“Fe” Tipini Çözmek

“Fe” Tipini Çözmek

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Mar 06, 2014 23:35

“Fe” Tipini Çözmek


İlk kez, kaç yıl önce duymuştum. İktidardan açıklama yapılmıştı: “Klavyeleri, devlette F tipine geri döndüreceğiz!” diye. “F” ile başladığı için bu adı alan yazı dizinine (klavye) övgüler yağdırılıyordu. Bekleyin görün bu yanlışı düzelteceğiz deniyordu.

Bunu diyen bu iktidarın bakanıydı. Yıl 2011 yılının başı. Şaşkındık. Dedikleri söz doğru! Bu söz, diline ihanet edenin ağzından kaçırdığı: “Türkçede 32 harf olsaydı bazı sesleri daha rahat karşılardı. ” Bunu diyen eski Kültür bakanı (Atilla Koç) da bu partinin bakanı. Sonra, daha zamanın gelmediği, bunun için bekleneceği kendine söylenmiş olmalı ki, 2007 yılında, dediği bu sözden kıvırtarak, “Sözlerim yanlış anlaşıldı, benim eksik dediğim harfler Arap harfleriydi!” demişti hemen, o hep uyuyan bakan… Kürtçülüğe göz kırptığını aklınca bu sözleriyle saklamıştı. Arapçıyım demek de ise bir kötülük görmemişti. Dinci ya bunlar. Din- iman, Arap- Arapça denince akan sular duruyor ya… Bu sözler araya kaynayıp gitmişti. Kimse düşünmemişti:

Bu kişi şimdi ne dedi? Neden sonra kıvırttı?

Türk eğitim sistemini neredeyse İngilizce’ye döndüren, ilkokuldan İngilizce dersi başlatan, anaokullarına kadar bu işi indiren de aynı iktidar. Kürtçülüğü besleyenler de onlar. Neden birden değişsin kafaları? Neden çark etsinler dolu dizgin ulusu bölünmeye doğru götüren bu kirli yoldan? Türkçeyi gözden düşüren, Türk düşmanı cemaatin “Türkçe olimpiyatları”yla Türkçeyi aşağılayan, Türkçe bilmeyenleri, sömürge okullarında İngilizce ders gördürdükleri Arapları, zencileri yamuk yumuk konuşturarak, sömürge ülkelerinin zavallı insanlarına iki üç Türkçe söz, Türkçe şarkı ezberleterek bunları yarıştıran, Türk diliyle alay ettiren, okullarda İngilizce ders saatini artırırken Türkçe ders sayısını azaltan bir iktidar, bu Türkçeye uyumlu yazı dizinini geri getirmeyi neden istesin? Sonra terör örgütünün isteklerini, o üç İngiliz harfini (wqx) “Demokratikleşme” ayağına topluma dayatan, Türkçe yazı dilini korunmasız ortada bırakan da bu siyasi iktidar.

Ara ara bunların, ta 2006’dan başlayarak, “F” yazı dizinini ortaya atmalarına akıl sır erdirememiştik. Bu nasıl iştir deyip durmuştuk. Bu nasıl olur? Yoksa bizim sandığımız kadar değil mi bu anlayışın Türkçeyi sevmemesi, Türkçeye kinleri, Türk yazı diline düşmanlıkları…

Biz Türk dili sevdalıları, sayıları az kalan dinazorlar (!) kendimizi bildiğimizden beri, daha doğrusu, daktilo devrinin bitip bilgisayara geçildiği yıllardan, ihanetin açıktan başlatıldığı Özallı yıllardan beri bunu savunuruz: “Türkçeye uygun yazı dizini “F” yazı dizinidir…" O yıllarda tartışılmıştı. Devlet dairelerinde hangi bilgisayar yazı dizini kullanılsın? Hangisini kabul edelim? Piyasaya hangisi sürülsün? “F” lisi mi? “Q” lusu mu?

Sonra bir anda karar aldılardı. Yıl seksenli yıllar… Aslında dilimizi yıkmayı, değersizleştirmeyi, dilimize has sesleri unutmamızı, Türkçenin yerini İngilizcenin almasını isteyenler, çoktan alınmış bu kararı uygulamaya koymuşlardı. “F” yazı diziniyle her dilden yazı yazılabildiği, bunda hiçbir sorun olmadığı halde… Böyle yapmasalar, Türkçeye uyumlu, daha hızlı yazı yazdıran, harf sıralaması sözcüklerimizin yapısıyla, en sık kullanılan seslerle bağdaşan “F” dizinini kaldırmasalar, yeni yetişenler üzerinde, devlette, okullarda İngilizcenin egemenliğini nasıl sağlayacaklardı? Türkçenin özel harflerini nasıl devre dışı bıraktıracaklardı yeni yetişen gençliğe?

“F klavye kullanımı yasalaştı.”

Bu haber, birkaç ay öncenin haberi. Resmi gazetede yayınlanarak yasalaşmış, 10 Aralık 2013’te bu durum. CHP’li Gürkut Acar, bunu olumlu bulduğunu söylemişti o günlerde. Ancak F klavyeli dizüstü bilgisayar bulmak mümkün değil demişti. “F” klavye ile beş kat hızlı yazı yazılabildiğini de eklemişti sözlerine. On bir yıldır iktidarda olan AKP’nin “F” klavyeyi hatırlamasını, bu konuda iki kanun teklifi veren biri olarak yararlı ve olumlu buluyorum demiş, hiç bir endişesi, ardında ne olabilir düşüncesi olmadan konuyu kapatmıştı vekilimiz.

Bu durum yasalaşmadan ekşi sözlüğe vatandaş şüphesini yazmış, biraz da ağzını bozmuş sorarken:

“Ulan acaba gene hükümetin hangi adamı f klavye ihalesini kazandı?”

AKP’den “F” klavye hamlesi başlığının altına başkası da şunu yazmış: “Türkçe olarak lanse edilen “fe” klavyenin f’sinin “ef” olarak okunması gayet manidardır.”

Yukarıda sözünü ettiğimiz “F” yazı dizini ile ilgili genelgede, “F” klavyeye geçişin 2017 yılında sonuçlanacağı da açıklanmış.
Bu uygulama için 2011 yılının başında şunlar yazılmış:

"Okullar dâhil kamu kurumlarındaki bilgisayarlarda sadece “F” klavye kullanılmasına yönelik çalışma başlatıldı."

Ardından “Dünya “F” klavyeye dönüyor.” yazmışlar. Dünyayla Türkçenin ne ilgisini kurdularsa… Bunlarda atmasyon çoktur. Aldatmacada sınır tanımazlar:

Çoğu gazete başlıklarında, “F Klavye Q’yu kovacak!” demişler.

İktidarın genel başkan yardımcılarından biri geçen yılın son ayında, 17 Aralık’ta yolsuzluk ve rüşvet soruşturması patlak vermeden önce, 10 Aralıkta: “F” klavyeye Türkçeyi uygunluğu nedeniyle millî klavye olarak sahip çıkılması gerektiğini söylemiş. Bu yazı dizinine “millî” demeleri, ayaklar altına aldıkları milliyetçilikten millî klavyeye gelmeleri düşündürücüydü. Yine dediklerine göre:

“Türkçe’nin korunması amacıyla 2006’da verdikleri araştırma önergesinin sonuçları kendilerini F klavyeye kadar getirmiş…”

Yalnızca adı millî olan, içi boşaltılan Millî Eğitim Bakanlığı da yıllardır “F” klavyeli bilgisayar alıyormuş. Fatih projesiyle de öğrencilere dağıtılacak tablet bilgisayarlar da “F” klavyeli olacakmış, o günkü açıklamalara bakarsanız.

Aradan iki ay geçmiş geçmemiş, daha 24- 25 Şubat “Sıfırladın mı” Bilal Oğlan kasedi ortaya dökülmeden, bu sözleri haykırmış AKP iktidarının başı:

“Güzel Türkçemize en uygun klavye F klavyedir. Biz tabletlerimizi F klavye olarak hazırlıyoruz. Özellikle bilgisayar üreticilerinin satıcılarının bu hassasiyeti gözetmelerini istiyorum. Güçlü bir Türkçe için Türkçemizin ne kadar zengin olduğunu dünyaya haykırabilmek için bu adımı atıyoruz. "

Bunları da duyunca olay bir bilmeceye döndü.

Türkçeye en büyük darbeyi vuranlar onlar. Devletin radyo ve televizyonunda yerel ağızlarla kesintisiz yayına başlayanlar, 2009’da ses bayrağımızı yaralayanlar onlar.

Olmayan bir dil yaratmak için çaba harcayanlar, bir bölgedeki (Kuzey Irak’la halkımızı birleştirebilmek adına) yerel ağzı yaygınlaştırmak adına, ortak dil yaratmak için, bölgedeki birbirini anlamayan yerel ağızların birine, yeri geldiğinde tümüne “Kürtçe” diyerek, bu olmayan dille bölücülerin önünü açan, insanları kandıranlar onlar…

Geçen yıl, bölücülerin istedikleri o üç harfi kullanıma açan, ilerde kullanmaları için bu olanağı Türkiye düşmanlarına veren, sanki bunu yasayla yapmasalar klavyeler tutsakmış gibi hava yaratarak klavyeye özgürlük verdik diyenler yine kendileri.

Ellerindeki Türk Dil Kurumu aracılığıyla, “ Üç de yetmez beş tane verelim!” diye üstü külahlı iki uyduruk harfi daha bu hain yıkım tuzağına eklemekte sorun görmeyenler, bunu diyebilecek kadar Türk diline, Türk harflerine, Atatürk’ün harflerine, Türkçe yazı diline düşman bir zihniyette olanlar sanki bunlar değil, başkası…

Yer adlarının değiştirilmesine, Cumhuriyet öncesine, sözde eski adlarına (Ermenice- Rumca) dönmesine izin veren yasayı bir hafta önce çıkaran yine aynı iktidar. Türkçenin egemenliğine, ses bayrağımızın göklerimizden indirilmesine izin veren, isteyenin istediği dilde eğitim verecek özel okul açabilmesini yasalaştıran, Türkçeye ortak koşulmasının yasal yolunu döşeyen, bunu alkışlayan, Türkiye düşmanlarının önünü açan, Türk vatanında Türkçeyi yaralatan, Türkçeyi öldürecek dile ihanet yasalarını çıkaran yine kendileri…

Çok alışılmış bir söz olacak ama, bağışlayın, daha uygun bir söz bulamadım: “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”

Durumu dil ile tarif etmekte güçlük çekiyorum.

Hainler dört gözle seçimi bekliyor. Kalkışacaklarını, ayrı devletlerini kuracaklarını bangır bangır bağırarak söylüyorlar.

İktidar boğazına kadar batakta. Her yan gerçek durumumuzu, nasıl yönetildiğimizi gösteren ses kayıtları ile dolu. Atatürk’ün Meclisi’nden millet vekili maaşı alan, namusu üzerine vatana, Atatürk ilkelerine bağlılık yemini etmiş kadın, terör örgütünün temsilciliğini yapıyor, parmak sallayarak, İmralı adasında hapis yatan katilbaşının dedikleri olmazsa ülkeyi örgütlerince kana bulatacaklarını söylüyor.

Bir yanda da böyle bir atılım: “F” yazı dizinini (klavyeyi), ulusal yazı dizinini devletin her katına sokma, bu yazı dizinini övme…

Türkçeye ihanet eden yasalar arka arkaya çıkarılırken aynı anlarda bu Türkçe “F” dizinine dönüş hazırlıkları başlatılmış. 2007’de aynı anlarda… O günden günümüze kadar da, yapılmayan ihanet, dilimize edilmedik kötülük kalmamış… Sonra geçenlerde, yerden yere vurulan, neredeyse eğitimden çıkarılacak duruma getirilen Türkçemiz birden akla gelivermiş: Güzel Türkçemiz” denmiş. “Güçlü Türkçemiz” denmiş, Fatih’teki törende, tablet bilgisayar dağıtımı projesinde.

İktidarları döneminde iyice güçten düşürülen, bu yasaları geri aldıramazsak, önlemezsek gidişi, ölüm fermanı boğazına takılan dilimiz için denmiş bu sözler. Aklın yolu birdir. Bunun iki değil üç nedeni olabilir:

Bir, bu iş yine gelip akçaya dayanmış. Bu bilgisayar yazı dizininin (klavye) değiştirilmesinden büyük bir vurgun vurulacak. Dönecek paralar dudak uçuklatacak...

İki, bu “F” yazı dizini açılıma yarayacak, yaratılan dil, yerel ağızlardan birine takılan ad olan Kürtçe (?) yerel ağzı bununla daha kolay yazılacak. Buna, bakın bu eğitim dili, kim demiş Kürtçe (?) yalnızca konuşma dili (?) diye, ne eksiğimiz varmış, bununla ne güzel yazıyoruz işte, demelerine şaşılmayacak. Bölücüler, bölücülüğü destekleyen dış güçler, hesap kitap yaptılar, bunu böyle dayattılar. Olur mu olur.

Bu çalışmaya öncülük eden iktidar partili, “ F” klavye yalnız Türkçe için değil, İngilizce yazanlar için de hız anlamına gelir.” demiş, geçen yıl, 10 Kasım’da. “Q” klavye hiçbir dile uygun değilmiş aynı başkan yardımcısına (Erdem) göre, “Türkçeye uygun olmadığı gibi İngilizceye de değilmiş.” Bu sözler içimizdeki kuşkunun boş olmadığını, bu işin içinde başka bir iş olduğunu gösteriyor zaten. Türkçeyi bıraktılar, elin diline de karışıyorlar ; sanki yayılmacı- sömürgeci, hinoğlu hin eloğlunun (İngiliz’in) aklı yok, neyle daha iyi yazacağını, yazdıracağını bilmeyecek!

Üç, her iki durumda da karşı çıkmaları, toplumun tepkisini, olası karşı çıkışları önlemek için böyle bir söylem geliştirildi. Toplumu hep ikiye ayırıyorlar, biz siz diyorlar ya, “Biz sizden daha milliyetçiyiz, gördünüz mü?” diyecekler. “ Bir adam olamadınız, eski Türkiye’nin düzen koruyucuları, modası geçmişleri, darbecileri, sizi ulusalcılar sizi!” diye parmak sallayacaklar. Yurdunu milletini sevenleri, kafaları beyinleri bilgisizliğin kara örtüsüyle, bağnazlıkla örtülmeyenleri, yüce gönüllü büyük Türk ulusunun aydınlık beyinlerini bir güzel aşağılamak, algıları tutsak etmek için… Ulusal duyguları bastırmak, bölücülük adına Türkçemize yapılan büyük ihaneti gözden kaçırtmak için…

Türk Dil Devrimi’ni çoktan yıktıklarını gözlerden bir süre daha saklayabilmek için…

*
Dillerinin altında bir şey var, dilleri başka bir dile çalıyor. Dile kolay, söz konusu olan, egemenliğimizin, varlığımızın simgesi dilimiz, en büyük hazinemiz Türkçemiz…

Sözler dilimizin ucuna gelmiş, diller tutulmuş, dilini kesmişler dilinin belasına uğrayanların, dili zifirler, dil uzatmışlar dilimize, dillerde dolaşanları söylemeye kimsenin dili varmıyor…

Feza Tiryaki, 6 Mart 2014
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x