O gün eli kanlı çetelerin ısrarla üzerine giden Uğur Mumcu’yu kanlı bir biçimde katletmişlerdi.
Bu gün Uğur Mumcu’nun katilleri değil, dava arkadaşları hapistedir.
Uğur Mumcu’nun ağabeyi ise, hapistekilerin avukatlığını yapmaktadır…
Bu ülkenin Sayın Başbakan’ı bu acıklı yapılanmanın neresindedir ve hangi saftadır?
- Başbakan kendi ifadesi ile hapistekilerin savcısı olduğunu açıklamıştır.
Böylece yürütme organının başı, bağımsız[!] yargının savcısı olduğunu söyleyebilmektedir.…
Eskiden tam bağımsızlıktan yana olanlar, laik ve demokratik Cumhuriyetin savunucuları, ikili-üçlü, “fail-i meçhul” cinayetlere kurban ediliyorlardı.
Şimdilerde ise, “yasal” bir zeminde zindanları dolduruyor bu aynı nitelikteki kişiler…
Ya öldürüleceksin…
Ya da zindana atılacaksın!..
Emperyalizmin güdümündeki Türkiye’de namuslu aydınlar için başka bir seçenek kalmamış gibidir.
Üstelik zindanlara tıkılan insanların üzerine atılan suç, terördür, kirli ve karanlık faili meçhul cinayetlerdir…
Yargıtay Başsavcısı dahi, Danıştay cinayeti ile ilgili suçlamanın sanığı olmanın teğetinde yer almaktadır.
Takdir-i ilahi midir olup biten bu trajik olaylar…Yoksa, musibet-i “Gülen” mi?.. İçinde devinilen bu alaca karanlık ortamda ayırt etmek oldukça güç bir iştir.
Uzun yıllar yeraltında oluşturulan kadrolar, imam hatip okullarındaki, tarikat yapılanmalarındaki, ev-kiliselerindeki birikimler, yurt içinde ve yurt dışında oluşturulan okullar, üniversiteler… Ve beyin yıkamanın çarklarında inim inim inleyen biçare bir kuşak, devşirilen aydınlar ve “hazine-i mahsusa”dan beslenen bir kısım medya… her şey… Ve her şey [az sonra!] geliyorum diyordu düne kadar…
Ve bugün geliyor!
Gümbür gümbür geliyor.
Ve hatta geldi bile…
Amerika’da Fettullah’ın bastığı düğme, Kanada’da haham-başı ile genleşiyor ve Avrupa Birliği politikaları doğrultusunda yoluna devam ederek, ne olduğu belirsiz “proje”lerle besleneni demokratik kitle örgütlerinin eli ile zehir kusuyor…
Güneydoğu’yu bölüyor; Kıbrıs’ı yok ediyor; yargı bağımsızlığını çiğniyor… Ve bu ülkenin milli güvenlik kuruluna kadar gelip dayanıyor.
Evet, düğmeye basılmıştır.
Gerçek derin devlet, sahici gladyo ve emperyalizmin maşası konumundaki tüm odaklar, koşulların kendileri için yeterli olduğunda mutabık kalmışlar ve topyekûn bir kalkışmanın unsurları haline gelmişlerdir.
Bu karar doğru mudur
Varılan mutabakatın gücü nedir?
İşte Türkiye’nin geleceği, bu trajik [ve dramatik] sorunun ardında gizlidir.
farukhaksal@superonline.com
LÜTFEN TIKLAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.kitlecizgisi.com
http://www.dnm-ler.com