
AKPnin 2 numaralı ismi Dengir Fıratın Atatürk devrimlerini travma olarak nitelemesi, Türkiyede yıllarca CIA ajanı olarak görev yapan Graham Fullerin kitaplarını anımsattı. Ermeni tarihçi Nişanyan da aynı söylemi kullanmıştı. İşte Fullerin hezeyanı:
Bir gecede dilleri değiştirildi
AKPli Dengir Mehmet Fıratın travma nitelemesi, CIA ajanı Fullerin Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabında, Ulu Önder Atatürke saldırdığı cümlelerle örtüşüyor. Fırat da Türk toplumu bir travma yaşadı. Bir gecede kıyafetlerini, dillerini değiştirmeleri istendi. Dini yaşama biçimleri ortadan kaldırıldı diyor.
Harf devrimini hedef aldı
Ermeni tarihçi Sevan Nişanyanın devrimlere yönelik analizleri de kitabında Atatürke dil uzatan CIA ajanı Fuller ile aynı paralelde... Nişanyan, Taraf gazetesindeki röportajında harf devrimine şöyle saldırıyor: Harf devriminde amaç, Batılılaşmak değil, eski yazıyı yasaklayarak Türkiyenin geçmişiyle bağlarını koparmaktır!
Şaşırtan benzerlik!
AKPli Fıratın Atatürk devrimlerini travma diye nitelemesi, Türkiyede yıllarca CIA ajanı olarak görev yapan Fullerin kitapları ile Ermeni tarihçi Nişanyanın hezeyanlarını hatırlattı
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fıratın, Atatürk devrimlerinin Türk toplumunda travma yarattığını açıklaması, CIAnın eski Ortadoğu İstasyon şeflerinden Graham Fuller ile taşeronlarını akıllara getirdi. CIA adına yıllarca Türkiyede görev yapan Graham Fuller, bir süre önce piyasaya çıkan Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabında, Ulu Önder Atatürke saldırdığı cümleler ile Ermeni tarihçi Sevan Nişanyanın devrimlere yönelik analizleri arasındaki benzerlik hayli dikkat çekici. Fuller, kitabında, Atatürkün Türk Milletini geçmişinden uzaklaştırma çabasında olduğunu iddia ediyor ve Tarihsel Kemalist Lobotomiadıyla yaptığı saldırıda aynen şu ifadeleri kullanıyor: Arapça alfabe kaldırılarak yerine Latin alfabe kondu. Bu değişiklikler, sonraki nesillerin Osmanlı geçmişine dair bütün bir yazılı külliyata rutin erişiminin önünü bir kalemde tıkadı. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti-sayfa 63-64)
Harf devrimine saldırı
Ne tesadüftür ki, yayınlarıyla devletin resmi kurumlarına; özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırının üssü haline gelen Taraf gazetesinde 23 Haziran tarihinde Neşe Düzelin röportaj yaptığı Ermeni tarihçi Sevan Nişanyan da Harf Devrimine şu sözlerle saldırıyordu: Harf devriminde amaç, Batılılaşmak değil, eski yazıyı yasaklayarak Türkiyenin geçmişiyle bağlarını koparmaktır. Bu ülkenin dokuz yüz yıllık kültürel geçmişiyle bağları, halka on beş gün süre verilerek tek bir hamlede koparıldı ve sıfırdan başlayan bir toplum haline getirildi. CIA Ajanı Fuller ile Nişanyan arasındaki benzer söylem sadece bununla sınırlı değil. Önce Fuller, ardından Nişanyan Atatürke Türk ırkçısı saldırısını yapıyor. İşte Fuller ile Nişanyanın birbirine yakın hezeyanları:
Atatürke hakaretler
Atatürk, Türkiye üzerinde ülkenin İslami ve Osmanlı geçmişi hakkında bir ulusal amneziye yol açmış bir tür kültürel lobotomiuygulamıştır. Bu, İslam öncesi Türk tarihinin ırkçı eğilimli bir bakışla yeniden okunması suretiyle yeni bir milliyetçilik oluşturmak amacıyla yapılmıştır. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti-sayfa 51) Atatürk milliyetçiliği denen ve çok modern, çağdaş ve sol zannedilen şeyin özü, en klasik anlamıyla 1920ler faşizmidir. İtalyada 1920deki rejim bu ideoloji üzerine kuruldu... 1930larda bu Atatürk milliyetçiliğinin üstüne bir de Türk ırkçılığı eklendi. (Sevan Nişanyan) Fuller ve Nişanyanın Atatürke yönelik saldırıları, bazen neredeyse aynı cümlelerle yapılıyor. Fullerin, kitabında Atatürkün ve Cumhuriyeti kuran kadronun Batıya bakış açısını yansıtırken buna rastlıyoruz:
Benzer ifadeler
Türkiyede Kemalist gelenek içinde bile Batı ile ilgili ikili bir görüş mevcuttur. Batıya bir yandan güçlü, gelişmiş ve başarıya ulaşmış bir uygarlık olarak hayranlık duyulmakta; ama bu arada aynı Batı, Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması ve çökertilmesinde anahtar rol oynamış, uzun soluklu bir emperyalist saldırganlık kaynağı olarak görülmektedir. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti-sayfa 48 ) Nişanyanın, Cumhuriyetin Batı Uygarlığı ile ilişkisi nedir sorusuna verdiği cevap da bir hayli ilgi çekici: İkirciklidir. Biz İkinci Mahmuttan beri bir yandan Batıya mecburuzdiyoruz, diğer yandan da, Batı düşmandır, emperyalisttir, kafirdir, bizi sömürürdiye düşünüyoruz. Cumhuriyetin bilinç altında yatan, derin bir yaranın ifadesidir bunlar. Ziya Gökalplerden, Ömer Seyfettinlerden beslenen bir ırkçılık ve gavur düşmanlığı kültürüyle biz bir yandan düşmanız Batıya. Bir yandan da gıptayla, kıskançlıkla bakıyoruz ona. 1920lerden beri böyle acayip bir zihniyetin makasına sıkıştı Türkiye. (Sevan Nişanyan)
Toplumda yara açmış
Fuller devrimler için travma sözcüğü yerine, toplumda açılan yara lardan söz ediyor. Fuller, 1950lerden sonra bu yaraların iyileştirildiğini de sözlerine ekliyor. Fullerin 1950lerden sonrası için yaptığı yorumu ise şöyle şu şekilde: Söz konusu psikolojik ve kültürel tedavi süreci; ülke içinde artan demokratikleşme düzeyi, Türk toplumunun çok etnik unsurlu ve çok kültürlü karakteri ile dinin toplumdaki yerinin daha fazla kabulü, ülkenin İslami Osmanlı geçmişinin daha büyük oranda tanınması ve nihayet Türkiyenin Müslüman dünyadaki yerinin daha iyi anlaşılması gibi olgular tarafından kamçılanan bir süreçtir. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti-52)
Graham Fuller kimdir?
CIA ajanı Graham Fuller, 1980lerde CIAnın Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Ardından CIAin Ortadoğu Masası Şefliğine getirildi. Siyasal İslamın Geleceği ve Türkiyenin Yeni Jeopolitiği gibi kitaplar yazdı. Yıllarca Türkiyede CIA ajanlığı yapan Fullerin ayrıca, ABDli Türkiye uzmanı Prof. Henri Barkey ile hazırladığı Türkiyenin Kürt Sorunu adlı bir çalışması da var. Araştırma, ABDnin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, başkanlığını yaptığı Carnegie kuruluşu için hazırlanmış. SSCB yıkılmadan önce komünizm tehlikesine karşı, sosyalist ülkelere komşu Müslüman ülkelerde, yeşil kuşak oluşturulması fikrinin de yaratıcısı olan Fuller, RAND adlı düşünce kuruluşunda analistlik yapıyor.
Travma sözleri deprem yaratmıştı
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, Atatürk devrimlerini travma olarak nitelemesi büyük tepkiye yol açmıştı. New York Timesta, Sabrine Travernise imzasıyla yayınlanan Bu acı kan davasının kökleri tarihe dayanıyor başlıklı haberde AKP hakkındaki kapatma davası değerlendirilirken, Dengir Mir Mehmet Fıratın sözlerine yer verilmişti. Dengir, Atatürk devrimleri için, Türk toplumu bir travma yaşamıştır. Bir gecede kıyafetlerini, dillerini değiştirmeleri istenmiştir. Dini yaşama biçimleri ortadan kaldırılmıştır diye konuşmuştu.
Çağdaş seyyah unvanlı Ermeni
Ermeni asıllı tarihçi Sevan Nişanyan 1956 yılında İstanbulda doğdu. Orta öğrenimini Işık Lisesi ve Robert Kolejde tamamladı. 1974te ABDye giderek Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesinde tarih, felsefe ve Güney Amerika siyasi sistemleri üzerine eğitim gördü. Dünyanın birçok farklı bölgesini gezerek seyahat kitapları kaleme alma yolunu seçti. [b]Çağdaş seyyah[/b] unvanlı Nişanyanın Yanlış Cumhuriyet: Atatürk ve Kemalizm Hakkında 51 Soru, Sözlerin Soyağacı ve Ankaranın Doğusundaki Türkiye gibi kitapları bulunuyor.
