Eski ülkücü(!) yeni liberal Zaman yazarı Mümtaz'a cevap...

Eski ülkücü(!) yeni liberal Zaman yazarı Mümtaz'a cevap...

İletigönderen Başkomutan » Prş Nis 29, 2010 18:25





Balçiçek Pamir'in hazırlayıp sunduğu Karşıt Görüş'te Kürt Sorunu tartışıldı. Harareti ve tansiyonu yüksek polemiklere sahne olan programa Profesör ünvanına sahip üç isim katıldı. Mümtaz'er Türköne, Özcan Yeniçeri ve Ümit Özdağ'ın canlı yayında 'Türkiye'yi kim bölüyor' sorusuna yanıt aradı .

Milliyetçi görüşleriyle bilinen hatta kimi çerverelerce Özdağ ve Yeniçeri, eski ülkücü yeni liberal Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne'yle tartıştı. Tabii dikkatlerden kaçmayan önemli bir detay ise programda Kürt kimliği adına konuşacak hiç bir isme yer verilmeyişi oldu. Haliyle körler sağırlar birbirini ağırlamaya devam etti. İki taraf da birbirini ülkeyi bölecek bir zihniyete sahip olmakla suçladı.



Mümtaz'er Türköne: 'Ben Türk değilim kardeşim Kürdüm' diyen adama ne diyeceksiniz Türk milliyetçisi olarak? Recep Peker faşizmini nereye koyacaksınız?

Özcan Yeniçeri: Hiç kimsenin Kürtlere 'seni Kürt değilsin, Türksün' dediği yok böyle bir şey yok.

Balçiçek Pamir: Gerçekten inanıyor musunuz buna?

Ümit Özdağ: Biz Cumhuriyeti kurarken bunu anayasal vatandaşlıkla çözmüşüz. Bu siyasal bir kimliktir ve herkes bunu kabül etmek zorundadır. Diğer etnik kimlilşer kendilerini siyasal kimlik olarak dayatamaz.

Mümtaz'er Türköne: Durduğunuz yer insanları bir şeylere zorlamak üzerine kurulu. Faşizm demek istemiyorum ama gerçekten zorluyorsunuz.

Balçiçek Pamir: Mümtaz'er bey çok soru geliyor sizin için. 'Soyadı Türköne ama neden hep Türk karşıtı şeyler söylüyor' deniyor.

Mümtaz'er Türköne: Ben Türk karşıtı değilim ki.

Özcan Yeniçeri: Türk düşmanı.

Mümtaz'er Türköne: Ya ben neden Türk düşmanı olayım Özcan, kendim de Türk'üm. Birisi ben Kürt olarak kendimi tanımlıyorum diyorsa buna saygı duyacaksınız. Özgürlükler var, demokrasi var.

Ümit Özdağ: Ama orada önemli bir ayrım var. Bir ülkede bir tane siyasi kimlik olur. Eğer bir ülkdede birden fazla siayasi kimlik varsa orada federalizm vardır.

Mümtaz'er Türköne: Eğer bir ülkde insanların kimlikleri baskı altına alınıyorsa o ülke bölünür. Bunun suçlusu da Türkçülük yapanlar olur.

Ümit Özdağ: Kürtler siyasal kimliklerine sahip olsun dersen milli develete karşı olursun. Siyasal kimlik yeni bir devlet demektir.

Mümtaz'er Türköne: Irkçılık bir kültürü bir ırkı diğerlerinden üstün görmektir değil mi?

Ümit Özdağ: Ben Türklerin üstün olduğunu düşünüyorum

Mümtaz'er Türköne: Bu ırkçılıktır.


internethaber




Karşıt Görüş’te konuşan Ümit Özdağ: “Atatürk Milliyetçiliği değil, Atatürk’ün kabul ettiği milliyetçilik” doğru kavramdır dedi




Habertürk Televizyonu’nda yayınlanan “Karşıt Görüş” programında 21.Yy. Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Prof. Dr. Mümtazer Türköne, geçtiğimiz günlerde siyasi kimlik sahiplerine yapılan saldırıların analizini yaptılar.

Program sunucusu Balçiçek Pamir, Ahmet Türk ve Sanayi Bakanı’na yöneltilen saldırıların üst üste gelmesinin bir tesadüf mü yoksa “açılım”ın bir sonucu mu olduğunu sorarak programı başlattı.

Prof. Dr. Mümtazer Türköne, söz konusu olayların mevzii ve istisnai olaylar olduğunu söyleyerek buradan hareketle kitlesel bir şiddetten söz edilemeyeceğini, toplumda şiddet eğiliminin giderek azaldığını iddia etti. Türköne, şu sıralarda toplumsal iklimin çok güzel olduğunu, bu tip olayları kaşıyanların mutlaka var olduğunu ama başarılı olamayacaklarını ifade etti. Türköne “mevzii olaylar şiddet doğurmuyor” dedi. Mutlaka şiddet amaçlayanların olduğunu ama Türkiye’nin ikliminin öyle olmadığını anlattı.

Prof. Dr. Ümit Özdağ, öncelikle tanıtım VTR’sinde hata olduğunu, asla söylemediği sözlerin kendisine mal edildiğini, düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Özdağ, 8–10 seneden bu yana bir “Türk Sorunu” oluşmaya başladığını, giderek geliştiğini ifade ederek bu tepsiyle ilgi kitap da yazdığını anlattı. Özdağ, PKK’nın “mağduriyet üzerinden” siyaset ürettiğini, 2000 yılından itibaren buna mukabil “Türk Sorunu” başladığını, özellikle şehirlerde ve burjuva kesimde bir mağduriyet duygusu geliştiğini, bunun da tezahürünün “Türk Sorunu” olduğunu ifade etti. MHP’nin bu durumu hiç tasvip etmeyeceğini söyleyen Özdağ, örgütün artık eylemlerinin doyum noktasına ulaştığını, Abdullah Öcalan’ın asılmayışının toplumda mağduriyet hissi uyandırdığını, bu sürecin gittikçe geliştiğini anlattı.

Açılım sürecinin siyasi iktidar tarafından olağanüstü kötü yönetildiğini ve aslen yanlış olduğunu ifade eden Özdağ, bu sürecin toplumda infiale, bölünme ve karşılıklı şüpheye sebebiyet verdiğini ileri sürdü. Terörde son bir yıl içinde arzu edilmeyen bir fotoğraf ortaya çıktığını söyleyen Özdağ, PKK’nın 2 – 3 ay içinde eylemlerini yaygınlaştıracağını, tedbir alınmadığını ve terörün kontrol altına alınamadığını iddia etti.

Ümit Özdağ, Abdullah Öcalan’ın muhatap olarak hükümetle masaya oturmak istediğini, bunu gerçekleştirmek için de terörü tırmandıracağını savundu.

Prof. Dr. Özcan Yeniçeri Kürt, Laz, Çerkez gibi etnik jargon kullanılmasının uygun olmadığını, bunun ayrışmaya sebebiyet verdiğini ifade ederek söze başladı. Yeniçeri, toplumsal şiddetin ve şiddet arzusunun halkta karşılığını olmadığını; şiddetin üstten siyasiler ve gazetelerden geldiğini, bazı gerçeklerin amacı dışı yorumlanmasının halkın bilinçaltını harekete geçirdiğini ileri sürdü. Kürtlerle çatışma yaşanmasının halkın gerçek arzusunu yansıtmadığını söyleyen Yeniçeri, 12 Eylülden önce bir takım korkularla şiddeti bizzat yaşayan halkın 12 Eylül’den sonra şiddete tavır koyduğunu anlattı.

Özcan Yeniçeri; Ecevit ve Demirel’in el sıkışmadıklarını, Yunan Başbakanı’nın arabasının kapısını tutan Ecevit’in Alpaslan Türkeş’le el sıkışmaktan imtina ettiğini, bugün bile iktidar ile muhalefetin başkanlarının el sıkışmadığını söyleyerek 7 – 8 senedir iktidarın muhalefetle hiçbir konuda el sıkışmaya yanaşmadığını, bunun da toplumda ayrışmaya neden olduğunu savundu.

Yeniçeri, Türköne’nin itirazları üzerine bütünü parçalarıyla tarif etmenin bütünü kaybetmeye yol açacağını ifade ederek “Türkiye’de herkesin kendi kimliği ile kendini gösterme hakkı var” dedi. Sürekli ezilme edebiyatı yapmanın ayrışmayı körüklediği, bunu söyleyenlerin toplumu kışkırttığını ifade etti.

Yeniçeri, bazı şeylerin söylenmesinden çok konuşulmasını gerektiğini söyleyerek ötekileştirici tavrın teröre meşruiyet kazandırmaya yönelik olduğunu ifade etti.

Mümtazer Türköne, Cumhuriyet’in ulus devlet projesi üzerine kurulduğunu, tek millet düşüncesi ile herkesi Türk yapmaya yönelik ‘asimilasyon’ projesi –özellikle Kürtlere karşı- olduğunu, bu projenin artık iflas ettiğini ve bir entegrasyon projesine dönüştüğünü iddia etti. Türköne, “Demokratik Açılım Projesi”nin entegrasyon politikasının sonucu olduğunu savundu.

Özcan Yeniçeri, 1982 anayasasının işkence seslerinin cezaevlerinin dışına taştığı bir zulüm ortamın oylandığını, kendisinin bu anayasa “hayır” dediğini ama kabul edildikten sonra uyduğunu, herkesin de böyle yaptığını anlatarak şu an “ulus devlet”in var olduğunu, karşı gelenlerin de bunu kabul zaruretini ifade etti.

Ümit Özdağ, Mümtazer’in Ülkü Ocaklarında temayüz ettiğini, Türk Milliyetçisi olması hasebiyle toplumda hep belli bir konumda olduğunu, 2003’te Türk Milliyetçilerini arkadan vurduğunu anlatarak “2003’te ne oldu?” diye sordu.

Özcan Yeniçeri, Mümtazer’i Ülkü Ocaklarında tanıdığını, Taha Akyol’un Site Yurdu’nda verdiği bir seminere birlikte gittiklerini, Taha Akyol’un orada gelecekte Türkiye’nin idarecilerinin ya bu yurttakilerin yada Cumhuriyet Yurdu’ndaki devrimcilerin olacağını anlattığını ama 12 Eylül’ün her iki tarafı da aynı kefeye koyarak ezdiğini anlatarak Mümtazer’in gidişine bir mana veremediğini söyledi.

Mümtazer Türköne, “Mümtazer niye gitti diye benim üzerime inşa etmenin bir anlamı yok” diyerek ulus devlet milliyetçiliğinin ırkçılık, kafatasçılık hatta faşizme ulaştığını, bu söylemin soğuk savaş döneminde kaldığını iddia etti.

Türköne, özellikle Kürt’e saygı gösterilmesi gerektiğini iddia ederek Türkçülüğün asıl bölücülük olduğunu savundu. “Farklı olana saygı göstermezsen bölersin” iddiasını ortaya attı.

Ümit Özdağ 1984 yılından bu yana hiçbir Türk Milliyetçisinin silahlı eylemi olmadığını, buna mukabil PKK’nın 5.000 asker, 500 polis, 1250 korucu ve 6.000 sivil öldürdüğünü, bunlardan bahsetmeden Türk milliyetçilerinin “bölücü” olmakla suçlamanın ne kadar ahlaksız ve vicdansız bir şey olduğunu anlattı. Özdağ “Atatürk Milliyetçiliği” diye bir kavram kullanılmasının yanlış olduğunu, “Atatürk’ün anladığı milliyetçilik” kavramının kullanılması gerektiği, Türkiye Cumhuriyetini bina eden düşüncenin Türk Milliyetçiliği olduğunu izah etti.

Ümit Özdağ, Türk Milliyetçiliğinin millet anlayışının ırkçı olmadığını söyleyerek Atsız’ın bile “Türk kültürünü kabul eden Türk’tür” dediğini anlattı. Herkesi Türk yapmadan kasıt folklorik özelliklerini serbest bırakarak ortak bir millet anlayışı olduğunu izah eden Özdağ, sadece 12 Eylül döneminde kısa bir süre bu özelliklerin yasaklandığını anlattı. Özdağ, Kürt vatandaşlarımızın terör örgütü gibi düşünmediklerini, parti diye ortada gezerek APO’ dan icazet almadan bir şey yapamayanların sadece % 6,5 oy alabildiklerinin, bölgede yaptığı uzun araştırmalarda PKK’ya destek verenlerin % 1 bile olmadığını gördüğünü söyleyerek o partiye oy veren % 6,5’un da bizim olduğunu bunları afaki olarak söylemediğini anlattı.

Özcan Yeniçeri, tarihi olayları tarih içinde değerlendirmek gerektiğini ifade ederek, “Olayları tarihin içinden çekerek değerlendirirseniz tarihi ve olayları anlayamazsınız” dedi

Yeniçeri, Türkiye’de bazı ırkçı söylemlerin varit olduğunu ama bunların mevzii ve marjinal seviyede kaldığını anlatarak “kart, kurt” teorisinin de iftira, yakıştırma olduğunu ifade etti. Yeniçeri, “Ben kürdüm” diyene “hayır, değilsin” diye dayatma olmadığını, devletin bir resmi dili olduğunu, bunu herkesin öğrenmek mecburiyeti bulunduğunu ama kendi dilini kullanabileceğini izah etti.

Ümit Özdağ, Alman filozof Jürgen Hebermas’ın ırk esasına beğlı olan Alman vatandaşlığı kavramına bir çözüm olarak “anayasal vatandaşlık” kavramını ortaya attığını, halbuki, bizim anayasamızda da siyasal kimlik tanımlaması yapıldığını, herkesin kabul etmek zorunda olduğunu, aksinin savaş ilanı olduğunu ileri sürdü.



Yazarımız Mustafa Aslan'ın Mümtaz'er Türköne'yi analiz eden yazısı görüntülerin sonudadır...

Değişmiş-Gelişmiş Eskiler! ...

















Haberiniz.com


Değişmiş-Gelişmiş Eskiler! ...

MUSTAFA ASLAN "TÜRK'ÜN YÜREĞİ"



Ilımlı İslâm adıyla yeni bir dîn icadında kullanılan Hoca Efendi'lerinin ABD'den tâlimatlarıyla eskimişleri manşet yaparak, AKP Anayasası'na destek sağlamaya çalışan zamâne zamanında görünenleri kasıtla bazı Dostlar; “Artık bıktık bu eskiden ülkücü olanlardan” diyorlar!

Onlar da kesinlikle bıktırmak için yapıyorlar yaptıklarını! Nasıl mı?

Meselâ; İslâmiyet öncesi, sonra Allah'ın Arslanı olan Hz. Hamza(r.a.)'da dahil herkes, bütün sahâbi müşrik!... Kimsenin aklına sahâbinin geçmiş müşrîkliğini sorgulamak gelmez. Çünkü bu zâtlar, Kelîme-i Şehâdetle dînlerini ikrâr etmişler. Onlar yaşadıkları dînle birlikte yâd edilir, sorgulanır, alkışlanırlar!

Cumhûriyeti kuran kişilerin tamamına yakını da Osmanlı Paşaları... Onların da Osmanlılıkları, padişah ve teslîmiyetçilerle birlikte sorgulanmaz. Çünkü teslîmiyetçiliği reddederek millî bir mücâdele başlatmış ve güçlerinin çok üstünde bir başarı kazanmışlardır.

Buradan hareketle, kimseyi dününden dolayı yargılamak elbette vicdân işi değil. Hele günümüzün değişen-gelişen dönekleri, takîyyecileri bile ilm-i siyâsetlerinden dolayı alkışlanırken, eskiden ülkücü olanların şimdi değişip birilerinin gemilerine, birilerinin demokrasi tramvayına binmelerini de normal kabûl edeceğiz de!...

Adamlar bindikleri demokrasi tramvayından, “Eskiden ülkücüydüm” diyerek yağ fışkıran açıklamalar yapıyorlar, zamâne zamanı bunları "eski ülkücü" diye takdîm ediyor veya açıklama yaptıranlara iltifatlarla hakları olmadan, bir yerleri tenkît ediyorlar!

Aslında onlar ma'zûr! Yaptıranın verdiği görevleri bu! Onlara; “Ülkücülerin, Türk Milliyetçilerinin canlarını sıkın, sizinle meşgûl edin ki bizle uğraşmasınlar” görevi verilmiş! Adamlar da görevlerini yapıyorlar! Biz de onların düşündüklerinin çok fevkinde ilgileniyoruz onlarla maalesef!

Allah aşkına herkes işine baksın!

İsteyen eskisin, isteyen eskiden bilmem neydim, şimdi değiştim-geliştim diyerek bir yerlere mavi boncuk dağıtsın! Biz; işimize, milliyetçiliğimize, ülkücülüğümüze, AKP'den hesap sormanın yolunu açacak olan referandumda yapacaklarımıza yoğunlaşalım. Bizim hayatlarında bir şey olamamış hiçlere ayırarak kaybedecek zamanımız yok!

“İstisnâlar kaideyi bozmaz” ama bedenlerini parayla satan kadınların adı bilinir, fâhişe! Bu kadınlar, adlarını bile bile yaparlar ama yüzlerine karşı fâhişe denildiğinde kıyâmet koparırlar!

Peki, akıllarını, düşüncelerini, kalemlerini parayla satan, kiralayan bu “dolma kalemler”e ne demeli? Bunlara “Fikir Fahişeleri” diyenler, doğru söylemiyorlar mı? Kendileri; “Döndüm, değiştim, geliştim, tekâmül ettim” diyorlar ama -aynen fâhişler gibi- yüzlerine “dönek” diyenleri de nerdeyse öldürecek kadar öfkeleniyor, şirretleşiyorlar!

Soğuk savaş yıllarında komünizme, Sovyet yayılmacılığına karşı tedbîren ve ABD finans destekleriyle kurulan, kurdurulan siyâsal yapılar; şimdi o zamanki yapılarının tamâmen zıddı bir görüntüyle kullanılıyorlar ve bunun adı da; "değişmek, gelişmek" öyle mi?

Bir canlı yayında; Prof Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ile Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne karşı karşıyaydılar. Özdağ ve Yeniçeri, Türköne'ye; “Seni gördüğümüzde Türk Milliyetçilerinin arkadan hançerlendiğini hissediyoruz” dediklerinde Türköne; “Siz hâlâ 1970'li yıllardaki gibi kalmışsınız” diyerek gûya karşı tavır koydu! Adam, değişmiş, gelişmişmiş!

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın; “Cumhuriyet En Uzun 10 Yılından Geçerken TÜRK SORUNU” kitabının adına, Türköne'nin itirâz edeceğini bilseydim, Vallahi ben itirâz etmezdim! Bu dönenlerin itirâz ettiklerinde, kesinlikle doğruluk vardır! Bu da -kitabın adını hâla içime sindirememiş olmama rağmen- sessiz özrüm olsun Sayın Özdağ'dan.

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.

Selâm, sevgi, dua...


Haberiniz.com -Analiz
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eski ülkücü(!) yeni liberal Zaman yazarı Mümtaz'a cevap...

İletigönderen maydonos » Prş Nis 29, 2010 21:42

Bu one midir? Nedir? Soyadini degistirsin Kurtkici olarak cok yakisir. Anlamadigim bir nokta neden bu kisiliksiz ruhunu, vicdanini satmis kurtkicinin bulundugu programa katilmislar.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Eski ülkücü(!) yeni liberal Zaman yazarı Mümtaz'a cevap...

İletigönderen Osman_Pasa » Cum Nis 30, 2010 0:22

Liboslar 4'e ayrilir

1 . Soldan donmeler , yabanci kaynaklari cevirip kendi fikirleri gibi sunuyorlar .

2 . Dogustan liboslar , Mehmet Barlas ve Nazli gibi , bozuk pilak gibi ayni seyi soyluyorlar ..

3. Eski dinci yeni liboslar , Fehmi koru ve ekibi , ilk iki gurup ne yaparsa dini motiflerle tekrar ediyorlar

4. Ulkucu donmeleri, Taha ve bu Mumtaz gibi en cok bunlara uyuz oluyorum ...
Yaptiklari libosluga ragmen yeri geldimi de hala turkcu motifler kullaniyorlar ...

Sounuc olarak , ortak ozellikleri Amerikaya tam biaat ve sermaye kopekligi ...

Ama bu topraklarda emperyalist mayasi tutmaz ...
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16


Şu dizine dön: Diğer Görüntüler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x