Eskiyi Unutma!

Eskiyi Unutma!

İletigönderen Feza Tiryaki » Çrş Eki 17, 2012 21:19

Eskiyi Unutma!


Eski, yalnızca eskimiş, yıpranmış anlamına gelir, geçerliliği bitmiş, yürürlükten kalkmış, çağı geçmiş anlamında kullanılır sanmayın. Eski sözü, aynı zamanda üstünden uzun zaman geçmiş, eskide kalmış olaylar, devirler, dönemler, eşyalar, nesneler için kullanılır. Eski, geçmiş zaman, önceki anlamına gelir. Eski günler, eski zamanlar, eski çağlar, eski dönemler, eski yapılanlar, eski başarılar…

Bir atasözümüz, “Eskisi olmayanın yenisi olmaz.” der. Eskiyi gözden çıkarmamayı öğütler bu söz.

Kültürler, eskiye bağlı kalarak ölmez, yaşarlar. Eskiyi bilirsek, üstüne geleceği kurabiliriz…

Eski, bizim kökümüzdür, geldiğimiz yerdir. Eski zamanları bilmezsek, geleceği kuramayız. Bilmek, görmekle, öğrenmekle, yaşamakla olur…

Çağdaş ülkeler, gelişmiş ülkeler (Avrupa, Amerika) geçmişlerini yıkmazlar. Eskileri özenle korurlar. Eski, eski yerinde durur, korunur gözetilir.

Böyle ülkeler, okullarının yeni binasıyla, yeni yapımıyla, modernliğiyle falan değil eskiliği ile övünürler. En az yüz yıllık, iki yüz yıllık, üç yüz yıllık… okulları aynı adla, aynı görünüşle yaşatılır. Belki ek yapılar eklerler, bahçeyi, çevresini genişletirler o kadar… İçini de bozmadan düzenletir, gereken araçları eklerler. Binaya dıştan bakınca içiniz şöyle bir sarsılır. Eskide kalmış çağlar günümüze gelivermiştir, geçmişin izleri, her taşın, her duvarın, her tahtanın üstündedir… Süslemeler eskidir, merdivenler eskidir, tavan eskidir, kürsü eskidir…

Geçmişiyle köprü kurdurulan çocuk mutludur, kendine güvenlidir…

Oralarda evler de eskidir. Yüzlerce yıllık evlerde oturulur. Böyle evlerin kapı üstlerine, yapıldıkları tarih epey bir gösterişli yazıyla yazılır veya levlalar asılır.

Her kentin bir eski mahallesi, bir de yeni yerleşim alanları vardır. Eski mahalleler, sokaklarıyla, evleriyle, ağaçlarıyla özenle korunur. Eski evlerin bakım ve düzenleme işine devlet yardım eder. Evlere izinsiz ne ekleme ne çıkarma yapabilirsiniz. Yirmi - otuz yıldan yaşlı ağaçlarınızı bile kesmek izne bağlıdır.

Eski, müzelik eşyaysa, yeri müzedir. Meydanda seyirlikse, eskiler meydana konur. Kitapsa, kitaplıklardadır. Tarihse, derslerde kitaptır. Ev eşyasıysa, sandıklarda sararsa da özenle korunur, sarıp sarmalanır… Kuşaktan kuşağa emanet edilir…

Eski, gençlere örnektir, derstir. Eski, yaşanmışlıktır, gelip geçerken iz bırakandır…

Eski, bizi anlatır. Eski atalarımızla bağdır… Eski eşyalara ilgi de bu yüzden değil midir?

Eski, yaşadıklarımızın sesli - sessiz kanıtıdır. Eski, belgedir. Eski, ölüme dirençtir, başkaldırıdır!..

*

Bize eskiyi unutturuyorlar!

Bir unutsak ya geçmişi, eski zamanı, dostu düşmanı, Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, her yanına her gün saldırılan Atatürk Cumhuriyeti’ni, cumhuriyetin bize kazandırdıklarını, Türklüğü, Türk olmayı, dilimiz Türkçeyi, değerlerimizi… işte o zaman işimiz bitecek! İşimiz bitirilecek!

Kentsel dönüşüm ne? Neden eski mahalleler yıkılır, eski evler, okullar yıkılır?

Depreme dayanıksız, hasarlı diye mi yıkıyorlar o cânım eski kamu binalarını? Sinop’taki 1950 yılların yapımı iki katlı Atatürk Devlet Hastanesi’ni… Askerlerin onlarca lojmanını (barınma yerlerini) sağlık ocaklarını…

Denizli’de 75. Yıl Cumhuriyet İlkokulu’nu yıkarlarken o okulda bir yıl okuyan Sebahat ağlamış. On bir yaşındaki kız, okuduğu okulunu bir daha göremeyeceğine üzülmüş…

Bayramlar niye kalktı? Kentlerimizin, yörelerimizin kurtuluş törenleri niye yapılmıyor artık? Düşmanı kovmayı canlandırmak bile yasak! Gâvura gâvur deme yok bundan böyle. İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunu nasıl geçiştirdiler görmediniz mi? Koyu takım elbiseli bazı kişiler (valiler, bakanlar, vekiller, üyeler, müdürler… ) bir caddeden ötekine “Şükran yürüyüşü” yapmışlar. Amerika’nın olmayan geçmişinde oldurduğu uyduruk Şükran bayramı kutlamalarına özenir gibiydiler…

Niye ulusal duygudan, Atatürk sevgisinden, ulusumuzun adından, vatana bağlılıktan böyle öcü görmüş gibi korkuyorlar?

Niye birilerinin işleri güçleri dönüşüm, değişim? Eskiyi kökten ortadan kaldırma…

Niye geçen yıl Cumhuriyet Bayramı kutlanmadı? Bayram törenleri niye yasaklandı? Niye askerin marş çalmasına, geçit töreni yapmasına bile izin çıkmadı?

Meydanlarda toplanılmasın, topluca törenler yapılmasın, okullar bir araya gelmesin, asker gücünü gösteremesin, halkla bütünleşmesin, ulusal birlik bütünlük oluşmasın, eski günler unutulsun, eskiden olanları yeni kuşaklar öğrenmesin diye değil mi?

Türk’ün Atası’ndan Türk’ü ayırmak için…

Şehit atalarımızdan genç kuşakları koparmak için…

Vatan ulus kavramını unutturmak için…

Bunların o hep dillerindeki eskiye özlem sözlerine de kanmayın. Osmanlı hayranlığı, eski dille konuşma – yazma kursları, depreşen padişahlık sevgisi, eski yazıya dönüş hazırlığı, ilkokulda Arapça dersler, okullarda Arapça harfler, ezber derslere dönüş… Bu özlem, geriye gidişe özlemdir, gericiliğe yol vermedir. Atatürk devrimlerini, ilkelerini ortadan kaldırmaktır. Eskinin köhnemiş, yıpranmış, tükenmiş, geri kalmış dönemlerine geri dönme özlemidir…

Eskiyi iyi bilelim.

Eskiyi unutmayalım.


Feza Tiryaki, 17 Ekim 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x