
Neyzen Tevfik bir dönem Mısır’a gitmiştir. Orada hırsızların, keşlerin, dolandırıcıların da olduğu bir handa kalmaktadır. Akşam hana dönen hırsız, yolsuz, dolandırıcı takımından bazıları hasılattan Neyzen Tevfik’e ihtiyacını görsün diye pay verir. Han ve handa kalanlar bit içindedir. Öyle ki Neyzen bu durumu “kaşlarımızın üzerinden bitler düşüyordu” diye anlatır. Handa kalan ve Neyzen’e hayran olan iri yarı bir Fellah handan ayrılmaktadır. Giderken Neyzen’e bir hediye vermek ister ama verecek hiçbir şeyi yoktur. Neyzen’e;
“-Efendim, benim size verecek başka bir şeyim yok. Bu okunaklı üç bitimi size veriyorum. Bunlar sizi korur. Lütfen kabul edin.” Der.
Neyzen önce şaşırır. Sonra o üç biti alıp koynuna atar. Nasıl olsa bitten bol bir şey yoktur. “Ha üç fazla, ha üç eksik” diye düşünür. Bitleri alıp koynuna atar. Neyzen ertesi gün uyandığında bir de ne görsün(!)? Bütün bitler vücudunu terk etmiş. Sadece Fellah’ın verdiği o üç bit koynunda uyumaktadır. (Neyzen Tevfik- Hilmi Yücebaş)
Jöleli’yi muhalif iken kim okuyup-üfleyip okunaklı yandaş bit yaptı bilmiyorum ama, belli ki o geçmişin intikamı, geleceğin hesabı, bitlerin başı olmak için iyi bir bit temizliği yapacak.
Bize de seyretmek düşer…
Zahide UÇAR, 25 Kasım 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com