Fethullah Gülen’in REFERANDUM söylemi üzerine !

Fethullah Gülen’in REFERANDUM söylemi üzerine !

İletigönderen Alp Ergenekon » Cmt Ağu 07, 2010 21:16

Başbakan’ın “…7 siyasi bölge…” söylemi ile Fethullah Gülen’in REFERANDUM söylemi üzerine !

“Onlar(Müslümanlar);
Emanetlerine ihanet etmezler."
Mu'minun-8


Sayın Başbakanın, 13 Kasım 2009 Meclisteki açılışta yaptığı konuşmasında; “…Güneydoğu da, İç Anadolu da, 7 siyasi bölgenin 7’sinde birinci partiyiz.” Şeklindeki ifadelerinden, Sayın Bahçeli’nin Ladik’te yaptığı konuşma ile haberdar olabildim.

Bölgelerimiz için Coğrafi kelimesi yerine, Siyasi kelimesinin kullanılmış olması;

ABD’nin sömürü politikalarının ülkemiz üzerindeki uygulamaları olan Truman Doktrini, Marshall Yardımı ve Johnson Mektubu gibi Türkiye aleyhine sonuçlanmış hadiseler ile, BİRİLERİNİN, TÜRKİYE isminin bile tartışılması gerektiği hatta TÜRKİYE yerine, kısaltılmışı ABD(Anadolu Birleşik Devletleri) olan bir isimle değiştirilmesi gerektiği gibi densiz açıklamalarını hatırlamamı sağladı.

Hatırladığım bu hususlar üzerinde yazacaklarıma geçmeden önce, herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmasını sağlamak amacı ile Küresel Sömürü Düzeni ve Yerli İşbirlikçi kavramlarından ne anladığımı öncelikli olarak açıklamak ve paylaşmak istedim:

Küresel Sömürü Düzeni ;

Çok uluslu şirketlerin çıkarlarını kendi ülkesinin ulusal çıkarları ile eşit gören İsrail, ABD ve (İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere) bazı AB ülkelerinin kendi çıkarları uğruna, tüm dünyayı yönetme isteklerinin doğurduğu düzenin adıdır Küresel Sömürü Düzeni ve Üstelik bu uğurda her şey mübahtır bu düzenin sahipleri için !

“Yerli İşbirlikçi” ise;

Küresel Sömürü Sisteminin gereği olarak ortaya çıkan, ABD gibi ülkelerin ulusal çıkarlarını koruyup-kollayan politikaları, kendi insanını, efendileri adına sömürme-ezme pahasına da olsa kendi ülkesinde uygulamaktan geri kalmayan onur ve şeref yoksunlarının adıdır !

Peki kimdir bunlar?!

Bunun cevabına geçmeden önce Truman Doktrini, Marshall Yardımı ve Johnson Mektubu olarak hafızalarda yer eden hususlar ile ve bunların ülkemiz üzerinde uygulanmasını sağlayanları özetle hatırlamaya çalışalım !

ABD, tüm dünyaya sahip olabilmek amacı ile Kenar Kuşak Ülkeler olarak tanımladığı Yunanistan, Türkiye, İran, Irak, Afganistan, Pakistan, Kore ve Hindistan’ı hep kontrolünde tutmak istemiştir.(Bu ülkelerin Avrupa, Asya ve Ortadoğu’yu birleştirdiklerine dikkat !)

Bu ülkelerin günümüzdeki durum ve görünümleri, ya ABD ye tam teslim olmuş ya da teslim olmak üzere şeklindedir ! (Daha detaylı bilgi için M.Emin Değer’in “Oltaya Takılan Balık: Türkiye” adlı kitabı mutlaka okunmalı)

İşte Truman Doktrini, Marshall Yardımı ve Johnson Mektubu gibi hususlar bu ülkeleri elde etmek isteyen ABD politikalarının bazı somut sonuçları olmakla birlikte Johnson Mektubu doğrudan ülkemize yazılmıştır.

Johnson Mektubu bahsini özet olarak açmakta yarar var : 1947 yılında -yani İsmet İnönü döneminde- Truman Doktrini’ni temel alan ABD ile Türk hükümetleri arasında yapılan anlaşmaya göre;

Türkiye, ABD den ekonomik ve askeri yardım talebinde bulunuyordu. Bu talep karşılığında her iki ülke birbirlerinin çıkarlarını koruma vaadinde bulunuyorlar ve Türk hükümeti, ABD yardımını ABD nin belirlediği şartlara uygun olarak kullanmayı kabul ediyordu!

İşte 1947 yılında yapılan bu anlaşma ile ABD ye egemenliğimize müdahale etme hakkı verdiğimizi, yıllar sonra 1964 yılında patlak veren Kıbrıs sorunu sırasında anlıyoruz.

M.Emin Değer’in, “Oltaya Takılan Balık: Türkiye” adlı kitabında ifade ettiği gibi; 1947 yılında yapılan bu anlaşma için yıllar sonra “Yanılmışım!” demekle yetinen İsmet İnönü, her türlü nezaketten yoksun Johnson Mektubu ile ABD’ye çağrılmış ve bu davetin(!) gereğini yerine getirerek adeta Türkiye’nin ABD ye teslimiyetini ilan etmiştir !
(Bu arada İsmet İnönü’yü eleştiriyor olma durumumuzun, İsmet Paşa’yı saygı ile yad etmemize engel olmaması gerektiğinin özellikle altını çizmek isterim.)

Bu tarihi özet açıklama sonrasında,Yerli İşbirlikçi takımının kimler olabileceğini öğrenmek amacıyla yukarıda sormuş olduğumuz “Peki kimdir bunlar” sorusuna cevap aramaya devam edelim…

İsmet İnönü dönemi sonrasında Türkiye’nin ABD ye bağımlılığını kuvvetlendiren anlaşmalara maalesef yenileri eklenmiş ve kuvvetle muhtemel her hükümet döneminde devam ede gelmiştir.

Şimdi “Peki kimdir bunlar” sorumuzun cevabını verebiliriz ;

1947 yılından sonra yapılan her anlaşmaya imza atarak Türkiye’nin ABD ye bağımlılığını daha da kuvvetlendiren ya da bu anlaşmaların yapılmasına çanak tutanlardır sorumuzun cevabı !

Yerli İşbirlikçiler bu anlaşmalara imza atanlar ya da bu ortamı sağlayanlardır !

Kendi şeref ve onurlarını geçtim ülkelerinin onurunu üç kuruşa satan insan görünümlü yaratıklar bu anlaşmalara imza atanlar ya da bu ortamın oluşmasına çanak tutanlardır !

Yoruma açık bir husus kalmasını önlemek amacı ile bu çanak tutucuların kimler olabileceğini de açıklamaya devam edelim:

Televizyon kanallarında tartışma programlarına baktığınızda her zaman görmek mümkündür onları. Önemli bir kısmı önce Muhafazakar, sonra Muhafazar-Demokrat son perde de ise Sağcı Liberalliğe soyunmuş cemaat üyeleri ile başından beri Liberal olduklarını söyleyen akademisyen ya da bazı köşe yazarlarıdır bunlar.

Dikkat edin, hep aynı şeyleri söyler dururlar: Üstün insan özellikleri, Yeni dünya düzeni, İnsan hakları, daha çok demokrasi, askeri vesayet…

Başka laf bilmezler çünkü Küresel efendileri bu konular hakkında konuşmalarını istemiştir !

Başka da laf etmezler. Zaten bilmezler de !

Yerli İşbirlikçilerin artık kimlerin olduğu ya da kimlerin olabileceklerini netleştirebildiğimizi sanıyorum. İşte bu güruhu son zamanlarda ortak bir paydada görüyoruz.

Şu meşhur REFERANDUMUN “EVET” çi takımının tamamı olmasa bile önemli bir bölümü işte bunlardan oluşuyor !

12 Eylül 1980 darbesi ile HESAPLAŞMA(!) olarak sayılan bu REFERANDUM “EVET” çilerinden Fethullah Gülen’e ait Ekim 1980 tarihli Sızıntı dergisinde çıkan bir makalesinde 12 EYLÜL 1980 darbesine yaptığı iltifatlara özellikle dikkat edilmeli !

Fethullah Gülen bu makalesinde 12 Eylül 1980 darbecilerini; “Hızır (a.s)a benzetmişti”

İşte makalenin ilgili bölümü:

“Ve, işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulûu saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekâsına alâmet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, bir kere daha selam duruyoruz.”

(Sızıntı, Ekim 1980, Cilt 2, Sayı 21)
(Makalenin tümünü http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/son-karakol. html ya da http://tr.fgulen.com/content/view/10747/3/ adreslerinden okuyabilirsiniz.)

Şimdi Aynı Fethullah Gülen önümüzde yapılacak REFERANDUMU 12 Eylül 1980 tarihli darbenin rövanşı olarak görüp etkisi altındaki herkesten EVET oyu vermelerini istiyor.

12 Eylül 1980 ile rövanş isteği, her vatan evladı yurtsever gibi benimde hoşuma gidiyor ama Hoca Efendi’nin bu çelişkili ifadelerini, Hoca Efendi tarafından NEDENİ AÇIKLANMADIĞI SÜRECE yazı başlığına taşıdığım sure gereği emanete ihanet etmemek adına sorgulamalıyız:

Peki birbirine zıt iki ayrı isteğin sahibi Fethullah Gülen’de aynı olmayan ne ?

Cevap mevcut bilgiler ışığında son derece basit.

Darbeyi ve darbecileri överken Türkiye de ikamet ediyordu. Ancak şimdi Türkiye de değil, ABD’de ikamet ediyor !

Yerli İşbirlikçi tanımlamam kapsamına giren güruhu Allah’a havale etmekten başka çare olmadığının yeterince farkındayım. Ancak bu güruh ile ortak payda da farkında olmadan buluşan diğer “EVET” çi gruba söylenecek birkaç sözümüz olacak elbet:

Bakınız:
Yukarıda ABD ye göbekten bağlanmamıza neden olan anlaşmalardan “…haberim yok”, “…bunları bize kimse söylemedi” diyemezsiniz artık. Herkes sorumluluğunu bilmeli. Aksi taktirde bundan sonra yapılacak her sorumsuz davranışın ülkemize bedelinin çok daha ağır olacağını bilmeli ve buna göre davranmalıyız. Başka Türkiye maalesef yok. Gelin bu güzel ülkemizi Küresel Zalimlere peşkeş çekmekten artık vaz geçelim ve şehitlerimizin bize emanet ettiği emanetimize sahip çıkalım.

Allah (c.c) kutsal kitabımızda bakın nasıl tanımlıyor gerçek iman sahiplerini:

“Onlar(Müslümanlar); Emanetlerine ihanet etmezler." Mu’minun-8
Bu memleket, dünyanın beklemediği bir müstesna mevcudiyetin tecellisine sahne oldu. Bu sahne, 7 bin senelik bir Türk Beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
Alp Ergenekon
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 41
Kayıt: Cmt May 02, 2009 14:42
Konum: Ankara

Re: Fethullah Gülen’in REFERANDUM söylemi üzerine !

İletigönderen Onur Kemalist » Pzr Ağu 08, 2010 21:33

Muhteşem bir çalışma olmuş,elinize sağlık arkadaşım..Olayların ve olayları birebir cereyan ettirenlerin üzerine çok güzel ışık tutmuşsunuz..resmen üzerlerinden bir perde daha kaldırmışsınız..tebrikler..
Verdiğiniz bu anektodları,en kısa sürede tüm çevremle paylaşacağım.
Kullanıcı küçük betizi
Onur Kemalist
Üye
Üye
 
İletiler: 3
Kayıt: Prş Tem 01, 2010 17:14

Re: Fethullah Gülen’in REFERANDUM söylemi üzerine !

İletigönderen ozan35 » Çrş Ağu 11, 2010 14:40

Bu fethullah gülenin suçu yok mu yani burada? Sadece "bu anayasa ile darbeciler yargılanacak" denilip kandırıldığı için mi yoksa aslında gerçekleri bilip abd ye hizmet ettiği için mi bu söylemi yapmış. Gerçi diğer söylemlerini ve neye hizmet ettiğini de biliyoruz.
Kullanıcı küçük betizi
ozan35
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 17:40


Şu dizine dön: Alp Ergenekon

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x