
Bendeniz, üzerinize afiyet, gazetelerdeki "fıkıh köşeleri"ne acayip meraklıyımdır...
Mutlaka bir göz atarım...
Yok, hayır...
"Bakalım dinimizde günah çıkarma uygulaması başlatılmış mı?" türünden bir arayış değildir merakımın nedeni...
Benimki daha çok "eski bir hatırayı canlı tutmak" gibi bir şey...
Ya da "kan çekmesi" gibi bir şey...
Evet, "fıkıh köşeleri"ni takip ederim ve şunu görürüm:
En geleneksel fıkıhçı: Hürriyette... Yani bizim gazetede...
En devrimci fıkıhçı: Zaman Gazetesinde...
En polemikçi fıkıhçı: Vatan Gazetesinde...
En siyasi fıkıhçı: Yeni Şafak Gazetesinde...
En uçuk fikirli fıkıhçı: Bugün Gazetesinde...
En sekter fıkıhçı: Milli Gazetede...
Sabah Gazetesinin fıkıhçısını mı soruyorsunuz?
Hemen söyleyeyim: Onlarda fıkıhçı yok...
Halbuki şöyle "ak" bir hoca efendi ne de iyi giderdi...
Genel Merkez! Uyuma...
Neyse... Neyse...
Biz gelelim Zaman Gazetesinin "devrimci fıkıhçı" hocası Ahmet Kurucana...
Ben bu Ahmet Kurucana oldum olası bayılırım...
Kendisi sessiz ve derinden giden bir üslupla dinde fırtınalar yaratmak ister gibidir...
Ancak şu üç neden ötürü bunu başaramaz:
BİR: Cesaret eksikliği...
İKİ: Osmanlıca terkiplere biraz fazlaca düşkünlük...
ÜÇ: Meramı "küt" diye anlatmanın basitlik olarak algılanabileceği endişesi...
İşte bu üç faktör, maalesef, hep olası fırtınanın önüne geçmiştir...
Ancak...
Kurucanın dünkü Zamanda çıkan yazısından öğreniyoruz ki:
Ahmet Kurucanın bir türlü estiremediği fırtınayı, Fethullah Gülen Hoca estiriyor...
* * *
Olay şu:
Ahmet Kurucan, bir gün Amerikada Gülenin sohbetine katılmış...
Dar kadrolu bir sohbetmiş bu...
Konu dönmüş dolaşmış, kadına yönelik şiddete gelmiş...
Gülen, "Benim bu konuda radikal fikirlerim var" diye girmiş olaya...
Başlamış anlatmaya:
"Koca dayağı yiyen kadınlar, eğer ortada çocukları olmasa boşansınlar derdim. Kocanın karısını dövmesinin Kuvvetli, zayıfı her zaman ezer zalim felsefesinden ne farkı var? Kocası tarafından dövülen kadınlar judo, karate, tekvando kurslarına gitseler... Kocası bir tokat vuruyorsa, o da iki tokatla karşılık verse... Dövme haksız yere yapılan fiili bir saldırıdır ve suçtur. Bu saldırıya karşı nefsi müdafaa meşrudur. Hatta müdafaa etmeme ayrı bir suçtur denebilir."
Bu görüşler fırtına estirir mi?
Eğer klasik ya da modern tüm fıkıh kitaplarında "koca dayağı", hiçbir zaman meşru boşanma nedeni olarak sayılmıyorsa...
Eğer klasik ya da modern tüm fıkıh kitaplarında "aile huzuru" adına, kocanın karısını "hafifçe dövmesi"ne cevaz veriliyorsa...
Eğer klasik ya da modern tüm fıkıhçılar, kocası tarafından dövülen kadının, kocasına karşılık vermesini akıl alır bir şey olarak değerlendirmiyorsa...
Fırtına da estirir, kar da yağdırır, tufan da çıkarır...
