Ergenekon'un kaplumbağası!

Ergenekon'un kaplumbağası!

İletigönderen kaye » Pzr Oca 11, 2009 19:25

Ergenekon'un kaplumbağası!



Orman içinde bir gölde şen şakrak bir hayat süren kurbağaların düzeni bir gün bozuluvermiş. Kara bir kuş her gün göle dalış yapıyor ve bir kurbağayı alıp gidiyormuş. Kara kuş her gün bir kurbağa yedikçe daha da irileşiyormuş. Kurbağa ailesinin gittikçe azaldığını gören akil kurbağalar, bir toplantı yapmış ve göl kıyısında 150 yıldır sessiz sakin bir hayat sürmekte olan kaplumbağaya danışmaya karar vermiş.



Kaplumbağa, akil kurbağaları dinledikten sonra, “Yapacağınız şey çok basit. Kara kuşu gökyüzünde hissettiğiniz an birbirinizin koluna girin, kenetlenin, hepinizi birden kaldırıp götüremeyeceği için, ilk kaptığı kurbağa da kurtulur!” demiş.
Kurbağalar korku içinde kara kuşun gelmesini beklemiş. Kara kuş inişe geçince hemen birbirlerine sarılmışlar. Fakat o da ne! Kara kuş, devamlı kanat çırparak, birbirlerine kenetlenmiş durumdaki kurbağaların hepsini kaldırıp götürmeye başlamış. Öyle ki gökyüzünde bir zincir oluşturmuşlar. En arkadaki kurbağa, durumu seyretmekte olan kaplumbağaya seslenmiş:
-Kaplumbağa ağabey, hani birbirinize kenetlenirseniz, kara kuş sizi götüremez diyordun. Baksana hepimizi götürüyor.
Kaplumbağa cevap vermiş:
-Ulan 150 yıldır vırak vırak diye kafamı ütülediniz. Oh olsun size!

* * *





Demek ki, “Vatan elden gidiyor, birleşin, benim derneğime üye olun” diye milletin iyi niyetli, temiz çocuklarının isim ve adreslerini kayıt altına alanlar, aslında kara kuşa hizmet ediyormuş.
Biz son 6-7 yıl içinde bu sütundan herkesi uyardık. Kurulan derneklerin hiçbirinin güvenilir olmadığını, bu durumda en iyisi insanların kendi illerinde çok güvendikleri insanlarla bir araya gelmeleri olduğunu, aksi halde istihbarat operasyonlarında kullanılacaklarını, sonuçta da suçlu ilan edilebileceklerini, bir kadro tasfiyesi planlanmakta olduğunu ifade ettik. Ayrıca telefonla bize fikir soranlara da hiçbir gruba girmemelerini tavsiye ettik.
Peki biz bu kanaate nereden varmıştık?
Ankara’da Anıtkabir’deki bir eylemde, bazı gençlerin “ordu göreve” pankartları taşıdığını görünce, yeni kurulan bütün siyasi yapılanmaları kendi internet sitelerinden, dergilerinden, basına açık toplantıları hakkındaki kendi yayınlarından, gazeteci gözüyle incelemeye başladık. Hemen hepsinin içinde, karanlık kişiler vardı!
Gerçi, kitleleri kirletecek zamanları olmadı ama sonuçta milletin en aktif unsurlarının isim ve adreslerinin internet üzerinden bütün istihbarat servislerine sunulması için kullanılmış oldular!


* * *

Şimdi deniliyor ki, “Bugünkü operasyonlar, Amerikancı Gladio’nun tasfiyesidir.”
Keşke öyle olsa! Eğer öyleyse benim açımdan hiçbir sorun yoktur.
Fakat, tasfiyeyi yapan, Gladio’nun kendisi ise ne yapacağız?
Danıştay saldırısı, Hırant Dink ve Santoro cinayetleri, Malatya’daki misyoner cinayetleri gibi olaylar ile Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi aydınların öldürülmesi hâlâ aydınlanmış değildir.
Bu olayları, toptan Ergenekon dedikleri çevrelere yıkmak da bir Gladio operasyonu olabilir.
Böylece ABD, Türkiye’de dikensiz bir gül bahçesi bulabilir!


Kaplumbağanın oyununa gelmemek gerekir!



























Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen kgursu » Pzr Oca 11, 2009 20:32

Çok güzel bir yazı, teşekkürler Kaye... :)
Kullanıcı küçük betizi
kgursu
Üye
Üye
 
İletiler: 495
Kayıt: Çrş May 21, 2008 4:47

İletigönderen MansurSah » Pzr Oca 11, 2009 20:48

Bence bu yazı, "vıraklayan kaplumbağalar (!) " kadar doğru. "İçinde ajan olabilir, aman derneğe bir yere üye olmayın, örgütlenmeyin, birey birey kalın ki birey birey yenilin" demenin mantığı nedir? Evet içinde ajan yada istihbaray elemanı, hatta amerikan gladyosunun ajanları olan örgütler olabilir, ama gazeteciye düşen, hangi örgüte girilmesi gerektiğine yönelik araştırma yapmak, güvenilir olanı bulmak mıdır yoksa halkın örgütlenme isteğini kırıp doğrudan teslime razı etmek midir? Hem de sivil örümceklerin, sorosçu çocuklarının içimizde cirit attığı, fonlarla projelerle gençlerimizin beynini yıkamaya çalıştığı bir dönemde, "aman sakın örgütlenmeyin, tlf numaranızı ele geçirilirler sizin yurtsever olduğunuzu anlarlar, vah vah ne olacak sonra?"

Üstü kapalı birşey söylemeyi de hoş bulmuyorum. İnsanları zan altında bırakmaktır. Açıkça söylemek lazım: Orada "Ordu Göreve" pankartını açanlar, TürkSolu ekibidir. Ordunun görevlerini yerine getirmesinin, illa darbe yapması manasında olmadığı açıktır. Oyakın, Türk (!) Telekomun satışını izin vermemesi de, Ergenekon Tertibinde zulüm gören koca paşalarına sahip çıkması da, tertibe karşı bir tavır geliştirmesi de, ordunun görevleri arasındadır. Ve bu günlerde hepimiz, "ordu göreve" gibi bir çağrıda bulunmaktayız.

TürkSolu, orduyu göreve, yalnız birkaç pankartla çağırmamış, en temelde, 33. Sayıyı bu konuya ayırmıştır, yani altı boş bir slogan atıp bırakmamış, bilakis çözümlemelerle, olayın özüne inmeye çalışmıştır:
http://www.turksolu.org/33/

Tek bir pankart göstererek, tüm TürkSolu ekibini (ki dergide yazmış/yazmakta olan isimlerin arasında Attila İlhan, Sunay Akın, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Yekta Güngör Özden, İlyas Salman, Prof. Dr. Erol Manisalı, Osman Özbek Paşa, Bedri Baykam vb. vardır) tukaka ilan ediyor!

Bunun yerine, git araştır bakalım orayı, ne bileyim TGByi, hatta siyasal parti olarak mesela İşçi Partisini.

Başta gençlerimiz olmak üzere, milletimin bu örgütlere katılma sonuçlarının analizini yap. Yoksa, kaplumğaları vıraklatma!


EK: Yekta Güngör Özden'in, konuya ilişkin yazısı:
http://www.turksolu.org/43/ozden43.htm
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP

İletigönderen kgursu » Pzr Oca 11, 2009 22:26

Mansurşah,

Örgütlenme bilincinin yeteri kadar yaygın olmadığını herkes kabul eder sanırım. Burada ajanlara dikkat çekilmesi benim için ilginçti. Buna karşılık tedbir olarak yapılacak başka birşey bulunamaması gerçekten yeterli değil. Ama, varolan örgütlerin de birbirleriyle olan çekişmeleri gerçekten de mide bulandırıyor. Çok ufak farklar yüzünden sesleri yeteri kadar çıkamıyor, naçizane fikrim...
Kullanıcı küçük betizi
kgursu
Üye
Üye
 
İletiler: 495
Kayıt: Çrş May 21, 2008 4:47

İletigönderen luzismud » Pzr Oca 11, 2009 23:47

Hem esas mesaj, hemde getirilmis elestiriler cok büyük dogru noktalara parmak basiyor...

Evet bir örgütlenme sorunumuz var, evet güven sorunumuz var, evet vatandaslik bilinci eksikligi sorunumuz var, evet derdimizi anlatamama sorunumuz var...

Yani isin kisasi var oglu var... Olmayan tek sey cözüm...

Benim nacizane, cahil kafamadan yaptigim cözümleme su;

Ismi, cismi soyu sopu kim olursa olsun SISTEM kendisi icin ciddi tehlike potansiyeli tasiyan herseyi bir sekilde bitiriyor ki var olmaya devam edebilsin.

Bircok naylon aydinimiz var, aydin taslagimiz var ama az da olsa aydinimiz da var. Mesele bizim saygi duydugumuz, pesinden --gerekirse-- sokaklara dökülebilecegimiz aydinlarin bir itici --yada cekici-- güc olarak bir araya gelmemesi yada gelememesi diye düsünüyorum. Ama nedenini bilmiyorum. Kimbilir Nasrettin Hocanin timur karsisinda dimdizlak kalakalmasi gibi bir durumdan cekiniyorlardir.

Naylonlari ve taslaklari bir kenara birakirsam; Ülkemizin gercek aydinlari korkak mi acaba?(Umarim degillerdir.) Peki degillerse bir araya niye gelmezler de %0,05 oy alan partilerle ülkeyi kurtarmaya aday olurlar?
Kullanıcı küçük betizi
luzismud
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 170
Kayıt: Cum Mar 21, 2008 1:25


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x