
Radikal Gazetesi'nin haberine göre, Hükümet ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasındaki görüşmelerde, anlaşma noktasına gelindiği belirtildi. Hükümetin, IMFden 20-40 milyar dolar beklediği öğrenildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın partililere, IMF ile görüşmeler konusunda Şartlar oluşmak üzere, fazla pürüz kalmadı dediği öğrenildi.
'ARKADAŞLAR ORDA KALDI'
AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), dün Başbakan Erdoğan başkanlığında toplandı. MYKda hem ekonomik krize karşı önlemler, hem de yerel seçim çalışmaları değerlendirildi. Edinilen bilgiye göre Erdoğan, ABDde yapılan G-20 toplantısıyla ilgili MYK üyelerini bilgilendirdi. MYK üyeleri de ekonomik krizin Türkiyeye yansımalarıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Erdoğanın IMF ile yapılan görüşmelere ilişkin bilgi verdiği ve Orada arkadaşlarımız kaldı. Görüşmeler sürüyor, şartlar oluşmak üzere. Arada fazla pürüz kalmadı, her an anlaşma sağlanabilir dediği öğrenildi. MYK üyelerinin IMFden Türkiyeye ne kadar para geleceğini sormaları üzerine ise Erdoğan, 20-40 milyar dolar olabilir dediği ifade edildi.
'MESELE ÜLKE ÇIKARLARI'
Dün akşam Yabancı Sermaye Derneğinin (YASED) resepsiyonuna katılan Erdoğan burada da IMF ile ilgili sıcak mesajlar verdi.
Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: Bir taraftan döviz kredisine ihtiyaç var denilirken diğer taraftan IMF ile şöyle yapmayın, böyle yapmayın gibi yaklaşımlar da var. Hep şunu söyledim; Karşıklı çıkar hesabına dayalı olarak oturur-konuşuruz, anlaşırsak IMF ile imzayı atarız. Bütün mesele ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmaktır. Biz IMF ile ortak bir ülkeyiz. Karşı çıkanlar, IMFnin ne iş gördüğünü de bilmiyorlar gibi geliyor bana. IMF, bir akreditasyon kuruluşudur. Yani o sizi akredite ederse sizin dünya piyasalarındaki konumuz da, yeriniz de çok daha farklı bir hale gelir. Eğer, böyle bir durum söz konusu değilse o zaman kusura bakmayın; kimseyi kolay kolay buraya da çekemezsiniz. Yani küresel sermaye o zaman Türkiyenin semtine uğramaz. Niye, akredite edilen bir ülke değilsiniz de onun için.
Erdoğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu (BDDK) verdiği kredileri geri çağıranlara karşı harekete geçmeye çağırarak, İnanıyorum ki, bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da bunu yakın takibe alacak ve değerlendirmesini yapacaktır dedi. Erdoğan YASED resepsiyonunda özetle şunları söyledi: BDDK harekete geçmeli: Küresel mali krizin Türkiyeye muhtemel etkilerini değerlendirmek ve sınırlandırmak üzere farklı kesimlerle, sosyal taraflarla toplantılara yapıyoruz. Bu süreci hep beraber değerlendirmek ve hep beraber ortak bir hareket stratejisiyle yol almak durumundayız. Hükümetten, gizli reçete beklemek ya da süreci tribünden izlemek doğru olmaz. Finans sektöründe geçen yıl kriz yok ama geçen yılın karı 11.7 milyar dolar; bu yıl kriz var 11 milyar dolar finans sektörünün kârı var. Finans sektörü niçin kredi çağırmaya başladı? Ne için faiz oranlarıyla oynamaya başladılar? Peki bu adil mi? Bu dürüstlük mü? Bu uluslararası krizi kendisi için ranta, fırsata dönüştürmek değil mi? Ben de diyorum ki, elinde bir imkân varsa bunu değerlendir. Kim için için, halk için, KOBİ ve girişimciler için... İnanıyorum ki, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da bunu yakın takibe alacak ve değerlendirmesini yapacaktır. Çünkü BDDK bunun için vardır. Ülkemizi kalkındıracaksak hep beraber kalkındıracağız. Sen finans kuruluşusun, senden kredi alanlar olduğu sürücü varsın. Senin reel sektörüe ihtiyacın var, reel sektörün de sana. Etle tırnak gibisiniz. Yani kalkıp da reel sektörü yok farz edemezsin. O da seni yok farz etmez. Ama sen görüyorsun ki o kıvranıyor, kıvranırken bir tekme de sen atıyorsun. Yok böyle bir şey... Bunlara müsaade edemeyiz, etmemeliyiz. Bu rakamlar bile finans sektörümüzün ne kadar güçlü bir yapıya ulaştığını göstermektedir.
Kim fırsata dönüştürecek: Krizi fırsata dönüştürmek derken kastettiğimiz önemli noktalardan bir tanesi şudur; ülke mi krizi fırsata dönüştürecek, yoksa bazı kurumlar bu tür fırsatları mı krize dönüştürecek? 2 trilyona yaklaşan uluslararası doğrudan yatırımların bu yeni süreçte Türkiyeye yönelmesi için açıkçası çok daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor.
Yeşil-kırmızı sermaye: Dünyada 2 trilyon dolara yakın bir uluslararası bir sermaye bulunuyor. Bu sermaya sığınacak güvenli limanlar arıyor. Her ülke kolaylıklar getiriyor ama biz de bakıyorsunuz bu yerlidir, bu yabancıdır, bu dost, bu düşman, bu yeşil, bu kırmızı yorumları hala yapılıyor. Milliyetçilik, ayrım yapmak, dışlamak, karşı çıkmak değildir. Milliyetçilik, istihdam oluşturmak, yatırım yapmaktır.
MYK ÜYESİ İHTİYATİ 'STAND BY'I DOĞRULADI
Reuters'e konuşan MYK üyesi, IMF ile görüşmelerde büyüme hedefi üzerinde de durulduğunu belirtti. Türkiye'nin 2009 büyüme hedefini yüzde 4 olarak açıkladığını, IMF'ni ise bunu yüzde 2'ye çekmek istediğini ifade eden yetkili, "Büyümenin biz yüzde 4 olmasını istiyoruz. Büyümenin yüzde 4 olması için de daha çok kaynağa ihtiyaç var" dedi.
IMF ile varılacak anlaşmanın "stand-by" değil, "ihtiyati stand-by" olacağını da vurgulayan aynı yetkili, "Burada, IMF ile yapılacak anlaşmada rakamdan çok IMF ile akredite olmak önemli, öyle bakmak gerek. Arkadaşlar orada görüşmeleri sürdürüyor. Görüşmelerin kısa sürede tamamlanıp anlaşmaya varılacağını bekliyoruz" dedi.
Gazeteport