
CIAin akıl hocası Graham Fuller BBC Türkçeye verdiği röportajda, Büyük Ortadoğu Projesinin felakete dönüştüğünü söylemiş. Fuller Türkiyenin Amerikan planlarına dahil olması idam fermanını imzalaması anlamına gelir diye de ilave etmiş. Fuller, Türkiyenin Kürt sorununun rehini haline geldiğini ve bölgesel bir güç olmak için bunu çözmesi gerektiğini vurgulamış. Ardından da asıl bütün bu değerlendirmeyi niçin yaptığını ortaya koyan vurguyu yapmış; Türkiye Iraklı Kürtlerle diyaloğunu artırabilirse PKK sorununu çözebilir.
Fullerin bu sözlerini yüzeysel olarak okuyanlar onun adeta CIA değil MİT mensubu birisi olduğu hissine kapılabilir. Kimse Fullerin bu sözleri dolayısıyla hidayete falan erdiğini de düşünmemelidir. Fuller, misyonunu yeni şartlara uygun biçimde yeniden tanımlıyor hepsi o kadar.
Konuyla doğrudan ilgili değil ama garip bir çelişkiyi burada belirtmek gerekir: Fullerin Büyük Ortadoğu Projesiyle ilişkili olarak söylediklerinin benzerlerini ondan önce Türkiyede söyleyenlerin büyük bir kısmı Ergenekoncu diye içeri tıkılmıştır. Eğer Fuller, sade bir Türk vatandaşı olarak Türkiyede ikamet etmiş olsaydı ve arkasında CIAin desteği bulunmasaydı onun da bir biçimde Ergenekon la ilişkisi kurulur ve içeri tıkılırdı. Ancak sorun bu değildir. Sorun şu: Bir taraftan Fuller Türkiyenin Amerikan planlarına dahil olmasının idam fermanını imzalamasıanlamına geldiğini söylüyor. Diğer yandan da ABDnin Ortadoğu planının bir parçası olarak kurduğu ve himayesi altına aldığı Kuzey Irak yönetimiyle Türkiyenin iyi ilişkiler kurmasını istiyor.
Kuzey Irak yönetimiyle Türkiyenin iyi ilişkiler kurması ABDnin BOP esaslı temel politikasıdır. Demek ki Fullerin tabiriyle Türkiyenin Iraklı Kürtlerle diyaloglarını artırması bu bağlamda Amerikan planlarına dahil olması anlamına gelmektedir. PKKnın da aslında Türkiyeyi böyle bir ilişkiye zorlamak için hem Barzani hem de ABD tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
ABDnin Kuzey Irak planına dahil olma!
Diğer yandan Irakın işgali ile enerji, ekonomi ve askeri anlaşmalarla sağlanan yapının da işgal kuvvetlerinin çekilmesinden sonra aynen sürmesi ABD için hayati önem taşımaktadır. ABDnin bölgede Iraklı Kürtler lehine oluşturduğu statünün işgal kuvvetlerinin Iraktan çekilmesiyle birlikte Şiiler (dolayısıyla İran) lehine bozulma ihtimali çok yüksektir. Böyle bir durumda Türkiyenin Iraklı Kürtlerle işbirliği içinde bulunmasının ABDnin çıkarları yönünden ifade ettiği anlamı tartışmaya gerek yoktur. Bu bakımdan Türkiyenin gerçek anlamda Amerikan planlarına dahil olması demek; Kuzey Irakta Amerikanın kurduğu yapıyı tanıması ve onunla iyi ilişkiler kurması anlamına gelmektedir.
Bütün bunları yazarken birileri sanmasın ki, bu satırların yazarı Türkiyenin Iraklı ya da diğer Kürtlerle iyi ilişkiler içerisinde olmasını yanlış buluyor! Elbette Türkiye bölgedeki bütün unsurlarla olduğu gibi özellikle Kürtlerle de iyi ilişkiler kurmalıdır. Ancak bunu ABD istediği için ya da Kürt yönetimi PKK kartını Türkiyeye karşı şantaj olarak kullandığı için değil kendi stratejik hedefleri bağlamında yapmalıdır.
Türkiye Iraktaki Kürt yönetimine bölgede ABDnin değil kendisinin kalıcı olduğunu hissettirmelidir. Kuzey Iraktaki Kürt varlığının uzun vadede oradaki Türk varlığına bağlı olduğu, Erbil ile iyi ilişkilerin yolunun Washingtondan değil Kerkükten geçtiği Barzani ve Talabaniye anlatılmalıdır. Ancak ondan sonra Erbil ile iyi ilişkilerden söz edilebilir.
Özcan YENİÇERİ, 01.12.2008