"Erdoğan da Gülen de Türkiye'yi modernleştiriyor"

Genel & Güncel Konular

"Erdoğan da Gülen de Türkiye'yi modernleştiriyor"

İletigönderen tuba » Pzt Haz 30, 2008 23:22

Altan'dan Gülen'e övgü

Mehmet Altan yine askerleri hedef aldı, Erdoğan ve Gülen'e övgüler dizdi.

Star gazetesinin başyazarı, iktisat profesörü Mehmet Altan son zamanlarda sertleşen cumhuriyetçiler-demokratlar tartışmalarında sesi en güçlü çıkan isimlerden. İkinci Cumhuriyetçi kavramının mimarlığını yapan da o. Yayıncılık dünyasının hızla yaygınlaşan 'nehir söyleşi' trendine uyan Mehmet Altan, Yeni Aktüel dergisi yayın yönetmeni (ve Taraf gazetesinin yayın yönetmeni Alev Er'in eşi) Defne Asal Er'le bir araya geldi; İkinci Cumhuriyet'in Yol Hikâyesi başlıklı kitapta hayatını anlattı.

Kötü bir şaka gibi, söyleşi yaptığımız günün gazetelerinde tam sayfalık bir ölüm ilanında Mehmet Altan yazıyordu; gün boyunca aldığı telefonlarda arkadaşlarına ölmediğini, bunun bir isim benzerliği olduğunu söylüyordu gerçi. Ama bir yandan da hayatının sonuna gelmişçesine yaşam hikâyesini anlatmaya da karar vermişti...

HALKA APTAL MUAMELESİ

- Modernleşme travmalarla birlikte geliyor ve geçen hafta boyunca bir travma tartışması yaşandı. Travmaya yol açtığı söylenen Cumhuriyet devrimini siz nasıl görüyorsunuz bu anlamda?

- O söylenen laf doğru. Atatürk'ü yoksa neden kanunla korusunlar, eğer devrim travma yaratmamış olsa... Var mı böyle bir lider?

- Travmayı nasıl tarif ediyorsunuz?

- Travma, içinde bulunduğun durumdan, hazır olmadığın, sert bir kopuştur. Burası askeri bir cumhuriyet. Müslüman halka güvenmeyerek tedbirler alınmış. Burada her şey orduya emanet edilmiş, halk iradesi önemli değil. Kömürlüğe kitleyip gerizekâlı çocuk muamelesi yaptıkları halk ortaya çıkınca sinirleniyorlar. Kemalizm, halka rağmen modernleşme anlamına geliyordu. Bunun yerini demokratik modernleşme alıyor. Halk tarafından halkın dönüşümüyle yaşanacak bir modernleşme bu.

- Hükümete ve Türkiye'deki yeni akımlara bakınca fikirlerinizin iktidarda olduğunu düşünüyor musunuz?

- Gençliğimde 141. ve 142. maddelerin değişeceğini hiç düşünmezdim. Türkiye özgürleşsin kavgası verirken buranın hep aksak ritim dans eden bir dansçı gibi olduğunu gördüm. Türkiye'nin doğru bir ritimle dans etmesini isterken yaptığım pek çok eleştirinin hayata geçtiğine tanık oldum. Mesela bölücülük...

Bölücülük dünyanın bütün demokrasilerinde serbesttir. Demokrasi toplumun kendi içindeki akımları görür ve bunları çözer. Oysa yasaklarsan patlar. Ben bunu Türkiye'nin hiçbir zaman kabul etmeyeceğini düşünüyordum. Ama kitapta da söyledim, tekrar edeyim, şu da var: Türkiye'nin gözlerini açmaya çalışırken, bu işi yapmaya çalışan kişinin gözleri kör oluyor. Böyle bir durum da vardır!

ERDOĞAN DA GÜLEN DE TÜRKİYE'Yİ MODERNLEŞTİRİYOR

- Devlet artık sevmediği herkese Fethullahçı deyip işin içinden sıyrılıyor da diyorsunuz...

- Askerler anti-militer olan herkese halk nezdinde sistematik bir propagandayla "Bunlar müthiş para sahibi, Soros'un paralarını alıyor," falan diyor. Sonra Soros'u halk belki tanımaz diye "Bunlar Fethullahçı," diyorlar. Bizim askeriyenin üslubu, psikolojik harp anlayışı hep budur.

Elimde bir belge var, 1971 yılında da "Komünistler Allahsızdır, pezevenktir," diye yayın yapıyorlardı. Şimdi Allahlılardan şikâyet ediyorlar. Bizde üslup, zarafet, demokratik anlayış yoktur. İttihat ve Terakki mantığıyla her türlü ahlak dışı propaganda yapılır. Basında beyin fukarası tetikçiler var, onlar da bu işe alet oluyor.

- Peki cumhuriyetçiler kaygılarında hiç mi haklı değiller?

- Fethullah Gülen olayının hiçbir sosyolojik analizini yapmamıştır askerler. Para ve sosyoloji analizi yapmadan, kendi pozisyonlarını korudukları garip bir gelenek var. Ben Cizvit papazlarının okulu Saint Joseph'de okudum. Tayyip Erdoğan'ı da Fethullah Gülen'i de kendi etkili oldukları toplumsal zeminlerde modernleştirici, dönüştürücü bir işlev sahibi görüyorum. Erdoğan "Yerlere tükürmeyin," dedi bir konuşmasında. Çıtası çok yüksek olmasa da Türkiye şartlarına göre modernleştirici unsurlar var sözlerinde! Gülen'in İslam yorumu fanatik bir anlayışı dışlıyor, daha dünyalı bir din yorumu var.

Ama çok milliyetçi ve devletçi bir yanı da var Gülen'in, bu da iktidar mücadelesinde olmasından... Sanayileşme döneminin ahlakını ve vicdanını Protestanlık oluşturdu. Küreselleşme ise uzun erimli bir yapısı olan Protestanlığa zıt bir şey. Para biriktirme, hayatı ertelemek... Bunlar, bu dini yaklaşım küreselleşmenin ruhuna uymuyor, bunu da görmek lazım.


Resim
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen Ram » Sal Tem 01, 2008 1:02

Nedir bu "Cumhuriyetçiler-Demokratlar tartışması" tabiri¿? Amerika mıdır burası¿?

Allah rahmet eylesin öteki Mehmet ALTAN'a... Hiç değilse her gün ismine edilen küfürlerden kurtulmuş. Bu zemzem kuyusuna işeyen şempanzeler, öyle hemen gebermiyor.

Sorulara verilen cevaplar:

1) En azından ATATÜRK'ün bir lider olduğunu kabûl etmiş. Hayretler içerisindeyiz...

2) Kömürlüğe kilitlenen geri zekâlı çocuk kendi olsa gerek. Fakat eksik anlatmış...

(Bkz: "Stockholm Sendromu")

3) Demokrasi adına, gel beni böl-parçala, kıtır kıtır doğra demektedir.

4) Komünistleri ve Allahlıları bilmem fakat, bir pezevenk varsa, o ben ve benim gibilerdir demektedir.

Askerin psikolojik harbinden rahatsız olduğunu da şöyle ifade ediyor: "Ne zaman birine, Sorosçu ya da Fetullahçı deseler kırılıyorum, inciniyorum. En büyük godoş benim dememe rağmen sesimi duyuramıyorum. Geçenlerde ağabeyimle kavga ettik bu konuda. Yahu diyorum, 3 yaş büyüksün diye en büyük godoş sen mi olacaksın? Fetullah diyor, peygamber demiyor, en büyük godoş benim diye diretiyor. Askerin bu işe bir el atması gerekmektedir. Türkiye'nin bana ihtiyacı var, en büyük godoş benim arkadaş.

5) Cizvit papazlarını özledim demektedir: "Kömürlüğe beni ilk defa kapattıkları gün, içimde büyük ve derin bir acı hissettim. Ama şimdi anlıyorum olan her şeyin anlamını... Eğer o coplu cozef, neyse konumuza dönelim..."

Bakınız, başbakan "yerlere tükürmeyin" demektedir, bu bir devrimdir. Tabi mühim olan zemzem kuyusuna işemektir. Gülen'in anlayışı budur. Zemzem kuyusuna işemek, işetmek ve işetmeye teşvikle adeta bir protestandır, yenilikçidir. Fakat bu yumuşaklığa aykırıdır. Yumuşaklar ve özellikle benim gibi yumuşaklar yani gûlôbâlleşenler, cami duvarına işemeyi tercih ederler. Bunu da irdelemek lâzım.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x