Sayın Prof. Dr. Cihan Dura bir makalesinde “Emperyalizm (küresel şirketler) ve ulus devlet” karşıtlığını incelemiştir. Ben okuduğunuz yazıda bu incelemenin bir özetini sunmaya çalıştım.

Emperyalizm… 500 yıldır insanlığın bütün ıstırap ve felaketlerinin birinci kaynağı!... Türkiye gibi ülkeleri “piyasa ekonomisi, küreselleşme, yükselen piyasalar, demokrasi, insan hakları” gibi söylemlerle kontrol altına alır ve pazarlarını, doğal kaynaklarını, hattâ birikmiş sermaye stoklarını gasp eder.

Derin Merkez -ve onun yönetimi altındaki ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi Merkez ülkeleri; Türkiye ve benzeri ülkeleri, serbest ticaret, borçlandırma, özelleştirme, yabancı sermaye ve toprak satışı gibi yolları kullanarak “küreselleşme” denilen süreç içinde, ulus-ötesi şirketlerin çıkarlarına uygun şekilde sömürmektedir.

Küreselleşme Batı’nın, özellikle ABD’nin, kendi siyasal, sosyal ve ekonomik kalıplarını bütün dünyaya dayatma aracıdır. “Merit Stratejisi” yoluyla dünyanın diğer ülkelerinin (Çevre ülkelerinin) sanayileşme girişimleri engelleniyor. Batı, -Türkiye gibi- az gelişmiş ülkelerin, üzerlerindeki Ulus-Devlet zırhını çıkarmalarını istiyor. Oysaki Türkiye; gelişmesi, güçlenmesi, zenginleşmesi için hâlâ ulus-devlet zırhına muhtaç durumdadır. Merit Stratejisi Derin Merkez’in başta gelen bir stratejisidir. Derin-Merkez; dev küresel şirketlerin sahipleri, yöneticileri; kendilerinin sürekli güçlenmesi, zenginleşmesi için, kendileri dışındaki ülkelerin, “sanayileşmeleri engellenmiş” ulus-devlet ekonomilerinin gelişmemesini, uyanmamasını isterler.

Emperyalist devletler; modern ekonomi biliminin, ‘serbest piyasa’nın yetersizliğini açıkça ortaya koymuş olmasına rağmen, bütün dünyaya serbest piyasa ekonomisini dayatır. Batı; ulus-ötesi şirketlerin çıkarları için, Türkiye gibi ülkelere ticaretin serbestleştirilmesini, sermaye hareketlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını, devletin küçültülmesini, piyasaların serbestleştirilmesini dayatıyor. Türkiye’de dış borçlanma teşvik ediliyorsa, özelleştirme yapılıyorsa, yabancı sermayenin önü açılıyorsa, Avrupa Birliği’ne üye olunsun deniyorsa, bütün bunlar trilyonlarca dolara hükmeden ulus-ötesi şirketlerin önünü açmak içindir.

Peki, Türkiye’de neler oluyor? Türkiye’yi güce ve zenginliğe götürecek “merdiven” her seferinde ayağının altından çekilip alınıyor.

Türkiye Cumhuriyeti iki temel üzerinde kurulmuştur: Milli Egemenlik ve Tam Bağımsızlık... Emperyalizm bütün saldırılarını bu temellere yöneltmiştir. Emperyalist güçlerle yerli işbirlikçileri bir “Truva atı” olan sahte demokrasiyi dayatarak, Millî Egemenliği tahrip etmektedir. Bu yoldan, bağımsızlık surlarında gedikler açtılar. Bağımsızlık elden gittikçe, Millî Egemenlik daha da zayıflayarak milletten başka güç odaklarının eline geçti. Dolayısıyla Millî İrade felç oldu. Türkiye 1938 yılından sonra ve özellikle 2003 tarihinden itibaren bütün kaynaklarıyla, pazarlarıyla bir sömürülme sürecine terkedilmiş bulunmaktadır.

Kaynak: Cihan Dura, Emperyalizm Türkiye Gibi Ülkelerin Gelişmesini Nasıl Engelliyor?

Saygıdeğer hocamız Prof.DURA'ya, sevgili Gamze'ye ve üstün ve özgün sitemiz GÜNCEL MEYDAN'ın hepsi de çok değerli tüm yöneticilerine, editörlerine, çalışanlarına, yazarlarına, izleyicilerine, okurlarına ve hayranlarına sonsuz sağlık ve bağışıklık dolu en mutlu ve kutlu bir yeni yıl ve nice yıllar.