İddianameye Danıştay saldırısının da girmesi tertibin tutarsızlığını bir kez daha gösteriyor. Bu iki olay arasında bağlantı bulunmadığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla netleşmişti. Danıştay suikasti sırasında piyasaya sürülen ve Mahkeme tarafından olmadığı net olarak saptanan Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan arasındaki bağlantı iddiası yine gazete ve televizyonlara servis edildi. Oysa Muzaffer Tekin, Danıştay suikasti sonrasında gözaltına alınmış, savcılık sorgusundan sonra konuyla ilgisi olmadığı saptanarak serbest bırakılmıştı.
Tertipçiler, tertiplerini kanıtlayacak yeni malzemeler üretmeye devam ediyor. İddianame açıklandıktan sonra aynı yerden servis edildiği anlaşılan bir metin bütün gazetelerde yer aldı. Danıştay suikasti ile Ergenekon arasında bağlantı kurulma çabası tertipçileri ele verdi. Çünkü tertip Danıştay suikastinin hemen ertesinde sahnelenmek istenmiş ancak başarılamıştı. İki olay arasındaki bağlantı, Danıştay davası sanığı Osman Yıldırım'ın Zekeriya Öz'e verdiği ifadeye dayandırılıyor.
Danıştay cinayeti hükümlüsü Osman Yıldırım ise sürekli ifade değiştirdi. Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi de Danıştay saldırısının gerekçeli kararında "iki olay arasında herhangi bir bağlantı olmadığını, sanık Osman Yıldırım'ın da ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğini" bildirmişti. Tertipçiler, Muzaffer Tekin ile Alparslan Aslan arasında bağlantı olduğu iddiasını gündeme getirmiş ancak bu hiçbir şekilde kanıtlanamamıştı. Muzaffer Tekin, Danıştay olayı sonrasında gözaltına alınmış, Alpaslan Arslan ile ilişkisi araştırılmıştı.
İddia, Alpaslan Arslan ile Muzzafer Tekin'in olaydan önce telefonla görüşmeleri. Fakat polisin saptamasına göre olaydan 9 ay önce iki kişi arasında bir görüşme var. Konuşmanın içeriği ise olayla ilişki kurulabilecek bir mahiyet taşımıyor. Üstelik Hem Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, hem de serbest bırakılan emekli binbaşı Muzaffer Tekin'in polis ve savcılık ifadelerinde, birbirleri ile herhangi bir ilişki içinde olmadığı görülüyor.
Arslan, Savcılık ifadesinde şöyle diyor: "Bu soruşturmada adı geçen Muzaffer Tekin isimli şahıs ile tanışımlığım olmamakla bir samimiyetim de yoktur. Bu olayı ben kendim icra edip gerçekleştirdim". Muzaffer Tekin de polis ve savcılık ifadesinde Arslan'la bire bir ilişki içinde olmadığını belirtiyor.
Tekin şunları söylüyor: "Kendisiyle yaklşık bir yıldır görüşmüyorum. Büroma 3-4 defa gelip gitmişliği olmuştur. En son telefonla ne zaman görüştüğümü hatırlamıyorum ifadem sırasında 9 ay önce görüşme yaptığımı söylediler doğrudur."
Saldırgan Arslan'ın üstünden çıktığı iddia edilen uydurma kimlikler, sorgu sırasında maksatlı soruların yöneltilmesi tertibin başından beri yalanlar üstüne kurulduğunu ortaya çıkarıyor. Ankara'da başlayan tertip istenilen başarıya ulaşamıyor ve İstanbul'da uygun savcılar ve ortam hazırlanarak buraya taşınıyordu. Tertibin İstanbul ayağı ise, Ümraniye'de ele geçirilen 27 el bombasıyla başlatılıyordu. Operasyonların, AKP'li yöneticiler tarafından dikkatli bir biçimde izlenmesi ve Erdoğan'ın yaptığı şu açıklama tertibin arkasında kimlerin olduğunu açığa çıkarmaya yetiyor :"Ergenekon ve Danıştay saldırısı ile ilgili bağlantıları savcılara sunduk ancak savcılar bu bağlantıyı kuramıyor"..
Kaynak: http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 2&Itemid=4