, avanta, rüşvet, komisyon, yasa ve ahlak dışı işler, yasadışı kazanılan paralar, iş takipleri, iş bitiricilik, ne bileyim her şey olabilir...Ve ben bunun karşısına ekranda çıkıp Açıkla bakalım şu belgelerini ve benim gazeteciliğimi bitir dedim.
-Ne çıktı?
-Ne çıkacak, civciv çıktı kuş çıktı! Sonra giderek vıcık vıcık konulara daldı. Haydi gel servetlerimizi değiş tokuş edelim falan gibi öneriler getirdi. Yani bu adamın taktiği budur. Konuyu saptırmak, gargaraya getirmek, karşısındaki kişiyi konuşturmamak. Konuşan herkesi de mahkemeye verip tazminat istemek. Bugüne kadar Ankara adliyesinde binden fazla dava açmıştır. Gazeteciler, siyasetçiler, aklınıza gelen herkes hakkında. Konuşan ve eleştiren herkese aynı lafı söyler: Bak dava açarım haaa!
TAZMİNAT KAZANDI
-Sizden de tazminatlar almıştı.
-O şöyle oldu. Ben buna bazı yazılarımda İ nokta Melih diye yazmıştım. Oysa İ. Melih yazsam sorun olmayacaktı. İ. Melihlere de Bana i....e Melih diyor diye epeyce dava açtı ama onları tutturamadı. Açtığı davalar reddedildi...Çünkü adamın ilk adı İbrahim! Fakat Yargıtay İ nokta Melih demenin kişisel haklara saldırı olduğuna karar verince tazminat kazandı.
-Yine dün geceye dönersek...
-Dün geceki durumu tam bir komedi idi. Ona insan olarak gerçekten üzüldüm. Şakır şakır, su gibi terliyordu. Bağırıp çağıran, söyleyecek sözü olmadığı için karşısındaki kişileri laf cambazlığı ile susturmaya kalkışan, Uğur Dündarı bu yolla etki altına almaya çalışan, Kılıçdaroğlunun sinirini bozup dikkatini dağıtmayı amaçlayan bir belediye başkanı! Kılıçdaroğlunun gündeme getirdiği konu tamamen doğrudur. Ankarada doğalgaz sayaçlarında çok büyük bir vurgun vardır. Ancak kafası ister istemez dağıldığı ve konuşturulmadığı için Kılıçdaroğlu olayın özüne inemedi. Bugün Akşam ve Sözcü gazeteleri en doğru manşetleri atmış. Akşam: Kazanan yok, kaybeden Gökçek. Sözcü: İddialara cevap vereceğine laf cambazlığı ile konuların üstünü örtü. Gökçek çamura yattı.
KEŞKE YENİDEN ADAY GÖSTERİLSE
-Dün geceden sonra Gökçek AKP tarafından yine aday gösterilir mi?
-Size açık söyleyeyim, şimdi ben onun aday gösterilmesini içtenlikle istiyorum. Böylesine yıpranmış, Ankarada hiç sevilmeyen bir adamın aday gösterilmesi Murat Karayalçının önünü açar ve seçimi kazandırır. Dahası, AKP kendi ayağına kurşun sıkmış olur ki, çok da iyi olur. Zaten dikkat ederseniz, ismi henüz açıklanmadı. Şimdi onun tedirginliğini, gerginliğini ve sinirini yaşıyor. Recep Tayyip Erdoğan belki de, Melihin yakın geçmişte kendisi ve AKP hakkında söylediği sözleri gazetelerden toplamıştır! Belki o yüzden tereddüt geçirmektedir.
-Nedir o sözler?
-Onları bu Pazar günü ART kanalında belgeleriyle açıklayacağım.
Gazeteport