
İki cephe
Artık böyle, yersen!.. İşte bu ahval ve şerait içerisinde artık birbiriyle tamamen ters iki Türkiyenin varlığını (anlayan) dehşet içerisinde teşhis etmektedir!.. Her an, hayatın her adımında artık çok net hissedilen bu durum, televizyonların haber saatlerinde doruk noktasında ortaya çıkmaktadır...
Son Ergenekon akşamına dönelim, operasyonun TV kanallarında duyurulması haberlerine... İktidar yanlısı diye tanımlanan yayın organlarının üslubu ve de bu üslubu sunan spiker, haberci ve muhabirlerin tutumları... Hepsi birer ortaçağ engizisyon kilise infazcısı, Gestapo sorgucusu saldırganlığında, henüz polise tam teslim edilmemiş gözaltındaki kişileri hacamat ediyorlar!.. Büyük bir intikam ateşiyle Ergenekon terör örgütü! diye avurtlarını şişire şişire, ulusal inisiyatife kör dalışı yapmanın lezzetini yaşıyorlar!.. Orgeneraller, Yargıtay Başsavcısı, Atatürkçü YÖK Başkanı, emekli dahi olmuş olsalar da ellerine düşmüş ya!..
Bunların saldırılarındaki tavır şu:
Atatürk Cumhuriyeti ile hesaplaşma, kuytularında sakladıkları kan davasının, soğuk yenilen intikam yemeği!.. Havaları, hazları bu!..
Baykal sert
Öteki Türkiyeyi de Baykalın, operasyona tepkisindeki sözlerinde buluyoruz. CHP lideri şöyle diyor; Cumhuriyete sahip çıkanlardan hesap sorulmaktadır. Haksız mı?.. Baykal aslında susan Türkiyenin başına gelenleri yansıtıyor!.. Türkiyeyi sistematik bir biçimde tarihi doğrultusundan, çizgisinden çıkarmaya yönelik bu uygulama, aşama aşama daha ileri bir noktaya doğru taşınıyor... Siyasi intikam, hesaplaşma söz konusudur.
Bu bir hukuk değil intikam operasyonudur. Türkiye Anayasasına uygun bir uygulama değildir. Kendine özgü bir uygulamadır... Sözün özü durum budur. İki kutuplu vahim bir durum var ki, bir tarafta infazcılar, öteki tarafta da nasılsa devran değişir sıra bize de gelir! diye bilenen şimdinin sinmiş hedef kitlesi...
