
Başbakan Erdoğan, Kolombiya Üniversitesinde ''Geleceğin şekillenmesinde Türkiye'nin rolü'' konulu bir konuşma yaparak katılımcıların sorularını yanıtladı.

ORHAN PAMUK'A ÖVGÜ
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un da Kolombiya Üniversitesindeki öğretim üyelerinden biri olduğunu dile getiren Erdoğan, bunun da üniversiteyi kendi açısından özel kıldığını söyledi.
RANDEVU VERMEYEN OBAMA'YA MESAJLAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri gezisi çerçevesinde, Beyaz Saray'da koltuğu 20 Ocak 2009'da devralacak yeni Başkan Barack Obama'yla da görüşebileceği Başbakanlık kaynaklarınca defalarca deklare edilmişti. New York'ta bulunan Başbakan Erdoğan ABD'ye gitmeden önce başlattığı Obama ile randevu girişimleri gün itibariyle sonuçsuz kaldı. Müstakbel Başkan Barack Obama, Başbakan Erdoğan ile görüşmeyeceğini net bir dille iletti. Obama'nın görüşmeme kararı, başta Başbakan olmak üzere Türkiye heyetince üzüntüyle karşılandı. Erdoğan, randevu vermeyen Obama'ya Kolombiya Üniversitesi'nden mesajlar yolladı.
ABD başkanlık seçimlerinin küresel düzeyde önemli meselelerin gündemde olduğu bir dönemde yapıldığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''4 Kasım başkanlık seçimlerini kazanan Obama'yı ve ekibini en içten dileklerimle kutluyorum. Keza Sayın Obama'nın seçim zaferinin ardından yaptığı konuşmada tüm dünya ile paylaşmış olduğu, tüm dünya uluslarının aynı kaderi paylaştığını, ABD'nin barış ve güvenden yana olanların yanında yer alacağını vurgulamış olmasını da memnuniyetle karşıladık.
Çok sağlam ve güçlü ilişkilere sahip iki müttefik olarak yarım yüzyılı aşkın bir süredir birbirlerine destek oluyorlar. Ülkelerimiz arasındaki yakın iş birliği, Kafkasya'dan Orta Asya'ya, Orta Doğu'dan Balkanlar'a yayılan bir coğrafya da barış, güvenlik ve refahın geliştirilmesine önemli katkılarda bulunuyor. Stratejik ortaklığımızın güçlendirilerek muhafaza edilmesi sadece ülkelerimiz ulusal çıkarları için değil, küresel barış ve istikrar açısından da anlam taşıyor.
Türkiye ile ABD arasında 2007 yılında Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan terör saldırıları ve 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları ile bağlantılı olarak bir dönem yaşandı. Ancak bu dönemin ortak siyasi irade ve çabalarımızla atlatılmış olmasından bizler büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Başta ABD Başkanı Bush ve Dışişleri Bakanı Rice olmak üzere, ABD yönetiminin ve Türkiye'nin dostlarının da bu konuda verdikleri desteğe ülkem adına, şahsım adına müteşekkirim. Dostumuz ve müttefikimiz ABD ile aramızdaki stratejik ortaklık temelinde devam eden ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi ve daha da derinleştirilmesi bizim için büyük önem taşıyor.''
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye geçmişte olduğu gibi Sayın Obama'nın liderliğindeki yeni ABD yönetimiyle de çok yönlü ve yakın iş birliğini sürdürmekte kararlıdır. Tabiatıyla yeni ABD yönetiminin bizim için hayati önem taşıyan konulardaki hassasiyetlerimizi dikkate almasını da özellikle bekliyoruz. Bu ikili ilişkilerimizin selameti bakımından olduğu kadar barış ve istikrar açısından da önem taşıyor. Sayın Obama'nın terörle mücadelede ABD tarafından verilen desteğin devam edeceğini açıklamış olması da bizler açısından önemlidir. Bizim inancımız Türkiye ve ABD arasındaki iş birliği ve dayanışma ruhunun stratejik ilişkilerimizin temel taşı olmaya devam edeceğidir.''
KAFKASLAR
Türkiye olarak Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü güçlü şekilde desteklediklerini belirten Başbakan Erdoğan, söz konusu krizin patlak vermesinin ardından Türkiye'nin gerçekleştirdiği girişimleri anlattı.
Türkiye'nin ''Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Paktı'''nın oluşturulması için attığı adımları anımsatan Başbakan Erdoğan, bölgenin huzur ve barışı için bu adımların atıldığını dile getirdi.
ORTADOĞU
Türkiye ve ABD'nin gündemini meşgul eden 3 temel konunun bulunduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bunlar, Irak'ta kalıcı istikrarın sağlanması, İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunun çözüme kavuşturulması ve Arap-İsrail sorununda artık nihai barış aşamasına gelinmesidir. Türkiye, üç konuda da bölge ülkesi olarak sorumluluklarının gereğini fazlasıyla yerine getirmektedir. Öncelikli konu olan Irak'ta istikrar ortamının daha güçlü ve kalıcı hale getirilmesi Türkiye ve ABD'nin ortak hedefidir."
İRAN'IN NÜKLEER PROGRAMI
Türkiye'nin, İran'ın nükleer programını da yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki tavrının açık olduğunu söyledi.
Erdoğan şunları kaydetti:
''Türkiye, sivil amaçlı nükleer enerji kullanımıyla, nükleer silahların yayılmasını kesinlikle birbirinden ayırmakta ve ikincisine yönelik olumsuz bir tavır takınmaktadır. Çünkü, kitle imha silahlarının savunulması söz konusu olamaz. Ama burada bir şeyin daha altını çiziyorum. Lütfen bu konuda da nükleer silahları kendisinde bulunduran ülkeler bu soruyu kendilerine de sormalıdırlar diyorum. Sadece bir ülkeye yönelik nükleer silahı kaldır... Bunu doğru bulmuyoruz. Dürüst bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Kimde nükleer silah varsa gelin bunları ülkelerimizden arındıralım. Ve böylece insanlar bunların tehdidi altında geleceğe bakmasın diyorum. Söylemek zorundayım çünkü sorumluluğum da bunu gerektiriyor. Bölgede nükleer silahların yayılmasından rahatsızlık duyacak ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Çünkü bizde böyle bir şey yok. Ve ilk rahatsızlık duyması gereken de biziz. Böyle bir teşebbüsün içerisinde de değiliz.''
İSRAİL-FİLİSTİN-SURİYE
İsrail ile Suriye arasında 4 görüşme yapıldığını ve sürecin devam ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, dolaylı süren görüşmelerin doğrudan devam etmesini temenni ettiklerini bildirdi. Erdoğan, bunlara paralel olarak Filistin halkının içinde bulunduğu ''vahim koşullardan'' bir an önce kurtarılmasının da büyük önem arz ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Şu anda Filistin'in bir bütün hale gelmesi ve bir an önce demokratik süreci yeniden çalıştırması önem arz ediyor. Mevcut tablo ile İsrail ve Filistin arasındaki görüşmelerin netice getirmesi mümkün değil. İsrail zaten seçime gidiyor. Üç dört ay içinde burada görüşmeleri sürdürmek zor. Filistin'in içinde gruplar birbiriyle kopmuş. Şimdi Mısır'ın ara buluculuğunda devam eden süreç var. Temenni ederiz ki, İsrail, seçimle muktedir bir iktidarı yakalasın. Masaya rahatlıkla oturabilsin. Filistin'de de yine halka dayalı bir iktidar söz konusu olsun ve İsrail ile Filistin arasındaki sıkıntıları görüşme süreci başlatılsın. Türkiye olarak kolaylaştırıcı sıfatımızla bu çalışmalarda yer almayı kendimize görev olarak gördük.''
PAKİSTAN-AFGANİSTAN
Başbakan Erdoğan, Pakistan ve Afganistan'daki gelişmeleri de değerlendirdiği konuşmasında, bunun bölgesel ve küresel etkileri bakımından özel dikkat gerektirdiğini söyledi. Türkiye'nin her iki ülkeyle de tarihi bağları olduğunu anlatan Erdoğan, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde üçlü bir toplantı yapıldığını anımsattı ve ikinci zirvenin de bugünlerde yapılacağını bildirdi.
AB İLE İLİŞKİLER VE KIBRIS
Türkiye'nin uzun süredir gündemindeki, dış politika hedeflerinden biri olan AB ile ilişkilere de değinen Erdoğan, 2005 yılından beri tam üyelik müzakerelerinin devam ettiğini anımsattı. 33 fasıldan 8'inin açıldığını, birinin ise geçici olarak kapatıldığını anlatan Erdoğan, kısa dönemdeki hedefin daha ileri bir mesafe almak olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu konuda biz hazırız ama ne yazık ki adeta bizim AB müzakereleri de bir rutine bağlanmış. İki iki iki... Bu adeta bu şekilde gidiyor. Niye üç olmasın, dört olmasın? Çalışmalar yürüten güçlü bir ekibimiz var. Burada bir soru işareti yatıyor. Bunu açık söyleyeyim. Başka şeyler düşünülüyorsa bunu da bilelim. Çünkü, biz dersimizi iyi çalışıyoruz ve hazırlıklıyız. Ama neden? Mevcut 27 ülkeye bakıldığı zaman ülkemizle mukayese edildiğinde bunların bir çoğuna fark atan ülke durumundayız. Her alanda, AB müktesebatıyla ilgili her alanda bunların çok çok önünde olan bir ülkeyiz. Bunu iddiayla söylüyorum. Gerçekler ortada. Eğer bu işin matematiği olsa çözmek çok kolay da bu işin matematiği yok, sıkıntı burada. Fakat buna rağmen yılmadan, usanmadan bu süreci devam ettiriyoruz, önümüze çıkan engelleri görüyoruz, ısrarla aşıyor ve yolumuza da devam ediyoruz. Ama diyoruz ki, herhalde bunlar da geçicidir.
Bu çerçevede sürekli olarak önümüze bir Kıbrıs sorunu çıkarılıyor, bu süreci tıkayan unsur olarak. Siyasi amaçlı olarak önümüze çıkarılan bu engel tabii ki hiç siyasi etik açısından doğru değildir. Zira AB müktesebatı içerisinde böyle bir şey yoktur. Öbür taraftan Güney Kıbrıs'ın bir defa AB'ye alınması, AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Zira Kıbrıs'ın kendi içinde sorunları varken, orada hala yeşil hatta BM'nin askerleri varken, böyle olduğu dönemde kalkıp da AB'ye Güney Kıbrıs'ın alınmasının anlatılır yanı yoktur.''
Kuzey Kıbrıs ile ilgili AB'nin verdiği sözler bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Annan Planı ile ilgili hem KKTC, hem de Rum kesiminde bir referandum yapıldığını, Türk tarafının ''evet'' Rumların ise ''hayır'' dediğini anımsattı. ''Hayır'' diyenin AB'ye alındığını ancak ''evet'' diyenin cezalandırılmaya devam edildiğini kaydeden Erdoğan, ''Bu dürüstlük mü Allah aşkına, böyle şey olur mu? Hem böyle diyeceksiniz, ardından bunu yapacaksınız'' dedi.
TÜRKİYE'NİN ENERJİ PROJELERİ
Türkiye'nin doğu batı enerji koridoru çerçevesinde de önemli bir role sahip olduğunu ifade eden Erdoğan, ülkenin içinde yer aldığı enerji projeleri hakkında bilgi verdi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'deki doğal gaz boru hattından Yunanistan'a doğal gaz verildiğini belirterek, ''Çünkü, Yunanistan da bu doğal gaz ile ısınsın istedik. Bu hattın adını da barış hattı koyduk. Halbuki aramızda geçmişte çok daha sıkıntılı şeyler vardı. Ama biz bu sıkıntıların devamını istemedik'' diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN BMGK ÜYELİĞİ VE DAĞLIK KARABAĞ
Başbakan Erdoğan, Türkiye;nin BMGK üyeliğine seçilmesinin ardından Güvenlik Konsey masasına Karadağ ya da Kafkaslarla ilgili bir sorun geldiğinde, kendi milli politikasını mı yoksa BM;nin politikalarını mı izleyeceğinin sorulması üzerine, Dağlık Karadağ ile ilgili BM;nin bir yaklaşımı olduğunu, bundan sonra da BM;nin bu yaklaşımını hızlandırma görevi olduğunu ve Türkiye;nin buna katkısının önemi bulunduğunu belirtti.
Dağlık Karabağ;daki durumun iyi incelendiğinde bu sorunun çözülmemesi için çok fazla neden olmadığını, ancak Ermenistan;ın bölgeye 1 milyon insanını yerleştirmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. Erdoğan bu kapsamda Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki son Moskova görüşmelerinde Aliyev ve Sarkisyan;ın önemli adım attıklarını, iki liderin ikinci görüşmeyi Türkiye;de yapmalarını istediklerini belirtti.
OBAMA YÖNETİMİ VE ERMENİ İDDİALARI
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı seçilen Obama ve ekibinin Ermeni iddialarına yakın durmasına karşı nasıl bir duruş sergileyeceğinin sorulması üzerine, Türkiye, aleyhine ABD;deki diasporanın yürüttüğü kampanyayı adil görmediklerini, kabullenmediklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan, Ermenistan;ın eski cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'a 2005 yılında bir mektup gönderdiğini, bu işi tarihçilere bırakmayı önerdiğini anımsattı. Onların yapacakları çalışmanın siyasetçilere sunulmasını istediklerini, eğer bir hesaplaşma gerekiyorsa bunu Türkiye;nin yapacağını, Türkiye'nin geçmişinden asla bir endişesi olmadığını, ancak Ermenilerin bu öneriyi kabul etmediklerini söyledi.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliği konusundaki bir soru üzerine, bu konuda değişiklik yapmanın bazı koşullarının bulunduğunu, bu noktada sıkıntılar olduğunu söyledi. Söz konusu sıkıntıları çözebilmek için belli bir çoğunluğa sahip olunması gerektiğini belirten Erdoğan, o çoğunluğa sahip olunmaması durumunda birşey yapılamayacağını belirtti.
Erdoğan, muhalefetin anayasa değişiklikleri konusunda destekledikleri ve desteklemedikleri konular bulunduğunu, ancak çalışmaların devam ettiğini söyledi.
TÜRKİYE VE İKT
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, İslam Konferansı Teşkılatı (İKT) içindeki rolü ve İKT'nin, İsrail-Filistin sorunu konusundaki rolüyle ilgili bir soru üzerine ise İKT'nin, İsrail-Filistin sorunuyla ilgili elinden gelen katkıyı koyduğunu, Arap Birliği'nin de kendi çalışmalarının bulunduğunu söyledi.
Erdoğan ''Burada yüzde yüz bir başarı elde edilir veya ediliyor dersem bu da yanlış olur, fakat mücadeleden yılmadan şu anda İKT'nin üyelerinin belli bir kısmı bir gayretin içerisinde, genel sekreterlik büyük bir gayretin içerisinde, çalışmalar yapılıyor. Ama her çalışma netice getiriyor dersek kendimizi aldatırız, her çalışma da beklediğimiz neticeleri vermiyor'' dedi.
TÜRKİYE VE BM REFORMU
Başbakan Erdoğan, BM'nin reforme edilmesiyle ilgili olarak Türkiye'nin görüşlerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:
''Şu ana kadar tabii biz (Konseyi) hep dışarıdan izledik, ama şimdi içine giriyoruz. Hazırlıklarımız var ama orada durumu gördükten sonra daha farklı yaklaşımlarımızla sürece etkili olmaya çalışacağız'' dedi.
Erdoğan, bu kapsamda BM'nin eski genel sekreteri Kofi Annan'ın 2004 yılında Kıbrıs konusuyla ilgili bir rapor hazırladığını, ancak bu raporun BM Güvenlik Konseyi'nde 4 yıldan bu yana durduğunu belirterek, konunun açıklığa kavuşması gerektiğini söyledi. Erdoğan, normal olarak Genel Sekreter raporlarının 1 yıldan fazla bir süre Konsey'de durmadığını da ifade ederek, başka ülkelerin bu tür raporlarının olup olmadığına bakılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan'ın konuşmasını Devlet Bakanı Nazım Ekren, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar, Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan da izledi.
Gazeteport