Erdal SARIZEYBEK: Neyi Bekleyip Neyi Göreceğiz?!

Genel & Güncel Konular

Erdal SARIZEYBEK: Neyi Bekleyip Neyi Göreceğiz?!

İletigönderen dervishizir » Pzr Şub 08, 2009 4:29

Sayın ERDALSARIZEYBEK'in önemli makalelerinden biri güncel durumumuzun gerçek tanımlaması olduğu için okunacağını düşünüyorum.


NEYİ BEKLEYİP NEYİ GÖRECEĞİZ!

Bir zamanlar terörle mücadele için “aklın akılla savaşı” denilirdi, ama şimdi görüyoruz ki geçmiş o günler, “aklın durgunluğuna” dönüşmüş bu mücadele, baksanıza teröristler ortalıkta cirit atıyor, müdahale eden yok.

Yine bir zamanlar terörle mücadele stratejisi, VDAM formülü ile ifade edilen kısa durum muhakemesine dayanırdı; vazife, düşman durumu, arazi ve mevcut kuvvetlerin analizi zihnen yapılır, karar verilir ve uygulanırdı, ama şimdi nerede o günler, baksanıza irtica kol geziyor memlekette, mücadele ise yok, bunu şimdi anlıyor insan.

Eskiden terörle mücadele sonuç almak için yapılırdı; ani reaksiyonla teröristler şaşırtılır, etkisiz hale getirilir ve korumakla yükümlü olduğumuz insanların huzur ve güvenliğini sağlamış olmanın mutluluğunu yaşardık hep birlikte.

Devran dönmüş ama bizim haberimiz olmamış, şimdilerde stratejiler değişmiş ve mücadeleye yeni ilkeler egemen olmuş, adına da “bekle ve gör” denilmiş, baksanıza etrafınıza, herkes ne olacak diye bekliyor, hareket yok.

Bilmiyorum ki bu bekleyenler, bekleyip neyi göreceklerini umuyorlar? Yine de biz onların işlerini kolaylaştıralım, bu bekleyenlerin neyi beklediklerini ve sonunda neyi göreceklerini şimdiden biz anlatalım ve birlikte bakalım bu bekleyenlerin yeni stratejisine, BEKLE VE GÖR’ün anlamı nedir, birlikte görelim…

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE ÇÖKSÜN, BEKLE

Milli eğitimin temel vazifesi Atatürkçü Düşünce Sistemi içerisinde cumhuriyetin temel değerlerini yeni nesle öğretmek ve bu amaçla eğitmektir.

Öğretmenlerimizin de asli görevi budur, ulusal bağımsızlıkla şekillenen bu değerlere sahip olmayı ve sahip çıkmayı yeni nesle öğretmektir. Bu görevler yerine getirilmek zorundadır, yoksa yeni neslin cumhuriyetin temel değerlerini koruyabilmesi mümkün değildir, çünkü sahip olunmayan ve sahip çıkılmayan değer korunamaz.

Ama şimdi görüyoruz ki bu görevler yerine getirilmiyor, getirilmediği için de yeni nesil cumhuriyetin değerlerine sahip çıkamıyor, neden mi?

YENİ NESİLLER BÖLÜNÜYOR

Çünkü birbirinden farklı değer yargılarıyla yetiştirilen bir değil üç nesil var Türkiye’de; tarikat okul ve dershanelerinde eğitim ve öğretim gören ve Atatürk karşıtı olarak zihinleri yapılanan birinci nesil, küresel sermayenin özel okullarında yine güçlü sermayenin parasıyla burslu olarak okuyan ve sermayenin emrinde çalışmak üzere beyin yapıları şekillendirilen ikinci nesil, son olarak da, aldığı maaşla geçinemeyip okul sonrası iş yapan ve ay sonunu ucu ucuna getirmeye çalışan Atatürkçü öğretmenlerin Atatürkçü düşünce sistemine göre yetiştirmeye çalıştığı üçüncü nesil.

Birinci nesilde sorun yok; ışık evleri, ışık yurtları, ışık okulları, ışık pansiyonları öğrencinin her ihtiyacını karşılıyor, en iyi ışık öğretmenleriyle okutuyor ve kendi emelleri doğrultusunda yetiştiriyor, hem de çok iyi yetiştiriyor, yoksa Anayasa Mahkemesi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak suçundan cezalandırılabilecek bir AKP zihniyetini nerden bulacaktı!

İkinci nesil için de sorun yok; sermaye güçlü, para var pul var, sermayeye hizmet edecek üstün zekâlı pırıl pırıl beyinleri şekillendirmek için her şey var, yetiştiriyor da zaten, yoksa ekonomi prensleri nerden aranıp da bulunacak bu güzel ama fakir ülkede!

İlk iki nesilde sorun ama cumhuriyet bekçisi olarak yetiştirilmesi gereken üçüncü nesilde bir sorun var, çünkü onlarda para yok, özel eğitim alacak olanak yok, karınları zor doyuyor zaten. Yürekleri var, doğrudur, sağlam, temiz ve güçlü yürekleri var ama karınları aç, borçları çok, ay sonunu bile getiremez haldeler.

Hal böyle iken sanırsınız laiklik karşıtı eğitim ve öğretim yaptırmak ve de Atatürkçü düşünce karşıtı nesil yetiştirmek suçtur, ama değil!

ŞERİATÇI ÖRGÜTLENME SUÇ DEĞİL

Türkiye’de bu eylem suç değil, serbest, herkes cumhuriyetin temel değerlerini yok etmek için beyin yetiştirebilir, yetiştiriliyor da zaten, müdahale eden yok.

Bu suç değil, çünkü cumhuriyetin laik yapısını koruyan Mustafa Kemal Atatürk’ün Hıyanet-i Vataniye Kanunu Özal döneminde kaldırıldı ve yerine konan Terörle mücadele Kanunu’nda ise laik düzeni yıkmak için örgütlenmede “cebir ve şiddet kullanmak” şartı getirildi.

Gülen tarikatı böylesi bir güç kullanmadığı için, yani fakir ama zeki çocuklarımızı birer birer toplayıp, karınlarını doyurup, cumhuriyet karşıtı beyleri gönül rızasıyla yetiştirdiği için yaptığı bu eylem suç değil. Başlangıçta suç sanılıp Gülen hakkında soruşturma yapıldı ama ne oldu sonunda; yargılandı ve beraat etti.
AKP de aynı suçtan Anayasa Mahkemesinde yargılandı ama cezalandırıldı, neden?

Çünkü Gülen TCK’ye göre, AKP ise Siyasi Partiler ve Anayasa’ya göre farklı iki kanundan yola çıkılarak yargılandı, bu farklı kanunların cumhuriyetin temel değerlerinin korunması konunda farklı iki anlayışı olduğu için bu hukuk garabeti ortaya çıktı ve kimse de düzeltme yoluna gitmedi. İşte hukuk ve adalet dedikleri bu olsa gerek; aynı eylem için farklı uygulama!

Cumhuriyeti savunan dinamik güçler ne yapıyor peki bu olumsuzluk karşısında, hiç. Neden hiç, çünkü yeni stratejinin gereği bu; BEKLE!

ÜLKE BÖLÜNÜYOR, BEKLE

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden biri de “devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü” ilkesidir, yani üniter devlet. Üniter devleti parçalamak için gösterilen en büyük gayret PKK terör örgütünden geliyor, bunu da herkes biliyor.

Örgütün dış destekleri belli, karakollarımızı dışarıdan gelip vurduğu yerler de belli ama kimse kılını kıpırdatmıyor, neden?

Cevabı açık ve net, yeni stratejinin gereği bu; BEKLE, sonunu görmek için BEKLE!

Bu terör örgütü ile aynı yolda yürüyen bir de DTP var, örgütün siyasi kanadı, artık emellerini gizleme gereği bile duymaz oldular, açık açık söylüyorlar bölünme isteklerini. Şimdiler de topraklarının adını koymak için hazırlık yapıyorlar, ama karşı çıkan yok.

Neden? Demokrasilerde devletin kurucu felsefesi karşıtı faaliyet göstermek suç değil mi?

BÖLÜCÜLÜK SUÇ DEĞİL

Suç ama olsun, sonunu görmek için bekliyorlar, bu gidişatın sonu nereye varacak diye bekliyorlar, işte yeni stratejinin gereği bu.

Bir de AB, ABD ve İsrail var, örgütü açıktan destekleyen, onlara karşı duran da yok.

Duramazlar, çünkü her şeyden önce onlar dost ve kardeş ülke ve üstelik müttefiklerimiz, ikincisi ise; boşuna strateji geliştirmedik bu konuda, neydi stratejimiz; önce bekle, sonra gör, daha sonra ise düşün ne yapılması gerektiği, bir karara varırsan eğer sonra harekete geç, strateji bu işte!

Ya Barzani’ye ne demeli?

Birinci Körfez Savaşında otonom, ikincisinde ise, bizim siyaset ve de müttefik kardeşlerimiz sayesinde, federal Kürt devletini kurdu. Şimdilik bekliyoruz; PKK, DTP ve Barzani anlaşsın, terör eylemleri dursun ama terörün siyasetini Barzani yürütsün, Doğu’daki halkımızı sokaklara döksün diye bekliyoruz. Sonra da göreceğiz, beklediğimizin sonunu göreceğiz ve sonra da karar vereceğiz ne yapmamız gerektiğine.

Hala bekliyoruz; AKP de Barzani ile anlaşsın, hem küresel projelere hizmet etsin, hem Doğu’daki oyları alsın, sonra da demokrasi adına ortaya çıkıp” biz halkı temsil ediyoruz” desin ve ülkemiz “kâğıt üzerinde bütün ama yönetimde parçalı” hale gelsin diye bekliyoruz, çünkü stratejimiz bu; BEKLE, Bekle ve Gör!

ULUSAL ÇIKARLAR YOK OLUYOR, BEKLE

Ulusal çıkarlar yok oluyor, olsun, bekle. Ulusal güvenlik tehlikeye düşüyor, düşsün, bekle.

Varlığımız tehlikede artık, olsun varsın, yine bekle.

En başta Kıbrıs, Kıbrıs elden gidiyor; karşısındaki Rum Kesimi dediğimiz kesim şimdi bir devlet oldu, hem de AB’ye üye bir devlet. Türkiye hala AB kapısında süründürülürken Kıbrıs’ın Rum dolu kesimi AB üyesi devlet oldu, kimseden ses yok, herkes bekliyor.

Üstelik bu duruma AB çığırtkanlığı yapan bugünkü siyasi irade neden oldu, Ek Protokol’ü AB ile imzaladı, yine ses yok. Kıbrıs Türkü’nün Rumlara karşı kullanabileceği bir koz artık kalmadı ki, bir tek devletleri kaldı ellerinde kimsenin tanımadığı, ticaret dahi yapmadığı. Böyle giderse eğer Kıbrıs elden gidecek, göz göre göre gidiyor zaten. Ya Kerkük?

VARLIĞIMIZ TEHLİKEDE


Barzani işgal etti, yönetimini eline geçirdi, şimdi Irak kuzeyi Kürt bölgesini hükümranlık alanı içerisine almaya çalışıyor, kesin alacak gibi de görünüyor.

Eğer ki halk karar veriyorsa ulusal çıkarları korumak için ne yapılması gerektiğine, biz de, kamuoyunun düşüncesini öğrenmek için, bağımsız bir anket yaptık kendi web sayfamızda ve dokuz bin kişiye sorduk; Barzani Irak kuzeyinde Kürt devleti’ni kurarsa, bu durum Türkiye için tehdit midir, diye. % 97.3 evet, diye cevap verdi.

Yani Barzani bize tehdittir diyor halk, ama sesimizi duyan yok, harekete geçen yok.

Peki, Kıbrıs olmadan, Kerkük olmadan Anadolu’da nasıl yaşayacağız biz, biz Müslüman Türkler?

Şimdi Ermeni ile ilişkiler de gelişiyor, Azeri Türklerin durumu da tehlikeye girecek gibi.

Peki ya Azerbaycan’daki Ermeni işgali kaldırılmadan Azeriler nasıl yaşayacak?

Balkanlarda, Batı Trakya’da, Kıbrıs’ta, Kafkaslarda ve Kerkük’te Türk varlığı ve haklarını koruyamaz isek eğer, Anadolu’daki biz Türklerin varlığını nasıl koruyacağız?

Ekim 2002’de Kerkük’ün işgali savaş nedeniydi, ne oldu şimdi? Barzani’nin Kürt devleti kurması savaş nedeniydi, ne oldu şimdi? Olan bir şey yok, bir şey olduğu da yok, yeni yüzyılda yeni bir stratejimiz var bizim; Bekle ve Gör!

NEYİ BEKLEYİP NEYİ GÖRECEĞİZ

İşte yeni stratejimiz budur; Bekle ve Gör.

Türkiye’de Atatürkçü Düşünce Sistemi bir tarikatın eliyle yok edilerek, cumhuriyet değerlerini yok edici bir nesil yetiştiriliyor ve yasalar buna olanak sağlıyor. Böylece cumhuriyeti koruyacak nesiller tüketiliyor, ama biz bekliyoruz. Ne için? Görmek için sonucunu, sonucu görüp ona göre harekete geçilecek bu yeni stratejiye göre.

Peki, sonucu belli değil mi bu hareketin, ne olacağı açık ve seçik belli değil mi?

Baksanıza halimize, iktidar partisi laiklik karşıtı eylemlerin odağı oldu, daha ne olsun! Türkiye’nin milli güvenlik yetki alanı olduğu söylenip durulan Kıbrıs’taki Türk varlığı yok ediliyor, hem de karşılıklı görüşmeler yoluyla “Kıbrıslı kimliği” yaratılıp yok edilmek isteniyor, tıpkı Anadolu’daki biz Türklerin “Türkiyeli kimliği” altında yok edilmek istenmesi gibi.

Biz ise hala bekliyoruz, hala bekliyoruz görmek için. Neyi? Türkiye’yi yaratan Türklerin yok edildiğini, kendisinin değil kimliğinin yok edildiğini, kimliksiz Türk, Türk olabilir mi hiç! Sonra harekete geçeceğiz her halde, strateji bu ya; Bekle ve Gör.

HEP KAYBEDİYORUZ

Önce bekleyeceğiz, sonra göreceğiz, ondan sonra da harekete geçeceğiz, ama bazı değerlerimiz var ki, kaybedildikten sonra geri kazanılması uzun yıllar ister, Türk kimliği gibi, devlete bağlı ve devlete güvenen halkımız gibi.

Peki neden hala görmek istemiyoruz; Barzani Kerkük’ü işgal etti, Kerkük Türk’ü yok ediliyor, Kürt devleti kuruldu, DTP ve AKP ile anlaşıyor, yeni Kürt devleti Türkiye üzerinden tanınıyor ve garantörlüğü altına alınıyor ve gidişat bunu açıkça gösteriyor, neden biz bu gerçeği görmek istemiyoruz?

Daha neyi bekliyoruz, daha ne olmasını bekliyoruz, daha neyi göreceğiz, görmediğimiz daha ne kaldı?

Artık bilinen gerçek şudur; Türkiye’nin yönetimi yabancıların eline geçmiştir ekonomisiyle, parasıyla, kaynaklarının kullanımıyla. Türkiye’nin ulusal çıkarları korunamamıştır; Kıbrıs ve Kerkük tehlikededir, Irak kuzeyindeki Kürt devleti Türkiye’yi tehdit eder bir hal almıştır.

Türkiye’deki Türk varlığı tehlikededir; ulusal kimliği değiştirilmekte, ulus-devlet yapısı çökertilmekte ve cumhuriyetin kazanımları yok edilmektedir.

Anadolu’daki Türk varlığı, harekete geçmez isek eğer, bir yok oluş sürecine girmiştir artık.

Hala beklemeyi düşünenlerin bundan sonra göreceği ise, kendi toprağında köleleşmiş kimliksiz bir insan yığını olacaktır.

BU HESABI HALK SORACAK

Diyelim ki bekledik ve de gördük, peki ya kaybettiklerimizi nasıl geri alacağız?

Laiklik karşıtı bir nesil 80’den beri yetiştirildi, şimdi iş başındalar, yeni bir nesil daha yetişiyor, bir daha, bir daha, nasıl koruyacağız cumhuriyeti?

Cumhuriyetin emanet edildiği gençlik laiklik karşıtı yetişen gençlik olunca, demokrasilerde de halkın iradesi egemen olduğuna göre, halkın da seçimiyle iş başına gelen zihniyet laiklik karşıtı olursa eğer, gelecek dönem nasıl koruyacağız cumhuriyeti? Koruyamayacağız!

Peki ya Barzani? Halkımız hala çaresiz; devlet otoritesi yerine terörün baskı ve şiddeti egemen oldu Doğu’da. Şimdiye kadar teröristler halkımızın çaresizliği üzerinden siyaset yaptı ve DTP’yi yarattı. DTP kepenk kapattırıyor, yarın oy isteyecek, halkımız oyunu kime verecek; ya DTP ya AKP?

İkisinden birine verdiler diyelim demokrasi adına, peki ya Barzani de bu ikiliyle anlaştığında halkımız ne yapacak?

Şimdiye kadar devletin otoritesini, sevgisini, şefkatini tanıyan halkımızı Barzani’nin eline mi teslim edeceğiz?

Barzani’nin Türkiye’nin doğusundan toprak talebi olduğunu bilmeyen hala var mı; bu amaçla ya halkımızı sokağa dökerse, kim karşı duracak, demokrasilerde halkın karşısında durulabilir mi hiç!

ULUS DEVLETİ KORUYACAĞIZ

Duramayacağız! Cumhuriyetin temel değerlerini kaybediyoruz, onları koruyacak gençliği elimizle yok ediyoruz. Cumhuriyetimizin üniter yapısını parçalıyoruz elimizle, kâğıt üzerinde üniter belki ama önemli olan gönüllerdeki birliğidir devletin!

Halkımızı gönüllerde kaybediyoruz, gönül olmadan birlik olmaz, hala görmüyor muyuz bunu! Kurumlarımızı yıpratıyoruz, aydınlarımızı yerden yere vuruyoruz, devleti avuç içinde buz yaptık, damla damla eritiyoruz.

BEKLE VE GÖR’müş, neyi bekleyip neyi göreceğiz artık, varsa böyle bir stratejiniz bırakın artık bunu!

Demokrasi içinde çözeceksek bu sorunları eğer, tez elden Milli Güvenlik Kurulu toplanmalı.

Herkes yüksek sesten konuşmalı bu masada ve halk konuşulanları duymalı.

Eğer ki kurul bunu çözemiyorsa, eğer ki kurul Atatürk Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısını korumak için büyük bir adım atmıyorsa, eğer ki seçtiklerimiz Türk milletinin ulusal çıkarlarını korumak için harekete geçmiyorsa, bırakın o zaman, halk sorsun bu hesabı kendini yönetenlere.
Türk milleti kendi varlığını tehlikeye düşürenin kendi eliyle seçtiklerinin olduğunu anladığında bu hesabı mutlaka soracaktır.


Resim

http://www.erdalsarizeybek.com.tr/es/ha ... cegiz.html
Kullanıcı küçük betizi
dervishizir
Üye
Üye
 
İletiler: 144
Kayıt: Sal Ağu 19, 2008 1:40

İletigönderen Panzehir » Pzr Şub 08, 2009 4:58

Forum düzeni açısından ve farklı anlamlara tekabül ettiğinden, tamamı "BÜYÜK HARFLERDEN" oluşan gönderi yazmak yahut ileti göndermek yasaktır.


Uymanızda fayda var.

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x