
Fesat karargâhları
PKK terörü durmuyor. Tunceli’deki hain saldırıda 4 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı. Lice’de, bir üsteğmen şehit, bir er yaralı...
Eş zamanda, mâlum kısım medyada fesat durmuyor alçaklık ve hainlik durmuyor! Bunlar, sanki “fesat” karargâhları!
Hasan Cemal, Genelkurmay Karargâhının siyasi komploların ve darbelerin “karargâhı” olduğunu söylüyor... Bir başkası “Darbeden başka bir şey yapmayan Ordu lağvedilmeli” diyecek kadar çukurlaşmış...
Öteden beri, dillerinin altındadır; PKK kahpece vurur, mayınlar patlatır... Bu adam ve kadınlara göre bunlar, PKK ile danışıklı dövüş, ordunun komplolarıdır veya ihmaller yüzündendir!
Son saldırılardan sonra, malum medyadaki malum koro bu hain saldırıların, “Anayasa Paketine” engel olmak için düzenlendiğini imadan öte, iddia ettiler!
İkinci Dünya Savaşı’nda, savaşan ülkelerin içinde düşmana yardım eden “Beşinci Kol” denen işbirlikçiler vardı... Bu modern işbirlikçiler de aynen öyle... Bu adamların-kadınların, ihanetlerine, fesatlıklarına aynı şekilde mukabele etmeye imkân yok; onlar kadar fesat olmak mümkün değil... Ancak lanet okunur!
Ama her nedense, bu lanetlilerin akıllarına, “PKK bizim tabanımız-APO onursal liderimiz” diyen, bölücü BDP liderlerini, Belediye Başkanlarını kınamak gelmez! BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş meydan okumuştu, “TSK operasyonlara başlarsa, tankların önüne dikiliriz” diye... Şimdi, PKK saldırıya geçti; bu adamlar-kadınlar, PKK teröristlerinin önüne dikilip askerlerimizi koruyacaklar mı? Türk askerleri onların askerleri değil ki!..
Açılım
Ve Erdoğan’ın, adını değiştire değiştire buharlaşmış “açılımına” şimdi ne oldu? Dolmabahçe ofisinde, edebiyatçılara son yemekle perde kapandı mı? Ama teröristlere umut verdikten ve onları azdırdıktan sonra!
Şimdi, hala “açılım” ve “barışçı çözüm” uğruna “Kürdistan Başbakanı” Barzani, Ankara’da kırmızı halılarda kabul edilecek! Ve sorarım; TC Devletini temsil eden bu hükümetin veya memurlarının, APO ile temas halinde oldukları ve ondan yardım-destek istediği, doğru mu? Yalanlanmadı!
Lanet
Bu, bir kısım medyada odak bulan fesat ve alçaklıklar karşısında, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, nihayet patladı; “Komplo senaryoları yazmak hainliktir” dedi ve ekledi, “Bugün Türkiye’de basının bir bölümü, çok açık söylüyorum, İstiklal Savaşındaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede... ‘Mütareke Basını’ bu kadar hain, bu kadar önyargılı değildi.”
Evet, aynen öyle; Mütareke basını -Ali Kemaller- düşmanla işbirliği yapmışlar, milli mücadeleye karşı çıkmışlardı, ama Türk Ordusuna dil uzatmamışlardı.
Bu insanların içlerinde şehitlerin acısı yok... Akıllarında sadece fesatlık var!
Orgeneral Başbuğ, “Bu kadar kapsamlı harekâtta bazı eksiklikler olabilir. Biz her zaman söylüyoruz, elbette olabilir. Objektif verilere dayanan, gerçekçi bilgiye dayanan, terörle mücadeleye yönelik her türlü eleştiriyi saygıyla karşılıyoruz” diyor. Ama bu fesatçılar iyi niyetli değiller... Amaçları, her fırsattan yararlanarak, Türk Ordusunu yıpratmak! Yıpratılmış, terörle mücadele etmiş komutanları ve askerleri “içerde” olan bir orduda, hâlâ mücadele şevk ve azmi kalmışsa, bu da, yeni bir “Türk Mucizesi”...
Artık ne ABD’den icazet ne de AB’den çekinmek zamanı! Bölücülerin BDP’lilerin meydan okumalarına aldırış etmeden ve “açılımlardan” sonuç beklemeden düşmanlara, “Kandil”den başlayarak, son öldürücü darbeyi vurmak zamanıdır... Gelecek kışı beklemeden! Vurun Paşam, millet yanınızda ve arkanızda. Şehitler verilmesi milleti yıldırmadı aksine, kinimiz bileniyor! Evet; artık şehitler verilmesin, analar ağlamasın ama asıl, artık milletimizin anası ağlamasın.
İnönü-Hitler
Erdoğan malum zarafetiyle, rahmetli İnönü’yü, Hitler’e benzetmiş. Bu konuda yazılacak çok şey var... İsmet Paşa, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve ülkemizi dirayet ve basiretiyle 2. Dünya Savaşı’na sokmamayı başarmış bir devlet adamıydı. Onu değerlendirmek için, en azından “devlet adamı” olmak gerek!
04 Mayıs 2010
Altemur KILIÇ - YENİÇAĞ