Erbakan'ın suçu neydi?

Erbakan'ın suçu neydi?

İletigönderen tuba » Prş Haz 19, 2008 18:23

Erbakan Hoca'nın bütün suçu 'yerli' ve 'milli' olması mıydı?

Anayasa Mahkemesi tarafından ‘kapatılan’ bir partide üst düzey görev yapan iki zata yapılan iki farklı muamele, bir taraftan Türkiye’deki adalet sisteminin ‘nasıl işlediğini’ ortaya koyarken, aynı zamanda ‘geleceğe’ de ışık tutuyor.
Birinin sıfatı ‘Genel Başkan’ idi.
Diğerinin ise ‘Genel Başkan Yardımcısı’.
‘Biri’, kararların alınmasında belki ‘en üst merci’ olarak görev yapıyordu.
‘Diğeri’ ise, hem o kararların ‘hazırlık’ aşamasında, hem ‘alınma’ aşamasında bizzat hazır bulunuyor, hem de ‘uygulama’ aşamasında ‘birinci dereceden’ vazife ifa ediyordu.
Alınan kararlardan dolayı hem ‘parti teşkilatına’, hem ‘yargıya’, hem de ‘kamuoyuna’ karşı en az ‘Biri’ kadar ‘Diğeri’ de sorumluydu.
Ama aralarında ‘maya’ farkı vardı.
Fark, Anayasa Mahkemesi’nin partileri hakkında aldığı ‘kapatma kararının’ ardından iyice belirginleşti.
Birine beş yıllık ‘siyaset yasağı’ getirildi.
Diğerine, “Yola devam” komutu verildi.
‘Biri’, kaderine boyun eğip köşesine çekildi.
‘Diğeri’ el altından “28 Şubat kararlarına yeterince direnemedi” şeklinde söylentiler yayarak, onun yerine genel başkan adayı oldu.
Kıl payıyla kaybetti.
* * *
Derken ‘kayıp trilyon’ meselesi patlak verdi.
Maliye Bakanlığı, kapatılan partinin yönetimine bir yazı göndererek, 1997 yılında yapılan ‘Hazine yardımının’ iade edilmesini istedi.
Ancak, paraların ‘parti teşkilatlarına’ gönderilerek seçim için harcandığını öne süren parti yöneticileri, iade talebini geri çevirdiler.
Müfettişler tarafından yapılan incelemeler sonunda, yaklaşık 1 milyon YTL’nin ‘sahte belgeler’ ile ‘harcanmış gibi’ gösterildiği iddiası ortaya atıldı.
Yargıtay Başsavcılığı’nın suç duyurusu üzerine harcamalardan sorumlu yöneticiler hakkında dava açıldı.
‘Biri’, siyasi yasağından dolayı ‘milletvekili dokunulmazlığına’ sahip olmadığı için yargılandı.
‘Özel belgede sahtecilik’ suçundan tam 2 yıl, 4 ay hapis cezasına mahkûm edildi.
Çaldığı bütün bütün kapılar birer birer yüzüne kapandı, aldığı ‘raporlar’ herhangi bir işe yaramadı.
Gerçi, ‘yaş haddinden’ dolayı cezaevine girmedi, ama ne fark eder ki?
Ömrünün ahirinde ‘ev gözetimine’ alındı, bütün malvarlığına, hatta ve hatta ‘emekli maaşına’ dahi haciz konuldu.
‘Diğeri’, üzerinde ‘milletvekili dokunulmazlığı’ zırhı bulunduğu için yargılanmaktan kurtuldu.
Hakkındaki dosya ‘geçici olarak’ rafa kaldırıldı.
* * *
Eğer ortada herhangi bir suç varsa, o suçu işleyen herkesin tarafsız yargı karşısında ‘eşit muamele’ görmesi gerekmez mi?
Demek ki gerekmiyor.
Biri, ‘yüz kızartıcı’ bir suçtan dolayı ceza aldığı için ‘ömür boyu’ siyasetten ötelendi.
Diğeri, ‘hiçbir şey olmamış’ gibi siyaset merdivenlerini hızla tırmanmaya devam etti.
Türk milleti çıkarılan ‘suni krizler’ ile dize getirildikten sonra, okyanus ötesi ‘memorandumlar’ ile şekillendirilip ‘kurtarıcı’ hesabından tedavüle sokulan yeni partide ‘ikinci adam’ koltuğuna oturdu.
‘Vekaleten’ başbakanlık yaptığı dönemde ABD ve AB ile ‘çok gizli’ anlaşmalara imza attı.
Türkiye’nin ‘en düşük profilli’ Dışişleri Bakanı sıfatı ile tarihin sayfaları arasında yerini aldı.
AB’den ‘müzakere tarihi’ almak için önüne konulan bütün talimatlara boyun eğdi, ‘Annan planı’ oyunları ile Kıbrıs’ın ‘Rum Kesimi’ne teslim edilmesine, Irak’ın kuzeyinde kukla bir ‘Yahudi/Kürt Devleti’nin kurulmasına göz yumdu.
‘Kırmızı çizgilerin’ ayak altına alınmasına ses çıkarmadı, askerin başına ‘çuval’ geçirilmesini bile ‘gülücükler’ ile geçiştirmeyi başardı.
Ve sonunda “Dindar Cumhurbaşkanı” söylemi eşliğinde gözünü ‘Başkomutanlık’ makamına dikti.
O, şimdi ‘Çankaya’da oturuyor.
* * *
Hey gidinin ‘çarpık’ adaleti hey!..
Ortadaki çifte standart, adalet sisteminin ‘ne kadar bağımsız’, ‘ne kadar tarafsız’, ‘ne kadar adil’ işlediğinin çok açık bir delilidir.
‘Diğeri’ için ortada bir suç yokmuş meğer.
O halde ‘Birinin’ günahı neydi peki?
‘Amerikan karşıtı’ görünmesi miydi?
‘Yerli’ ve ‘milli’ olması mıydı?
Birinin ‘saf dışı’ bırakılması, diğerinin ‘önünün açılması’ için miydi?


Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Re: Erbakan'ın suçu neydi?

İletigönderen Türk-Kan » Prş Haz 19, 2008 20:14

Birinin ‘saf dışı’ bırakılması, diğerinin ‘önünün açılması’ için miydi?

Elbette. CIA'in yan kurulusu Rand Corp. 1996'da aciklamisti bunu. Erdagan Basbakan, Gül Disisleri Bakani olacak diyordu Abramowitz :)

Ülkenin en onurlu, en degerli kurumlarini yipratan, haklarindaki sahterkarlik, kalpazanlik suclamalarinin hesabini mahkeme önünde vermeden, hâyâdan, adaptan, usûlden, dinden bahseden isbirlikcilere devamli ahireti hatirlatmak gerekir. Elbet bir gün o küresel gücler onlarin da "ipini cekecektir" (bkz: Saddam örnegi).
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x